TÜRKİYE-AB GÜNDEMİ: Nae Sao Paulo Gemisi Özelinde Türkiye’deki Gemi Söküm Sektörü
Nae Sao Paulo Gemisi Özelinde Türkiye’deki Gemi Söküm Sektörü ve AB Yaklaşımı
Brezilya uçak gemisi Nae Sao Paulo’nun sökülmek üzere İzmir Aliağa’daki gemi söküm tesislerine getirileceği haberi ile söküm sürecinde ortaya çıkması muhtemel asbest ve diğer zararlı maddelerin çevre ile çalışan işçiler ve o bölgede yaşayan insanlar üzerindeki olumsuz etkileri gündeme geldi. Silisyumun sodyum, demir, magnezyum ve kalsiyumla birleşerek oluşturduğu asbest, ısıya dayanıklı olması ve izolasyon sağlaması nedeniyle inşaat, gemi, otomotiv ve tekstil gibi birçok sanayi kolunda kullanılıyor. Solunan havada bulunan asbest tozunun toksik ve kanserojen olduğunun kanıtlanması dünya çapında 50’den fazla ülke asbestin kullanımını yasakladı. Türkiye ise 2010 yılında asbesti yasaklayan ülkeler arasına girdi.
Nae Sao Paulo Neden İzmir’e Getiriliyor?
Şimdiki adı Nae Sao Paulo olan nükleer gemi, 1960 yılında Fransa tarafından FS Foch ismiyle kullanılmaya başladı. Nükleer denemelerde kullanıldığı iddia edilen uçak gemisi, 40 sene faaliyet gösterdikten sonra 2000 yılında Brezilya'ya satıldı. Uçak gemisine Nae Sao Paulo adını veren Brezilya, 2017 yılında gemiyi emekliye ayırdığını açıkladı.
Bir Türk firması Sök Denizcilik ve Ticaret AŞ, 12 Mart 2021 tarihinde, 1 milyon 818 bin dolar ile açık artırmaya çıkarılan gemi gövdesini satın aldı. Bunun üzerine şirket, geminin 2022 Haziran ayında Aliağa Gemi Söküm Bölgesi'ne getirilmesi için Çevre ve Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'na başvuruda bulundu.
Bakanlık, 30 Mayıs 2022 tarihinde, firmanın başvurusuna şartlı izin verdi. Bakanlık tarafından yapılan açıklamada, "bakanlığımızın, planlanan taşımanın Basel Sözleşmesi hükümlerine uygun yapılması, mümkün olduğunca atıklardan arındırılmış olması, gemide radyoaktif madde bulunmaması ve geminin radyasyon ölçümlerinin fon seviyesi altında bulunması şartıyla itirazı bulunmadığı” ifadeleri kullanıldı. Gemiye yanaşma izni verilmeden Nükleer Düzenleme Kurumu Başkanlığı tarafından radyasyon ölçümlerinin yapılacağı, “ölçüm sonucunun beyan edildiği gibi fon seviyesi değerlerinin altında olduğunun ve gemide radyoaktif madde bulunmadığının tespit edilmesi hâlinde gemi, söküm tesisine yanaştırılacağı” ve ölçümlerin sonucunda gemide beyana aykırı radyasyon çıkması durumunda geminin ihracatçı ülkeye geri gönderileceği” belirtildi.
Bakanlığın atıfta bulunduğu ”Basel Sözleşmesi”, tehlikeli atıkların sınır ötesi taşınması, bertaraf edilmesi ve geri dönüşümünden doğabilecek tehlikeleri ortadan kaldırma amacını taşıyor. Atıkların gelişmiş sanayiye sahip olan ülkelerden gelişmekte olan ülkelere güvenli bir şekilde taşınması ve atıkların kurallara uygun bir şekilde bertaraf edilmesine sözleşmede yer veriliyor. 1989 yılında Basel Sözleşmesi’ni imzalayan Türkiye’nin, 1994’ten beri sözleşmenin taraflılarından biri olduğunu vurgulamak gerekiyor.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, 18 Haziran 2022 tarihinde gemi ile ilgili yaptığı açıklamada, geminin 9,6 ton asbest yükünün bulunduğunu, gemi sökümünden çıkan asbest içeren atıkların kullanılan özel ambalajlar sayesinde havayla temaslarının kesildiğini, ambalajlanan atıkların geçici olarak depolandığını, lisanslı araçlarla taşındığını ve çevre lisanslı düzenli depolama tesislerinde gerekli önlemleri almak şartıyla bertaraf edildiğini belirtti.
Bakan Kurum, açıklamasının devamında “geminin denetim işlemleri, AB Gemi Geri Dönüşüm Tüzüğü kapsamında uygun bulunarak uluslararası kuruluşlar tarafından uluslararası hukuka uygun bir şekilde gerçekleştirildiğini” belirtti. “Ölçümler neticesinde gemide riskli bir durum olmadığı ve ilgili tüm yükümlülüklerin yerine getirildiği belgeleriyle (bildirim formu, sörvey raporu, tehlikeli madde envanteri, radyasyon analiz belgesi, gemi söküm planı, gas-free işleminin yapıldığına dair belge, radyolojik açıdan sakınca olmadığına dair resmî yazısı vb) iletilmiş, ardından izin alma işlemi tamamlanmıştır” ifadelerini kullandı. Brezilya Yüksek Mahkemesi’nin ülkeden çıkışının durdurulmasını kararlaştırdığı geminin yola çıkacağı tarihle ilgili bir bilgi bulunmuyor.
AB Gemi Geri Dönüşüm Tüzüğü
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un da atıfta bulunduğu tüzük, savaş gemileri, devlet hizmetinde ticari olmayan ve 500 grostonun altındaki gemiler istisna tutularak, bir AB ülkesinin bayrağını taşıyan veya AB limanına uğrayan AB dışı bayraklara sahip tüm gemiler için geçerli sayılıyor. Tüzük, AB'deki ve diğer ülkelerdeki gemi sahipleri ve geri dönüşüm tesisleri için sorumlulukları belirliyor.
Avrupa, dünyadaki gemi filolarının yaklaşık %40'ına sahip bulunuyor. Bu gemilerin çoğu, AB dışında, özellikle Güney Asya'da işçi sağlığına ve çevreye zarar verebilecek koşullar altında sökülüyor. AB Gemi Geri Dönüşüm Tüzüğü, 31 Aralık 2018'den itibaren bir AB Üye Devleti bayrağı altında seyreden tüm büyük gemilerin, Avrupa gemi geri dönüşüm tesisleri listesinde yer alan onaylı bir gemi geri dönüşüm tesisini kullanmasını zorunlu kılıyor.
Geri dönüşüm, yalnızca 2016/2323 sayılı Komisyon Uygulama Kararı tarafından başlatılan AB Tesisler Listesi'nde listelenen tesislerde gerçekleştirilebilyor. Bu tesislerde, işçiler ve komşu nüfus için sağlık risklerini önlemek ve çevre üzerindeki olumsuz etkileri en aza indirmek için belirtilen güvenlik kurallarına uyulması gerekiyor.
Avrupa Gemi Geri Dönüşüm Tesisi Listesi şu anda, 37'si Avrupa'da (AB, Norveç ve Birleşik Krallık), 8'i Türkiye'de ve 1'i ABD'de olmak üzere 46 gemi geri dönüşüm tesisi içeriyor. Avrupa Listesindeki tesislerden bazıları büyük gemileri geri dönüştürme kapasitesine sahip bulunuyor.
Bir geminin geri dönüştürülme sürecine girmeden önce, gemi sahibinin geri dönüştürme işini yapan şirkete, gemilerin yapısında veya ekipmanında içerdiği tehlikeli maddelerin (asbest, kurşun veya cıva gibi) bir envanterini vermesi ve bir gemi geri dönüşüm planına sahip olunması gerekiyor.
Tüzük, AB içindeki gemi geri dönüşüm tesisleri için bir yetkilendirme süreci içerse de üçüncü ülkelerde bulunan tesislerin Avrupa Komisyonu'na başvuruda bulunmaları ve tüzükteki tüm kriterleri yerine getirdiklerini kanıtlamaları gerekiyor. Nae Sao Paulo’nun sökümünü gerçekleştirecek Türk şirket de AB listesinde yer alıyor.
Geçmiş Yıllarda Türkiye’de Gemi Sökümü
Nae Sao Paulo’dan önce de yüksek miktarda tehlikeli atık taşıyan gemilerin söküm için Türkiye’ye getirilmesi kamuoyunda tartışmalara sebep olmuştu. Türkiye’de 2002-2018 yılları arasında 2500’den fazla gemi sökülerek yaklaşık 7,4 milyon ton hurda elde edildi. Bunun yanında 2012’den 2019 ocak sonuna kadar gemi söküm şirketlerine çevreye zarar verdikleri gerekçesiyle 80 ceza kesildi. Kesilen cezaların toplam değeri yaklaşık 7,5 milyon TL’yi buluyor. Türkiye’de son beş yılda 714 gemi söküldü ve 245 bin kilogramı asbest olmak üzere yaklaşık 75 bin ton tehlikeli atık bertaraf edildi. Bu verilere göre, Nae Sao Paulo’nun Türkiye’nin iki yıllık ortalama asbest miktarını tek başına taşıdığı görülüyor. Mevcut AB tüzüğü de göz önüne alındığında, Türkiye’ye önümüzdeki yıllarda gemi geri dönüşümü sektöründe rağbetin artması beklenebilir.
Bununla birlikte, gemi sökümüne yalnızca kâr odaklı yaklaşılmamalı, gemi sökümü sonrası ortaya çıkan zararlı atıkların bertarafında gerçekleşecek herhangi bir güvenlik ihmalinin bölge halkının sağlığını uzun yıllar tehdit edeceği unutulmamalıdır. Geçmişte yaşanan benzer çevre felaketlerinden ders alınarak, cezalar ihmal risklerinin göze alınamayacağı seviyelere çıkarılmalıdır. Tehlikeli atıkların bertaraf edilmesi süreci devlet yetkilileri tarafından daha sık denetlenmelidir. Nitekim sık ve detaylı denetim, gemi sökümü sektöründe var olan riskleri azaltacaktır.
Mehmet Can Sezgin, İKV Uzman Yardımcısı