AB GÜNDEMİ: Ormansızlaşmaya ve Orman Bozulmasına Karşı AB’den Yeni Adım
Ormansızlaşmaya ve Orman Bozulmasına Karşı AB’den Yeni Adım
Dünyanın yaklaşık %31’ini kaplayan ormanlık alanlar, insanların ve hayvanların hayatta kalmalarına çok önemli katkılarda bulunurken, aynı zamanda insanlara yeni iş olanakları yaratıyor. Bunun yanında, karbon yutağı olarak işlev gören ormanlar bu özellikleri sayesinde iklim değişikliği ile mücadelede de önemli bir rol oynuyor. Ancak, BM Gıda ve Tarım Örgütü (Food and Agriculture Organization - FAO) verilerine bakılacak olduğunda, 1990 ile 2020 yılları arasında 420 milyon hektarlık bir alanın ormansızlaştırılmış hâle geldiği görülüyor. 420 milyon hektar AB’nin yüzölçümünden bile büyük bir alanı temsil ederken, AB’de gerçekleştirilen tüketimin bu kaybın %10’una neden olduğu hesaplanıyor. Ayrıca, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (Intergovernmental Panel on Climate Change - IPCC) tarafından açıklanan verilere göre, 2007 ile 2016 yılları arasında insan kaynaklı toplam sera gazı emisyonlarının %23’ünün tarım, ormancılık ve diğer arazi kullanımından gerçekleştiği görülüyor. Tüm bu bilgilerin ışığında, biyoçeşitliliğin korunması ve iklim değişikliği ile mücadelede ormanların önemi bir kez daha gözler önüne seriliyor.
Kanada’nın Montreal şehrinde 7 Aralık’ta başlayan ve 19 Aralık’a kadar devam edecek olan Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi 15’inci Taraflar Konferansı (Conference of the Parties to the Convention on Biological Diversity?- COP15), biyoçeşitliliği korumayı ve doğayı iyileştirmeyi amaçlamakta. Konferanstan beklenen de 2015 yılında ortaya koyulan Paris Anlaşması’na benzer bir anlaşmanın ülkelerin imzasına sunulması. Bu konferansta AB'yi temsil eden Komisyon, biyoçeşitliliği ve ekosistemleri korumak, eski hâline getirmek, sürdürülebilir şekilde kullanmak ve bunlara yatırım yapmak için iddialı bir küresel anlaşma yapmak üzere tüm taraflarla birlikte çalışmayı amaçlıyor. Tam da bu bağlamda AB, COP15 Biyoçeşitlilik Konferansı öncesi tüm taraflarına örnek olacak yeni bir gelişmeye imza attı: ortaya koyulduğu tarihten bu yana geçen bir yılın ardından AP ve AB Konseyi, ormansızlığa neden olmayan tedarik zincirlerine ilişkin bir AB Tüzüğü üzerinde anlaşmaya vardı.
Tüzüğün Arka Planı
Günümüzde, üretimiyle ormansızlaşmaya ve orman bozulmasına neden olan soya, biftek, palm yağı, kereste, kakao ve kahve gibi emtialar aynı zamanda AB’nin de önemli bir oranda ithal ettiği ürünlerden bazıları. Bu nedenle, Avrupa Komisyonu 21 Kasım 2021 tarihinde AB kaynaklı ormansızlaşma ve orman bozulmasını azaltmaya yönelik bir Tüzük önerisi ortaya koydu. Bu yeni kurallar, ormansızlaşmaya neden olmayan ürünlerin kullanımını teşvik ederek ve AB’nin küresel ormansızlaşma ve orman bozulmasını azaltarak sera gazı emisyonlarını ve biyoçeşitlilik kaybını azaltmayı amaçladı.
Üzerinde anlaşma sağlanan yeni Tüzük, soya, palm yağı, kauçuk, kereste, kakao, kahve, büyükbaş hayvan ve bu ürünlerden üretilen biftek, deri, çikolata ve mobilya gibi ürünleri AB pazarına sokan veya bu ürünlerin ihracatını yapan operatörler için zorunlu gerekli özen yükümlülükleri (due diligence) ortaya koyuyor. Böylece, yalnızca yasal olan ve ormansızlaşmaya neden olmayan ürünlerin AB pazarına girmesinin sağlanması amaçlanıyor.
Yeni kurallara göre şirketlerin, tedarik ettikleri malların uygunluğunu kontrol etmek amacıyla, yetiştirildikleri tarım arazileri hakkında kesin coğrafi bilgileri toplamaları gerekecek. Bu noktada Üye Devletlerin, kurallara uyulmaması durumunda etkili ve caydırıcı cezaların koyulmasını ve uygulanmasını sağlaması gerekiyor. Bununla birlikte, Tüzük kapsamına giren malların listesi, değişen ormansızlaşma modelleri gibi yeni veriler dikkate alınarak düzenli olarak gözden geçirilecek ve güncellenecek.
Komisyon, bahsi geçen yedi malın ve bunlardan yapılan ürünlerin üretimi için yapılan tarımsal genişlemeyi de dikkate alarak, ülkeleri veya bazı bölgelerini ve bunların ormansızlaşma ve orman bozulması riskini “yüksek”, “standart” veya “düşük risk” olarak değerlendiren bir kıyas sistemi yürütecek. Bu durumda, şirketlerin alması gereken yükümlülükler, ürettikleri ürünlerin risk düzeyine bağlı olarak belirlenecek. Bu yükümlülükler AB'nin ormansızlaşmayı durdurmak için ortak ülkelerle birlikte çalışmasına rehberlik ederken, aynı zamanda yerel toplulukların ve yerli halkın durumuna da dikkat çekiyor olacak.
Bu kurallar yalnızca AB sınırlarında uygulanmakla kalmayacak. Uluslararası alanda AB, yeni kuralların etkili bir şekilde uygulanmasını sağlamak ve gerektiğinde üretici ülkelere yardımcı olmak için hem üretici ve tüketici ülkelerle ikili olarak hem de ilgili çok taraflı forumlarda angajmanını artırmayı amaçlıyor.
Yeni kurallar, yalnızca sera gazı emisyonlarını ve biyoçeşitlilik kaybını azaltmakla kalmayacak. Yerli halklar ve dünyanın dört bir yanındaki yerel topluluklar da dâhil olmak üzere yaşamlarını sürdürebilmek için büyük ölçüde orman ekosistemlerine güvenen milyonlarca insanın geçim kaynaklarının güvence altına alınmasına yardımcı olacak.
Sırada Ne Var?
Tüzüğün yürürlüğe girmesi için önce AP ve AB Konseyi tarafından resmî olarak kabul edilmesi gerekiyor. Tüzüğün yürürlüğe girmesinin ardından, operatörlere ve ticaret erbaplarına yeni kuralları uygulamaları için 18 aylık bir süre tanınacak. Ancak, mikro ve küçük işletmeler, diğer özel hükümlerin yanı sıra daha uzun bir uyum sürecinden yararlanabilecek.
21 Kasım 2021 tarihinde ortaya koyulan ormansızlaşmaya neden olmayan ürünlere ilişkin yasa teklifi soya, büyükbaş hayvan, palm yağı, kereste, kakao ve kahve olmak üzere altı ürünü kapsarken, AP ve AB Konseyi yedinci olarak kauçuğu da yönetmelik kapsamına aldı. Başta belirtilen altı ürünün AB’deki üretiminin ve tüketiminin azaltılmasıyla her yıl en az 31,9 milyon ton karbon emisyonunun atmosfere salınımının önlenmesi ve en az 3,2 milyar avroluk bir ekonomik tasarruf sağlanması beklenirken, kauçuğun da listeye alındığı son hâliyle Tüzüğüny çok daha fazla sera gazı emisyonu azaltımı ve ekonomik tasarruf sağlayacağı düşünülüyor.
N. Melis BOSTANOĞLU, İKV Uzmanı