Önemli Kararlara İmza Atılan 12’nci DTÖ Bakanlar Konferansı ve Çok Taraflı Ticaret Rejiminin Geleceği
2020 yılının Haziran ayında Kazakistan’da yapılması planlandığı halde COVID-19 salgını nedeniyle iki kez ertelenen 12’inci DTÖ Bakanlar Konferansı, 100’den fazla üyenin katılımıyla 12-15 Haziran 2022 tarihinde Cenevre’de gerçekleştirildi. Uzayan müzakereler sonucunda 17 Haziran’a kadar uzatılan Konferans’tan çıkan kararlar güncel sorunlara ticaret ve çok taraflı sistem çerçevesinde etkili çözümler bulunabileceğini gösterdi.
Küresel ticaretteki yansımaları nedeniyle COVID-19 salgını ve Rusya-Ukrayna savaşının gölgesinde gerçekleştirilen Bakanlar Konferansı kapsamındaki görüşmeler uzayarak bir türlü karara bağlanamayınca 17 Haziran’a kadar uzatıldı. Konferansta küresel ticarette COVID-19, Rusya-Ukrayna savaşı, iklim değişikliği ve gıda güvenliği sebebiyle yaşanan zorluklara bir cevap arandı. Ülkelerin bu krizler karşısında sürdürülebilir büyüme, kalkınma ve dayanıklılık için küresel ticaretin değerlerine sadık kalarak çok taraflılığa ve birlikte çalışmaya istekli oldukları görüldü. Üye ülkelerin Rusya ile müzakereler konusundaki çekincelerinin de etkisiyle daha da zor bir zeminde gerçekleşen görüşmelerin sonunda balıkçılık, gıda güvenliği, e-ticaret, COVID-19 aşı patentleri ve DTÖ reformlarına ilişkin uzlaşmaya varılan önemli kararları içeren Cenevre Paketi açıklandı.
Cenevre Paketi’nde Nelere Yer Verildi?
Krizlerle mücadele konusunda oldukça önemli ve bir o kadar da anlamlı sonuçlar elde etmeyi başaran ülkeler, uluslararası gündemdeki en acil sorunlardan COVID-19 salgını ve gıda güvenliğinin yanı sıra balıkçılık, e-ticaret ve DTÖ reformlarını da tartıştı.
Konferans sonrasında COVID-19’a karşı alınan önlemlerle ilgili olarak yayımlanan Bakanlar Bildirisi’nde, şeffaflık, zamanında ve kapsamlı bilgi paylaşımının öneminin altı çizildi. Salgın sırasındaki tecrübeleri kullanarak ileride oluşabilecek tehditlere karşı hazırlıklı olmak, ihracat kısıtlamaları, fikri haklar, teknoloji transferi, düzenlemelere ilişkin iş birliği ve ticaretin kolaylaştırılması yoğunlaşılacak konular olarak belirlendi. Bunun yanı sıra DTÖ kapsamındaki Ticaretle Bağlantılı Fikri Haklar Anlaşması (TRIPS) kapsamında iki yıl süren tartışmalar bir sonuca ulaştı. Nihayetinde gerekli şartlara uyan ülkeler için - Çin dışındaki çoğu gelişmekte olan ülkeler bu kapsama giriyor - zorunlu lisanslarla ilişkili olarak COVID-19 aşı patentlerinden doğan bazı hakların 2027 yılına kadar kaldırılması kararı aşıya küresel erişimde eşitsizliğin ortadan kaldırılması yönünde önemli bir adım oldu. Bu kararın COVID-19 tedavilerini ve teşhislerini kapsayacak şekilde genişletilip genişletilmeyeceği için altı ay sonra yeniden gözden geçirilmesine karar verildi. Salgın süresince aşı ve temel tıbbi ürünlerde tedarik engellerinin yaşandığı, ülkelerin gelişmişliği, finansal yetenekleri ve ithalat bağımlılığı ölçüsünün değişkenlik gösteriyor olmasının eşitsizliklere sebep olduğunun altı çizildi. Üyelerin, bugün yaşanan COVID-19 salgınında ve gelecekte olası diğer tüm salgınlarda direnci artırmaya teşvik edilmesi gerektiği dile getirildi ve sağlık hizmetleri ve BİT hizmetlerinin kolaylaştırılmasının önemi belirtildi. Özellikle turizme bağlı ekonomilerde COVID-19 salgının olumsuz etkileri ile ilgili sorunları çözüme kavuşturmada geliştirilmiş iş birliği önerisinde bulunuldu. Bu dönemde ve sonrasında gerçekleşen acil ticaret kısıtlamalarının da orantılı, şeffaf ve süreli olması önerildi. Avrupa Komisyonu ise COVID-19 aşı ve ilaç arzını ve küresel erişimi artırmayı içeren bir öneriyi DTÖ’ye gönderdi. Önergenin içeriği, aşıların, tedavi ilaçlarının ve bunların bileşenlerinin sınırları serbestçe geçebilmesini içeriyor.
Cenevre Paketi’nde yer alan bir başka çıktı ise tarım konusundaki görüşmeler sonucunda gıda güvenliğine ilişkin alınan önlemler oldu. Acil durumlarda alınacak önlemler bir bildiri ile açıklanırken Dünya Gıda Programı tarafından insani nedenlerle yapılan gıda satın alımlarının gıda ihracat kısıtlama ve yasaklarına tabi olmaması konusunda üyeler bir karara vardıl. Küresel gıda güvenliğini tüm boyutlarıyla geliştirmek ve iyileştirmenin zor durumda olan kesimlerin gıdaya erişimleri açısından hayati önemine değinildi. Ticareti kolaylaştırmak, tahıl, gübre ve diğer tarımsal üretim girdileri dâhil olmak üzere gıda ve tarım için küresel pazarların ve piyasanın işleyişini somut adımlarla kuvvetlendirmek konusunda fikir birliğine varıldı. DTÖ hükümlerine aykırı bir tutumla ihracat yasakları veya kısıtlamaların uygulanmamasının altı çizildi. Gıda güvenliği için endişe yaratacak bir konuda alınan herhangi bir acil durum önleminde üyelerin ticaretteki bozulmaları en aza indirmeye ve acil insani yardım gerektiren durumlarda iş birliği yapmaya hazır olduğu belirtildi. Üyeler, alınacak acil gıda güvenliği önlemlerinin geçici, hedefe yönelik ve şeffaf olmasını ve DTÖ’ye bildirilmesini sağlamayı taahhüt ettiler. DTÖ bünyesinde alınan bu kararlar, Ukrayna savaşı ile birlikte ortaya çıkan gıda güvenliğine ilişkin risklerin azaltılmasına yönelik adımlar olması nedeniyle büyük önem taşıyor.
Cenevre Paketi’nde yer alan bir diğer karar da e-ticarete ilişkin. Dijital işletmelerin moratoryumun sonlandırılacağı endişelerinin aksine dijital ticareti desteklemek amacıyla e-ticarette gümrük vergilerine ilişkin moratoryumun bir sonraki Bakanlar Konferansı’na veya en geç 31 Mart 2024 tarihine kadar uzatılması yönünde karar alındı. Bütün dünyanın içinde bulunduğu dijitalleşme sürecinde dijital ticaretin etkileri ni inceleyen çalışmaları derinleştirmek konusunda özel bir ilgi oluştu. Bu konuyla ilgili en önemli konu dijital ticarete göreceli özgürlük sağlanması oldu. DTÖ’nün düzenli aralıklarla moratoryumun kapsamı, tanımı ve etkisini gözden geçirmeye yönelik değerlendirmelerde bulunmasına karar verildi.
Balıkçılık alanında ise DTÖ bünyesinde uzun yıllardır süren müzakerelerin ardından aşırı avlanmalara sebep olan sübvansiyonları kısıtlamak için anlaşmaya varıldı. Anlaşma aynı zamanda daha az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin bu konudaki ihtiyaçlarını da göz önünde bulunduruyor. Yasaya aykırı olarak, kayıtsız ve düzensiz yapılan balıkçılığı ve aşırı avlanan balık türlerinin avlanmasını yasaklarken gelişmekte olan ülkelere kendi münhasır ekonomik bölgelerinde verilen sübvansiyonlar için iki yıllık bir muafiyet tanındığı görülüyor. Ayrıca, yine gelişmekte olan ülkelere teknik yardım ve kapasite geliştirme konularında yardımcı olmak için bir finansman mekanizması kurulacağı da karar bağlanıyor. DTÖ üyelerinin sübvansiyonları azaltmak ve dünya balık stoklarını korumak için üzerinde mutabık kaldıkları Balıkçılık Sübvansiyonları Anlaşması, BM’nin Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’yle de uyumlu ve okyanusların korunmasına olan katkı sağlayan bir bu düzenleme olması nedeniyle büyük bir önem taşıyor. Ayrıca DTÖ bünyesinde çevresel sürdürülebilirlik konusunda bir çerçeve sunan ilk anlaşma olması da son derece önemli.
Ukrayna ile dayanışma başlığı altındaki ifadelerde DTÖ üyeleri, Ukrayna’nın ihracat ve ithalat kabiliyetinin azalmasındaki endişelerini dile getirdi. Ukrayna için pazara erişimi kolaylaştırma isteklerini belirten üye ülkelerin yanı sıra AB de Ukrayna mallarının uluslararası pazarlarda daha rahat bir şekilde taşınmasına yardımcı olmak için kendi pazarında gümrüksüz ve kotasız erişim getirdiğini ve “Dayanışma Yollarını” açıklayarak örnek liderlik sergiledi.
İklim değişikliğine karşı mücadeleyi ticaret politikalarında önemli bir konu olarak gören AB, Ekvator, Kenya ve Yeni Zelanda ile ortak taahhütleri olduğunu belirtti. İklim Ticaret Bakanları Koalisyonu (Coalition of Trade Ministers on Climate) oluşturmak için ortak çalışmalar gerçekleştirmek konusunda uzlaşıya varıldı.
Konferansın önemli bir başka çıktısı ise DTÖ reformları üzerine verilen taahhütler oldu. Güvenilir bir forum olmak ve küresel ticaret politikalarının her aşamasını yakından takip ederek izlemek konusundaki kapasiteyi güçlendirme kararına varıldı. 2024 yılına kadar her üyenin erişebileceği tam ve işlevsel bir anlaşmazlıkların çözümü mekanizmasını yeniden oluşturma taahhüdü verildi. Bu konulara yönelik çalışmalarda üyelerin birlikte hareket ederek açık, şeffaf ve kapsayıcı bir şekilde tüm üyelerin çıkarlarının göz önünde bulundurulması öngörülüyor. DTÖ reformu aynı zamanda, uluslararası ticarette kurallara dayalı bir şekilde istikrarı sağlayıcı bir çerçeve çizmeyi öncelikli hale getiriyor. AB de DTÖ’nün bu reformunda özellikle anlaşmazlıkların çözümü konusunda öncü rol oynuyor.
Türkiye’nin Dile Getirdiği Öncelikler
Türkiye Cumhuriyeti Ticaret Bakanı Mehmet Muş, salgın sonrası dönemin en büyük önceliğinin DTÖ’nün yapılanmasında reforma gidilmesi olduğunu dile getirdi. Küresel ekonomik kalkınma ve gıda krizine de değinen Muş, 11’inci Bakanlar Konferansı’ndan bugüne bütün dünyanın yaşadığı zorlukları anımsatarak küresel ticaret ve ekonomide ciddi düşüşler yaşandığını ifade etti. Reform süreciyle ilgili olarak Muş, Anlaşmazlıkların Halli Mekanizması ve Temyiz Organının işlevsizliğinin bir an önce iyileştirilmesi gerektiğini söyledi. Aşı konusunda ise fikri mülkiyet haklarından feragat edilmesinin DTÖ’nün etkinliğini artıracağını belirtti. Türkiye tarafından küresel sorunların küresel çözümler gerektiğine olan inancın altı çizildi ve kapsayıcı bir reform sürecine olan ihtiyaç dile getirildi.
2001 yılında başlayan Doha Turu’nda çok taraflı görüşmelerin sürüncemede kalması, AB gibi önemli ticari aktörleri ikili ve bölgesel ticaret anlaşmaları yoluyla yeni ticari imkân ve pazar arayışına sevk etmişti. Daha sonra ABD Başkanı Donald Trump döneminde, liberal ticaret düzenini ABD için bir güvenlik riski olarak görmesi nedeniyle Trump, DTÖ’ye verdiği desteği geri çekerek, DTÖ Temyiz Organına yeni üye seçimini engellemiş ve örgütün en önemli işlevlerinden birini yerine getirmesini güçleştirmişti. ABD’nin değişen yaklaşımı, Çin ile artan rekabet ve Covid 19 sonrası toparlanma döneminde patlak veren Rusya-Ukrayna Savaşı ile daha çetrefil hale gelen küresel bölüşüm mücadelesi birçok ülkede korumacılığın artmasına ve serbest ticareti zora sokan önlemler alınmasına neden olmuştu. Küresel ticaret sistemindeki kırılma ve düzensizliklerin aşılması ve çok taraflı sistemin ortak karar alma ve sorunları çözme yeteneğinin güçlendirilmesi büyük önem taşıyor. Beş yıl aradan sonra gerçekleştirilen ve önemli kararlara imza atılan 12’nci DTÖ Bakanlar Konferansı ile gelinen nokta, uzun süren müzakereler gerekse bile, günümüz acil sorunlarına ticaret aracılığıyla ve çok taraflılık çerçevesi içinde etkili çözümler bulunabileceğine olan inancın yenilendiğini söylemeyi olanaklı kılıyor.
Nagehan Nur Uysal, İKV Uzman Yardımcısı