İKTİSADİ KALKINMA VAKFI
E-Bülteni
İKTİSADİ KALKINMA VAKFI
E-Bülteni

AB GÜNDEMİ: AB’den Yeni Ortak Tarım Politikası ve Türkiye’de Tarım ile İlgili Alınan Yeni Önlemler

Sürdürülebilirlik ve iklim hedefleriyle uyumlu politikaları içeren ve 1 Ocak 2023 itibarıyla yürürlüğe girecek olan AB’nin yeni Ortak Tarım Politikası’nın, Türkiye’nin 2023 yılı için belirlediği planlama ile karşılaştırılması önem arz ediyor.
AB GÜNDEMİ: AB’den Yeni Ortak Tarım Politikası ve Türkiye’de Tarım ile İlgili Alınan Yeni Önlemler

AB’den Yeni Ortak Tarım Politikası ve Türkiye’de Tarım ile İlgili Alınan Yeni Önlemler

Daha adil, daha yeşil ve daha yüksek bir performans temelli yeni Ortak Tarım Politikası (OTP), 1 Ocak 2023 itibarıyla yürürlüğe girecek. 2023-2027 aralığını kapsayacak olan yeni OTP ile bir yandan tarımsal üretim ve kırsal alanların yeşil dönüşüme uyumluluğunun artırılması amaçlanırken aynı zamanda Çiftlikten Çatala ve biyoçeşitlilik stratejilerinde de ilerleme kaydedilmesi hedefleniyor.

OTP’nin reformu için 1 Haziran 2018 tarihinde Komisyon tarafından bir yasama teklifi sunulmuştu. 2021-2027 aralığını kapsayan dönem için belirlenen 387 milyar avroluk tarım bütçesinin başladığı dönemde Komisyon, AB Konseyi ve AP arasında gerçekleştirilen üçlü görüşmeler, 2 Aralık 2021 tarihinde uzlaşıyla sonuçlanmıştı. Buna göre Üye Devletler, 31 Aralık 2021’den itibaren OTP ile ilgili stratejik planlarını Komisyona ulaştıracak ve Komisyonun her bir stratejik planı onaylamasının ardından OTP reformu yürürlüğe koyulacaktı. Yeni OTP uyarınca tamamlayıcı ulusal katkılar da dâhil 307 milyar avroluk bir kamu bütçesi oluşturulacak.

2023-2027 Aralığı İçin Avrupa’da Neler Hedefleniyor?

Ukrayna savaşının başlamasının ardından ham madde ve enerji fiyatlarındaki dalgalanmaların yanında COVID-19 salgını ile başlayan ve günümüze kadar süregelen gıdaya erişim ve gıdanın dağıtımıyla ilgili lojistik sorunları ışığında Komisyon, tarım ve gıda sektörlerinin dayanıklılığını geliştirmek, yenilenebilir enerji üretimini artırmak ve suni ya da kimyasal gübreye bağımlılığı azaltmak üzere Üye Devletlere OTP Stratejik Planlarını gözden geçirme çağrısında bulundu. Ayrıca yeni OTP kapsamında Komisyon tarafından Stratejik Planların yakından takibi yapılarak uygulama sürecinde aksayan noktalarla ilgili değişiklik önerilerinde bulunulacak.

Yeni dönemde daha adil, daha yeşil ve daha toplumsal bir OTP’ye yönelik toplamda belirlenen 10 hedefin takip edilmesi bekleniyor.

Daha adil bir OTP hedefiyle:

-Bütçe içinden 20 milyar avro, doğrudan ödemeler için ayrılacak ve “iyi tarım ve çevre koşulları için güçlendirilmiş temel standartlar” (good agriculture and environmental conditions – GAEC) çerçevesinde belirlenen kritere uygunluk esasına göre dağıtılacak. AB içindeki tarım arazilerinin yaklaşık %90’ında bu kritere uygun olarak üretim yapılması hedefleniyor.

-Verilecek destekler ihtiyaca göre belirlenecek. Başka bir ifadeyle, daha fazla ihtiyaç duyan üreticilere daha yüksek düzeyde kamu desteği sağlanacak. Bu doğrultuda, 25 Üye Devlette bulunan küçük ve orta ölçekli çiftlikler, tüm doğrudan ödemelerin %10,6’sına tekabül eden bir ödeme (yılda yaklaşık 4 milyar avro) kapsamında daha yüksek gelir desteği alacak.

-Krizlerle mücadele edebilmeleri için çiftçilerin %15’inin sigorta primlerine abone olması ve yatırım fonlarına katılması sağlanacak.

-Gelecekte yaşanması muhtemel krizlerle mücadele için OTP kapsamında yıllık en az 450 milyon avro değerinde yeni bir finansal rezerv oluşturulacak.

-Proteinli ürünlere/baklagillere verilen destek düzeyi 2022’ye kıyasla %25 artırılacak. Bu önlemin AB içindeki çiftçilerin ithalata ve belirli gübrelerin kullanımına olan bağımlılığını azaltmaya yardımcı olması öngörülürken zorluk yaşanan sektörlere verilecek olan üretimle entegre destekler sayesinde çiftliklerin %21’ine ulaşılması hedefleniyor.

Daha yeşil bir OTP hedefiyle:

-OTP bütçesinin %32’sine tekabül eden 98 milyar avroluk bölümü; iklim, su, toprak, hava, biyolojik çeşitlilik ve hayvan refahıyla ilgili önlemler için ayrılacak. Ayrıca doğrudan ödemelerin %24’ü eko-planlar (iklim dostu tarım uygulamaları) için ayrılmakla birlikte, tüm planlardaki kırsal kalkınma harcamalarının %48’i de çevre ve iklim hedeflerini destekleyecek.

-Üretim süreçlerinde oluşan karbonun toprakta veya biyokütle enerjisine dönüştürülmek üzere depolanması ve organik gübrelerin kullanımı ve tarımsal ormancılık yoluyla sera gazı salınımının azaltılması teşvik edilecek.

-OTP destekli ekilebilir arazinin yaklaşık %85’inde ekim nöbeti yapılması hedefleniyor. Böylelikle AB, haşere ve hastalık döngülerini bozmak ve pestisitlerin kullanımını ve pestisitlerden kaynaklanan riskleri azaltmak istiyor. Bu hedefin hayata geçirilmesi için AB’deki tarım arazilerini işleyen çiftçilerin %26’sından fazlası bu kapsamda desteklenecek.

-Üye Devletlerin 2030’da organik tarım arazilerini %5’ten %30’a çıkarmaya yönelik hedeflerine katkıda bulunmak üzere, organik tarım için ayrılan desteğin, 2027’ye kadar, 2018’de destek verilen alanların yaklaşık iki katı oranda tarımsal araziye ayrılması hedefleniyor.

-Çiftliklerde yenilenebilir enerji üretimi için planlanan yatırımların AB’nin enerji üretim kapasitesine 1556 MW’lık bir katkı sağlaması amaçlanıyor.

Daha toplumsal bir OTP için:

-Yeni OTP programında AB’nin kırsal alanlarıyla ilgili, Türkiye’nin de dersler çıkarılabileceği önemli çıktılar yer alıyor. Özetle kırsal alanlarda nüfusun azalması, temel hizmetlere erişim, istihdam fırsatları ve altyapı yetersizliği gibi sorunların derinleştiğiyle ilgili veriler sıralanıyor. OTP sayesinde AB içindeki kırsal alanların sosyoekonomik dokusuna daha fazla yatırım yapılacağının altı çiziliyor.

-AB ülkeleri, doğrudan ödeme bütçelerinin en az %3’ünü gelir ve yatırım desteği veya başlangıç yardımı şeklinde genç çiftçilere dağıtmakla yükümlü olacak. Toplam 8,5 milyar avroluk bir kamu harcaması, genç çiftçilerin ilk faaliyet yıllarında işlerini kurmaları, yatırım yapmaları ve yatırımları sürdürülebilmeleri için ayrıldı. 2023-2027 yılları aralığı için toplamda 377 bin yeni genç çiftçinin tam kapasite çiftlik kurması hedefi belirlendi. Bu sayede kırdan kente göçün kontrol edilebilmesi ve tarımsal nüfusun korunması amaçlanıyor.

-Toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadınların çiftçiliğe katılım oranının artırılması hususuna OTP Stratejik Planlarında ilk kez yer verildi. Henüz nicel bir hedef belirlenmemiş olsa da AB, Üye Devletlerden bu soruna temas etmelerini ve tespit edilen zorluklarla mücadele için neler yapılabileceği üzerine fikir geliştirmelerini bekliyor.

-“LEADER yaklaşımı” olarak isimlendirilen yerel kalkınma stratejisi uyarınca kırsal kalkınma için tahsis edilen Avrupa tarım fonunun (European Agricultural Fund for Rural Development - EAFRD) %7,7’sinin doğrudan yerel kalkınma için kullanılması kararlaştırıldı. Takriben 5 milyar avroya tekabül eden bu meblağ ile Avrupa kırsal nüfusunun %65’inin bu finansmandan yararlanması bekleniyor.

-OTP tarihinde ilk defa ödemeler belirli bir AB sosyal politika ve çalışma standartlarına uyum ile koşullandırıldı. Buna göre OTP bütçesinden yararlanan üreticiler, çiftliklerdeki çalışma koşullarını iyileştirmek üzere teşvik edilecek. Bu sayede en az 400 bin yeni istihdam olanağı oluşturulması ve kırsal alanlarda yaşamayı ve çalışmayı daha cazip hâle getirecek yatırımların desteklenmesi hedefleniyor.

-Altı milyondan fazla insanın OTP tarafından finanse edilen tarımsal eğitim programlarından doğrudan yararlanması veya Avrupa İnovasyon Ortaklığı kapsamındaki projelere katılması bekleniyor.

Peki Türkiye’yi 2023’te Neler Bekliyor?

Ticaret fazlası verdiği en büyük sektörlerden biri olan tarımda, Türkiye’nin “net ihracatçı” bir ülke olduğu bilinirken son dönemde etkileri şiddetle hissedilen devalüasyon politikası, ham madde fiyatlarındaki ciddi artış ve gübre, yem ve enerji başta olmak üzere tüm girdi maliyetlerindeki yükseliş nedeniyle üreticilerin 2022’yi olumlu bir şekilde tamamladığını iddia etmek çok da mümkün değil. 2023’e girmeden hemen önce yeni döneme dair belirlenen destekler, hedefler ile şimdiye kadar alınan ve yıl boyunca alınacak önlemler ise geleceğe dair soru işaretlerini çözmek için pek yeterli görünmüyor.

Bunlardan birincisi destekler ile ilgili. 25 Ekim 2022 tarihinde Gaziantep’te demeç veren Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, 2022 yılında 25,8 milyar lira olan tarımsal desteklerin 2023 yılında 54 milyar liraya yükseltileceğini duyurmuştu. 9 Aralık 2022 tarihinde TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilen Tarım ve Orman Bakanlığı bütçesinin %106,9’luk bir artışla 133,7 milyar lira olduğu bir yerde tarımsal destekler, bütçenin %40,4’ünü oluşturacak. Ayrıca Bakan Kirişci, tarımsal yatırımlarda genç nüfusun katılımını artırmak üzere bir Tarım Orman Gençlik Konseyi’nin de kurulacağını kaydetti.

Henüz açıklanmayan 2022 verilerine göre, tarım ürünleri ihracatının 30 milyar dolara yaklaşan bir değerde olduğu tahmin edilirken, Bakanlığın 2023 yılı için belirlediği ihracat hedefi ise 36 milyar dolar. Bir yandan bu hedefi gerçekleştirmek, diğer yandan da ekonomik ahvalin üreticinin üzerinde yarattığı olumsuz etkileri hafifletmek amacıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla Tarım ve Kredi Kooperatifleri/Gübretaş, kimyevi gübrede %13’e varan, yemde ise %5’e varan indirim yaptı. Ayrıca Tarım ve Kredi Kooperatifleri, ham madde fiyatlarında bir artış yaşansa bile 2023 yılının Nisan ayına kadar fiyatları donduracak.

Bunlara ilaveten Tarım ve Orman Bakanlığı, 2023 yılında Tarım Kanunu ve tarımla ilgili bazı kanunlarda değişiklik yapmaya hazırlanıyor. Ekonomi gazetesinde yayımlanan habere göre Bakanlık tarafından hazırlanan “Tarım Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Taslağı” neredeyse tamamlanmış durumda. Kanun, “tarımsal üretimin planlanması, gıda güvencesi ve sürdürülebilirliğin tesis edilmesi için” çiftçilerin üretim yapmadan önce Bakanlıktan izin almasını, izin almayan üreticilerin cezalandırılmasını, sözleşmeli üretim şartlarının yeniden düzenlenmesini, kenevire kota getirilmesini ve iki yıl ve daha fazla süredir ekilmeyen arazilerin Bakanlık tarafından başka üreticilere kiralanabilmesini öngörüyor.

Sonuç

2023-2027 yılları aralığı için belirlenen yeni OTP ile AB, tarımsal üretimini yeşil dönüşüme uygun bir şekilde dönüştürmek, daha fazla yatırımcıyı teşvik etmek, organik tarım ve iyi tarım uygulamalarını geliştirmek, tarımsal düzenlemeler ile kırsal kalkınmayı desteklemek ve tarımsal üretimi toplumsallaştırmak istiyor. Bu hedefler için belirlenen kamu bütçesi ise 307 milyar avro.

AB’nin 2023 yılı için öngördüğü bütçe 73,76 milyar avro iken bir “net ihracatçı ülke” olan Türkiye’nin 2023 yılı için kararlaştırdığı kamu bütçesi ise yaklaşık 2 milyar 711 milyon avroya tekabül ediyor. Özellikle de kırdan kente göçün oldukça yüksek olduğu Türkiye’de sektörün sürdürülebilirliğini sağlamak için daha radikal önlemler almaya ve kamunun daha fazla sorumluluk almasına ihtiyaç duyulduğu su götürmez bir gerçek. Örneğin Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) verilerine göre kayıtlı çiftçi sayısı 2008’de 1 milyon 127 bin iken 2021 yılı sonu itibariyle bu sayı, 512 bine kadar gerilemiş durumda. Bu da son 10 yılda çiftçi sayısının yaklaşık %55 oranında azaldığına işaret. AB’de ise 2020 yılında 8,7 milyon insan çiftçilikle geçimini sürdürüyordu. Basit bir hesapla AB’nin 2023 yılı için belirlediği bütçeden kişi başına düşen pay, 8 bin 478 avro iken Türkiye’de bu oran, 4 bin 929 avroya karşılık geliyor. Ancak bu veri, ortalama tarım işletme alanı büyüklüğü konusunda yapılacak bir karşılaştırma ile sorunlu bir hâle geliyor. Tarım işletme alanı büyüklüğü İngiltere’de ortalama 538 dönüm, Fransa’da 521 dönüm ve ABD’de 1500 dönüm iken Türkiye’de bu ortalama 61 dönüme düşüyor. Bununla birlikte, işletmelerin yarısından fazlası 5 hektarın altında, %83’ü ise 10 hektarın altında bir alanda üretim yapıyor. Dolayısıyla, desteklerin adil bir şekilde dağıtımı konusunda OTP’nin referans alması üretimdeki gelirlerin artması ve genç nüfusun tarıma yönlendirilmesi için önemli bir referans noktası olarak ele alınmalı.

Öte yandan gübre ve yem fiyatları için yapılan indirimlerin üreticilere yansımasının nasıl olacağı bir diğer merak konusu. Son bir yılda yaklaşık %193 oranında artan gübre fiyatlarının güncel hâline yapılan %13’lük; %141 artan yem fiyatlarının güncel hâline yapılan %5’lik indirimin tarım piyasasına bir rahatlık getirip getirmeyeceğini takip etmek gerekecek. Ukrayna Savaşı’ndan sonra yoğunlaşan tahıl krizine karşı alınan önlemlerden biri, Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) tarafından çiftçiye verilen desteklerdi. TMO tarafından yayımlanan rapor da bunun nispeten başarılı olduğunu gösteriyor. 2022 yılında üreticilerin buğday ve arpa ekimine ciddi bir şekilde yöneldiği, buna karşın Türkiye’nin dışa bağımlı olduğu pamuk ve ayçiçeği üretimine rağbetin azaldığı ve bu nedenle Türkiye’nin 2023 yılında daha yoğun bir şekilde ayçiçeği ve pamuk ürünleri ithalatı yapacağı beklentilerine raporda yer veriliyor. Özetle, Türkiye’nin tarım alanında gerek sektör içi gerekse de sektör dışı birçok etmen nedeniyle yapısal sorunlarını çözemediği ve dolayısıyla potansiyelini gerçekleştiremediğini belirtmekte fayda var.

Erdem TEKÇİ, İKV Uzman Yardımcısı

Diğer Yazılar