İKTİSADİ KALKINMA VAKFI
E-Bülteni
İKTİSADİ KALKINMA VAKFI
E-Bülteni
1-15 ARALIK 2022

AB GÜNDEMİ: Tiran AB-Batı Balkanlar Zirvesi: AB, Savaşın Gölgesinde Genişlemeyi Yeniden Keşfederken…

Tiran AB-Batı Balkanlar Zirvesi: AB, Savaşın Gölgesinde Genişlemeyi Yeniden Keşfederken…

AB liderleri, 6 Aralık 2022 tarihinde Batı Balkan ülkelerinden (Arnavutluk, Bosna-Hersek, Karadağ, Kosova, Kuzey Makedonya, Sırbistan) mevkidaşlarıyla Arnavutluk’un başkenti Tiran’da düzenlenen AB-Batı Balkanlar Zirvesi’nde bir araya geldi. Tiran Zirvesi, bölgede gerçekleşen ilk AB-Batı Balkanlar Zirvesi olma özelliğine sahipti. Zirvenin AB yerine bir Batı Balkan ülkesinin ev sahipliğinde düzenleniyor oluşu, Birliğin bölgeye verdiği öneme ilişkin muazzam bir sembolizm içeriyordu. Öyle ki, zirveye ev sahipliği yapan Arnavutluk Başbakanı Edi Rama’ya göre, AB’nin birkaç yıl önce pek çok kişinin hayal bile edemeyeceği şekilde, sınırlarının dışına çıkarak zirveyi Tiran’da gerçekleştirmesi, bölgeye bir taahhüt; bir mesaj niteliğindeydi.

Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırganlığının sonuçlarının ortaklaşa ele alınması, Batı Balkan ülkeleriyle siyasi angajmanın artırılması, güvenliğin ve dış müdahalelere karşı direncin güçlendirilmesi, göçün yol açtığı sınamaların ele alınması, terörle ve örgütlü suçlarla mücadele, zirvede ele alınan temel konu başlıklarını oluşturdu.

Zirve Arka Planı: Genişlemeye “Jeopolitik” İvme

Rusya’nın Ukrayna’ya karşı 24 Şubat tarihinde başlattığı istila harekâtıyla savaşın şekillendirdiği yeni jeopolitik ortam, uzun bir süredir kan kaybı yaşayan genişleme sürecini yeniden AB’nin öncelik listesinde üst sıralara taşımış durumda. Ukrayna, Moldova ve Gürcistan’ın, Kremlin’in müdahalesinin ilk günlerinde ilettikleri AB üyelik başvurularıyla kendilerini kritik bir yol ayrımında bulan AB liderlerinin, bu konudaki geleneksel ayrılıklarını bir kenara bırakıp benzeri görülmemiş bir siyasi cesaret ve hızla hareket ederek, Birliğin kapılarını bu üç ülkeye açma kararı almaları, genişleme sürecinin geleceği bakımından bir dönüm noktası teşkil etti. 23-24 Haziran tarihli AB Zirvesi’nde, Ukrayna-Moldova-Gürcistan üçlüsüne AB perspektifi sunularak, Ukrayna ve Moldova’nın aday ülke ilan edilmesi; giderek daha da zorlu ve detaylı hâle gelen koşulluluk, yaygınlaşan veto kullanımı ve genişlemenin zamanlamasına dair görüş ayrılıkları nedeniyle felce uğrayan genişleme sürecine yeni bir dinamizm kazandırdı.

AB’nin bu üç ülkeye kapılarını açtığı bu kritik zirvenin hemen öncesine rastlayan ve son ana kadar Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic ile Arnavutluk Başbakanı Edi Rama’nın protesto edeceği konuşulan bir önceki AB-Batı Balkanlar Zirvesi’ne, her biri katılım sürecinin farklı aşamasında bulunan bölge ülkelerinin AB ile bütünleşme sürecinde yaşanan tıkanıklıktan duydukları memnuniyetsizlik damgasını vurmuştu. Ukrayna, Moldova ve Gürcistan’ın, Kremlin’in saldırganlığı karşısında AB’nin kapısını çalmaları, genişleme sürecinin Avrupa’nın istikrar ve güvenliğine uzun vadeli bir yatırım olduğu inancını pekiştirmekle kalmayıp, genişleme sürecinin diğer aday ve potansiyel aday ülkeler için de hızlandırılması zorunluluğunu ortaya çıkardı.

Bunun yanında Rusya ve Çin gibi farklı yönetişim modellerini savunan bölge dışı aktörlerin, bölgedeki kırılganlıkları kendi nüfuz alanlarını genişletmek ve Batı Balkanları istikrarsızlaştırmak için kullanabilecekleri endişesi, AB’yi Batı Balkanları yörüngesinde tutmak için daha fazla çaba harcamaya iten bir etken teşkil ediyor.

Genişleme sürecinde jeopolitik zorunlulukların tetiklediği bu yeni dinamizm Batı Balkan ülkelerinin AB ile bütünleşme sürecine de yansıdı. Kuzey Makedonya ve Arnavutluk, Üsküp’ün müzakere çerçeve belgesine tarihsel ve lengüistik gerekçelerle itiraz eden Bulgaristan’ın vetosunu kaldırmasının ardından temmuz ayında toplanan ilk hükümetler arası konferansla nihayet katılım müzakerelerine başlayabildi. Bir diğer önemli gelişme ise Avrupa Komisyonunun ekim ayında açıkladığı 2022 Genişleme Paketi’nde Bosna-Hersek’e aday ülke statüsü verilmesi yönünde görüş bildirmesiydi.

Tiran Zirvesi’nde Öne Çıkan Mesaj

Bu arka planla düzenlenen Tiran AB-Batı Balkanlar Zirvesi’nin, önceki zirvelere kıyasla genişleme sürecinin gidişatına yönelik daha umut verici bir atmosferde gerçekleştiği dikkat çekiyor. AB başkentleri arasında zirve sonuç bildirgesindeki sözcük seçiminde bile büyük tartışmalara sahne olan ve tabu kabul edilen “üyelik” ile “katılım süreci” ifadelerinin yerine daha muğlak “Avrupa perspektifi”nin tercih edildiği geçmiş zirvelerin aksine, bu zirvede kabul edilen Tiran Deklarasyonu’nda Batı Balkanların, “AB üyelik perspektifi”ne bağlılığının net şekilde vurgulanması, AB tarafında genişleme konusunda yaşanan tutum değişikliğinin göstergesi niteliğindeydi.

Birliğin; Batı Balkanların üyelik sürecine tam ve kesin bağlılığını teyit ettiği ve katılım sürecinin inandırıcı reformlar, adil ve titiz koşulluluk ve liyakat ilkesi temelinde hızlandırılması çağrısı, Tiran Deklarasyonu’nda yer bulan en önemli mesaj oldu. Bu kapsamda, AB’nin; Batı Balkanlardaki ortaklarının demokrasi, temel haklar ve hukukun üstünlüğü gibi değerler ve ilkelere olan bağlılığından memnuniyet duyduğu belirtilirken, yolsuzluk ve örgütlü suçlarla mücadele, iyi yönetişim, insan hakları, toplumsal cinsiyet eşitliği ve azınlık hakları gibi konularda bölge ülkelerinden ilave çaba beklediğinin altı çizildi.

ODGP’de Tam Uyuma Vurgu

Zirvede üzerinde önemle durulan bir diğer konu ise, 2022 Genişleme Paketi’nde de vurgulandığı gibi, Ukrayna savaşı bağlamında AB’nin Rusya’ya yönelik art arda kabul ettiği kapsamlı yaptırım paketleriyle daha da önem kazanan Ortak Dış ve Güvenlik Politikası (ODGP) açıklama ve tutumlarına uyum düzeyiydi. Rusya’ya yönelik yaptırımlara katılmayarak Kremlin ile avantajlı doğal gaz tedarik anlaşmaları imzalamayı sürdüren Sırbistan’a göndermede bulunan AB tarafı, gerilim tırmanırken Birlik ile ortak bir duruş sergilemenin, Batı Balkan ülkelerinin stratejik yöneliminin göstergesi olduğuna dikkat çekti. Bu kapsamda, Batı Balkan ülkelerine AB kısıtlayıcı tedbirleri de dâhil ODGP ile tam uyum yolunda hızlı ve sürekli ilerleme sağlamaları çağrısında bulundu.

Batı Balkan ülkeleri arasında Rusya’ya yönelik AB kısıtlayıcı tedbirlerine taraf olmayan tek ülke konumundaki Sırbistan’ın, BM Genel Kurulu’nun Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesini kınayan kararına destek vermesine karşın AB’nin tutumuyla çelişen eylemleri ve Kremlin ile yakın ilişkilerini sürdürmesi, 2022 Genişleme Paketi’nde de sert şekilde eleştirilmişti. Zirve öncesinde Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic’in, yaptırımlar konusunda AB tarafından gelebilecek baskılar ve  Kosova hükümetinin imza attığı tartışmalı atama kararına AB’nin tepki göstermemesi nedeniyle Tiran Zirvesi’ne katılıp katılmamakta tereddüt yaşadığı ve sonradan ülkesinin çıkarlarını savunmak için zirveye katılma kararı aldığı basına yansımıştı. Rusya ile Batı arasında ipler tamamen kopmuşken Tiran Deklarasyonu’nda, AB kısıtlayıcı tedbirlerine ve ODGP’ye tam uyuma yapılan vurgu, AB tarafının Belgrad üzerindeki baskıyı artırmaya hazır olduğunu gösteriyor. Nitekim AP, 23 Kasım’da Sırbistan ile katılım müzakerelerinin ancak Rusya’ya yönelik AB yaptırımlarına katılması ve AB ile bağlantılı reformlarda kayda değer ilerleme sağlaması koşuluyla ilerletilmesi çağrısında bulunan bir ilke kararı kabul etmişti. Zirveden iki gün sonra, benzer bir karara imza atan Hollanda Parlamentosu da Belgrad’ın Rusya’ya yönelik dış politika tercihlerinin AB dış politikasını zayıflattığını belirterek, vize fren mekanizması aracılığıyla Sırbistan ile vize serbestliğinin geçici olarak askıya alınması çağrısında bulundu. Tüm bunlar, yaptırımlara katılmadığı için aylardır eleştirilen ve bölgedeki diğer ülkelerden ayrışan Sırbistan’ın izlediği denge politikasında manevra alanının ciddi anlamda kısıtlandığı anlamına geliyor.

Tiran Zirvesi’nin Somut Çıktıları

Tiran’da bir araya gelen Batı Balkan ülkeleri ve AB liderleri, bölge ile Birlik arasında pratik alanlarda somut iş birliğini ilerletmeye yönelik bir dizi anlaşmaya da imza attı. AB ile Batı Balkan ülkelerinin önde gelen telekom operatörleri arasında, bölge ülkeleri ile AB arasında uluslararası dolaşım (roaming) ücretlerinin 2027’de tamamen kaldırılması hedefiyle, 1 Ekim 2023 itibarıyla kademeli olarak azaltılmasına yönelik bir anlaşma imzalandı. Bölge ülkeleri arasında mobil dolaşım ücretleri, 2014 yılında dönemin Almanya Şansölyesi Angela Merkel’in girişimiyle hayata geçirilen Berlin Süreci kapsamında imzalanan Bölgesel Dolaşım Anlaşması ile Temmuz 2021’de kaldırılmıştı. Batı Balkan ülkeleriyle dolaşım ücretlerinin kaldırılması, 2017’den beri gündemde olan bir konuydu. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in 14 Eylül 2022 tarihli Birliğin Durumu konuşmasında Ukrayna ile mobil dolaşım ücretinin kaldırılacağını açıklamasının ardından 80’i aşkın AP üyesi, Komisyon Başkanı’na hitaben ortak bir mektup kaleme alarak, Batı Balkan ülkeleriyle de dolaşım ücretlerinin kaldırılması çağrısında bulunmuştu. AB ile bölge ülkeleri arasındaki dolaşım ücretlerinin kademeli olarak kaldırılmasının iş dünyası ve turizm açısından fırsatlar yaratmanın yanında Batı Balkanlarda dijital dönüşümü de teşvik edeceği düşünülüyor.

Ukrayna-Rusya savaşı sonucunda tetiklenen krizlerin ele alındığı zirvede AB, enerji krizine karşı Batı Balkanların direncini artırmak ve bölgede yenilenebilir enerjiye geçişi teşvik etmek üzere, 2020’de sunduğu 9 milyar avroluk Batı Balkanlar Ekonomi ve Yatırım Planı kapsamında 1 milyar avro tutarındaki Enerji Destek Paketi’ni kabul etti. Bu paketin 500 milyon avrosunun doğrudan bütçe desteği olarak kırılgan hane halkları ve işletmelerin desteklenmesi için; kalan 500 milyon avroluk bölümünün ise yenilenebilir altyapı projelerine yatırım sağlanması için kullanılması planlanıyor.

Zirvede gençlik alanında da önemli bir adım atılarak Arnavutluk Başbakanı Rama’nın girişimiyle, Batı Balkanlardaki üniversitelerin Avrupa Üniversiteler Ağı’na katılımının önü açıldı. Avrupa Komisyonu Başkanı von der Leyen, bu girişimle Batı Balkan ülkelerinden öğrencilere, Avrupa’daki farklı üniversitelerde öğrenim görebilme ve bu üniversitelerin olanaklarına Tiran’dan çevrim içi olarak erişebilme imkânı sağlandığını duyururken, Rama’nın, Tiran’da aynı Bruges ve Natolin’deki gibi, avrokrat yetiştiren prestijli bir kurum olan Avrupa Koleji açılması vizyonunu desteklediğini dile getirdi.

Batı Balkanlar Üzerinden Artan Göç Baskısına Karşı

Batı Balkan güzergâhı üzerinden artan düzensiz göç baskısı da zirvenin başlıca gündem maddeleri arasındaydı. Batı Balkanlar üzerinden AB’ye düzensiz geçişlerde gerek ekonomik baskılar gerekse komşu bölgelerde alevlenen çatışmalar nedeniyle yaşanan büyük artış, bir süredir AB’de endişe yaratmaktaydı. 2022 yılının başından beri Batı Balkan güzergâhı üzerinden yapılan düzensiz geçişlerin, AB Sınır Koruma Ajansı-Frontex’in verilerine göre, geçen yıla kıyasla %168 oranında artarak 128 bin seviyesini görmesi, AB’yi Batı Balkan ülkeleriyle bu alanda iş birliğini artırmak için harekete geçirdi.

Avrupa Komisyonu zirveden bir gün önce kabul ettiği Batı Balkanlar Eylem Planı kapsamında; sınır yönetiminin güçlendirilmesi, hızlı sığınma prosedürleri, göçmen kaçakçılığıyla mücadele, geri kabul alanında iş birliğinin artırılması ve vize politikalarının uyumlulaştırılması olmak üzere beş sütun altında 20 operasyonel tedbir ortaya koydu. Eylem planı kapsamında, bölgeden düzensiz gelişleri önlemek için Batı Balkan ülkelerinin sınırlarına Frontex yetkililerinin konuşlandırılması söz konusu olabilecek. Hâlihazırda 500 Frontex yetkilisi AB dış sınırları ile Batı Balkan ülkelerinin sınırları arasında konuşlandırılmış durumda. Avrupa Komisyonunun İçişlerinden Sorumlu Üyesi Ylva Johansson’a göre, eylem planı Frontex yetkililerinin iki Batı Balkan ülkesinin arasına da konuşlandırılmasına imkân sağlayacak.

Komisyonun üzerinde önemle durduğu hususlardan biri de, Kosova dışında tümü AB ile vize serbestliğinden yararlanan Batı Balkan ülkelerinin, üçüncü ülkelere yönelik vize politikalarını AB vize rejimi ile uyumlu hâle getirmeleri. Bu noktada, eleştiriler 20’ye yakın üçüncü ülke ile vize muafiyeti anlaşması bulunan Sırbistan üzerinde yoğunlaşıyor. Ekim ayında, Avrupa Komisyonunun İçişlerinden Sorumlu Üyesi Johansson, Belgrad’ın vize politikasını AB ile uyumlu hâle getirmemesi durumunda, Birliğin Sırbistan vatandaşları için vize serbestliğini askıya alabileceğinin sinyallerini vermişti. AB’den gelen baskı üzerine yıl sonuna kadar AB vize politikasına uyum sağlama taahhüdünde bulunan Belgrad, Burundi ve Tunus ile imzaladığı vize muafiyeti anlaşmalarını askıya aldı.

Kosova’dan AB Üyelik Başvurusu Sinyali

Tiran Zirvesi’nde, Temmuz 2018’den beri vatandaşları için AB’den vize serbestliği elde etmeyi bekleyen potansiyel aday ülke statüsündeki Kosova’dan önemli bir açıklama geldi. Kosova Cumhurbaşkanı Vjosa Osmani, ülkesinin yıl sonuna kadar AB üyeliği için başvuruda bulunacağını açıkladı. 2008 yılında bağımsızlığını ilan eden Kosova, hâlihazırda AB ile ilişkilerini Nisan 2016’da yürürlüğe giren İstikrar ve Ortaklık Anlaşması temelinde yürütüyor. İspanya, Slovakya, Romanya, Yunanistan ve GKRY’nin, Kosova’nın bağımsızlığını tanımaması ise AB’nin ortak bir tutum belirlemesini zorlaştıran bir etken olarak varlığını sürdürüyor. 2030 yılında AB’ye katılmayı uman Priştine, beş AB üyesi tarafından tanınmamanın ilk etapta bir engel teşkil etmeyeceği görüşünde.

Bilindiği üzere, hem Kosova’nın hem de Sırbistan’ın AB ile bütünleşme sürecinin akıbeti, AB arabuluculuğunda yürütülen Belgrad-Priştine diyaloğu kapsamında ilişkilerin sürdürülebilir şekilde normalleştirilmesine yönelik hukuken bağlayıcı bir anlaşmaya varılmasına bağlı. Diyalog kapsamında bugüne kadar varılan anlaşmaların uygulama sicili ise sorunlu seyrediyor. Geçen ay Kosova hükümetinin, Sırp makamları tarafından verilen araç plakalarını toplatması, etnik Sırpların çoğunlukta yaşadığı Kosova’nın kuzeyinde tansiyonun yükselmesine yol açmış; plaka gerilimi, AB’nin arabuluculuk çabalarıyla çözüme kavuşturulabilmişti. Araç plakaları konusunun çözülmesinin sağladığı ivmeyle, Tiran Zirvesi marjında olumlu bir gelişme yaşandı ve bir yıldan az sürede ilişkilerin normalleştirilmesine yönelik anlaşmaya varılabilmesi hedefiyle hazırlanan uzlaşı metni her iki tarafa sunuldu.

Zirvenin Ardından Bosna-Hersek’e Adaylık Statüsü

Ukrayna-Rusya savaşının şekillendirdiği yeni jeopolitik ortam, AB’yi bir dönem en başarılı dış politika aracı olan genişlemeyi yeniden keşfetmeye zorlarken, AB’nin Batı Balkanların üyelik perspektifine bağlılığına yönelik soru işaretlerine Tiran Zirvesi’nde kabul ettiği sonuç bildirgesiyle son noktayı koyduğu görülüyor. Tiran Zirvesi’nde, son yıllarda gerçekleşen zirvelere kıyasla genişlemenin geleceğine dair net ve iyimser mesajlar verildiği dikkat çekiyor. Öte yandan verilen bu olumlu mesajlar, her biri AB ile bütünleşme sürecinin farklı aşamalarında olan Batı Balkan ülkelerinin önünde uzun ve zorlu bir sürecin olduğu gerçeğini değiştirmiyor. 

Tiran Zirvesi’nin ardından, dikkatler 15-16 Aralık tarihlerinde gerçekleşecek AB Liderler Zirvesi’ne çevrilmiş durumda. 13 Aralık’ta, zirveye hazırlık niteliğinde toplanan AB Genel İşler Konseyi, Komisyonun tavsiyesi doğrultusunda hareket ederek Bosna-Hersek’e aday ülke statüsü verilmesine yeşil ışık yaktı. Kararın, AB liderleri tarafından onaylandıktan sonra resmiyet kazanması bekleniyor. AB liderlerinin Bosna-Hersek’e aday ülke statüsü verilmesini onaylamaları, genişlemede yakalanan yeni ivmeyi teyit eden güçlü bir sinyal teşkil edecek.

Bu adım aynı zamanda, AB’nin haziran ayında Ukrayna, Moldova ve Gürcistan’ın üyelik başvurularına ilişkin aldığı kararlarla genişlemenin odağının bu ülkelere kaydığı ve Batı Balkan ülkelerinin genişleme sürecinde geri plana düştüğü yönündeki algıyı da düzeltmeyi amaçlıyor. Çoğu analistin sembolik bir adım olarak nitelendirdiği bu kararın, ülkenin siyasi elitini de AB reform gündemi konusunda harekete geçmeye teşvik edeceği düşünülüyor.

Aday ülke statüsünün, Bosna-Hersek’in hemen müzakerelere başlayacağı anlamına gelmediğini belirtmek gerekiyor. Ülkenin katılım müzakerelerine başlayabilmesi için Komisyonun 29 Mayıs 2019 tarihli görüşünde (avis) ortaya koyduğu; demokrasi, temel haklar, hukukun üstünlüğü ve kamu yönetimi reformu alanlarındaki 14 kilit öncelikte tatmin edici bir sicil oluşturması gerekecek.

Bosna-Hersek’in aday ülke ilan edilmesinin ardından ise Kosova’nın, Tiran Zirvesi’nde duyurulduğu gibi önümüzdeki günlerde AB üyelik başvurusunda bulunması bekleniyor. Genişleme sürecinde yaşanan jeopolitik ivmenin hızlandırdığı tüm bu gelişmeler, 2022 yılının Batı Balkanların AB ile bütünleşme süreci açısından umut verici bir ortamda sona ereceğine işaret ediyor.

Yeliz Şahin, İKV Kıdemli Uzmanı