TÜRKİYE-AB GÜNDEMİ: Avrupa’nın Geleceği Konferansı Başlarken Türkiye’nin Konumu
Avrupa’nın Geleceği Konferansı Başlarken Türkiye’nin Konumu
Avrupa’nın Geleceği Konferansı (AGK) 9 Mayıs 2021 tarihinde Strazburg’da Avrupa Parlamentosunda yapılan toplantı ile açıldı. Konferans çerçevesinde Avrupa bütünleşme hareketini geleceğe taşıyacak temel tartışmaların yapılması, AB vatandaşlarının sürece katılımının sağlanması ve AB’nin gelecekte alacağı şekle yön verecek olan somut önerilerin oluşturulması amaçlanıyor. Konferansın 2022 baharında sonuçlanması bekleniyor. Konferansın ana odağı Avrupa vatandaşlarının katılımının sağlanmasında yatıyor. Yapılacak olan öneri ve tavsiyeler derlenecek ve AGK Yönetim Kurulu tarafından analiz edilerek Avrupa kurum ve karar alıcılarına sunulacak.
AGK kapsamında vatandaşların da yer alacağı tartışmaların odaklanacağı konular şu şekilde belirlenmiş durumda:
-İklim değişikliği ve çevre
-Sağlık
-Daha güçlü ekonomi, sosyal adalet ve istihdam
-Dünyada AB
-Değerler ve haklar, hukukun üstünlüğü ve güvenlik
-Dijital dönüşüm
-Avrupa demokrasisi
-Göç
-Eğitim, kültür, gençlik ve spor
-Diğer fikirler
AB’nin üç temel kurumu konferansın idaresinden sorumlu olacak. Üç kurumu, kurum başkanları, yani AP adına David Sassoli, Konsey adına Charles Michel ve Komisyon adına Ursula von der Leyen temsil edecek. Bu üç kurum Konferansın Ortak Başkanlığını yürütecek. Ortak Başkanlığın altında bir Yönetim Kurulu yer alıyor. Yönetim Kurulu yine üç temel kurumu temsil eden üç eşbaşkan tarafından yönetilecek: AP üyesi ve eski Belçika başbakanlarından Guy Verhofstadt, Portekiz AB Konsey Başkanlığı adına AB İlişkilerinden Sorumlu Devlet Bakanı Ana Paula Zacarias ve Demokrasi ve Demografiden Sorumlu Komisyon Üyesi ve Komisyon Başkan Yardımcısı Dubravka Šuica.
Temmuz ayında Bakanlar Konseyi Başkanlığı Slovenya’ya ve Ocak 2022’de ise Fransa’ya geçecek. Konsey adına eşbaşkanlar da bu sıraya göre değişecek. Yönetim Kurulu Konferansın gidişatı hakkında, Konferans kapsamındaki etkinlikler ve süreçler ile ilgili olarak oydaşma ile karar almaktan sorumlu. Aynı zamanda Konferans genel kurullarının hazırlık çalışmalarını da yürütecek. Yönetim Kurulu’na üç kurumun görevlendirdiği bir ortak sekretarya yardım edecek.
AGK 4 temel unsurdan oluşuyor:
-Çok dilli dijital platform: Dijital platform üzerinden vatandaşlar fikirlerini paylaşabilecek ve çevrim içi başvurularda bulunabilecek. Bu fikirler konferans boyunca toplanacak, derlenecek, analiz edilerek yayımlanacak.
-Çevresel (desentralize) etkinlikler: Bu kapsamda Avrupa genelinde ulusal, bölgesel ve yerel düzeylerde kuruluşlar ve vatandaşlar tarafından çevrim içi, yüz yüze ve hibrit etkinlikler düzenlenecek.
-Avrupa Vatandaş Panelleri: Paneller kapsamında vatandaşlar farklı konuları ele alarak önerilerde bulunacak. Panellerin düzenlenmesinde coğrafi köken, cinsiyet, yaş, sosyoekonomik grup ve/veya eğitim düzeyi dikkate alınacak.
-Konferans Genel Kurulları: Ulusal ve Avrupa vatandaş panellerinde derlenen ve tematik gruplara ayrılan tavsiyeler genel oturumda ele alınacak ve tartışılacak. Genel Kurul AP, Konsey ve Komisyon temsilcileri, Bölgeler Komitesi ve Ekonomik ve Sosyal Komite üyeleri, ulusal parlamento temsilcileri ve vatandaşlardan oluşacak. AB’nin uluslararası rolü ele alındığında, AB Dış İşleri ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi (DİGYT) de mevcut olacak. Yönetim Kurulu genel kurullarda varılan sonuçları ve kararları kayıt altına alarak yayınlayacak. İlk genel kurul oturumunun tarihinin yakında belirlenmesi bekleniyor.
AGK Sürecinde Türkiye Ne Yapmalı?
Konferansa AB üyesi ülkelerin vatandaşları başta olmak üzere Avrupa kurumları temsilcileri, ulusal, bölgesel ve yerel otoriteler ve sivil toplum örgütlerinin katılımları söz konusu iken, aday ülkeler katılamıyor. Hâlbuki 2002 yılındaki Avrupa Konvansiyonu’na Üye Devletlerin yanında aday ülkelerin de katılımı mümkün olmuştu. Bu kez aday ülkelerin dâhil edilmemesi AB’nin değişen tutumunu ortaya koyuyor. Genişleme 2000’li yılların aksine çok daha gönülsüz yaklaşılan ve neredeyse AB için yük olarak addedilen bir hedef haline geldi. AB 2004 genişlemesi ile içine aldığı ve AB üyesi iken AB değerlerini yıpratan üyeleri ile meşgul iken aday ülkeleri gelecek tartışmalarına dâhil etmeyi ihmal ediyor. Oysa aday ülkelerin de dâhil olacağı bir Avrupa’nın geleceği tartışması AB içindeki değerler ve dayanışmanın güçlenmesi açısından da pekiştirici olacaktır.
Diğer aday ülkeler gibi Türkiye de AGK’ya davetli değil. Ancak bu durum Türkiye’nin süreci yakından izlemesi ve Konferans’ta ele alınacak temel konularda görüş üretmesi için engel teşkil etmiyor. Türkiye 1964’ten beri AB ile ortaklık içinde olan bir ülke olmasının yanında, bir aday ülke olmaya devam ediyor. Bu açıdan AB’nin nereye doğru evrildiği, Türkiye’yi de yakından ilgilendirmeli. Adaylık sürecinin gerektirdiği mevzuat uyumu büyük ölçüde Gümrük Birliği ilişkisi için de geçerliğini koruyor. AB’nin üretim standartları Yeşil Mutabakat gibi mekanizmalar yoluyla değişip dönüştükçe, Türkiye de bu sürece uyum sağlama yükümlülüğü altına giriyor. AB’nin yapay zekâdan, döngüsel ekonomiye kadar birçok farklı alandaki model, norm ve standartları Türkiye’nin de ekonomik yönetişimine ışık tutuyor ve uyum gereğini ortaya çıkarıyor.
Her ne kadar AB Konseyinin son Zirve sonuçlarında Türkiye’nin adaylık ve üyelik perspektifinden söz edilmese de, Türkiye’nin nihai hedefi AB üyeliği olmaya devam ediyor. Bu durum AB ve Avrupa’nın geleceği ile çok daha fazla ilgili olmamızı ve geleceğin meydan okumalarına AB’nin nasıl hazırlandığını izleyerek bizi de ilgilendiren kararları etkilemeye yönelik görüşlerimizi mümkün olan her platformda ifade etmemizi gerektiriyor. AGK bu açıdan önemli bir fırsat sunuyor. AB’nin geleceğini konuşurken Türkiye’nin de bu sürece dâhil edilmesi ve Türk sivil toplumu, kamusal ve özel aktörlerinin görüşlerinin alınması AGK’ya zenginlik ve dinamizm katacaktır. Şu anda bu resmi düzlemde mümkün olmasa da, düzenlenecek etkinlikler, yayımlanacak değerlendirme notları, makale ve raporlar yoluyla Türkiye’nin AGK’ya katkı sunması mümkün olabilir. Bu önemli platform sürerken, Türkiye’den farklı aktörlerin de AGK kapsamındaki konularda görüş belirtmesi Avrupa’nın geleceği için faydalı ve anlamlı olacaktır.
Doç. Dr. Çiğdem Nas, İKV Genel Sekreteri