AB’nin Yeni Kuzey Kutbu Stratejisinde İklim Hedefleri Öne Çıkıyor
Dünyamız çokkutupluluğa doğru geçerken ve aynı zamanda başta iklim olmak üzere jeopolitik ve jeoekonomik tehditler önemlerini giderek artırırken, Kuzey kutbu da yeni bir rekabet alanı olarak öne çıkıyor. Avrupa Komisyonu güncellenmiş Kuzey Kutbu Stratejisi kapsamında 13 Ekim 2021 tarihinde “Barışçıl, Sürdürülebilir ve Refah Düzeyi Yüksek Bir Kuzey Kutbu İçin AB Katılımı” başlıklı bir tebliğ yayımladı. Tebliğ ile Kuzey Kutbu’nda daha fazla rol oynamak isteyen AB, bölgeye ilişkin yaklaşımını iklim krizi eksenine oturtuyor. Kuzey Kutbu’nun, iklim değişikliğinden dünyanın geri kalan bölgelerine göre üç kat daha fazla etkilendiği düşünüldüğünde, Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın hayata geçirilmesi açısından bölgenin önemi ortaya çıkıyor. AB’nin Kuzey Kutbu politikasının ana hatları ilk olarak 2008’de çizilirken, 27 Nisan 2016 tarihinde Kuzey Kutbu için Entegre Bir AB Politikası başlıklı tebliğ yayımlandı. Son olarak 13 Ekim’de yayımlanan yeni tebliğ ise bölgedeki aktörler arası artan rekabet, gerilim, iklim değişikliğinin etkilerinin bölge sınırlarını aşması ve tüm bunların Birliğin çıkarlarına zarar vereceği gibi endişelerle oluşturuldu.
Her ne kadar AB Kuzey Kutbu stratejisi oluştursa ve güncellese de bölgenin sınırları içerisinde yer alan ve Arktik Sekiz olarak anılan (ABD, Kanada, Norveç, Finlandiya, İsveç, Danimarka, İzlanda ve Rusya) ülkeler grubu içinde yer almıyor. Üç üyesinin (Danimarka, İsveç ve Finlandiya) ve Avrupa Ekonomik Alanı’nda özel statüleri bulunan İzlanda ve Norveç’in Arktik Konseyi’nin daimî üyeleri olmasıyla dolaylı yoldan bölgeye müdahil olan AB, Arktik Konsey’in gözlemci üyesi statüsünde.
Birliğin Kuzey Kutbu Stratejisine Genel Bakış
Yeni Tebliğ’de AB’nin bölgeye yönelik yaklaşımının merkezinde bilim, yenilik ve bölgesel yatırımlarla desteklenen sürdürülebilir bir mavi ekonomi ve kalkınma yer alıyor. Tebliğ, ortaya çıkabilecek güvenlik sorunlarını öngörerek, bölgesel ve uluslararası iş birliğini yoğunlaştırarak Kuzey Kutbu’nun güvenliğini ve istikrarını korumak için eylemler ortaya koyuyor. İklim değişikliğinin ve çevresel bozulmanın ekolojik, sosyal, ekonomik ve politik etkileriyle mücadele etmek için güçlü adımlar atılması planlanıyor. Özellikle siyah karbon ve permafrostun erimesine karşı ortak eylemlerde bulunulması öngörülüyor. Petrol, kömür ve doğal gazın toprakta kalmasını sağlayarak Kuzey Kutbu’nun daha dayanıklı hale getirilmesi destekleniyor. Ayrıca yerli halkın, kadınların ve gençlerin ihtiyaçlarına vurgu yapılarak bölgenin bugünkü sakinleri ve gelecek nesillerin yararına adımların atılması gerektiğinin altı çiziliyor. Son olarak AB, Kuzey Kutbu’nda bilgi üretimine yatırım yapılması ve Horizon Europe Programı kapsamında bölgeye yönelik Ar-Ge faaliyetlerine devam edilmesi öngörülüyor.
Bölgenin Jeopolitik Önemi ve AB’nin Yaklaşımı
AB’nin bölgeye yönelik stratejisini sürekli güncellemesi kuşkusuz Kuzey Kutbu’nun jeopolitik olarak öneminin artmasından kaynaklanıyor. Küresel ısınma sonucunda deniz buzullarının hızla erimesiyle yeni nakliye rotaları açılırken, kara buzullarının erimesi petrol, doğal gaz ve diğer doğal kaynaklara ve kıymetli madenlere erişimi kolaylaştırıyor. Dolayısıyla Kuzey Kutbu’nun jeostratejik önemi artarken bölgede etkili olmak isteyen aktörlerin sayısı da artıyor. Kuzey Kutbu’nda artan stratejik rekabet siyasi gerilimlerin tırmanmasına sebep oluyor.
Bölgede önemli bir oyuncu olmak isteyen Çin yakın tarihte kendisini Kuzey Kutbu’na yakın bir devlet olarak tanımladı ve Kuşak Yol girişimine Kutup İpek Yolu’nu da ekledi. Ayrıca bölgedeki askeri denizaltı sayısını artırdı. Rusya ise soğuk savaşın sona ermesinden bu yana kuzey doğu kanadında kullanmadığı askeri kapasitelerini geliştirmeye başlarken, sıvılaştırılmış doğal gaz için yatırımlar yapıyor ve Kuzey Denizi rotası ile daha kısa nakliye yollarını hedefliyor. Bunlara ilave olarak ABD’nin de Çin ve Rusya gibi bölgede nüfuz arama çabaları bölgenin jeopolitik öneminin giderek arttığını gözler önüne seriyor.
Tüm bu gelişmeler sonucunda AB ise Kuzey Kutbu’ndaki jeopolitik çıkarlarını geniş bir şekilde tanımlamayı zorunluluk olarak görürken bölgede istikrar, güvenlik ve barışçıl iş birliğini teşvik etmek istiyor. Yeni yayımlanan Tebliğ ile geliştirdiği stratejisinde istikrar, güvenlik ve iş birliğine yapılan vurgu dikkat çekerken, ilk kez bir AB stratejisi jeopolitik ve güvenlik politikaları üzerine bir bölüm içeriyor. Ayrıca AB, Kuzey Kutbu’ndaki bölgesel varlığını ve bölgeyle bağlarını güçlendirmek için ABD’nin geçen yıl yaptığı gibi Grönland’ın başkenti Nuuk’ta Avrupa Komisyonu ofisi açmayı planlıyor.
Temel hedefi 2050 yılına kadar iklim nötr kıta haline gelmek olan Avrupa Yeşil Mutabakatı ve iklim değişikliğiyle mücadelede adil politikaların oluşturulması için bir dizi öneri sunan 55’e Uyum (Fit for 55) yalnızca Avrupa’nın çevresel sürdürülebilirliği için itici bir güç olmakla kalmayıp AB’nin dış politika da dahil tüm politika alanlarını yeniden şekillendiriyor.
Nitekim AB’nin Kuzey Kutbu’na yönelik stratejisi güncellenirken Avrupa Yeşil Mutabakatı ve 55’e Uyum Paketi’nin bölgeye uygulanması ve sürdürülebilir mavi ekonomi yaklaşımının geliştirilmesi öne çıkıyor.
Öne Çıkan Çevresel Kaygılar ve Uluslararası Gerilimin Azaltılması
AB, iklim değişikliğinin etkilerini daha iyi anlayabilmek ve bu etkilere karşı koyabilmek amacıyla araştırma ve yer bilimindeki uzmanlıktan yararlanabilmek için önemli bir bütçe ayırıyor. Ayrıca iklim değişikliğinden ciddi şekilde etkilenen Kuzey Kutbu’nda yeni petrol, kömür ve gaz yataklarının açılmasının yasaklanmasını destekliyor. AB bu yasağın, kaynaklar üzerindeki olası gerilimlerin de önüne geçilmesinde etkili olacağına inanıyor. Bu amaçla Komisyon, Kuzey Kutbu veya bitişik bölgelerde daha fazla hidrokarbon rezervinin gelişimine izin vermemek veya üretilecekse de hidrokarbon kaynaklarının satın alınmaması için çok taraflı bir yasal yükümlülüğün hayata geçirilmesi için ortak çalışılması üzerinde duruyor.
AB aynı zamanda, donmuş zeminde tehlikeli mikropların açığa çıkmasına sebep olabilecek permafrostun çözülmesinin etkilerine ilişkin araştırmaların arttırılmasını hedefliyor. Ayrıca bu çözülmelerin sonunda oluşabilecek etkilere karşı bir izleme ve erken uyarı sisteminin oluşturulması da destekleniyor.
Komisyon tarafından açıklanan Tebliğ’de her ne kadar bölgede sekiz Kuzey Kutbu devletinin birincil sorumluluğa sahip olduğu kabul edilse de bölgedeki sorunların sınır ötesini de etkilemesi nedeniyle bölgesel ve çok taraflı iş birliği yoluyla ele alınması gerektiği belirtiliyor. Bu doğrultuda Arktik Konseyi ile iş birliği yapmaya hazır olduğunu ve bölge için stratejik öngörülerini geliştireceğini belirten AB, Kuzey Kutbu ve ötesindeki tüm kilit ortaklar ve paydaşlarla iş birliğinin genişletilmesini destekliyor. İklim değişikliğinin orta ve uzun vadeli güvenlik etkisini dikkate alarak NATO ile iş birliği yapılması gerektiği üzerinde duruyor.
AB, yeni açıklanan Tebliğ ile Kuzey Kutbu stratejisinde iklim değişikliği, yeraltı kaynakların kullanımı ve jeostratejik etkiyi göz önünde bulunduruyor. Ancak iklim değişikliğinin etkilerini ve Yeşil Mutabakat’ın hayata geçirilmesini önceleyen Kuzey Kutbu stratejisinde önemli eksiklerin olduğunu da görmek gerekiyor. Örneğin bölgedeki aktörlerle iş birliği içerisinde hareket edilmesinin altı çizilirken Rusya ve Çin gibi aktörlerle artan gerilimlerin önüne nasıl geçileceği, birlikte hangi zeminde ortak hareket edilebileceği ortaya koyulmuyor. Bir diğer husus ise şu: AB, petrol, kömür ve gaz yataklarının açılmasına yönelik yasakların, kaynaklar üzerindeki olası gerilimleri önleyeceğini düşünürken, Norveç’in yeni merkez sol hükümetinin, karbon emisyonlarını azaltıp ülkenin kazançlı petrol ve gaz endüstrisini büyütmeye çalışacağını açıklaması daha şimdiden bu stratejinin başarısını sorgulatıyor. Önümüzdeki dönemde daha da önem kazanacak Kuzey Kutbu bölgesindeki jeostratejik yarışta ben de varım diyen AB’nin ilk defa dış politikada Yeşil Mutabakat’ın hayata geçirilmesini bu kadar öne çıkardığını gözlemliyoruz. Bunun uzun vadeli bir yaklaşıma dönüşüp dönüşmeyeceğine hep birlikte tanıklık edeceğiz.
Sema Nur Yeniyıldız, İKV Uzman Yardımcısı