TÜRKİYE-AB GÜNDEMİ: İklim Kanunu’na Giden Yolda Önemli Adım: İklim Şûrası Tavsiye Kararları
İklim Kanunu’na Giden Yolda Önemli Adım: İklim Şûrası Tavsiye Kararları
Türkiye, özellikle son bir yıl içerisinde, iklim değişikliği ile mücadele konusunda önemli bir yol kat etti. BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UN Framework Convention on Climate Change - UNFCCC) imzalandığında OECD üyeliğinden dolayı gelişmiş ülkeler ile aynı sorumlulukları üstlenme taahhüdü vermiş sayıldığından uzun yıllar Paris Anlaşması’nı onaylamayan Türkiye, 26’ncı Taraflar Konferansı’ndan (Conference of the Parties - COP26) yalnızca bir ay önce bu anlaşmayı onaylayarak sonunda küresel iklim rejiminin bir parçası oldu. 10 Kasım 2021 tarihi itibarıyla resmen Paris Anlaşması’nın tarafı olan Türkiye, bununla da yetinmeyerek 2053 yılı net sıfır hedefini de ortaya koydu.
Gelişmeleri takiben Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, 21-25 Şubat 2022 tarihlerinde, Türkiye’nin ilk İklim Kanunu’na giden yolda daha iddialı iklim hedeflerini tartışmak için Konya’da İklim Şûrası’nı gerçekleştirdi. Beş gün süren ilk İklim Şûrası, Türkiye’nin iklim değişikliği mücadelesindeki yol haritasını ve öncelikli politikalarını kamu ve özel sektörden birçok paydaş ile belirlemeyi amaçladı. Ayrıca Şûra’nın sonunda ulaşılan mutabakata göre, 2022 yılında Türkiye’nin Ulusal Katkı Beyanı ile Uzun Dönem Strateji ve Eylem Planı’nın hazırlanıp UNFCCC Sekretaryası’na sunulacağı açıklandı.
Şûrada, sera gazı azaltımı, bilim ve teknoloji, yeşil finansman ve karbon fiyatlama, iklim değişikliğine uyum, yerel yönetimler ve göç, adil geçiş ve diğer sosyal politikalara ilişkin yedi komisyonun daha önce yapılan çevrim içi toplantılarının çıktıları üzerinde çalışmalar yapıldı. Bahsedilen alanlardaki değişik bakış açılarının İklim Kanunu için bilimsel bir altlık işlevi göreceği belirtilirken, Türkiye’de karbon fiyatlama mekanizması kurulmasına dair temel unsurların da şekillendirileceği açıklandı.
Komisyonların üç gün süren ve uzlaşma esasıyla gerçekleşen çalışmaları 23 Şubat 2022’de tamamlanırken, yuvarlak masa heyetleri kararlara son hâlini vererek bu kararları Genel Kurul ile paylaştı. Ancak birçok çevre örgütü, komisyonlardan çıkan kararların yuvarlak masa heyetleri tarafından büyük oranda değiştirilerek Genel Kurul’a sunulduğuna dair eleştirilerde bulundu. Bu durumun yuvarlak masa heyetinde komisyon katılımcılarının bulunmaması ve heyette STK temsiliyetinin çok zayıf olmasından kaynaklandığı ima edildi.
Tüm eleştirilere rağmen Şûra’nın ardından 217 maddelik tavsiye kararı oybirliği ile kabul edilse de 25 Şubat 2022’de yayımlanması öngörülen sonuç bildirgesi uzun süre kamuoyuyla paylaşılmadı. Dahası, İklim Şûrası Sonuç Bildirgesi’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından yakın bir zaman içinde duyurulacağı söylendi fakat bunun ne zaman gerçekleşeceğine dair kamuoyuyla herhangi bir tarih paylaşılmadı. 23 Şubat 2022 tarihinde başlayan ve küresel enerji güvenliğini derinden etkileyen Rusya-Ukrayna savaşının bu sürecin uzamasına neden olan en önemli faktörlerden biri olduğu tahminler arasındaydı.
Sonuç bildirgesinin gecikmesinin yanı sıra demokratik katılımın sağlanamaması ve daha iddialı iklim ve enerji hedeflerinin belirlenmesi konularında ilerleme kaydedilmemesi katılımcılar tarafından Şûra’ya ilişkin yöneltilen eleştiriler arasında yer aldı.
Sonuç Bildirgesi Sonunda Açıklandı
İklim Şûrası Sonuç Bildirgesi, Şûra’nın gerçekleştirilmesinden yaklaşık dört ay sonra, 27 Haziran 2022 tarihinde, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum tarafından kamuoyu ile paylaşıldı. İklim Uyumlu Şehirler, İklim Dostu Tarım, Kuraklık Eylem Planı, Çevreci ve Temiz Ulaşım Ağı, Yeşil Enerji, Yeşil Ekonomi ve İklim Eğitimi, alınan kararların arasında en önemli başlıklardan bazılarıydı.
Sonuç Bildirgesi’nde yer alan 217 kararın 76’sını ulaştırma, sanayi, tarım, yutak alanlar ve atıkların azaltılması; 34’ünü bilim ve teknoloji; 21’ini yeşil finansman ve karbon fiyatlama; 20’sini iklim değişikliğine uyum; 24’ünü yerel yönetimler; 42’sini de sağlık, eğitim, adil geçiş, iklim adaleti ve iklim göçü oluşturdu. Bu kararlar arasında İklim Şûrası’nda eleştirilen bazı hükümlerin yer alması, birkaç ay içinde hiçbir şeyin değişmediğini gösterdi. Bunlardan en önemlisi, İklim Şûrası esnasında İklim Elçileri’nin en önemli talebi olan “2030 yılına kadar kömürden çıkış” hedefine yönelik hükümlerin yer almamasıydı. Sonuç Bildirgesi’nde, daha önceki hâliyle aynı şekilde, kömürden elektrik üretiminde karbon yakalama, kullanma ve depolama teknolojilerine destek ve termik santral kaynaklı ısının kullanılması önerilirken, doğal gaz ve nükleer enerjiye olan destek de yinelendi.
Diğer yandan Sonuç Bildirgesi’nde enerji başlığı altında, yenilenebilir enerjinin kullanımının en yüksek seviyeye çıkarılmasına ve Türkiye’nin hidrojen potansiyelini gerçekleştirmesi için 2022 yılının sonuna kadar Hidrojen Stratejisi ve Yol Haritası’nın hazırlanmasına da yer veriliyor. Ek olarak, Türkiye’nin 2053 net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda Ulusal Enerji Verimliliği 2030 Vizyonu ve Stratejisi’nin 2022 yılı sonuna kadar, 2024-2030 Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı’nın da 2023 yılı ortasına kadar hazırlanması gerektiği belirtiliyor.
2053 net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda Uzun Dönemli Enerji Planı’nın COP27 öncesine kadar hazırlanması gerektiği de tavsiye kararları arasında yer alıyor. Sanayi sektöründe, karbon yoğun sektörler başta olmak üzere imalat sektörlerinde sera gazı emisyonlarının azaltılmasına yönelik yol haritalarının ve destek mekanizmalarının tesis edilmesi gerekliliğine vurgu yapılıyor.
Ayrıca, 2053 net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda güncellenecek olan Türkiye’nin ulusal katkı beyanı ve AB mevzuatı ile uyumlu bir Emisyon Ticaret Sistemi’nin (ETS) kurulmasına yönelik çalışmaların hızlandırılacağı ve bu sistemin 2024 yılına kadar tamamlanması gerektiği de belirtiliyor. ETS kapsamında elde edilen gelirlerin en az %55’inin reel sektörün yeşil dönüşümünü destekleyen faaliyetlere aktarılacağı da açıklanıyor.
Atık alanında da bazı önemli yenilikler öngörülüyor. “Ulusal Atık Önleme, Azaltma ve Geri Kazanım Strateji Belgesi”, “Ulusal Atık Yönetimi ve Eylem Planı” ve atıkların ham madde olarak kullanılmasına yönelik ürün yaşam döngüsü kriterlerini içeren hedeflerin yer aldığı “Döngüsel Ekonomi Eylem Planı”nın hazırlanması gerektiğine dair hükümler yer alıyor. Atıkların kaynağında ayrı toplanması çabalarının artırılacağı belirtilirken, geri kazanım oranının 2035 yılında %60’a çıkarılacağı ve 2053 yılı itibarıyla ön işleme tabi olmayan atıkların düzenli depolamaya kabul edilmeyeceği de vurgulanıyor.
Sonuç olarak, Türkiye geçtiğimiz sene içerisinde önemli adımlar atmış olsa da iklim değişikliği konusunda potansiyelini gerçekleştirmede çekimser kaldığı görülebiliyor. Sonuç Bildirgesi’nin yeterince detaylandırılmamış olması ve fosil yakıtların yakın bir zamanda azaltılmasına yönelik herhangi bir emarenin bulunmaması hayal kırıklığı yaratan en büyük unsurlar olarak dikkat çekiyor. Bunun yanında, bildirgenin başta açıklandığı gibi en üst makamdan duyurulmaması ve medyada yeterince ses uyandırmaması, Şûra’nın Sonuç Bildirgesi’ne verilen önem hakkında bazı endişeler doğuruyor. Zira, Şûra sonucunda alınan kararlar İklim Kanunu’nun hazırlanmasında önemli bir referans kaynağı olma özelliğini taşıyor. Bu denli önemli bir belgenin yeterince iddialı olmaması ve göz önünde bulundurulmaması, yaz aylarında çıkması beklenen İklim Kanunu hakkında soru işaretleri yaratıyor.
İKV Uzmanı, N. Melis BOSTANOĞLU