EYLÜL’DEKİ ADALET VE İÇİŞLERİ KONSEYİ TOPLANTISINDA NORVEÇ SALDIRILARININ NEDEN VE SONUÇLARI TARTIŞILACAK
Tüm dünyayı yasa boğan Norveçli aşırı sağcı Anders Behring Breivik tarafından Oslo ve Utoya’da gerçekleştirilen saldırıların ardından, 22 Eylül 2011 tarihinde yapılması öngörülen AB Adalet ve İçişleri Konseyi toplantısı gündeminde değişikliğe gidilmesi kararlaştırıldı. Avrupa Komisyonu’nun Adalet ve İçişlerinden Sorumlu Üyesi Cecilia Malmström’ün sözcüsü Michele Cercone tarafından yapılan açıklamada, “Konsey toplantısı gündeminde, toplumun radikalleşmesi ve internet ortamındaki konuşmalar dâhil olmak üzere propaganda metodlarının da görüşüleceği” belirtildi. Buna ek olarak, İsveçli Komisyon Üyesi Cecilia Malmström’ün ve AB Dönem Başkanı Polonya’nın, bu konu ile ilgili ortak bir toplantı düzenlemek istedikleri ve toplantıya Norveçli yetkilileri de davet edecekleri açıklandı. Söz konusu toplantıda, Norveç’teki iki saldırının ardından son durumun takip edilmesi amaçlanıyor.
Eylül ayı başında, Avrupa Komisyonu’nun “radikalleşme farkındalığı ağı”nı (radicalisation awareness network) başlatması bekleniyor. Bu girişim, geçtiğimiz sene sonunda yayımlanan “İç Güvenlik Stratejisi”nin bir parçası. Strateji, aşırı görüşlerin yayılmasını önlemek amacıyla tüm sivil toplum kuruluşları arasında bir bilgi paylaşımında bulunulmasına ve “iyi uygulama”ların geliştirilmesine dayanıyor. Cercone, ayrıca, Komisyon’un “radikalleşme, yabancı düşmanlığı ve aşırılığın tüm türleriyle mücadele edilmesi hususunda bakanlara yönelik bir tartışma forumu hazırlığında olduğunu” ifade etti. Bu doğrultuda, Komisyon’un 2012 yılında radikalleşmenin önlenmesi konusunda bakanlar düzeyinde bir konferans organize etmesi planlanıyor.
Avrupa Komisyonu sözcüsü Michele Cercone yaptığı açıklamada, İslami aşırılığa odaklanarak, Avrupa aşırı sağının yarattığı terör tehdidini yeterince değerlendiremediğine ilişkin eleştirilere maruz kalan Europol Ajansı’na yönelik yorumlara da açıklık getirdi. Açıklamasında, “Avrupa Komisyonu üyesi Cecilia Malmström’ün 27 AB üye ülkesini aşırılığın tüm çeşitlerine karşı uyardığını ve başta İtalya’nın Lampedusa Adası’nda yaşanan Tunuslu göçmen krizinde olmak üzere, bazı üye ülkelerde göçmenlere yönelik ‘demagojik ve popülist’ söylemlerin muhtemel sonuçları hakkında dikkatli olunması gerektiği yönünde telkinlerde bulunmaktan kaçınmadığını” kaydetti.