AVRUPA PARLAMENTOSU, SCHENGEN ALANI’NDA SINIR KONTROLLERİNE KARŞI ÇIKIYOR
7 Temmuz 2011 tarihinde Strazburg’da toplanan Avrupa Parlamentosu (AP) tarafından kabul edilen kararda, “Schengen Alanı’nda kişilerin serbest dolaşımının, Avrupa bütünleşme sürecinin en önemli kazanımlarından biri” olduğuna dikkat çekilirken, serbest dolaşımın temel bir hak ve AB vatandaşlığının önemli bir parçası olduğu belirtildi. Parlamenterler, “serbest dolaşımı iyileştirme ve Schengen Alanı’nın AB yönetişimini güçlendirme hedefleri dışında yeni bir Schengen mekanizmasına bütünüyle karşı olduklarını” belirterek, Schengen Alanı’nda iç sınırlardaki kimlik kontrollerinin yeniden başlatılmasına onay vermediklerinin altını çizdiler. Avrupa Parlamentosu, Fransa öncülüğünde bazı üye ülkeler tarafından dile getirilen “göçmen akını”nın serbest dolaşımı askıya almak için yeterli bir gerekçe olamayacağını belirtti.
Mevcut Schengen kuralları dâhilinde, bir üye ülke ancak “kamu politikası” veya “ulusal güvenlik” gerekçesiyle, “sınırlı bir süre için” sınır kontrollerine başvurabiliyor. Ancak, İtalya’ya yaklaşık 20,000 Tunuslu göçmenin gelmesinin ardından İtalya tarafından sağlanan geçici oturma izni ile Schengen Alanı’nda serbest dolaşım hakkını elde eden göçmenlerin ilk durağının Fransa olması, önce iki ülke arasında krize yol açmış; ardından Fransa mevcut Schengen kurallarının yetersiz olduğu ve yeni kurallar getirilmesi konusunda diğer üye ülkeleri ikna etme çabasına girmişti.
Hatırlanacağı gibi, 23-24 Mayıs 2011 tarihinde Brüksel’de yapılan AB Konseyi Zirvesi’nde kabul edilen metinde, ancak “istisnai” durumlarda, “son derece kısıtlı bir kapsamda ve süreliğine” sınır kontrolleri uygulanabileceği belirtilmişti. AP, mevcut kurallara getirilen yeni muafiyetlerin Schengen sistemini güçlendirmeyeceği görüşünde. Buna ek olarak, AP, dış sınırlarda yaşanan göçmen ya da sığınmacı akınının sınır kontrollerinin uygulanması için ek bir gerekçe olamayacağını savunuyor. AP tarafından kabul edilen metinde, AB Antlaşması’nın 77’inci Maddesi’nin sınır kontrolleri, sığınma ve göç alanlarına ilişkin tedbirlere dair alınacak kararlarda, Avrupa Parlamentosu ve AB Konseyi arasında “ortak karar alma” prosedürü öngördüğünün altı çiziliyor. Konsey’in söz konusu Maddeyi yasal zemin olarak değerlendirmemeye yönelik tüm çabalarının, AP tarafından AB Antlaşmaları’ndan sapma olarak değerlendirileceği ve bu tür bir durumda tüm yasal yollara başvurulacağı belirtildi.
Diğer taraftan, AP, Schengen yönetişiminin güçlendirilmesi ve göçmen akını ile karşı karşıya bulunan Üye Devletlere karşı dayanışma gösterilmesi gerektiğini öne sürüyor. Parlamenterler, Avrupa Komisyonu tarafından sunulan ve hâlihazırda Konsey ve Parlamento tarafından incelenen yeni Schengen değerlendirme mekanizmasının “yasadışı iç sınır kontrolleri uygulamaya yönelik çabaların etkili bir şekilde izlenmesini sağladığı ve serbest dolaşım alanında ortak güveni tesis ettiği sürece” “yanıtın bir parçası” olduğunu savunuyorlar.
Ayrıca, Avrupa Ombudsmanlığı ve AP’nin talebi üzerine yürütülen özel bir Eurobarometre anketinde, AB genelinde serbest dolaşım ve diğer AB ülkelerinde ikamet etme hakkının AB vatandaşları tarafından ‘en önemli hak’ olarak değerlendirildiği ortaya koyuldu. Avrupa Ombudsmanlığı tarafından yapılan basın açıklamasında, serbest dolaşım, ankete katılan 27,000 kişi arasında %48’lik bir oran ile en önemli haklar listesinde ilk sırada yer alırken, onu %33 ile ‘AB kurumları aracılığıyla iyi idare hakkı’ izledi. AB Ombudsmanı Nikiforos Diamandouros, ‘AB vatandaşlarının serbest dolaşım hakkının Avrupa entegrasyonunun en önemli kazanımlarından biri olduğunu’ söyledi. Bu anketin sınır kontrolleri konusunda hukukî ve pratik değişiklikler yapılması tartışmalarının söz konusu olduğu bir dönemde yapılmış olması da ayrıca ilgi çekici. Buna ek olarak, ankete katılanların %85’i AB Temel Haklar Şartı hakkında hâlen yeterli bilgiye sahip olmadıklarını söylerlerken, %13’ü ise bu belgeyi hiç duymadıklarını ifade etti.