Avrupa’da Biden Rüzgarı: AB-ABD Zirvesi
ABD Başkanı Joe Biden, göreve başlamasından bu yana Avrupa'ya yaptığı ilk ziyarette, önce 11-13 Haziran 2021 tarihlerinde Birleşik Krallık’ta düzenlenen G7 Zirvesi’ne, ardından Brüksel'de sırasıyla 14 Haziran'da NATO ve 15 Haziran'da AB-ABD Zirve toplantılarına katıldı. Biden son olarak 16 Haziran 2021 tarihinde Cenevre’de Rusya Devlet Başkanı Putin ile bir araya geldi.
AB-ABD Zirvesi
2014 yılından bu yana gerçekleştirilen ilk AB-ABD Zirvesi’nde ABD Başkanı Joe Biden, AB Konseyi Başkanı Charles Michel ve Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen bir araya geldi. Trump’ın 2017'deki ziyaretinden bu yana bir ABD Başkanı'nın AB kurumlarına yaptığı ilk ziyaret sırasında gerçekleşen Zirve toplantısında liderler, düzenli diyalog içinde olmayı taahhüt ettiler. Yenilenmiş bir transatlantik ortaklığının başlangıcına işaret ederek, salgın sonrası dönemde AB-ABD işbirliği için ortak bir gündem belirlediler.
AB-ABD Zirvesi’nde, COVID-19’la mücadele, çevre konuları gibi önemli gündem başlıklarının yanı sıra üç büyük yeni ticaret girişimi için mutabakat sağlandı. Bunlar;
-Büyük Sivil Uçaklarla İlgili İşbirliği Çerçevesi oluşturmak,
-Yıl sonuna kadar çelik ve alüminyumla ilgili alınan önlemlerdeki farklılıkları gidermek için bir araya gelmek,
-AB-ABD Ticaret ve Teknoloji Konseyi kurmak
780 milyon insanı temsil eden ve demokratik değerleri paylaşan AB ve ABD’nin birlikteliği dünyadaki en büyük ikili ekonomik işbirliği anlamına geliyor. Zirve toplantısında bu iki büyük gücün belirlediği öncelikler şu şekilde sıralanıyor:
-COVID-19 salgınını sona erdirmek, gelecekteki küresel sağlık sorunlarına karşı hazırlıklı olmak ve sürdürülebilir bir küresel iyileşmeyi ilerletmek,
-Gezegenimizi korumak ve yeşil büyümeyi teşvik etmek,
-Ticaret, yatırım ve teknolojik işbirliğini güçlendirmek,
-Daha demokratik, barışçıl ve güvenli bir dünya inşa etmek
COVID-19 ve Sürdürülebilir Küresel İyileşme Hedefleri
AB ve ABD, 2021 yılının sonuna kadar dünya çapında iki milyar doz aşıyı kullanıma sunmayı, daha fazla aşı bağışı yapılmasını teşvik etmeyi ve 2022 yılının sonuna kadar dünya nüfusunun üçte ikisini aşılamaya yetecek miktarda doz aşı sağlamayı hedefliyor.
AB ve ABD liderleri ayrıca Ortak AB-ABD COVID Üretim ve Tedarik Zinciri Görev Gücü (Joint EU-US COVID Manufacturing and Supply Chain Task Force) oluşturulmasının yanı sıra, aşılar için yeni üretim tesisleri inşa etmeyi, açık ve güvenli tedarik zincirlerini sürdürmeyi, gereksiz ihracat kısıtlamalarından kaçınmayı ve bilgi ve teknolojinin gönüllü paylaşımını teşvik etmeyi amaçladıklarını açıkladılar.
BM 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi doğrultusunda, sürdürülebilir ve kapsayıcı bir küresel toparlanmayı ortaklaşa yürütmeyi amaçlayan taraflar, ihtiyacı olan ülkelere yardım sağlanması, borç kırılganlıklarının giderilmesi ve reformların ve artan özel yatırımların teşvikine devam edilmesi konusunda hemfikir olduklarını belirttiler.
Dünyanın Korunması ve Yeşil Büyüme
AB ve ABD, ilkelerine bağlı oldukları Paris Anlaşması’nın uygulanmasına yönelik işbirliği için etkili bir platform sağlamak amacıyla AB-ABD Yüksek Düzeyli İklim Eylem Grubu kurmayı kararlaştırdılar. Bu bağlamda, 2050 yılında net sıfır sera gazı emisyonu taahhütleriyle tutarlı olarak, büyük ölçüde karbondan arındırılmış bir enerji sistemine geçişi daha da hızlandıran teknolojileri ve politikaları hızla desteklemeyi onayladılar.
Liderler, iklim nötr, kaynakları verimli kullanan ve döngüsel bir ekonomiye geçiş konusunda işbirliğini artırmaya karar verdiler. Yeşil teknolojilerin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması konusunda işbirliğini öngören ve bu tür teknolojileri ölçeklendirmek için pazarları teşvik edecek bir Transatlantik Yeşil Teknoloji İttifakı yönünde çalışmayı planlıyorlar.
Zirve’de konuşulan bir diğer önemli konu ise biyoçeşitlilik konusuydu. Liderler, 2030 yılına kadar biyoçeşitlilik kaybını durdurup tersine çevirme ve 2030 yılına kadar küresel toprakların ve okyanusların en az %30'unu koruma hedefi konusunda uzlaşıya vardılar.
Ticaret, Yatırım ve Teknoloji İşbirliğinin Güçlendirilmesi
İşbirliği için etkili bir platform sağlamak amacıyla liderler, üst düzey bir AB-ABD Ticaret ve Teknoloji Konseyi (TTC) kurdu. TTC'nin hedefleri;
-İkili ticaret ve yatırım ilişkisini geliştirmek,
-Ticarette teknik engellerden kaçınmak,
-Teknoloji, dijital konular ve tedarik zincirleri konusunda küresel işbirliğini güçlendirmek,
-Birbirleriyle uyumlu ve uluslararası standartlar geliştirme konusunda işbirliği yapmak,
-Düzenlemeleri iyileştirmek.
Zirve ayrıca, uzun süredir devam eden ticaret anlaşmazlıklarını çözme umudunu da canlandırdı. Liderler, bu alanda yeni bir transatlantik ilişkiyi yansıtan Büyük Sivil Uçaklarla İlgiliİşbirliği Çerçevesi konusunda mutabakata vardılar. Ayrıca çelik ve alüminyumla ilgili önlemlerdeki mevcut farklılıkların giderilmesi için görüşmelerde bulunmaya karar verildi. AB ve ABD, adil, sürdürülebilir ve modern bir uluslararası vergi sistemini teşvik etme ve 2021 ortasına kadar OECD bünyesindeki çok uluslu şirketlerin vergilendirilmesi konusunda küresel bir uzlaşmaya varmak için işbirliği yapma konusunda da hemfikirler.
Daha Demokratik Barışçıl ve Güvenli Bir Dünya Kurmak
Göreve geldiğinden itibaren demokrasi konusundaki hassasiyetini birçok defa dile getiren Başkan Biden, AB-ABD Zirvesi’nde bu konunun altını bir kez defa çizdi. Liderler kendi ülkelerinde örnek olarak evrensel insan haklarını savunmak, demokratik gerilemeyi önlemek ve yolsuzlukla mücadele etmek için somut eylemlerde bulunarak Demokrasi Zirvesi'nde ortak hareket etmeye karar verdiler.
AB ve ABD Zirve’sinde de, G7 ve NATO Zirve’lerinde olduğu gibi, Çin konusu sıklıkla dile getirildi. Sincan ve Tibet'te devam eden insan hakları ihlalleri, Hong Kong'da özerkliğin ve demokratik süreçlerin erozyonu, ekonomik baskı, dezenformasyon kampanyaları ve bölgesel güvenlik sorunları gibi konularda ortak endişelerini dile getiren liderler, bu sorunlar konusunda koordinasyonu sürdürmeyi planlıyorlar. Taraflar ayrıca, iklim değişikliği ve nükleer silahların yayılmasının önlenmesi ve belirli bölgesel konularda Çin ile yapıcı angajmanları konusunda da eşgüdüm sağlama niyetinde.
AB ve ABD, Rusya'ya karşı ilkeli yaklaşım konusunda da uzlaşıya vardılar. Rusya tarafından yinelenen olumsuz davranış ve zararlı faaliyetlere kararlı bir şekilde yanıt vermek,bu konudaki ortak politika ve eylemlerini koordine etmek için yüksek düzeyli bir AB-ABD diyaloğu kurma konusundaki kararlılıklarını ifade ettiler.
Birçok farklı jeopolitik gelişmeyi, dış politika ve güvenlik konularını ele alan Biden, Michel ve von der Leyen, AB'nin Doğudaki ortaklarının egemenliğini, bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü ve Ukrayna, Gürcistan ve Moldova Cumhuriyeti'nin reformlarını destekleme kararlılıklarını belirterek, Güney Kafkasya'da uzun vadeli barış, dayanıklılık ve istikrar için ortak çalışmalar yapılması konusunda uzlaşıya vardılar. Belarus, Batı Balkanlar ve Türkiye de Zirve’de gündeme gelen konular arasındaydı. AB ve ABD, Belarus halkının ve onların insan hakları ve demokrasi taleplerinin yanında olduklarını vurgularken, Batı Balkanlar'daki ortak angajmanlarını daha da güçlendirme niyetlerini ortaya koyarak farklılıkların iyi niyetle ve diyalog yoluyla çözülmesi gerektiğini vurguladılar. Doğu Akdeniz'deki gerilimi azaltmak için de işbirliği konusunda mutabık kalan AB ve ABD demokratik bir Türkiye ile işbirliğine dayalı ve karşılıklı yarar sağlayan bir ilişki kurmayı hedeflediklerinin altını çizdiler.
Putin-Biden Görüşmesi
ABD Başkanı Joe Biden, AB liderleri ile yaptığı Zirve sonrasında, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşmek üzere İsviçre’ye gitti. 16 Haziran 2021 tarihinde İsviçre’nin Cenevre kentinde yüz yüze gerçekleştirilen bu ilk görüşme her ne kadar merakla beklense de ABD-Rusya ilişkilerinin durumu göz önüne alındığında buluşmadan çıkacak sonuçlar konusundaki beklentiler çok yüksek değildi. Görüşme öncesi Biden, ilişkilerde istikrar ve öngörülebilirlik açısından toplantının önemli bir adım olduğunu söylerken, Putin ise birlikte çalışabilecek konuları olduğunu ifade etmişti.
Hatırlanacağı üzere Rusya görüşmeden kısa bir süre önce ABD'yi resmi olarak "dost olmayan devletler" listesine dahil etmiş ve Putin'in Dış PolitikaDanışmanı Yuri Ushakov gazetecilere iyimserlik için fazla bir zemin olmadığını, Kremlin Sözcüsü Dmitry Peskov ise görüşmelerin çok zor olacağını belirtmişti. Biden'ın Putin'i "katil" ve “ruhu yok “ diye tanımlamasından ardından ise Rusya'nın Vaşington büyükelçisi geri çağrılmış, ABD'nin Moskova Büyükelçisi John Sullivan da nisan ayında ABD'ye geri dönmüştü. Görüşmenin ardından büyükelçilerin görev yerlerine dönmelerine ve diplomatik hayatın yeniden başlamasına izin verileceği açıklandı.
Putin ile görüşmelerine girerken Biden, siber saldırıların ve özellikle Rusya'da faaliyet gösteren suç örgütleri tarafından gerçekleştirilen son yazılım saldırılarının, taraflar arasında yapılacak görüşmelerin önemli bir bölümünü oluşturacağını açıkça belirtmiş ve Rusya gibi ülkelerin kendi ülkelerinden kaynaklanan siber suçları engelleme sorumluluğu olduğuna inandığını ifade etmişti. Daha önce G7 ve NATO toplantılarına katılan Biden, bu konuda Batılı liderlerin desteğini de arkasına almıştı. Putin ise, Rusya'nın müdahalesini yalanlamıştı. Silah kontrolü konusunda ortak bir zemin olabileceğine inanan iki lider ayrıca şubat ayında nükleer silah kontrolü anlaşmasının süresini uzattı.
2020 yılının Ağustos ayında zehirlenen ve tedavisinin ardından Rusya’ya döner dönmez hapse atılan muhalif lider Aleksey Navalni konusu Biden için ayrı bir önem taşıyor. Rus tarafı, muhalefet lideri Aleksey Navalni'nin zehirlenmesi ve hapsedilmesi iddiasını iç siyasi bir mesele olarak nitelendirirken, bu konunun Biden için masanın dışında kalan bir konu olmadığı ifade edildi. Biden da Navalni'nin ölmesi durumunda sonuçlarının Rusya için yıkıcı olacağını açıkça belirttiğini vurguluyor. Bir ülkeyi yönetirken uluslararası standartlarda yönetmek gerektiğini ifade eden Biden, ancak bu şekilde diğer uluslar ile olan ilişkilerden faydalanılabileceğinin altını çiziyor.
Ukrayna da, liderlerin yaptığı görüşmede konuşulan önemli konulardan biri oldu. ABD ile ilişkiler 2014 yılında Ukrayna'nın Kırım yarımadasının Rusya tarafından ilhak edilmesiyle kötüleşmiş ve yine Rusya’nın Ukrayna ile yaşadığı gerginlik savaş hazırlıklarına ilişkin endişeleri ateşlemişti. Putin, Ukrayna'nın NATO üyeliği fikrine şiddetle karşı çıkıyor.
Suriye konusu da iki lider arasında konuşulan önemli konulardan bir diğeriydi. Biden Rusya'ya, Türkiye'den muhaliflerin elindeki kuzeybatı Suriye'ye kalan tek BM yardım koridorunu kapatmaması için çağrıda bulundu. Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ı destekleyen Rusya'nın veto yetkisine sahip üyesi olduğu BM Güvenlik Konseyi, koridorun yeniden yetkilendirilmesine ilişkin bir oylama yapacak.
Biden’ın Rusya’ya yönelik insan hakları ihlalleri konusundaki eleştirilerine istinaden Putin de ABD'deki başkanlık seçimleri sırasında Kongreye yapılan baskını, George Floyd’un öldürülmesi ve Black Lives Matter (Siyah Hayatlar Önemlidir) hareketi süresince ABD’de yaşanan olaylardan örnekler verdi. Putin, ABD’yi ve ABD halkını anladıklarını ancak bu yaşananların Rusya topraklarında yaşanmasını istemediklerini ifade etti.
Görüşme sonrası Suriye'ye insani yardım, İran'ın nükleer programının engellenmesi, Afganistan'da terörün tekrar ortaya çıkmaması ve kutup bölgesi iş birliği konularında da genel anlaşma sağlandığını ifade eden Biden, Ukrayna'nın toprak bütünlüğüne ABD'nin desteğinin ciddi olduğunu vurguladı. Biden toplantıda görüşmenin genel havasının olumlu geçtiğini, her iki liderin de katılmadıkları noktaları açıkça ifade ettiğini ancak bunu saygılı ve yapıcı bir şekilde yaptıklarını söyledi.
Biden, Avrupa turu sırasında dünyanın ve ABD'nin müttefiklerinin, ABD'nin ‘geri döndüğünü’ açıkça gördüğünü ifade etti. Bu görüşmelerde çok yol alındığının altını çizmekle birlikte, daha yapılacak çok şey olduğunu da belirtti. AB-ABD Zirvesi gündeminde ele alınan Çin, Rusya, ticaret ve iklim krizi konularına ilişkin belirlenen hedeflerin ne derece gerçekleştirilebileceğini ve Putin ile Biden arasında yapılan görüşmenin gelecekte ABD-Rusya ilişkilerine olası yansımalarını hep birlikte göreceğiz.
Zafer Can Dartan, İKV Uzman Yardımcısı