KÜRESEL GÜNDEM: COVID-19 Salgını Basın Özgürlüğünü Olumsuz Etkiledi
COVID-19 Salgını Basın Özgürlüğünü Olumsuz Etkiledi
Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde UNESCO, dünyanın dört bir yanındaki hükümetlerin ve vatandaşların basın özgürlüğüne olan bağlılıklarına saygı duymaları gerektiğine dikkat çekerken, medya çalışanlarını da basın özgürlüğü ve mesleki etik konuları hakkında düşünmeye davet ediyor.
COVID-19 salgını bağımsız ve özgür medya haberciliğinin her zamankinden daha gerekli olduğunu gösterse de basın özgürlüğü tehdit altında olmaya devam ediyor. Gazeteciler, işlerini yaptıkları için artan mali ve siyasi baskılara, gözetlemelere, keyfi hapis cezalarına ve şiddet olaylarına maruz kalıyor ve bu zorlu koşullarda çalışmaya devam ediyorlar. UNESCO’ya göre, 2020 yılından itibaren dünya çapında 76 gazeteci öldürülürken yine çok daha fazlası tutuklandı, taciz ve tehdit edildi. Kadın gazetecileri hedef alan cinsiyetçi şiddet özellikle endişeye sebebiyet veriyor.
Dünya Basın Özgürlüğü Raporu
Reporters Without Borders (RSF) tarafından yayımlanan yıllık basın özgürlüğü raporuna göre, COVID-19 salgının başlamasından itibaren 180 ülkenin 73’ünde gazetecilik ya tamamen ya da ciddi bir şekilde engelleniyor. Yine 59 ülkede ise hükümetler, salgını gerekçe göstererek basın çalışanları üzerinde baskı kuruyor. Norveç, her ne kadar kendi medyası tarafından devletin elindeki salgına ilişkin bilgilere erişim eksikliği konusunda eleştirilere maruz kalsa da, açıklanan listede art arda beş yıldır bulunduğu birinci sıradaki yerini korumaya devam etti. Diğer bir kuzey ülkesi Finlandiya da ikinci sıradaki yerini korurken, İsveç üçüncü, Danimarka da dördüncü sırada yerlerini aldılar. 2021 yılının raporu, İskandinav ülkelerinin basın özgürlüğünü korumaya yönelik yaklaşımının başarısını ortaya koyuyor. İskandinav ülkeleri haricinde Hollanda 6’ncı sırada, Portekiz 9’uncu, Belçika 11’inci, İrlanda 12’inci ve AB’nin lokomotif ülkesi Almanya da geçen seneye göre iki basamak gerileyerek 13’üncü sırada yer buldu. Raporda salgın sırasında gazetecilere yönelik saldırıların ve tutuklamaların arttığı belirtilen ülkelerden Fransa 34’üncü, İtalya 41’inci sırada yer alırken, Polonya 64’üncü, Yunanistan 70’inci ve Bulgaristan da 112’inci sıralara gerilediler.
Avrupa ülkeleri arasında basın özgürlüğü konusunda raporda en çok eleştirilen ülkelerden biri 2004 yılında Birliğe üye olan Macaristan oldu. Macaristan, bilindiği üzere, hukukun üstünlüğü konusunda da sıkça eleştirilen bir ülke. 180 ülke arasında 92’inci sırada yer alan Macaristan’ın, geçen yıla göre üç sıra düşüş yaşadığı raporda belirtildi. RSF, Macaristan'ı gazeteciliği kısmen veya tamamen engelleyen 130 ülkeden biri olarak nitelendirdi. Mart 2020'den bu yana yürürlükte olan olağanüstü hal yasasının, isim değişikliğine rağmen, Macaristan'da COVID-19 ile ilgili “sahte haberler suçlamalarına ve bilgiye erişimi engellemeye devam ettiği” ifade edildi. Macaristan’da hükümetin, yaklaşık 30 haber kuruluşunun COVID-19 salgını sırasında hastanelerde haber yapma yasağının kaldırılmasını istemesi üzerine, bağımsız medyanın dezenformasyon yaymakla suçladığını vurgulayan RSF ayrıca, Polonya, Slovenya ve Arnavutluk'u örnek olarak göstererek, Macaristan'ın ifade özgürlüğünü ve basın özgürlüğünü kısıtlamaya yönelik yanlış siyasi kararının diğer bazı AB üyelerine ilham kaynağı olduğunu ve katılım sürecinde olan ülkelere kötü bir örnek teşkil ettiğinin altını çizdi. Avrupa dışında ise ABD bir sıra gerileyerek 44’üncü sırada kendisine yer buldu.
Basın Özgürlüğü Konusunda Gerileyen ve Geri Kalmış Ülkeler
Brezilya, geçtiğimiz yıla göre Başbakan Bolsonaro döneminde gazetecilere yapılan baskı ve tehditler sonucunda dört sıra gerileyerek kendisine 111’inci sırada yer bulurken, Hindistan ve Meksika gibi ülkeler özellikle salgın esnasında basın özgürlüğü konusunda gerileme yaşadılar. Türkiye ise 2020 senesine kıyasla bir sıra ilerleyerek 180 ülkelik listede kendisine Rusya, Honduras ve Bangladeş gibi ülkelerinden ardından 153’üncü sırada yer buldu. Böylece Türkiye, 2005 yılından beri bu alanda neredeyse 50 sıra gerilemiş oldu.
İnternet sansürünü, gözetimini ve propagandasını benzeri görülmemiş seviyelere çıkarmaya devam eden Çin ise yine 180 ülkelik listede 177’inci olurken, diğer iki Asya ülkesi olan Türkmenistan 178’inci ve Kuzey Kore de 179’uncu sırada yer aldı. Listeye göre tüm dünyada en kötü basın özgürlüğüne sahip olan ülke ise üç buçuk milyon nüfusa sahip Afrika ülkesi Eritre oldu.
AB’nin Basın Özgürlüğü Hedefleri
Basın özgürlüğü, AB’nin birçok yeni girişimi ile de desteklenen, temel bir değeri. Medya özgürlüğü ve gazetecilerin güvenliği, yeni İnsan Hakları ve Demokrasi Eylem Planı’nın ve Avrupa Demokrasi Eylem Planı’nın temel öncelikleri arasında yer alıyor. 2020'de 400'den fazla gazeteci, insan hakları savunucularının korunması için AB mekanizmasından yararlanırken, AB birçok bölgede salgın bağlamında gazetecileri, bağımsız medyayı ve dezenformasyona karşı mücadeleyi desteklemek için önemli adımlar attı.
2020 yılında AB, bağımsız gazetecilerin dünyanın dört bir yanında maruz kaldığı gözdağı ve tacizi çeşitli vesilelerle kınadı ve zulüm gören bağımsız gazetecilerle ilişki kurmaya devam ederek, tutuklu gazeteciler ve blog yazarlarına destek için müdahalelerde bulundu. AB Delegasyonları, AB'nin sahadaki sesi olmaya devam ettiler; gazeteciler aleyhindeki yargılamaları yakından izlediler, insan hakları savunucularının ve medya çalışanlarının maruz kaldıkları baskılara karşı destek oldular.
Bilgi edinme ve ifade özgürlüğünün her yerde desteklenmesi ve korunması gerektiğinin altını çizen AB, uluslararası insan hakları hukukunu ihlal edecek şekilde hem çevrimiçi hem de çevrimdışı sansür ve ifade özgürlüğü üzerindeki herhangi bir kısıtlamaya karşı mücadeleyi sürdürmeyi hedefliyor. Basın özgürlüğünün, demokratik toplumların temel taşı olduğu ve vatandaşların ancak güvenilir bilgiye erişip bilinçli seçimler yapabilmeleri halinde gelişebileceğini belirtirken yine basın özgürlüğünün herkes için güvenlik anlamına geldiğini de özellikle vurguluyor.
Konuyla ilgili açıklama yapan AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell bağımsız ve özgür haberciliğinin her zamankinden daha gerekli olduğu bir zamanda, basın özgürlüğünün tehdit altında olmaya devam ettiğini ifade etti. Borrell, AB’nin sansür ve ifade özgürlüğü üzerindeki her türlü kısıtlamaya karşı mücadelesine devam edeceğini vurguladı. Borrell Komisyonun,sistemlerini daha adil, daha güvenli ve daha şeffaf hale getirmeleri konusunda başlıca platformları sorumlu tutmayı hedefleyen , Dijital Hizmetler Yasa taslağı ile dezenformasyona karşı mücadeleye devam edeceğini ve tüm paydaşlarla birlikte bağımsız medya için sürdürülebilir iş modellerini desteklemenin etkili yollarını arayacağını belirtti.
COVID-19 salgını döneminde daha da kritik hale gelen basın özgürlüğü açısından AB’nin ortaya koyduğu hedefler bu alanda yaşanan geri gidişin önüne geçilmesi açısından büyükönem taşıyor. Ancak raporda açıkça görüldüğü üzere bazı AB üyesi ülkelerin basın özgürlüğü konusundaki zayıf performansı ve üye ülkeler arasında giderek açılan makas AB’nin bu alandaki hedeflerine ne ölçüde ulaşabileceği konusunda merak uyandırıyor.
RSF tarafından açıklanan Dünya Basın Özgürlüğü sıralamasına buradan ve yine aynı kurum tarafından açıklanan detaylı rapora da buradan ulaşabilirsiniz.
Zafer Can Dartan, İKV Uzman Yardımcısı