İKTİSADİ KALKINMA VAKFI
E-Bülteni
İKTİSADİ KALKINMA VAKFI
E-Bülteni
1-15 NİSAN 2022

AB GÜNDEMİ: AB’nin Güncellenen Endüstriyel Emisyonlar Direktifi’nin Sanayiye Etkileri

AB’nin Güncellenen Endüstriyel Emisyonlar Direktifi’nin Sanayiye Etkileri 

Endüstriyel üretim süreçleri, hava kirleticileri emisyonları, atık su deşarjı ve atık üretimine neden olarak Avrupa’da kirliliği artırma potansiyelini güçlendiriyor.Öyle ki, endüstriyel tesislerin AB’deki kükürt oksit (SOx), ağır metaller ve diğer zararlı maddelerin yaklaşık %50’sine, sera gazı emisyonlarının %40’ına ve azot oksit (NOx) ve partikül maddenin (PM10) %30’una neden olduğu hesaplanıyor. Bu durumdan yola çıkarak da AB, endüstriyel tesislerden kaynaklanan kirletici emisyonları regüle etmek amacıyla 2010/75/EU sayılı Endüstriyel Emisyonlar Direktifi’ni(Industrial Emissions Directive) 2010 yılında kabul etmiş, 2011 yılında da yürürlüğe sokmuştu.

2010/75/EU sayılı Endüstriyel Emisyonlar Direktifi, AB çapında zararlı endüstriyel emisyonları azaltarak insan ve çevre sağlığının yüksek seviyede korunmasını amaçlıyor. En önemli sütunları bütüncül bir yaklaşım, Mevcut En İyi Teknikler’in (Best Available Techniques) kullanılması, esneklik, teftişler ve halk katılımı olan Endüstriyel Emisyonlar Direktifi’nin kapsamında günümüzde 50 binin üzerinde tesis bulunuyor. Büyük çaplı endüstriyel tesisler ile kümes hayvanları ve domuz çiftliğinden oluşan bu tesisler, raporlamalarını Avrupa Kirletici Salınım ve Taşıma Kaydı’na (European Pollutant Release and Transfer Register - E-PRTR) yapmakla mükellef. Bu mevcut çerçeve, son 15 yılda havadaki kirliliği yaklaşık %40-85 oranında azaltarak başarıyla sonuçlanmış olsa da özellikle de Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın hayata geçirilmesiyle modernize edilme ihtiyacı duyuyor.

Endüstriyel Emisyonlar Direktifi Neden Modernize Ediliyor?

2020 yılında Endüstriyel Emisyonlar Direktifi’nin uygulanışına ilişkin yapılan değerlendirmelere göre, Direktif endüstriyel faaliyetlerin hava, su ve toprakta oluşturduğu kirliliğinin kontrol altına alınması ve önlenmesi ile en iyi tekniklerin uygulanmasının teşvik edilmesi konularında genel olarak etkiliydi. Ancak, bu değerlendirme, AB’ninkarşı karşıya olduğu yeni zorluklar ışığında birçok alanda iyileştirilme yapılması gerekliliğini de kaydetmekteydi. Üye Devletlerin istikrarlı bir şekilde Direktifi uygulamıyor olması ele alınması gereken en önemli alanlardan biriydi. Zira, bu durum Direktifin hedeflerinin tam anlamıyla hayata geçirilmesinin önüne geçmekte. Buna ek olarak, Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın büyük tarım sinai tesislerden kaynaklanan kirliliği ele almak amacıyla öngördüğü tedbirler de Direktifin güncellenmesine ön ayak oldu.

5 Nisan 2022’de yayımlanan Endüstriyel Emisyonlar Direktifi’nin revize edilmesine yönelik Komisyon yasa teklifi, tüm bu konuları ele alarak Direktifin Avrupa Yeşil Mutabakatı hedeflerinin hayata geçirilmesini mümkün kılacak şekilde güncellenmesini amaçlıyor. Direktifin revize edilmesine yönelik bu teklifin genel hedefi, en etkili ve verimli şekilde, ekosistemleri ve insan sağlığını büyük tarım sinai tesislerden kaynaklanan kirlilikten korumaya ve AB endüstrisinin iklim değişikliğinin etkilerine karşı dirençliliğini iyileştirmeye yardımcı olmak.

Endüstriyel Tesisleri Neler Bekliyor?

Endüstri ve paydaşlarla yapılacak olan istişarelerin ve oldukça kapsamlı bir etki değerlendirmesinin ardından mevcut çerçevenin verimliliğinin yeni tedbirlerle iyileştirilmesi amaçlanıyor. Buna göre:

-Üye Devletlerin izin veren makamlarının, izinleri revize ederken veya yeni izin koşulları belirlerken daha sıkı kirletici emisyon sınır değerleri kullanmaları gerekecek. Günümüzde, izinlerin yaklaşık %80'i yasal olarak izin verilen en düşük değerleri kullanmaya devam ediyor.

-Endüstriyel emisyonların önlenmesi ve kontrolüne yönelik AB çerçevesi, özellikle de Endüstriyel Dönüşüm ve Emisyonlar İçin İnovasyon Merkezi'nin (Innovation Centre for Industrial Transformation and Emissions - INCITE) kurulmasıyla, daha ileriye dönük ve yenilikçi hâle gelecek. Ayrıca, AB’nin 2050 iklim nötrlük ve sıfır kirlilik hedeflerini yerine getirmek için operatörlerin 2030 veya 2034’e kadar bulundukları üretim bölgelerine yönelik “Dönüşüm Planları” geliştirmesi gerekecek.

-AB ekonomisi geliştikçe rejimi geçerli kılmak için Endüstriyel Emisyonlar Direktifi’nin kapsamı daha fazla hayvancılık ve endüstriyel faaliyetlerini kapsayacak şekilde genişletilecek. Endüstriyel minerallerin ve metallerin çıkarımı ve büyük çaplı pil üretimi de bu kapsama dâhil olacak. Böylece mevcut endüstri tesisleri amonyak emisyonlarının %18’ini kapsarken, güncellenmiş mevzuatla bu oran %60’a; metan emisyonlarında ise %3’ten %43’e yükselecek. Yüksek oranda kaynak kullanımı veya kirlilik için önemli potansiyele sahip yeni sektörlerin Mevcut En İyi Teknikleri uygulayarak çevresel zararı kaynağında engellemesi gerekecek.

-Endüstriyel süreçlerde daha güvenli ve toksik olmayan veya daha az toksik kimyasalların kullanımını teşvik etmenin yanı sıra enerji, su ve malzemelerin kaynak verimliliğine ve yeniden kullanımına daha fazla odaklanılacak.

-Sağlığa ve çevreye yönelik en iyi sonuçları elde etmek ve teknolojik ve yatırım sinerjilerinden yararlanmak için mümkün olan yerlerde kirlilikten arındırma ve karbonsuzlaştırma tekniklerinin birlikte gerçekleştirilmesi sağlanacak. Bunun AB'nin 2030 sıfır kirlilik ve net sıfır karbon hedeflerine ve AB'nin uzun vadeli 2050 iklim nötrlüğü hedefine ulaşmasına katkıda bulunması planlanıyor.

Son olarak, Avrupa Komisyonu, yeni kurallara ilişkin izin verme süreçlerinde şeffaflığı ve halk katılımını da artıracağını not ediyor. Bununla birlikte, Avrupa Kirletici Salım ve Taşıma Kaydı’nın da AB Endüstriyel Emisyonlar Portalı’na dönüştürüleceği ve bu portal üzerinden vatandaşların AB’nin herhangi bir yerinde verilen izinlere erişimlerinin sağlanacağı belirtiliyor. Böylece vatandaşların yakın çevrelerinde kirliliğe neden olan faaliyetler hakkında fikir sahibi olmasının kolaylaştırılması amaçlanıyor.

Tüm bu değişikliklerin hayata geçirildiği takdirde, her sene metan emisyonunda 265 kiloton, amonyak emisyonunda ise 128 kiloton azaltımın başarılacağı hesaplanıyor. Bunun sonucunda, insan sağlığı alanında her yıl 5,5 milyar avroluk bir kazanç sağlanacağı da öngörülüyor.

Türkiye’de Endüstriyel Emisyonların Geleceği

En son TÜİK verilerine göre, 2020 yılında Türkiye’de endüstriyel işlemler ve ürün kullanımı, 66,8 milyon ton CO2 eşdeğer ile enerji ve tarımın ardından en fazla sera gazı emisyonuna neden olan üçüncü sektördü. Ancak, endüstriyel işlemler ve ürün kullanımının neden olduğu sera gazı emisyonları, 1990 yılından 2020 yılına %190,5 artarak en fazla sera gazı emisyonu artışı gösteren sektör oldu.

2021 Türkiye Raporu, Türkiye’nin endüstriyel kirlilik ve risk yönetimi konusunda AB müktesebatına uyum düzeyinin erken aşamada olduğunu kaydediyor. Bu kapsamda, yıllardır ilerleme raporlarında Türkiye’nin Endüstriyel Emisyonlar Direktifi, Avrupa Kirletici Salınım ve Taşıma Kaydı mevzuatı, Eko-Yönetim ve Denetim Programı ve Solventler ve Boyalar Direktifi ile henüz uyum sağlamadığı da vurgulanmaya devam ediyor.

AB’nin Endüstriyel Emisyonlar Direktifi ile bölgesel veya küresel çevre sorunları ve iklim değişikliği ile mücadeleyi ele almak amacıyla uluslararası arenada yeni tedbirleri teşvik edeceği biliniyor. AB’nin bu sisteminin birçok üçüncü ülke tarafından gitgide daha fazla benimsenmesinin de uluslararası arenada eşit şartların oluşturulması açısından önemi göz ardı edilemez. Bu nedenle Türkiye’nin hem AB katılım müzakereleri kapsamında hem de uluslararası iş birliğinin bir parçası olma konusunda AB’nin endüstriyel kirlilik ve risk yönetimi çerçevesine en yakın zamanda uyum sağlaması gerekiyor.

N. Melis Bostanoğlu, İKV Uzmanı