KÜRESEL GÜNDEM: G7 Ülkelerinin İki Yılın Ardından İlk Fiziksel Toplantısı
G7 Ülkelerinin İki Yılın Ardından İlk Fiziksel Toplantısı
G7, iki yılın ardından ilk yüz yüze buluşmasını 4-5 Mayıs 2021 tarihlerinde Londra’da düzenlenen Dışişleri ve Kalkınma Bakanları Toplantısı ile gerçekleştirdi. G7’nin bu yılki dönem başkanı olan Birleşik Krallık’ın ev sahipliğinde gerçekleşen toplantı, koronavirüs salgını sebebiyle bir yılı aşkın süredir hasret kalınan yüzyüze diplomasiye can suyu niteliğindeydi. Dünyanın en önde gelen ekonomilerinin dışişleri ve kalkınma bakanlarının gündeminde; Rusya, Çin, Suriye, Libya, Afganistan ve İran gibi konuların yanı sıra günümüzün en öncelikli başlıklarından olan koronavirüs aşısına eşit erişim ve salgının sona erdirilmesi gibi maddeler yer alıyordu. Bunların dışında kız çocuklarının eğitimi, kadına yönelik şiddet, iklim finansmanı ve açlık ile gıda güvensizliği gibi küresel çözümlere ihtiyaç duyan problemler de G7 ülkelerinin bakanlarının iki yılın ardından gerçekleşen ilk yüz yüze görüşmesinde masada yer alan konulardan oldu.
Hafızaları tazelemek gerekirse G7 (Yediler Grubu - Group of Seven); Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, ABD ve Birleşik Krallık ile AB’den oluşuyor. 1970’li yıllardan bu yana bir araya gelen G7 üyesi ülkeler, dünyanın en gelişmiş ekonomileri ve önde gelen demokrasileri olma özelliği taşıyor. İlk defa 1975 yılında Fransa’nın Rambouillet bölgesinde bir araya gelen altı ülkeye 1976 yılında Kanada’nın da katılmasıyla hayata geçen G7 oluşumuna mensup ülkeler, küresel hasılanın %60’ından fazlasını üretiyor. 1990’ların ikinci yarısında Rusya’nın da gruba eklenmesi ile G8 halini alsa da 2014 yılında Kırım’ı ilhak etmesi sebebiyle Rusya ile yollarını ayırarak tekrar G7 formatına geri döndü. G7’nin sadece gelişmiş ülkeleri temsil ettiği, ancak dünyadaki sorunları çözebilmek için gelişmekte olan ekonomiler ile de iş birliği yapmak gerektiği varsayımından hareketle bu ülkelerin de 1999 yılında G7’ye eklenmesi ile bir de G20 (Yirmiler Grubu – Group of Twenty) oluşumu hayata geçirildi.
Mayıs ayının ilk günlerinde düzenlenen Dışişleri ve Kalkınma Bakanları Toplantısı’nın çeşitli bölümlerine G7 ülkelerinin yanı sıra Hindistan, Avustralya, Güney Kore, Güney Afrika ile Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği’nin (ASEAN) Başkanı ve Genel Sekreteri de misafir olarak katılım sağladı. Gerek G7’nin gerekse G20’nin yıl boyunca merakla beklenen ve basında en geniş yer bulan organizasyonları devlet ve hükümet başkanlarının katılımı ile düzenlenen Liderler Zirvesi oluyor. Ancak söz konusu zirvelerin gündemini belirlemek için yıl boyunca dışişleri, maliye, turizm, sağlık, eğitim ve çalışma gibi pek çok alanda ülkelerin yetkili isimleri ve bakanları titiz çalışmalar yürütüyor ve sık sık bir araya geliyor. Bu yıl da 11-13 Haziran 2021 tarihlerinde G7 Dönem Başkanı Birleşik Krallık’taki Cornwall’da düzenlenecek G7 Zirvesi öncesinde gerçekleştirilen Dışişleri ve Kalkınma Bakanları Toplantısı, hem iki yılın ardından G7 kapsamında düzenlenen ilk fiziksel organizasyon olması hem de ele alınan konular itibarıyla ilgiyle takip edildi.
G7 Bakanlarının Ajandasında Yer Alan Küresel Aktörler
G7 Dışişleri ve Kalkınma Bakanları Toplantısı’nın ardından yayımlanan 27 sayfalık Ortak Bildirge, toplantının ana gündem maddelerinin Rusya, Çin, İran, Libya ve Suriye’nin yanı sıra koronavirüs ile mücadele ve küresel aşı tedariki olduğunu gözler önüne seriyor. Dünyanın en gelişmiş yedi ülkesinin bakanları tarafından “sorumsuz ve istikrar bozucu faaliyetlerine devam etmekle” itham edilen Rusya’nın Ukrayna karşısında son dönemdeki saldırgan tutumu masadaki ana gündem maddelerinden biri oldu. Donbass bölgesindeki Rusya yanlısı ayrılıkçıların sebep olduğu çatışma neticesinde Ukraynalı askerlerin ölmesiyle yükselen gerilimin ardından Rusya’nın Ukrayna sınırına konuşlandırdığı askerler ve devamındaki süreçte artan savaş tehdidi karşısında G7 ülkelerinin dışişleri bakanları endişelerini dile getirdi. Ayrıca Ağustos 2020’de Rus muhalif lider Aleksey Navalny’nin Rusya tarafından geliştirilen Novichok grubundan bir kimyasal silah ile zehirlenmesinin yanı sıra Rusya tarafından yürütülen çeşitli dezenformasyon kampanyaları da rahatsızlık kaynakları olarak dile getirildi.
G7 Dışişleri ve Kalkınma Bakanları Toplantısı’nda Rusya’nın ardından gündemi işgal eden bir diğer ülke Çin oldu. Kendine has sosyalist piyasa ekonomisi ve teknoloji alanında elde ettiği başarılar ile ABD’nin hegemonyasına rakip olarak son yıllarda yükselmekte olan Çin karşısında G7 ülkelerinin bakanları, adil ve kurallara dayalı dünya düzeninin önemini vurguladı. “Keyfi” ve “zorlayıcı” ekonomi politikaları ve uygulamaları bulunan Çin’in yürüttüğü fikri mülkiyet hırsızlığı gibi faaliyetlere son vermesinin talep edildiği Ortak Bildirge’de ayrıca Sincan ve Tibet’te yaşanan özellikle Müslüman Uygur Türklerine yönelik insan hakları ihlallerine dikkat çekildi ve bunlara acilen son verilmesi istendi.
Tüm bunlara rağmen G7 bakanları, önce Asya’nın şimdi ise dünyanın yükselen gücü olan Çin ile birlikte çalışmak istediklerini ve bunun yolları ile doğurabileceği fırsatların araştırıldığını kaydetti. Çin hükümeti tarafından özellikle ekonomi yaklaşımına ve Doğu Türkistan’da yürütülen politikalara yöneltilen eleştiriler büyük bir tepkiyle karşılandı. G7 Dışişleri ve Kalkınma Bakanları Toplantısı’nın çıktısı olan bildirgeyi Pekin yönetimi adına kınayan Dışişleri Sözcüsü Wang Wenbin, yöneltilen suçlamalar ile Çin’in iç işlerine karışıldığını, ancak sürdürülen politikalardan geri adım atılmayacağını ifade etti.
Orta Doğu’daki gelişmelerin de ele alındığı toplantıda Suriye’deki sivil halka yönelik devam eden zulmün ve Esad rejimin insani yardımlara erişilmesi konusunda yaptığı engellemelerin bir an önce sona erdirilmesine ilişkin talepler dile getirildi. İran’ın nükleer silah geliştirmeye yönelik faaliyetlerinin önlenmesi konusunda da kararlılıklarını belirten G7 Dışişleri Bakanları, söz konusu ülkeye balistik füze faaliyetlerine son verme ve istikrarı tehdit eden eylemlerini bitirme çağrısında bulundu.
Yüz yüze düzenlenen toplantıların en önemli fırsat pencereleri arasında yer alan ikili görüşmelere de iki yıl sonra yeniden fiziksel olarak bir araya gelen G7 Dışişleri ve Kalkınma Bakanları Toplantısı’nda yeniden “merhaba” denildi. Bu kapsamda Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı Dominic Raab, ABD’li mevkidaşı Antony Blinken ile bir araya gelerek NATO’nun Afganistan’dan çekilmesini ve artan Rus tehdidini değerlendirdi. Çin konusunda da Raab ve Blinken tarafından yapılan ortak açıklamada, batılı liderlerin amacının Çin’e ket vurmak ve ilerlemesini engellemek olmadığı, ancak son yıllarda zedelenen kurallara dayalı uluslararası düzenin devamlılığını sağlamak istedikleri kaydedildi. Ayrıca İngiliz ve ABD’li bakanlar, İran’da hapiste tutulan vatandaşlarının bir an önce serbest bırakılması için de çağrıda bulundu. Dominic Raab’ın G7 kapsamında gerçekleştirdiği bir diğer önemli temas da Japon mevkidaşı Toshimitsu Motegi ile oldu. Brexit’in ardından ticaret anlaşmaları akdetmek üzere düğmeye basan Birleşik Krallık, hatırlanacağı üzere Japonya’nın da dâhil olduğu Kapsayıcı ve İlerici Trans-Pasifik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı’na (Comprehensive and Progressive Trans-Pacific Partnership - CPTPP) katılmak için başvuruda bulunmuştu. İki bakanın ticaret, güvenlik iş birliği ve ortak değerler gibi konularda Birleşik Krallık ile Japonya arasındaki stratejik ortaklığı geliştirmeye ilişkin fikir alışverişinde bulunduğu bilgisi paylaşıldı.
Koronavirüs Salgını ve Aşı Tedariki
Dünyanın en gelişmiş ülkelerinin gündem maddelerinden bir diğeri de koronavirüs salgını ve aşıya erişimdi. Günlük yapılan testler ve titizlikle uygulanan önlemler kapsamında gerçekleştirilen G7 Dışişleri ve Kalkınma Bakanları Toplantısı’nın basında geniş yer bulmasına yol açan gelişmelerden biri de yine koronavirüs oldu. Hindistan Dışişleri Bakanı Subrahmanyam Jaishankar’ın heyetinden iki kişinin koronavirüs testinin pozitif çıkması paniğe sebep oldu. Toplantının ikinci gününde meydana gelen bu gelişmenin ardından Hintli Bakan, sosyal medya üzerinden yayımladığı mesaj ile görüşmelerin geri kalanına tedbirli olmak ve kimsenin sağlığını riske atmamak amacıyla çevrimiçi katılma kararı aldığını duyurdu. Tüm dünyada artan Hint mutasyonu korkusu ve Hindistan’dan gelen yüksek vaka ve vefat sayıları düşünüldüğünde, G7 Toplantısı’nda yüreklerin ağza gelmesi son derece normal bir gelişmeydi.
Dışişleri bakanlarının ardından üst düzey kalkınma yetkililerinin katıldığı programın son oturumunda iklim değişikliği ile mücadele, koronavirüs salgını ve aşı tedariki gibi küresel konular ele alındı. Koronavirüs salgını ile mücadele temasının büyük önem arz ettiği görüşmelere ilişkin olarak şunu söylemek gerekir ki G7 gibi dünyadaki zengin ve aşı üretiminde lider konumundaki ülkeler, birikimlerini ve aşı stoklarını yoksul ülkelerle daha fazla paylaşmaları için her geçen gün artan bir baskıya maruz kalıyor. Bir kamu malı olan sağlık hizmetlerine adil erişim talebi virüs karşısında sürekli artarken ve Afrika başta olmak üzere dünyanın bazı bölümlerinde aşıya erişim sorunu kendini çok ciddi bir şekilde gösterirken, G7 ülkelerine yöneltilen bu baskıyı anlamak zor değil. Söz konusu ülkelerin yetkilileri ise aşı, tedavi ve tanı araçlarına küresel düzeyde tüm bireylerin erişebilmesi için COVID-19 Araçlarına Erişim Hızlandırıcısı (ACT-A) ile COVID-19 Aşısına Küresel Erişim Aracı COVAX’a destek sağlamaya devam edeceklerini bildirdi.
G7 Dışişleri ve Kalkınma Bakanları Toplantısı kapsamında ABD, COVAX’a herhangi bir ülkenin verdiği en büyük destek olan 4 milyon dolar yardım yapma taahhüdünde bulundu. Her gün salgının şiddetinin giderek tırmandığı Hindistan’a 100 milyon dolar değerinde malzeme yardımında da bulunacağını açıklayan Vaşington yönetimi, toplantıyı takip eden günlerde aşıların patentlerinin askıya alınması fikrine sıcak baktığını duyurdu. Ancak hatırlanacağı üzere Hindistan ve Güney Afrika’nın 2020 yılında DTÖ’ye sunduğu salgın bitene kadar aşı patentlerinin rafa kaldırılması fikrine ABD ve AB gibi dünyanın önde gelen ekonomileri sıcak bakmıyordu. G7 Dışişleri ve Kalkınma Bakanları Toplantısı’nı takip eden günlerde ABD Başkanı Joe Biden ile Başkan Yardımcısı Kamala Harris, aşılardaki fikri mülkiyet haklarının bir süreliğine rafa kaldırılmasını desteklediklerini belirten bir açıklamada bulundu. Atlantik’in diğer yakasındaki AB ülkeleri ve BioNTech şirketinin kurucu ortağı Türk kökenli Prof. Dr. Uğur Şahin ise bu konuya olumlu bakmıyor. Ancak yine de G7 ve G20 gibi uluslararası oluşumların bu konuda ısrarcı olması ve gündemlerinde tutmaya devam etmesi büyük önem taşıyor.
Sonuç olarak, uzun bir sürenin ardından düzenlenen ilk yüz yüze organizasyon olması sebebiyle Londra’daki G7 Dışişleri ve Kalkınma Bakanları Toplantısı büyük dikkat çekti. Rusya, Çin ve İran gibi ülkelerin gündemini oluşturduğu toplantının bir diğer önemli konusu ise koronavirüs salgını ile küresel ölçekte mücadele ve özellikle yoksul ülkelerin aşıya erişimi oldu. Toplantının basında geniş yer almasına yol açan gelişme de yine koronavirüs ile ilgiliydi. Hindistan heyetinden iki kişinin koronavirüs testlerinin pozitif çıkması ve Hint Dışişleri Bakanı ile temas etmiş olmaları büyük paniğe yol açtı. Aşıya henüz erişim sağlayamamış ülkelere de G7 üyelerinin aynı panik ile destek sağlaması toplantının ardından akıllarda kalan en büyük dilek gibi duruyor.
Merve Özcan Altan, İKV Uzman Yardımcısı