German Marshall Fund of the United States (GMF) tarafından 10 yıldır düzenli olarak gerçekleştirilen ve Atlantik’in iki yakasındaki siyasi eğilimleri gözlemlemeyi amaçlayan Transatlantik Eğilimler araştırmasının 2011 yılı raporu yayımlandı. Amerika Birleşik Devletleri ve Türkiye’nin yanı sıra 12 AB ülkesinin yer aldığı çalışma Brüksel, Ankara ve İstanbul’da yapılan üst düzey toplantılarla kamuoyuna sunuldu.
Raporda öne çıkan noktalardan ilki, ABD’lilerin ilgi alanlarının Avrupa’dan Asya’ya doğru kayıyor olması. Ankete katılanların yüzde 51’i, Asya’nın ABD’nin ulusal çıkarları açısından önemli olduğunu vurgularken, bu soruya Avrupa yanıtını verenlerin oranı yüzde 38’de kaldı. Ayrıca, ABD’de özellikle genç nüfusun Çin’i olumlu ve önemli bir uluslararası aktör olarak algıladığı ortaya çıktı. Obama hükümetiyle ilgili olarak ise, ABD’nin uluslararası ilişkileri idare edişi AB ülkeleri tarafından yüzde 75 oranında desteklenirken Türkiye’de bu oran yüzde 45 seviyesinde kaldı. AB ülkeleri arasında Obama hükümetine en az destek veren ülke olan İspanya’da ise söz konusu oran yüzde 39 ile Türkiye’den de düşük bir seviyede gözlemlendi.
Türkiye’de, Türkiye’nin AB üyeliğine verilen desteğin yüzde 48 olduğu görülürken, Türkiye’nin AB üyesi olabileceğini düşünenlerin oranı sadece yüzde 33’de kaldı. Bu durum AB ülkelerinde ise tam tersi bir görünümde: Türkiye’nin AB üyeliğinin iyi bir şey olduğunu düşünenler sadece yüzde 26 iken Türkiye’nin AB’ye katılacağına inananların oranı yüzde 53 oldu.
Raporda öne çıkan noktalar şu şekilde özetlenebilir:
Uluslararası ilişkiler alanında ise, Türkiye’nin yalnız hareket etmesi gerektiğini düşünenlerin oranı azalsa da bu düşüncenin halen hâkim olduğu söylenebilir. 2009’da yüzde 43 olan bu oran, son dönemde yüzde 27’ye gerilemiş. Türkiye’nin kiminle birlikte hareket etmesi gerektiği konusunda ise Ortadoğu ülkeleri (yüzde 20) ve AB (yüzde 19) ön plana çıkıyor.
Raporda, Türkiye-AB ilişkileri hakkında ön plana çıkan iki eğilime değinmek gerekiyor. İlk olarak, yukarıda da belirtildiği gibi, Türkiye’de AB üyeliğini destekleyenlerin oranı 2004 yılından bu yana yüzde 25 azaldı. Buna rağmen, uluslararası güvenlik ve barış konularında her iki tarafın kamuoylarının yaklaşımlarının benzeştiği ve yakınlaşma olduğu görülüyor. Dolayısıyla müzakere süreci yavaş ilerlese de kamuoyu düzeyinde belli alanlarda yakınlaşma olduğu ileri sürülebilir. İkinci nokta ise, Türkiye’de AB üyeliğine verilen destek nispeten yüksek görülse de, üyeliğin gerçekleşeceğine duyulan inanç çok zayıf. AB tarafında ise, Türkiye’nin bir gün AB üyesi olacağına inanılsa da, bu üyeliğe verilen destek son derece düşük.
Transatlantik Eğilimler 2011 raporuna http://trends.gmfus.org/?page_id=3189 adresinden ulaşılabilir.