G20 Liderlerinden Bir İlk: Küresel Sağlık Zirvesi
G20 liderlerinin ilk defa özellikle sağlık konusunu ele almak üzere bir araya geldiği Küresel Sağlık Zirvesi, 21 Mayıs 2021 tarihinde G20 Dönem Başkanı İtalya ve AB Komisyonunun ev sahipliğinde Roma’da gerçekleştirildi. Türkiye’nin de katıldığı Zirve için Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, “bu Zirve ile küresel sağlık politikası alanında yeni bir dönem başladı” ifadesini kullandı. Bu yeni dönemin neleri getirdiğine bakmadan önce zirveye kadar olan süreçteki gelişmeleri ele almakta yarar var.
Zirve Öncesi Süreç
Hatırlanacağı üzere, Kasım 2020 itibarıyla etkili aşıların birbiri ardına bulunması ve onay almaya başlaması ile birlikte salgının bir gün biteceği yönünde umutlar belirmişti. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Başkanı Tedros Adhanom Ghebreyesus’un “Herkes güvende olana kadar hiç kimse güvende değildir” (No one is safe until everyone is safe) sözü ile aşılara erişimin tüm dünyada eşit ve adil olarak dağıtılmasının önemi vurgulanmış ve bu amaçla COVAX girişimi başlatılmıştı. Ancak Önceden Satın Alma Anlaşmaları aracılığıyla yaz aylarından başlamak üzere aşı anlaşmaları yapan AB ve gelişmiş ülkeler, kısa bir süre sonra üretim, tedarik ve taahhütlerin yerine getirilmesine ilişkin ortaya çıkan sorunların ardından, birbirleriyle ve aşı üreticisi ilaç şirketleri ile sorunlar yaşamaya başlamıştı. Bu durum gelişmiş ülkelerin ihtiyaçlarından fazla doz aşı satın almaya devam etmesi, orta ve düşük gelirli ülkelerin ise ihtiyaçları olan aşıya gerek mali yetersizlikler gerek yokluk nedeniyle erişememeleri sonucunu doğurmuş, “aşı milliyetçiliği” ve “aşı ayrımcılığı” kavramlarını dünya gündemine oturtmuştu. Aşıya erişimin dünya genelinde yaygınlaşabilmesi için aşı üreticisi ilaç şirketlerinin aşı patent haklarından feragat etmeleri konusu gelişmekte olan ülkeler tarafından Dünya Ticaret Örgütünde gündeme getirilmiş ve en tartışmalı konu haline gelmişti.
DSÖ Başkanı Ghebreyesus, 18 Ocak 2021 tarihindeki DSÖ yıllık Yönetim Kurulu toplantısında COVID-19 aşılarının herkese eşit ve adil dağıtılması konusunda dünyanın “felaket bir ahlaki çöküş” yaşamanın eşiğinde olduğu şeklinde uyarıda bulunmuştu. Bu uyarının ardından dört ay sonra ise Küresel Sağlık Zirvesi öncesinde, bunun bir risk olmaktan çıktığı ve “aşı ayrımcılığı”nın artık bir gerçek haline dönüştüğü açıklamasını yaptı.
16 İlkeli Roma Deklarasyonu Neleri İçeriyor?
Küresel Sağlık Zirvesi, böyle bir ortamda COVID-19 salgını sürecinde ortaya çıkan sorunları ele almak, edinilen tecrübelerden yararlanarak ileride sağlık alanında çıkabilecek krizleri önlemek, daha hazırlıklı hale gelmek suretiyle dünyada sağlık sistemlerinin dayanıklılığını artırmak ve her alanda sürdürülebilir çözümler bulmak amacıyla G20 Dönem Başkanı İtalya Başbakanı Mario Draghi ile Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in ev sahipliğinde gerçekleştirildi.
Küresel Sağlık Zirvesi’nde görüşülen konuların üç ana temaya odaklandığı görülüyor: Salgının dünyanın her yerinde kontrol altına alınması, aşıların herkese eşit ve adil bir şekilde ulaştırılmasının sağlanması ve aşı üretim kapasitesinin daha fazla bölgeye yayılmasının sağlanması ile ileride olabilecek salgınların önlenmesi ve olabilecek salgınlara karşı hazırlıklılığın artırılması.
Bu doğrultuda liderlerin Zirve’de görüş birliğine vardıkları 16 ilkeyi içerenRoma Deklarasyonu kabul edildi. Sağlık alanında “aşı milliyetçiliğini” geride bırakarak çok taraflılık ve küresel işbirliği konularında görüş birliğine varan liderler, DSÖ önderliğinde ve DSÖ’nün karar alma organı olan Dünya Sağlık Asamblesi’nin 24 Mayıs-1 Haziran arası gerçekleştirilecek olan toplantısı ve ekim ayında Roma’da yapılacak olan G20 Zirvesi’nde alınacak kararlar doğrultusunda bu ilkeleri somut eylemlere dönüştürme konusunda da anlaşmaya vardılar.
İnsan-hayvan-çevre etkileşiminin ve sağlığının bütün olarak ele alınmasını öngören Tek Sağlık yaklaşımının, sağlığın her politika temelinde ele alınmasının sağlık sistemlerinin dayanıklılığının artırılması için önemi; virüsler ve yeni varyantlarla ilgili uyarı sistemleri oluşturulmasının gereği; aşı, ilaç ve tıbbi teçhizatlarla ilgili küresel tedarik sistemlerinin sürdürülebilirliğinin sağlanmasının aciliyeti; orta ve düşük gelirli ülkelere aşı bağışı ve üretim kapasitelerinin artırılması konularında, COVID-19 Araçlarına Erişim Hızlandırıcısı (ACT-Accelerator) ve COVAX girişimleri de dâhil, yardımda bulunulması üzerinde anlaşmaya varılan ilkelerden bazıları. Dünya Ticaret Örgütü kuralları çerçevesinde karşılıklı anlaşmaya varılan şartlarla gönüllü know-how ve teknoloji transferleri, lisans anlaşmaları ile veri paylaşımlarının kolaylaştırılması, araştırma ve inovasyon ile sağlık çalışanları, sağlık hizmetleri ve sağlık sistemlerine yatırım yapılması da Roma Deklarasyonu’nda belirtilen ilkeler arasında yer alıyor. Gerek salgının olumsuz etkilerini ortadan kaldırmak gerek ileride oluşabilecek krizlere hazırlıklı olmak amacıyla somut adımlar atılabilmesi için kamu ve özel sektörün yanı sıra uluslararası kuruluşlar ve sivil toplum kuruluşlarının da katılımlarıyla sürdürülebilir mali mekanizmalar geliştirilmesi de bu ilkeler arasında yer alıyor.
Zirvenin Somut Sonuçları
Aşıya eşit ve adil erişim için AB’nin, ortak ülkelere COVID-19’la mücadelede yardım etmek amacıyla kurduğu Team Europe kapsamında orta ve düşük gelirli ülkelere 2021 yılı sonuna kadar 100 milyon doz aşı bağışı yapma kararı Roma Deklarasyonu doğrultusunda atılan somut adımlar arasında yer alıyor. İtalya, Almanya, Fransa ve Hollanda’nın ayrıca COVAX ve COVID-19 Araçlarına Erişim Hızlandırıcısı için yapacaklarını açıkladıkları aşı ve mali yardımlar da Zirve’nin kazandırdıkları arasında. Yine aynı amaçla BioNTech-Pfizer 1 milyar doz, Moderna 100 milyon ve Johnson and Johnson da 200 milyon doz olmak üzere 2021 yılı içinde düşük gelirli ülkelere üretim maliyetine, orta gelirli ülkelere ise düşük maliyetle büyük bir çoğunluğu COVAX aracılığıyla olmak üzere toplam 1,3 milyar doz aşı vermek yönünde taahhütte bulundular.
Bunlara ek olarak Team Europe kapsamında aşı tedariki açısından %99 oranında ithalata bağımlı durumda olan Afrika’da üretim kapasitesini artırmak, Afrikalı ortaklarla Afrika kıtasında aşı üretilmesi için altyapı ve üretim kapasitesinin yanı sıra beceri geliştirme, tedarik zincirlerinin yönetimi ve gerekli yasal düzenleme konularını da içeren uzun vadeli bir yatırım girişiminde bulunacağı da Zirve’den çıkan sonuçlardan. Bu girişimin desteklenmesi için Team Europe kaynaklarının yanı sıra AB bütçesine ve AB’nin mali kurumlarıyla birlikte yapılacak yatırımın tutarı ise 1 milyar avro olarak açıklandı.
Kriz geçtikten sonra da hazırlıklı olmaya devam edilmesi ve salgının başından itibaren edinilen tecrübelerin ileride sürdürülebilir çözümler haline dönüştürülebilmesi için her yıl üst düzey küresel sağlık ortaklarını bir araya getirmek amacıyla düzenlenecek olan yeni Küresel Sağlık Politikası Forumu (Global Health Policy Forum) da Zirve’den çıkan kararlar arasında yer alıyor.
Aşı üretim kapasitesini artırmak için araçlardan birinin fikri mülkiyet hakları olduğunu kabul eden liderler, Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Hakları Anlaşması (TRIPS) ve 2001 Doha Deklarasyonu kapsamında çalışmaların yürütülmesi konusunda da anlaşmaya vardılar.
Geçerlilik süresi 2022 yılı sonuna kadar uzatılma kararı alınan COVID-19 Araçlarına Erişim Hızlandırıcısı’nın mevcut 18,5 milyar dolar tutarındaki mali açığının kapatılmasına yönelik çalışmaların yapılması gereği de liderlerin üzerinde görüş birliğine vardığı konulardan ve Roma Deklarasyonu ilkelerinin gerçekleştirilmesi açısından hayatî önem taşıyor.
Tartışmalı patent feragati konusunda Avrupa Komisyonu Başkanı von der Leyen, AB’nin, DTÖ’ye yeni bir öneri sunacağını açıklaması, Roma Deklarasyonu ilkeleri ile kısıtlı kalınmayacağı ve bu ilkelerle ilgili çalışmaların devam edeceğinin bir göstergesi.
Türkiye’nin Katılımı
Zirve’ye gönderdiği sesli mesajda salgın süresince Türkiye’nin yaptığı uluslararası yardımları anlatan ve ardından Türkiye’deki aşılama faaliyetleri ve yerli aşının durumuna ilişkin bilgileri de paylaştıktan sonra dünya genelinde aşılara eşit ve adil ulaşımın önemi üzerinde yoğunlaşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, küresel sağlık sistemini güçlendirmek konusunda DSÖ’nün merkezî rolü üzerine vurgu yaptı ve DSÖ’nün reformu için desteğini ifade etti. Bu bağlamda “Sağlık ve ekonomi arasındaki hassas dengeyi gözetmeli ve Dünya Sağlık Örgütünün merkezi konumunu pekiştirmelidir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, COVID-19 kısıtlamalarına ilişkin olarak da salgınlara karşı alınacak kontrol tedbirlerinin koordineli ve orantılı olması gerektiğine dikkat çekerek, aşılanmış ve aşılanmamış insanlar arasında yeni tür bir ayrımcılığa yol açılmaması konusunda uyarıda bulundu. Uluslararası seyahat ve turizmin normalleşebilmesi için yeterli sağlık ve hijyen koşullarının yaratılmasının önemine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, G20 ülkeleri arasında kurulacak bir “İyi Uygulamalar Veri Bankası” ile gelecekteki krizlere karşı önlem alınmasının önemine değinerek olası krizler karşısında daha hazırlıklı olmanın kolaylaşacağı yorumunu yaptı.
Sonraki Aşamalar
Küresel Sağlık Zirvesi’nin odağında da yer alan aşıya eşit ve adil erişim konusunda dünyanın “ahlaki çöküş yaşadığı”na gönderme yapan Birleşik Krallık eski Başbakanı Gordon Brown, aşı henüz bulunmadan önce 1 milyon ölüme 9 ayda ulaşılmasına rağmen aşı bulunduktan sonra 4 ay içinde ölümlerin 2 milyona, bundan 3 ay sonra da 3 milyon ölüme ulaşıldığına ve dolayısıyla bu başarısızlığın insan yapımı olduğu konusuna dikkat çekti. Bu kapsamda 11-13 Haziran 2021 tarihlerinde yapılacak olan G7 Zirvesi’nin, Roma Deklarasyonu ilkeleri doğrultusunda yeni adımlar atılacak bir platform olarak değerlendirilmesi gereğini ortaya koydu ve G7 ülkelerinin ileride değil, zaman geçirmeden bir an önce harekete geçmeleri için çağrıda bulundu. Konuyla ilgili bazı kuruluşlar aşıların dağıtılması ve aşılanmanın gerçekleştirilmesi için bir yol haritası hazırlanmasını önerirken, aşı paylaşımlarına ilişkin taahhütler ile ilaç şirketlerinin aşı üretim ve dağıtımıyla ilgili zaman çizelgesinin daha şeffaf hale getirilmesi gerektiği de Küresel Sağlık Zirvesi sonrası yapılan eleştiriler arasında yer alıyor. AB’nin 24-25 Mayıs 2021 tarihlerinde yapılan AB Konseyi toplantısı ile Küresel Sağlık Zirvesi kararları çerçevesinde yaptığı küresel işbirliği, 100 milyon doz aşı bağışı ve aşı üretim kapasitesinin artırılması için girişimler yönündeki taahhüdünü yinelediği görülüyor. Ekim 2021’de Roma’da yapılacak G20 Zirvesi ve DSÖ ve DTÖ kapsamında yapılacak çalışmaların Küresel Sağlık Zirvesi ile kabul edilen 16 ilkeli Roma Deklarasyonu’nu somut eylemlere dönüştürmek için fırsatlar yaratması da beklentiler arasında. Bu platformların beklentileri karşılayıp karşılayamayacağını ancak zaman içinde anlamak mümkün olacak.
Şehnaz Dölen, İKV Kıdemli Uzmanı