1 Kasım 2011 tarihinde, Yunanistan’ın Vatandaşları Koruma Bakanı Christos Papoutsis, ülkesinin Schengen Alanı’nda sorunlar yaşadığını teyit etti ve diğer Schengen ülkeleri tarafından Yunanistan’a yaptırım uygulanabileceği ihtimalini gündeme getirdi.
Hatırlanacağı gibi, 27 Ekim 2011 Lüksemburg’da toplanan AB İçişleri Bakanları toplantısının gündeminde Yunanistan tarafından 2010 yılı sonunda kabul edilen Göç Yönetimi ve Sığınma Reformuna İlişkin Eylem Planı’nın uygulanmasındaki eksiklikler yer aldı. Avrupa Komisyonu’nun Adalet ve İçişlerinden Sorumlu Üyesi Cecilia Malmström, Yunanistan’ın sığınma sistemini iyileştirmesi ve yasadışı göçe karşı sınırlarını güçlendirmesi konularındaki endişelerini dile getirdi.
Toplantıda, 2011 yılının başından itibaren Yunanistan-Türkiye sınırında 34 bin yasadışı göçmenin yakalandığı belirtilerek, göç baskısının sürdüğü buna karşın Yunanistan’ın asgari sığınma koşullarını dahi yerine getiremediğinin altı çizildi. Cecialia Malmström, geçtiğimiz haftalarda gerçekleştirilen Komisyon ziyaretine atıfta bulunarak, durumun daha da kötüye gittiğini, başta Meriç olmak üzere gözaltı merkezlerindeki insani durumunun endişe uyandırdığını belirtirken, kış aylarının yaklaşmasıyla birlikte Yunan makamlarını acil çözüm üretmeye davet etti. Hâlihazırda AB fonlarından yararlanan Yunanistan’ın gözaltı merkezlerinin inşasını hızlandırması ve Avrupa Dış Sınırlar Ajansı (Frontex) uzmanları tarafından sağlanan teknik yardım aracılığıyla göç ve sığınma kapasitesini güçlendirmesi bekleniyor. Malmström, AB fonlarının etkili kullanılması gerektiği vurgusunu yaparken, Yunanistan’daki durumun yakından takip edileceği uyarısında bulundu.
Yunanistan’daki durumda iyileşme olmaması halinde ise, Schengen Alanı’nda yaptırımlarla karşılaşması gündeme gelebilir. Schengen Alanı kurallarının reformu kapsamında yapılan yeni düzenlemelerle, bir üye ülkenin dış sınırlarını korumada başarısız olması durumunda, son çare olarak, diğer üye ülkelerin söz konusu ülkeye karşı geçici olarak sınır kontrolleri uygulamasına başvurulabileceği öngörülüyor. Avrupa Komisyonu, karar alma yetkisini kendi elinde tutmak isterken, Fransa ve Almanya gibi bazı üye ülkeler söz konusu kararın ulusal hükümetlerin yetkisi dahilinde olması gerektiğini savunuyor.