AB GÜNDEMİ: Avrupa’yı Bekleyen Zorlu Kış: Rusya’nın Avrupa`ya Gaz Akışını Kesmesi ve Olası Etkileri
Avrupa’yı Bekleyen Zorlu Kış: Rusya’nın Avrupa'ya Gaz Akışını Kesmesi ve Olası Etkileri
Gazprom'dan yapılan yazılı açıklamada, 31 Ağustos'ta bakıma alınan ve 3 Eylül 2022’de tekrar faaliyete geçmesi beklenen Kuzey Akım 1 boru hattındaki bir türbinde arıza tespit edildiği için hat üzerinden tüm ihracatın durdurulduğu belirtildi.
Kesintiye Giden Süreç
ABD, Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, İngiltere ve Japonya'dan oluşan G7 ülkeleri, ilk olarak geçtiğimiz haziran ayında Rusya'dan belirli bir fiyatın üzerinde petrol ithalatına yasak getirme olasılığı için çalışma başlatmayı kabul etmişti. 2 Eylül’de gerçekleşen G7 toplantısında Rus petrolüne fiyat sınırlaması getirilmesi kabul edildi. Gazprom, toplantıdan bir süre sonra Kuzey Akım 1 boru hattının planlandığı gibi yeniden kullanıma açılmayacağını açıkladı. Rusya, toplantı öncesinde enerji ihracatına tavan fiyat uygulayan ülkelere petrol satışının durdurulacağı konusunda uyarıda bulunmuş ve bu uygulamanın küresel petrol piyasasının önemli ölçüde istikrarsızlaşmasına yol açacağını belirtmişti.
Tavan fiyat sınırlaması mekanizması, Rusya’nın Ukrayna ile savaşı sürdürmek için ihtiyaç duyduğu finans kaynaklarının azaltılmasını ve yükselen enerji fiyatlarına karşı önlem alınmasını amaçlıyor. G7'den yapılan açıklamada, tavan fiyatın etkinliğinin ve etkisinin yakından izleneceği ve gerektiğinde yeniden gözden geçirileceği belirtildi. Ancak Çin ve Hindistan gibi Rusya’dan yüksek miktarlarda petrol ithal eden ülkelerin mekanizmaya dâhil olmaması, mekanizmanın amacına ulaşmasını zorlaştırıyor.
Uluslararası Enerji Ajansı verileri, haziran ayında Rusya'nın petrol ihracatının aylık 250 bin varil azalarak günlük 7,4 milyon varile düştüğünü ve geçen yılın ağustos ayından bu yana en düşük seviyede olduğunu, fakat artan ham petrol fiyatları sebebiyle ihracat gelirlerinin geçen yıl ortalamasının %40 üzerine çıkarak (aylık 700 milyon dolar) 20,4 milyar doları bulduğunu gösteriyor. Yaptırımların, ihraç edilen varil sayısını azaltmasına rağmen Rusya’nın gelirlerini etkilememesi, G7 ülkelerini tavan fiyat mekanizmasını uygulamak zorunda bırakmış görünüyor.
“Kuzey Akım 1’de Yaşanan Arıza AB Yaptırımlarının Bir Sonucu”
Rusya, Avrupa'ya gaz arzını süresiz olarak durdurma sebebi olarak kendisine uygulanan ekonomik yaptırımları gösteriyor. Hükümetten yapılan açıklamalar, yaptırımların kalkmaması hâlinde gaz akışının yeniden sağlanmayacağına işaret ediyor.
Kremlin sözcüsü Dmitry Peskov, Rus haber ajansı Interfax'a yaptığı açıklamada Almanya ve Birleşik Krallık da dâhil olmak üzere Batılı devletlerin Rus şirketlerine uyguladığı yaptırımların boru hatlarının bakımını engellediğini, gazın pompalanmasında yaşanan arızaların giderilemediğini ve bu durumun boru hatlarının kullanılmasına engel olduğunu belirtti.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin konuyla ilgili yaptığı açıklamada, G7 ve AB’nin Rus petrol ve doğal gaz ürünlerine tavan fiyat uygulama planlarına tepki göstererek, sözleşmelere ve Rusya’nın çıkarlarına aykırı olduğu takdirde bu ülkelere petrol veya doğal gaz göndermeyeceklerini ve Batılı ülkelerin Rusya’ya şartları dikte edebilecek konumda olmadığını ifade etti. Rusya’nın enerjiyi bir silah olarak kullandığına yönelik suçlamaları kabul etmediklerini belirten Putin, AB ülkelerinin türbini vermesi hâlinde Kuzey Akım 1 boru hattını hemen faaliyete geçireceklerini vurguladı.
Gazprom temsilcileri ise Kuzey Akım 1 boru hattında yaşanan sorunlar bir yana, Almanya'nın Kuzey Akım 2 boru hattını onaylayarak sorunu kolayca çözebileceği konusunda ısrarlarını sürdürüyor.
Rusya Son Hamlesini Yaptı
Putin’in mekanizma üzerinde anlaşılmasına yönelik tehditlerinin ardından Kuzey Akım 1’de gerçekleşen “arıza”, Rusya’nın sahip olduğu en güçlü ve son yaptırım kartını oynadığını gösteriyor.
AB ülkelerinin bu ihtimale karşı önlem alarak doğal gaz depolarını %80'in üstünde doldurmasına rağmen bu oranın kış aylarında bu oranın yetersiz kalması bekleniyor. AB üyesi 27 ülkenin 18'inde doğal gaz depolama tesisi bulunuyor. En yüksek gaz depolama kapasitesine sahip olan Almanya'nın doğal gaz depolarının toplam kapasitesi 25,1 milyar metreküp seviyesinde olduğu biliniyor.
Resim 1: AB üyelerinin ölçeklendirilmiş doğal gaz depo doluluk karşılaştırmaları*
Kaynak: Avrupa Komisyonu
*Yeşil ile işaretlenmiş ülkelerin depoları bulunmamaktadır.
Almanya’yı 20,2 milyar metreküple İtalya, 14,7 milyar metreküple Hollanda, 13,2 milyar metreküple Fransa, 9,8 milyar metreküple Avusturya ve 6,9 milyar metreküple Macaristan takip ediyor. Ayrıca, Belçika, Bulgaristan, Çekya, Danimarka, İspanya, Hırvatistan, Polonya, Romanya gibi ülkelerde de bir miktar doğal gaz depo kapasitesi bulunuyor.
İnşaatına başlanan ve 2025 yılına kadar kullanıma girmesi beklenmeyen ABD’deki LNG santralleri dışında yüksek kapasiteli alternatif bir gaz kaynağının bulunmaması ve görüşülen diğer ülkelerdeki projelerin daha da geç kullanılmaya başlanacağı beklentisi önümüzdeki kış dâhil önümüzdeki üç yıllık sürede AB ekonomilerinin istikrarsız bir durumda olacağını gösteriyor.
Rusya’nın doğal gaz arzını kesmesi, aynı zamanda ihracat gelirlerinden de vazgeçmesi anlamına geliyor. Rusya’nın bu adımı, şimdiye kadar fosil yakıt gelirlerinde değişiklik olmasa da askerî, teknolojik ve mekanik parçaların Rusya’ya ihracatının yasaklanması yaptırımlarından oldukça etkilendiği ve bu konuda AB’ye en kısa sürede geri adım attırmak istediğini gösteriyor.
AB yetkilileri, uygulanacak mekanizmanın blok yaptırım olarak görüleceği için muhtemelen tüm AB Üye Devletlerinin oybirliğiyle onayının gerekeceğini ve genel bir gaz fiyat sınırının nitelikli çoğunlukla kabul edilebileceğini söylüyor. AB, tavan fiyat mekanizması üzerinde geri adım atsa bile Rusya’nın belirttiği türbin arızası çözülmeyeceği için gaz akışının yeniden başlaması olası görünmüyor. Boru hattını G7 toplantısının hemen sonrasında kapatmış olsa da Rusya’nın esas amacının G7 ülkelerinin yüksek teknoloji ürünleri ihracatına yeniden izin vermesi olduğu görülüyor.
Rusya’nın devam eden savaşta yüksek teknolojili askerî teçhizatların parçalarına yönelik temin sıkıntısı çekmesi, savaşın ilerleyen dönemi için ciddi riskler içeriyor. Rus güçleri, Harkov’da Ukrayna kuvvetlerinin hızlı ilerleyişinin ardından, mart ayında Kiev’i terk etmesinden bu yana olan en ciddi gerilemeyi yaşadı.Ukrayna ordusu, kış başlamadan kendisine destek veren ülkelere silah tedarik etmeye devam etmeleri gerektiğini göstermek için Rus güçlerine karşı ilerlemeyi devam ettirmek istiyor. Bunun yanında, AB ülkeleri Rusya ile girdiği ekonomik savaşta, Rusya’nın cephedeki kayıplarını yükselterek daha hızlı bir sonuç alabilmek için verdiği askerî desteği artırma yoluna gidebilir.
Doğal Gaz Kesintisinin Avrupa’daki Etkileri
Doğal gaz kesintisi, AB’de kısa bir sürede geniş çaplı tepkilere sebep oldu. Tepkilerin çoğunluğu Rusya’ya karşı olsa da mevcut durumdan kendi hükümetini veya Avrupa Komisyonunu sorumlu tutan seçmenler de var. Kesintinin ardından yaklaşık iki gün sonra Prag'da yaklaşık 70 bin gösterici Rusya ile yeni bir gaz anlaşmasının gerçekleştirilmesi ve yaptırımların kaldırılması talebiyle toplandı. Doğal gaz kesintisinin devam etmesi hâlinde, ekonomik istikrarsızlığın artarak devam edecek olması protestoların sayısını ve kapsamını genişletebilir.
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen doğal gaz kesintisiyle ilgili yaptığı açıklamada, Rusya'nın gaz piyasasını manipüle etmesinin elektrik piyasasına etkilerinin somut hâle geldiğini, ayrıca yaz boyunca iklim değişikliği ve kuraklık gibi başka faktörlerin de var olduğunu ifade etti. Von der Leyen konuşmasının devamında, astronomik elektrik fiyatlarının ve piyasadaki fiyat istikrarsızlığının sebebini, hidroelektrik santrallerden elde edilen enerjinin AB’de %26 ve Portekiz'de %46 oranında azalması ve nükleer enerjinin de miktarının düşmesi olarak gördüğünü belirtti ve durumu iyileştirebilmek için beş farklı acil önlem seti ortaya koyacaklarını aktardı.
AB’de Yeşil Mutabakat kapsamında bazı ülkelerin nükleer enerjiyi terk ediyor olması ve iklim değişikliğinin yenilenebilir enerji kaynaklarından alınan verimi düşürmesi bazı AB üyelerini doğal gaz kesintisine karşı daha kırılgan hâle getirmiş olsa da, İtalya alternatif gaz kaynakları sağlayarak savaşın başında Rus gazına %40 olan bağımlılığını şu an yaklaşık %10 seviyesine indirmiş görünüyor. Bu durum kısa dönemde sağlanan önemli bir başarı olmanın yanı sıra diğer Üye Devletler için de teşvik edici bir gösterge olabilir.
Avrupa’da bulunan enerji odaklı enflasyonist ortam, ülkelerin aslında enflasyon dostu olan devlet harcamaları ile alternatif enerji yatırımları yapmalarını gerektiriyor. Avrupa Merkez Bankası (AMB), 8 Eylül’de 75 baz puan ile tarihindeki en yüksek faiz artışını yaparken, faiz artışlarının devam edebileceğini belirtmişti. Faiz oranlarının artırılması, elektrik ve doğal gaz üzerinden maliyetleri artan işletmeler için fiyatları aşağıya çekmeyecektir. Avronun güçlü kalması enerji ithalatında maliyetleri düşürüyor olsa da resesyon risklerini besleyebilir.
Fransa Maliye Bakanı Bruno Le Maire, AB maliye bakanlarının 9 Eylül’de Prag'da düzenlediği toplantının oturum arasında yaptığı açıklamasında, "ne pahasına olursa olsun" (whatever it takes) yaklaşımının enflasyona karşı doğru yanıt olmayacağını belirtti. AMB’nin uyguladığı politikaların enflasyonla savaşmak yerine enflasyonu artırma riskini taşıdığını ifade etti.
Gaz akışının yeniden başlamaması, Avrupa'daki enerji açığı sağlanamayacağı için, en az iki yıl sürecek olan ekonomik küçülme ve enflasyon artışı anlamına geliyor. Bu süreç mevcut faiz artışlarıyla talebin azaltılması ve doğal gaz tasarrufu adı altında arzın kısılması stratejileri izlenerek yönetilirse, AB’nin ekonomik görünümü bu süreçte negatif kalacaktır.
Mehmet Can Sezgin, İKV Uzman Yardımcısı