Kapsamlı Yatırım Anlaşması AB-Çin Ekonomik İlişkilerini Yeniden Düzenliyor
AB ve Çin, yedi yıl süren müzakerelerin ardından 30 Aralık 2020’de Kapsamlı Yatırım Anlaşması’nın (Comprehensive Agreement on Investment - CAI) şartlarına ilişkin mutabakata vardı. Söz konusu anlaşma, AB'nin, dünyanın ikinci en büyük ekonomisi Çin ile ekonomik ilişkilerini modernize etme yönündeki en kapsamlı girişimi niteliğini taşıyor. Anlaşmanın AB’de faaliyet gösteren şirketlerin Çin pazarına girmesinin kolaylaşması ve aynı zamanda daha adil rekabet şartları ve yeni iş fırsatları yaratması bekleniyor.
Kapsamlı Yatırım Anlaşması Çin ve AB ülkeleri arasında var olan 25 ikili yatırım anlaşması ve İrlanda ile olan yatırım anlaşmasını tek bir anlaşmayla konsolide ediliyor. Ancak söz konusu anlaşma var olan ikili yatırım anlaşmalarının kapsamadığı ve AB’nin uzun zamandır Çin’den talep ettiği birtakım unsurları da içeriyor. AB-Çin Kapsamlı Yatırım Anlaşması’nın, Çin'in üçüncü bir ülkeyle şimdiye kadar imzaladığı en iddialı anlaşma olması öngörülüyor. Anlaşma teknolojilerin zorla transferine karşı kurallara ek olarak, kamu işletmelerinin davranışlarına ilişkin yükümlülükler, teşvikler için kapsamlı şeffaflık kuralları ve sürdürülebilir kalkınmayla ilgili taahhütleri yerine getiren ilk anlaşma olması itibarıyla da önem taşıyor.
Anlaşmanın Kapsamı
Anlaşma kapsamında Çin, AB işletmelerinin bu ülkedeki pazara erişimi açısından, Çin'deki AB yatırımlarının en fazla yöneldiği sektör olan imalat sanayine yönelik önemli taahhütlerde bulunuyor. Toplam AB yatırımlarının yarısından fazlasını oluşturan imalat sanayinde, otomotiv sektörü yatırımları %28 ve temel malzemeler yatırımları %22 pay alıyor. Çin ayrıca bulut hizmetleri, finansal hizmetler, özel sağlık hizmetleri, çevre hizmetleri, uluslararası deniz taşımacılığı ve hava taşımacılığı ile ilgili hizmetler gibi çeşitli hizmet sektörlerinde AB yatırımları için de taahhütlerde bulunuyor. Anlaşma kapsamındaki sektörlerde Çin’in, pazara erişimini yasaklamamayı veya yeni ayrımcı uygulamalar getirmemeyi taahhüt etmesinden dolayı, AB’nin ticari operasyonlarının netlik ve öngörülebilirlik kazanması bekleniyor.
Anlaşma, Çinli kamu şirketlerine, teşviklerin şeffaflığı ve teknolojilerin zorla transferi ve diğer rekabeti bozucu uygulamaları yasaklayarak ve aynı zamanda açık ve net kurallar koyarak Avrupalı yatırımcılar için oyun alanını düzenlemeye yardımcı olacak. Bunlara ilave olarak anlaşma Avrupalı şirketlerin yatırımlar için izin alma ve idari prosedürleri tamamlamalarını kolaylaştıracak garantileri de içeriyor ve bu şirketler için Çin'in standart belirleme organlarına erişimi güvence altına alıyor.
Buna ek olarak, AB’nin Çin ile müzakereleri sonucunda Avrupalı şirketlerin Çin'deki faaliyetlerini ciddi şekilde engelleyen kısıtlamaların kaldırılması yönünde kazanımlar elde etti. Bunlar, bazı sektörlerde miktar kısıtlamalarının, öz sermaye tavanlarının veya ortak yatırım şartlarının kaldırılması gibi daha fazla ve yeni pazar erişim açılımları ve taahhütleri içeriyor.
Çin’in AB’ye yatırım şartlarına bakıldığında ise enerji, tarım, balıkçılık, görsel-işitsel, kamu hizmetleri gibi alanlardaki AB hassasiyetlerinin tümü yeni anlaşmada korunduğu görülüyor.
Son 20 yılda AB'den Çin'e kümülatif doğrudan yabancı yatırım (DYY) akışı 140 milyar avronun üzerine çıktı. Çin'in AB'ye yaptığı DYY ise yaklaşık 120 milyar avro. AB’den Çin'e gelen DYY, Çin ekonomisinin büyüklüğü ve potansiyeli değerlendirildiğinde mütevazı düzeyde kalıyor.
Çin ile AB arasında yapılacak yatırım anlaşması Avrupalı yatırımcıların hızla büyüyen ve 1,4 milyar tüketiciyi kapsayan Çin pazarına erişimlerini kolaylaştırması ve rekabet güçlerini artırmalarını sağlaması bekleniyor. Bu hedefler, AB’nin küresel rekabet gücü ve sanayisinin gelecekteki büyüme potansiyelini artırması açısından oldukça önem taşıyor.
Yatırım İlkelerine Sürdürülebilirliğin Dâhil Edilmesi
Anlaşma, tarafları sürdürülebilir kalkınma ilkeleriyle desteklenen değerlere dayalı bir yatırım ilişkisine bağlıyor. Çin, bir ticaret ortağıyla bu tür iddialı hükümleri ilk kez kabul ediyor. Diğer alanların yanı sıra Çin, işgücü ve çevre alanlarında, yatırım çekmek için koruma standartlarını düşürmemek, uluslararası yükümlülüklere uymak ve şirketlerinin sorumlu iş davranışlarını teşvik etmek gibi taahhütler üstleniyor.
Çin ayrıca, iklim değişikliğine ilişkin Paris Anlaşması’nı etkili bir şekilde uygulamayı ve onayladığı Uluslararası Çalışma Örgütü Sözleşmelerini (ILO) etkili bir şekilde uygulamayı kabul ediyor. Çin ayrıca, ILO'nun zorunlu çalıştırmaya ilişkin temel sözleşmelerini onaylamak için sürekli çaba göstermeyi kabul ediyor.
Anlaşma ayrıca taahhütlerin ihlali durumunda AB'nin Kapsamlı Ticaret Anlaşması’nda yer alan anlaşmazlıkların halli mekanizmasına başvurmasına imkân veriyor. Diğer yandan, sürdürülebilir kalkınma konuları, AB’nin diğer ticaret anlaşmalarında olduğu gibi bağımsız bir uzmanlar paneli tarafından sağlam bir yaptırım mekanizmasına tabi olacak
Anlaşmadaki taahhütlerin uygulanması, AB tarafında Genel Müdür Yardımcısı ve Çin tarafında Başbakan Yardımcısı düzeyinde izlenecek. Anlaşmanın temelini oluşturan devletlerarası anlaşmazlık çözüm mekanizması, mevcut AB ticaret anlaşmalarında bulunan en yüksek standartları karşılıyor. Anlaşma kapsamında ayrıca, işgücü ve iklim dâhil olmak üzere sürdürülebilir kalkınmayla ilgili konuların uygulanmasını takip etmek için özel bir çalışma grubu oluşturulacak.
Anlaşmaya İlişkin Önümüzdeki Dönem Beklentileri
Üzerinde prensipte anlaşılan AB-Çin Kapsamlı Yatırım Anlaşması paketi her iki tarafın da yatırımların korunması ve yatırımlarda anlaşmazlıkların çözümüne ilişkin müzakereleri Anlaşmanın imzalanmasından itibaren 2 yıl içinde tamamlama taahhüdünü içeriyor. Sonuçlandırılacak söz konusu anlaşma ile modernize edilmiş koruma standartları ve Çok Taraflı Yatırım Mahkemesi kapsamında bir anlaşmazlık çözümü mekanizması sağlanacak.
AB-Çin Kapsamlı Yatırım Anlaşması’nın 2021’de nihai hale getirilerek AB ve Çin yetkilileri tarafından imzalanması, AB Konseyi ve AP tarafından da onaylanması süreci devam edecek. Anlaşmanın 2020’nin son günlerinde prensipte kabul edilmesi şaşırtıcı gibi görünse de uzun müzakere süreci ve 2020’de anlaşmaya varma hedefi göz önüne alındığında normal bir seyir izlediği düşünülebilir.
Anlaşmanın ABD’de Biden yönetiminin işbaşına gelmesinden önce şekillenmesi AB’nin önemli bir uluslararası ekonomik aktör olarak kendini ortaya koyması ve yolunu çizdiğini göstermesi açısından dikkat çekici. Öte yandan ABD ve AB zaman zaman çatışan ilişkiler içinde olsa da iki tarafın Çin’e karşı tek bir cephe olarak hareket etmesi ortak çıkarların korunması açısından önem taşıyor. Bu şekilde Çin piyasalarına erişimin artırılırken, teşvikler ve fikri mülkiyet hakları alanlarında kurallarının gözetilmesi sağlanabilir.
Sema Gençay Çapanoğlu, İKV Kıdemli Uzmanı