G20 Riyad Zirvesi: Liderlerden COVID-19 Aşısına Adil Küresel Erişim Mesajı
Dünyanın en büyük 19 ekonomisinin liderleri ve AB’nin temsilcileri, 21-22 Kasım 2020 tarihlerinde Suudi Arabistan’ın ev sahipliğinde düzenlenen G20 Zirvesi’nde bir araya geldi. Zirve, G20 Dönem Başkanlığı’nı yürüten Suudi Arabistan’ın Yemen’deki insan hakları ihlalleri ve Cemal Kaşıkçı cinayetindeki rolü nedeniyle insan hakları kuruluşları başta olmak üzere bazı çevrelerden yükselen boykot çağrılarının gölgesinde sanal ortamda gerçekleşti. Zirve ABD Başkanı Donald Trump’ın katıldığı son G20 Zirvesi olarak da önem taşıyordu. Alışılmışın dışındaki üslubuyla görevde olduğu dört yıl boyunca katıldığı uluslararası zirvelerde sansasyon yaratan Trump’ın görev süresinin bitmesine iki ay kala düzenlenen bu zirvede, bazı oturumlara katılmayarak golf oynaması dikkatlerden kaçmadı.
G20’nin Küresel Yönetişimdeki Konumu ve COVID-19 Krizi
ABD, Almanya, Arjantin, Avustralya, Birleşik Krallık, Brezilya, Çin, Endonezya, Fransa, Güney Afrika, Güney Kore, Hindistan, İtalya, Japonya, Kanada, Meksika, Rusya, Suudi Arabistan, Türkiye ve AB’yi aynı çatı altında bir araya getiren G20, küresel önemdeki ekonomik ve mali konuların tartışıldığı başlıca platform olma özelliğine sahip. G20 bugün dünya nüfusunun üçte ikisini, küresel GSYH’nin yüzde 80’ini, küresel ticaretin ise yüzde 75’ini temsil ediyor. G20’nin kuruluş hikâyesi, Doğu Asya mali krizine dayanıyor. G20, gelişmiş ülkeleri temsil eden G7’nin yükselen ekonomilerin karşılaştığı zorluklara cevap vermedeki yetersizliğini gözler önüne seren Doğu Asya mali krizinin ardından, 1999 yılında maliye bakanları ve merkez bankası başkanlarını bir araya getiren bir forum olarak kuruldu. 2008 yılında küresel mali krizin patlak vermesiyle G20, liderler düzeyinde toplanmaya başladı. 2008 krizi sırasında kabul ettiği önlemler ve küresel ekonominin toparlanmasında üstlendiği belirleyici rol, G20’nin küresel yönetişimde kilit konuma yükselmesinde etkili olacaktı. Bunu izleyen süreçte, G20’nin gündem maddeleri ekonomik konuların sınırlarında kalmayarak çeşitlenecek; terörle mücadele, göç, iklim değişikliği, sağlık ve kalkınma gibi konular da G20 platformunda ele alınmaya başlanacaktı. 2014 yılına gelindiğinde ise G20, Ebola salgını ile mücadelede acil somut adımlar atılmasını hızlandıracaktı.
Uyguladığı başarılı politikalar sayesinde küresel mali krizden çıkılmasında üstlendiği önemli rol nedeniyle, G20’nin koronavirüs krizinin yol açtığı ekonomik hasarın giderilmesinde öncü rol oynaması gerektiği yönünde bir beklenti oluşmuş durumda. Koronavirüs salgınını ilk kez 26 Mart 2020 tarihinde gerçekleştirdikleri olağanüstü zirvede ele alan G20 liderleri, “ortak düşmanın durdurulması için gereken ne varsa yapma” sözü vermiş ve ellerindeki tüm politika araçlarını salgının neden olduğu hasarın azaltılması ve küresel büyümenin yeniden sağlanması için kullanacaklarını açıklamışlardı. Bugüne kadar G20 ülkelerinin ekonomiye toplamda 10 trilyon dolar kaynak aktardığı biliniyor. G20 ayrıca, Borç Servisi Askıya Alma Girişimi’ni (DSSI) hayata geçirerek en az gelişmiş ülkelerin borcunu 20 trilyon dolar tutarında hafifletmiş durumda.
Aşıya Eşit Erişim Taahhüdü
Riyad Zirvesi, G20 liderlerinin koronavirüs gündemiyle gerçekleştirdikleri ikinci sanal zirve olma özelliği taşıyordu. Son birkaç haftada uluslararası ilaç şirketlerinden art arda gelen başarılı test denemesi açıklamaları ışığında koronavirüs aşısına erişim, liderlerin öncelikli gündem maddesini oluşturdu. G20 liderleri, kabul ettikleri Zirve Sonuç Bildirgesi’nde, aşıya herkesin uygun fiyatlı ve eşit erişebilmesinin sağlanması taahhüdünde bulundular. Buna karşın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, ABD Başkanı Donald Trump ve Birleşik Krallık Başbakanı Boris Johnson’ın zirvenin ilk gününde aşı geliştirme konusunda ülkelerinin başarılarını vurgulamaları, aşı çalışmalarının yeni bir uluslararası rekabet alanı olduğu izlenimini yarattı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, zirvede gerçekleştirdiği konuşmada, aşıların insanlığın ortak malı olacak şekilde kullanıma sunulması gerektiğini vurguladı ve G20’nin aşıya herkesin uygun maliyetli ve hakkaniyetli erişimini güvence altına alacak mekanizmaları devreye sokması çağrısında bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan ayrıca, Türkiye’nin, üreteceği aşıyı tüm insanlığın hizmetine sunacağı mesajını verdi.
Aşıya dünyanın her yerinde adil ve uygun fiyatlı erişimin sağlanması için ne gerekiyorsa yapma sözü veren liderlerin, bu hedefin finanse edilmesi yönünde somut bir maddi kaynak telaffuz etmemeleri önemli bir eksiklik olarak dikkat çekti. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, zirvede; test, tedavi ve aşıya herkesin adil şekilde erişebilmesi amacıyla Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve Küresel Aşı İttifakı (GAVI) tarafından oluşturulan ACT-A (Access to COVID-19 Tools Accelerator) mekanizması ve aşı aracı COVAX için 4,5 milyar dolarlık finansman ihtiyacına dikkat çekerek destek çağrısında bulundu. Söz konusu mekanizmalar, aşıların sadece zengin ülkelerin tekelinde kalmaması ve yoksul ülkelerin aşıya erişim sağlayabilmesi için hayati önem taşıyor. BM Genel Sekreteri António Guterres’e göre, hâlihazırda COVAX’a yapılan 10 milyar dolarlık yatırıma rağmen alınması gereken mesafe uzun; aşı, tedavi ve test geliştirme için 4,2 milyar doları bu yıl sonuna kadar toplanmak üzere 28 milyar dolarlık kaynağa ihtiyaç var.
Gelişmiş ülkeler, uluslararası ilaç şirketleriyle aşı alım anlaşmaları imzalayarak kendi vatandaşları için milyonlarca dozluk aşıyı garantilerken, gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkeler aşı yarışında geride kalma riskiyle karşı karşıya. Almanya Şansölyesi Angela Merkel’e göre, fakir ülkeler için henüz aşı alım anlaşmalarının imzalanmamış olması önemli bir endişe kaynağı..
AB Konseyi Başkanı Charles Michel’e göre ise BM çatısı altında küresel salgınlara ilişkin bir uluslararası antlaşmaya ihtiyaç var. Bu öneriyi ilk kez 12 Kasım 2020 tarihinde Paris Barış Forumu’nda dile getiren Michel, DSÖ başta olmak üzere tüm BM ajans ve kuruluşları ile müzakere edilecek antlaşmanın, salgınlara daha hızlı ve eşgüdümlü şekilde cevap verilmesini sağlayacağı görüşünde. Michel’in, DSÖ’nün rolünün güçlendirilmesini ve salgınların çok taraflı bir çerçevede ele alınmasını öngören uluslararası salgın antlaşması önerisi, Almanya Şansölyesi Merkel’in de desteğini almış durumda.
Yoksul Ülkelere Borç Ertelemesi
G20 liderlerinin gündemindeki en önemli konulardan bir diğeri ise yoksul ülkelerin borçlarının ertelenmesi konusuydu. G20 maliye bakanları, nisan ayında en az gelişmiş ülkelerin kamu borç koşullarının iyileştirilmesini öngören DSSI’yı Haziran 2021’e kadar uzatma kararı almıştı. BM Genel Sekreteri Guterres, G20 Zirvesi öncesinde liderlere koronavirüs salgınının “küresel bir borç salgınına dönüşmemesi” için DSSI’nın 2021 sonuna kadar uzatılması çağrısında bulunmuştu. G20 liderlerinin sonuç bildirgesinde, tarih konusunda net bir taahhütte bulunmamaları dikkat çekti. G20 maliye bakanlarının 2021 ilkbaharında durumu yeniden gözden geçirerek, ekonomik koşullar ışığında altı aylık ek bir uzatmaya ihtiyaç duyulup duyulmadığına karar vermeleri bekleniyor.
Zirvede ticaret, vergilendirme gibi konuları da ele alan G20 liderleri; serbest, kapsayıcı, şeffaf, öngörülebilir ve istikrarlı bir ticaret ve yatırım ortamı yaratılması hedefine bağlılıklarını teyit ederek, Dünya Ticaret Örgütünün reforme edilmesini desteklediklerini dile getirdiler. Liderler ayrıca, 2021 yılı ortasına kadar adil, sürdürülebilir ve modern bir uluslararası vergilendirme sistemi konusunda uzlaşıya dayalı bir çözüme varma konusunda anlaştılar.
İklim Değişikliği ve Türkiye’nin Paris Anlaşması Şerhi
Önceki üç G20 Zirvesi’nde taraflarca kabul edilebilir bir uzlaşının mümkün olmadığı iklim değişikliği konusunda, G20 liderlerinin ortak bir madde üzerinde anlaşmaları önemli bir başarı olarak kayda geçti. Zirve Sonuç Bildirgesi’nin ilgili maddesinde, küresel iklim değişikliğiyle uluslararası mücadelenin önemi vurgulanırken 2021’de gerçekleşecek 26’ncı BM İklim Değişikliği Taraflar Konferansı’nda (COP 26) Paris Anlaşması doğrultusunda kararlar alınmasına bütün G20 üyelerinin destek vereceği ifade edildi.
ABD’nin Paris İklim Değişikliği Anlaşması’ndan çekilmesinin 4 Kasım 2020 tarihinde resmiyet kazanmasının ardından, ABD Başkanı Trump Zirve Sonuç Bildirgesi’nin iklim değişikliği konusundaki bölümüne itiraz etmezken, Paris Anlaşması konusundaki tutumunu; “çevreyi kurtarmak için değil, Amerikan ekonomisini öldürmek için tasarlanmış” sözleriyle savundu. Paris Anlaşması’ndan çekilme kararı, Trump yönetiminin dış politika alanındaki en tartışmalı icraatlarından biri olarak hatırlara kazınırken, 20 Ocak 2021 tarihinde ABD Başkanı olarak göreve gelmeye hazırlanan Joe Biden, Paris Anlaşması’na döneceğini her fırsatta vurguluyor.
Türkiye, Zirve Sonuç Bildirgesi’ne Paris Anlaşması kapsamındaki konumuna ilişkin rahatsızlığını belirten şerh koydu. Türkiye’nin tutumu, Zirve Sonuç Bildirgesi’ne ek olarak kayda geçirildi. Bilindiği üzere Türkiye, Paris İklim Anlaşması kapsamında gelişmekte olan değil, gelişmiş ülke sınıfında kabul edildiği için gelişmekte olan ülkelere sağlanan desteklerden yararlanamıyor. Riyad Zirvesi Sonuç Bildirgesi’ne eklenen açıklamada; Türkiye’nin iklim değişikliğiyle mücadeleye azami önem gösterdiği; Kyoto Protokolü’nü onayladığı ve Paris Anlaşması’nı imzaladığı hatırlatılırken, mevcut iklim mimarisindeki hakkaniyetten uzak konumu sebebiyle Paris Anlaşması’nı henüz onaylamadığı belirtildi. Türkiye’nin konuya en kısa zamanda, tercihen COP 26 sırasında adil, makul ve tam anlamıyla tatmin edici bir çözüm bulunmasını beklediği belirtilerek, karşılıklı kabul edilebilir bir çözümün Türkiye’nin iklim değişikliği konusundaki çabalarında katalizör görevi göreceği vurgulandı.
Zirvenin Ardından…
Tüm insanlığın koronavirüs aşısına uygun fiyatlı ve eşit erişiminin sağlanması için ne gerekiyorsa yapılacağı mesajı, G20 Riyad Zirvesi’nin en önemli çıktısını oluşturdu. G20’nin bu doğrultuda, iddialı ve somut bir girişim ortaya koyamaması ise önemli bir eksiklik olarak kayda geçti. Zirvenin son gününde, ABD’nin Rusya ile akdettiği Açık Semalar Antlaşması'ndan çekildiğinin resmiyet kazanmasıyla Trump yönetimi, ABD’nin geleneksel ittifaklarını ve çok taraflı düzenin temellerini sarsan tartışmalı hamlelerine bir yenisini eklemiş oldu.
Zirvenin sonunda, Suudi Arabistan G20 Dönem Başkanlığı’nı İtalya’ya devretti. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in eylül ayındaki Birliğin Durumu konuşmasında duyurduğu gibi, Mayıs 2021’de düzenlenecek Küresel Sağlık Zirvesi’nin İtalya G20 Dönem Başkanlığı takvimindeki en önemli etkinliklerden biri olacağını söylemek mümkün. Liderlerin bir sonraki buluşmasının ise 30-31 Ekim 2021 tarihlerinde İtalya’da gerçekleşmesi öngörülüyor.
Yeliz Şahin, İKV Kıdemli Uzmanı