İKTİSADİ KALKINMA VAKFI
E-Bülteni
İKTİSADİ KALKINMA VAKFI
E-Bülteni
16-29 NİSAN 2022

KÜRESEL GÜNDEM: Rusya-Ukrayna Savaşının Küresel Ticaret Üzerine Etkileri

Rusya-Ukrayna Savaşının Küresel Ticaret Üzerine Etkileri

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in askeri operasyon emriyle 24 Şubat 2022 tarihinde başlayan Rusya’nın Ukrayna’yı işgal süreci Rusya-Ukrayna savaşı dünyada ve Avrupa’da siyaset, güvenlik ve uluslararası ilişkilerde dengeleri bozarak ekonomi ve küresel ticarette yarattığı çalkantılarla yaşamın her alanında olumsuz etkisini gösteriyor. Bir yandan küreselleşmiş ve karşılıklı bağımlılığın her  açıdan artmış olduğu dünya sisteminde savaşın yarattığı krizlerin diğer yandan Batılı ülkeler tarafından Kremlin’e uygulanan yaptırımların küresel ticareti sekteye uğrattığı, bu durumun özellikle enerji ve gıda tedarikinde aksamalar, yokluklar ile enerji ve tarım ürünleri fiyatlarında artış olarak tezahür ettiği görülüyor. Savaşın pandemi sonrasında toparlanma süreci tamamlanmadan başlaması ise zaten kırılgan durumda olan Dünya ekonomisi ve ticaretine yeniden bir darbe vurmuş oldu. Tedarik zincirlerinde, ulaşım rotalarında ve ticaret ağlarında yaşanan kesiklik ve kopuşlar henüz onarılmadan, Ukrayna’daki savaşın sonuçları tüm dünyayı olumsuz etkiledi. Bunun yanında, Çin’de pandeminin tekrar artması sonrası alınan radikal kapanma önlemleri özellikle gemilerle yapılan sevkiyatları aksattı. Dünya ekonomisi bir krizden diğerine doğru yol alırken, AB’nin yeni ticaret politikasına da damga vuran stratejik özerklik ve dayanıklılık kavramları her zamankinden daha önemli hale geldi.  

Rusya’nın dünyanın en büyük fosil yakıt üreticisi ve ihracatçısı olması dolayısıyla enerji açısından büyük ölçüde Rusya’ya bağımlı olan Avrupa’da ve dünyada doğalgaz ve petrol arzında aksamalar, fiyatlarda ise ciddi artışlar yaşanmakta, insanların alım gücünün önemli ölçüde düştüğü gözlemleniyor. Artan enerji fiyatları karşısında Avrupalı ülkeler farklı önlemler alarak olumsuz etkileri hafifletmeye çalışıyor. Avrupa’daki en yüksek akaryakıt vergilerine sahip olan İsveç’in, akaryakıttan almakta olduğu vergileri geçici olarak azaltma politikası, aynı şekilde Hollanda’da da kurşunsuz benzine uygulanan vergi ile doğalgaz ve elektrikten alınan KDV’lerde indirime gidilmesi bu yönde atılan adımlardan bazıları olarak göze çarpıyor.

Dünyanın Ekmek Sepeti Rusya ve Ukrayna

Rusya ile Ukrayna arasında iki ayı geçen bir süredir devam eden savaşın küresel ticaret üzerinde bir başka olumsuz etkisi ise kendisini gıda krizi olarak gösteriyor. Dünya buğday ve mısır üretiminin önemli bir yüzdesini karşılayan Rusya ve Ukrayna’nın savaş nedeniyle bu tarım ürünlerinin arzında ortaya çıkan aksamaların, buğday ve mısır üretemeyen ve bu açıdan Rusya ve Ukrayna’ya bağımlı ülkelerde gıda tedariki açısından büyük sorunlara yol açtığı görülüyor. Rusya’dan en fazla buğday ithal eden ülkelerden olan Türkiye de bu risk çemberinin içinde yer alıyor.

Küresel gıda sistemi için büyük bir tehdit oluşturan bu durumla ilgili olarak, BM Gıda ve Tarım Örgütü’nün (Food and Agriculture Organisation of the United Nations-FAO) yayımladığı raporda savaş nedeniyle Ukrayna’nın verimli arazilerinde ekim ve hasat yapılamaması sonucunda ortaya çıkacak gıda arz açığının uluslararası gıda ve yem fiyatlarında oldukça yüksek artışların yaşanacağı konusunda uyarıda bulunduğu biliniyor.  

Finansal Yaptırımlar Küresel Ticareti Sarstı

Rusya’nın geçmişte yaşadığı finansal krizlere bakıldığında Rus borsasının bu dönemde Sovyetler Birliği’nin çöküşünden sonra ilk kez işlemlerine bu kadar uzun süre ara verdiği görülüyor. Ülkenin önemli finansal kurumları savaştan derin hasarlar alırken Rusya Merkez Bankası da Batılı devletlerin yaptırımlarının hedefi haline gelmiş durumda.

Savaşın doğrudan etkisinin yanı sıra Rusya’nın Ukrayna’ya girmesini kınayanülkelerin Rusya’ya karşı aldığı siyasi tutum ile ekonomik ve finansal yaptırım kararları sonucunda küresel ticaretin büyük ölçüde etkilendiğini söylemek mümkün. Hatta bu siyasi baskılar ve kamuoyunun beklentileri yalnızca devletlerin bir aksiyon almasıyla kalmadı. Coca-Cola, McDonald’s, Airbnb, Apple gibi okuluslu firmaların da ekonomik yaptırımlar kapsamında Rusya’dan çekildiği görüldü. 

Çatışmanın Sonuçları Savaş Bitse de Dinmeyecek

Küresel ekonomileri olumsuz açıdan etkisi altına alan Rusya-Ukrayna savaşının, aksayan ticaret ve yükselen enflasyon sonucunda özellikle düşük gelir grubundaki insanların ekonomik durumlarını daha da zorlaştıracağı açıkça ortaya çıkıyor. Savaşın bugün bitmesi halinde bile etkilerinin orta ve uzun vadede de hissedileceği ve fiyatlardaki dengesizliklerin devam edeceği ekonomistler tarafından öngörülüyor. Daha önce Gürcistan ve Kırım’ın ilhakında da Rusya’ya yaptırımlar uygulayan Avrupa ülkelerinin enerji sektörünü bu yaptırımlara dahil etmeleri  ile bir ilk yaşanmış olduğunu belirtmek gerekiyor. İtalyan ENİ Şirketi’nin Rusya’yı Türkiye’ye bağlayan Mavi Akım boru hattındaki %50 hissesini satışa çıkardığını açıklaması örneğinde olduğu gibi bu kadar önemli ve belki de geri dönüşü olmayan gelişmelerin yaşanıyor olması, ‘savaş sona erse dahi savaşın sonuçları küresel ölçekte devam edecek mi’ sorusunu akla getiriyor.

Enerji Şirketlerinin Rusya’dan Çekilmesinin Etkileri: Kritik Roller ve Tehditler

Enerji şirketlerinin Rusya ile olan ilişkilerini sona erdirmesiyle Rusya, Batılı ülkelerle yaptığı müzakerelerde “bir pazarlık unsuru” olarak kullandığı enerji konusundaki gücünü kaybetti. Rusya için oldukça önemli olumsuz yansımaları olan bu diplomatik gelişmeye, Rusya’nın normal şartlar altında yeraltı rezervlerini çıkarırken Batılı devletlerden aldığı teknolojik destekten mahrum kalması da eklenince  Rusya’nın kritik önem taşıyan konularda çok zorlu bir süreçle karşı karşıya kalacağı öngörülüyor.

Rusya-Ukrayna savaşı ile Çin’in edindiği fırsatlar ve karşı karşıya kaldığı tehditler de tartışma konusu oldu. Bilindiği gibi, dünyadaki önemli aktör ve denge değiştirici güçlerden biri olan Çin’in ekonomisi, özellikle yeni dünya düzeni ve küresel ekonomi içinde son dönemde oldukça güçlü bir konuma geldi. Dış politikasında ekonomik kalkınmayı ön planda tutan Çin, ekonomik koridorları ve ticari ilişkileri sürdürebilmek için güvenliğe oldukça büyük bir önem vermektedir. Ukrayna’da yaşanan savaş ise Çin’e tam da bu noktada bir güven endişesi yaratıyor. Çin’in endişelerinden biri de AB ile ilişkilerinin zarar görmesi oluyor. Rus tehdidini, enerji krizini ve istikrarsızlığı ciddi şekilde yaşayan AB, Çin’den Rusya’ya karşı daha somut ve net adımlar bekliyor. Çin’in bu süreçte takındığı tavrın AB ile ilişkilerinin geleceğini de etkilemesi muhtemel görünüyor. Çin hükümetinin savaş sürecinde “arabuluculuk” teklifi yapmış olması da savaşın sonuçlarının ülke ekonomisine olumsuz etkisini tahmin ettiğine bir işaret niteliği taşıyor. Savaşı bir sorun olarak nitelendiren Çin, sorunun çözümü konusunda da tarafların müzakerelerini desteklediğini açıkladı. Öte yandan, Rusya pazarının gerilemesi sonucunda Çin’in ekonomisinde bir yükseliş de olabilir. İhtimallerin çok çeşitli ve değişken olduğu savaş durumunda Çin’in gelecekteki durumunun nasıl olacağı bugünden yalnızca tahmin ediliyor. Buradaki temel soru ise -özellikle Avrupalı devletler için- ‘Çin ekonomisinin daha hızlı büyümesine uzun vadede Batılı devletler nasıl bir tepki verecek?’ olmaktadır.

Yeni Dünya Düzeninde Savaş

Nükleer savaş tehdidinin bir gerçek  haline geldiği  yeni konjonktürde savaşın tanımının ve etki alanının da değiştiği görülüyor. Savaş küreselleşme ve karşılıklı bağımlılığın bu denli arttığı uluslararası sistemde küresel ticareti doğrudan ve hızlıca etkiler hale gelmiştir. Aynı zamanda, savaşın etkilerini hissedenlerin yalnızca devletler olmadığı tekrar gözler önüne serilmiştir. Rusya-Ukrayna savaşı, kimileri için yeni fırsatlar yaratmakta kimileri için ise olumsuz etkilerin yoğunlukta olduğu yeni açmazlar doğurmaktadır. Savaşın bugüne kadarki çıktılarından yola çıkarak birtakım analizler yapılabilir olsa da savaşın nasıl ve ne zaman sonuçlanacağı belirleyici olacak. Dünya ekonomisi ve ticaretindeki gelişmeleri değerlendirirken gerek temel oyuncuların konumu ve durumunu, gerekse Türkiye’nin durumunu yakından izlemek gerekecek. Dünya ekonomisinde toparlanmanın ne kadar süreceği, ABD’nin liderlik konumundaki gelişmeler, transatlantik ittifakının gidişatı, Çin'in ekonomisindeki gelişmeler, Türkiye’nin bir NATO üyesi ve AB adayı olarak konumu ve Batı ile ilişkileri Avrupalı devletlerin ilerleyen süreçte Rusya’ya karşı yaptırımlarının seyri ve özellikle Rusya’ya doğal gazdaki bağımlılığın hangi vadede minimize edilebileceği  belirleyici olacak. Gerçek olan ise savaşın tanımlandığından çok daha acı ve yeni dünya düzeninde etkisinin çok daha büyük ve domino etkisi yaratan bir kuvvette olduğudur.

İKV Uzman Yardımcısı, Nagehan Nur Uysal