İKTİSADİ KALKINMA VAKFI
E-Bülteni
İKTİSADİ KALKINMA VAKFI
E-Bülteni
16-28 ŞUBAT 2023

AB GÜNDEMİ: Avrupa’da Seçim Rüzgarı: GKRY’de Yeni Cumhurbaşkanı Hristodulidis

Avrupa’da Seçim Rüzgarı: GKRY’de Yeni Cumhurbaşkanı Hristodulidis

2023 yılının ilk aylarında, AB’de pek çok seçim süreci yaşandı. Seçimlerin sonuçlarına bakıldığında merkez sağ ve muhafazakarların yükselişte olduğu görülüyor. GKRY’de değişen hükümet sonrasında Türkiye’yle ilişkilerde yeni bir sayfa açılır mı sorusu ortaya çıkarken, Avrupa’da yapılan seçimlerin sonucunda merkez sağın hem hükümetler hem de yerel yönetimler bazında kuvvetlendiği görülüyor. 

GKRY Seçimlerinin Galibi Hristodulidis

İlk turunun 5 Şubat 2023 tarihinde gerçekleştiği GKRY cumhurbaşkanlığı seçimlerinde hiçbir aday tek başına seçilebilecek çoğunluğu elde edemedi. Bağımsız olan fakat ağırlıklı olarak merkez sağ seçmenin desteklediği Nikos Hristodulidis %32,4, aşırı solu temsil eden AKEL’in (Emekçi Halkın İlerici Partisi) desteklediği diğer bağımsız aday Andreas Mavroyannis ise %29,60 oranında oy aldı. İktidardaki muhafazakar DISY Partisinin lideri Averof Neophytou ise oyların % 26,1’ini alabildi.  

Bu doğrultuda bu iki isim, 12 Şubat 2023 tarihindeki ikinci turda yeniden yarıştı. 13 Şubat 2023 tarihinde kesinleşen sonuçlara göre GKRY’nin sekizinci başkanı 49 yaşındaki eski Dışişleri Bakanı Nikos Hristodulidis oldu. İkinci tur sonuçlarından anlaşılacağı üzere kıyasıya bir rekabet ortamının oluştuğunu söylemek mümkün. 204.633 oy ile oyların %51,9’unu alan Nikos Hristodulidis’e karşı Andreas Mavroyannis, 189.592 seçmenden oy alarak %48,1’lik bir oy oranına sahip oldu. aldı. GKRY’nin yeni Cumhurbaşkanı Nikos Hristodulidis’in seçilmesi, Türkiye-GKRY ilişkileri, Türkiye’nin AB’ye üyeliği süreci, Doğu Akdeniz, Ege Denizi ve Kıbrıs sorunu gibi konuların nasıl şekilleneceği sorusunu akıllara getirdi.

2018-22 arasında ikinci Anastasiadis hükümetinde Dışişleri Bakanı ve 2014-18 arasında hükümet sözcüsü olarak görev yapan yeni Cumhurbaşkanı Nikos Hristodulidis, kariyerinin büyük bölümünde diplomat olarak çalıştı. 2003 yılında Atina Üniversitesi’nde siyaset bilimi alanında doktorasını tamamladı. 2007-10 arasında Kıbrıs Üniversitesinde öğretim üyeliği yaptı. Ocak 2022’de bağımsız aday olarak Cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılmak için görevinden istifa etti. Nikos Hristodulidis’in adaylığı Demokratik Parti (DIKO), Sosyal Demokrasi Hareketi (EDEK), Demokratik Cephe (DIPA) ve Dayanışma Hareketi partilerinin desteğini aldı. Aşırı sağ ELAM Partisi ile de ittifak oluşturmaya açık olduğunu ifade etmişti.

Genelde merkez ve merkez sağ kesimin oylarını alan Nikos Hristodulidis’i destekleyen kitlenin Kıbrıs’ın birleşmesi konusundaki görüşlerinin  genellikle oldukça olumsuz olduğu görülüyor. Nikos Hristodulidis’in yaklaşımı da oldukça milliyetçi ve şahin çizgiye yakın. Ancak iyi haber gerek dışişleri akanlığı sırasında ve cumhurbaşkanı adayı olarak yürüttüğü kampanyada müzakerelerin yeniden başlamasına destek vermesinde yatıyor. Konuyla ilgili daha önce yaptığı açıklamalara bakıldığında, adada iki tarafın yeniden birleşmesi için müzakerelere öncelik verdiği görülüyor. Önceki Yunanistan Başbakanı Çipras ile yaptığı bir görüşmede “öncelikli hedefin adanın yeniden birleşmesi olduğunu” belirtmiş, Mayıs 2018’de BM’ye resmen adada iki tarafın yeniden birleşmesine yönelik müzakerelere hızla yeniden başlanması yönünde başvuruda bulunmuş ve önceki AB Dış ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Mogherini ile yaptığı görüşmede Kıbrıs müzakerelerinin yeniden başarısızlığı uğraması “lüksünü” göze alamayacaklarını ifade etmişti.

Kıbrıs’ta iki taraf arasında BM himayesindeki müzakerelerin yeniden başlamasına yeşil ışık yakan Hristodulidis, Kıbrıs müzakereleri ile ilgili BM tarafından hazırlanan çerçevenin de yeniden görüşülmesi gerektiğini öne sürüyor. Nikos Hristodulidis son olarak konuyla ilgili şu açıklamada bulundu: “BM ve AB ilkeleri doğrultusunda, Kıbrıs sorununun çözümünde yapıcı rol oynayabilecek tüm güçler ve bölgedeki ülkeler ile ilişkilerimizi geliştirmeye devam edeceğiz”.

Hristodulidis'in geçmişte Türkiye’nin Kıbrıs açıklarındaki sondaj faaliyetlerine yönelik sert tepkisini ifade ettiğini kaydedelim. Ayrıca enerji konusuda İsrail ile işbirliğinin geliştirilmesi, East Med boru hattı projesi ve Exxon mobil’in 10. Blokta sondaja başlaması konusunda girişimlerde bulunmuştu.

Konuyla ilgili yorumcular, Nikos Hristodulidis’in Kıbrıs’ın yeniden birleşmesi için görüşmelerin yeniden başlaması konusuna öncelik verdiğini söylemesine rağmen, müzakerelerin başarıya ulaşmasının oldukça zor olacağını belirtiyor. Atina merkezli düşünce kuruluşu Eliamep’te politika danışmanı olarak görev yapan Kleopatra Kitti’ye göre, yeni kurulacak hükümet aşırı miliyetçi bir yaklaşıma sahip ve iki toplumlu, iki bölgeli bir federasyon çözümünü desteklemeleri olasılıklar dahilinde gözükmüyor.  

Öte yandan, Nikos Hristodulidis seçim kampanyası sırasında GKRY’nin Türkiye’nin AB ile gümrük birliğini güncelleme konusundaki talebini ve Türk vatandaşları için vize serbestliği sürecini destekleyeceği, bunun karşılığında ise Türkiye’nin bir limanını GKRY bandıralı gemilere açmasını talep edebileceği yönünde açıklamalar yaptı. Sapienta Economics adlı danışmanlık şirketinden Fiona Mullen “eğer AB akıllı olursa, bu teklif üzerinde çalışır çünkü [bu öneri ] tıkanıklığı açabilir” yorumunda bulundu.

Nikos Hristodulidis adada çözüm için müzakerelerin yeniden başlamasını desteklese ve seçmenlerine müzakere çerçevesinin yeniden görüşülmesi sözünü verse de, gerçek anlamda müzakere sürecinin yeniden başlayabilmesi için GKRY’nin uluslararası toplumun güvenini yeniden kazanması gerekiyor. Son olarak 2017’de Crans Montana’da yapılan görüşmeler önceki Cumhurbaşkanı Anastasiadis’in engelleyici tutumu yüzünden kopmuştu. Nikos Hristodulidis karşısında yenilgiye uğrayan diğer aday Mavroyiannis’in ise  Kıbrıs’ın yeniden birleşmesine yönelik görüşmelerde daha uzlaşmacı bir tutum benimseyeceği tahmin ediliyordu.

Nikos Hristodulidis’in siyasi konulardaki diğer görüşleri ise şu yönde: Kıbrıslıların en önemli sorunlarını yaşama ve barınma maliyetlerinin yükselmesi, göç ve Kıbrıs sorunu olarak sıralıyor. Bakanlar Kurulu'nda yüzde 50-50 kadın ve erkek oranına dikkat edeceğini açıkladı. GKRY pasaportunun para karşılığı satıldığı yönünde patlak veren skandalın sonrasında yolsuzluğa karşı sıfır hoşgörü politikası benimseyeceğini ifade etmişti. Dışişleri Bakanı olarak Ukrayna işgali karşısında Rusya’ya yaptırım uygulanması konusunda net bir tavır almaması eleştirilmiş ve Moskova’ya yakın olduğu yönünde yorumlara neden olmuştu.

Adet olduğu üzere ilk yurtdışı gezisini Yunanistan’a yapacağını söyleyen Nikos Hristodulidis, Yunanistan’a olan şükranlarını ifade etti ve GKRY’nin Batı yöneliminin güçlendirileceğinin sözünü verdi.

“BM ve AB ilkeleri doğrultusunda, Kıbrıs sorununun çözümünde yapıcı rol oynayabilecek tüm güçler ve bölgedeki ülkeler ile ilişkilerimizi geliştirmeye devam edeceğiz”.

Kıbrıs’ta İki Lider Bir Araya Geldi: Müzakerelere Geri Dönülecek mi?

Nikos Hristodulidis 23 Şubatta KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi ve Kıbrıs’taki BM Barış Gücü (UNFICYP) Misyon Şefi Colin Stewart’ın ara bölgedeki ikametgahında “1+1” formatında gayrıresmi buluşma için bir araya geldi.  Toplantı ile ilgili basına açıklamalarda bulunan Hristodulidis görüşmenin olumlu bir havada geçtiğini, ancak özlü bir müzakere gerçekleşmediğini ifade etti ve “Sayın Tatar’dan Kıbrıs sorununa ilişkin, ki bunları kamuoyuyla da paylaşıyor, beklemediğim bir şey duymadım” dedi. Hristodulidis çıkmazın aşılması için mümkün olan herşeyi yapmaya hazır olduğunu belirtti. Ancak iki tarafın egemen eşitliği ile ilgili bir soruya, bu konunun Kıbrıs Rum tarafı için tartışmaya açık bir konu olmadığını belirterek yanıt verdi. Ayrıca iki lider olarak eşlerin de katılımı ile yakın zamanda bir görüşme daha gerçekleştirebileceklerinin haberini verdi.

Cumhurbaşkanı Tatar ise, görüşmenin esas amacının yeni göreve gelen Hristodulidis ile tanışmak olduğunu ifade etti ve toplantının başında Hristodulidis’in taziyelerini ilettiğini kaydetti. Cumhurbaşkanı Tatar, “gerek pandemi döneminde, gerek Ukrayna savaşı, gerekse deprem dolayısıyla ekonomik sıkıntılar yaşanırken Kıbrıs Türk halkının acımasız izolasyonlar ve ambargolar altında yaşamasının kabul görmediğini ve görmeyeceğini” vurguladığını belirtti. Depreme karşı önlemler konusunun da gündeme geldiğini belirten Tatar, deprem, sağlık, kriminal olaylar gibi konularda iki taraf arasında işbirliği yapılabileceğini ifade etti. Hristodulidis’in  deprem konusunda güneyde de çalışmalar olduğunu belirttiğini aktaran Tatar, “bu tecrübenin birlikte geleceğe emin bir şekilde hazırlık yapmak için çok yerinde bir hareket olabileceğini ifade ettiğimde Hristodulidis de buna olumlu yanıt vermiştir” şeklinde bir açıklama yaptı.

Tatar şunları söyledi:

“Uzun vadede hepimizin gönlünden geçen Kıbrıs’ta bir uzlaşıya varabilmemiz. Federal temelde bir çözüm için denemeler 50 yıl sürdürüldü… Crans Montana sürecinde olan bitenler herkesin malumu… Dolayısıyla artık yeni siyasete gerek vardır. O da egemen eşitlik temelinde Kıbrıs Türk halkının varlığının, haklarının kabul edilmesiyle resmi müzakerelere geçileceğidir… Bizim resmi görüşmelere ancak ve ancak egemen eşitliğimizin kabulüyle geçebileceğimizi BM huzurunda teyit ettim. Biz Kıbrıs’ta yeni bir milli  siyaset yürütüyoruz”.

Sonuç olarak, yeni GKRY Cumhurbaşkanı Hristodulidis’in KKTC Cumhurbaşkanı Tatar ile gayrıresmi de olsa ılımlı geçen bir görüşme gerçekleştirmesi ve bunu 1 Martta göreve başlamasından önce yapması oldukça olumlu bir gelişme. İki taraf da çözüm konusunun öneminin bilincinde. Ancak iki tarafın da kırmızı çizgileri not edilmiş durumda. KKTC ve Türkiye açısından KKTC’nin egemen eşitliğinin kabulü “olmazsa olmaz” bir tutum iken, GKRY Cumhurbaşkanı Hristodulidis kendileri için bunun tartışmaya açık bir konu olmadığını belirtmişti. O yüzden müzakereler yeniden açılsa bile sonuçlanabilir mi sorusunda temkinli olmakta yarar var. Bunun yanında Hristodulidis’in Gümrük Birliği'nin güncellenmesi ve vize serbestliği gibi konularda Türkiye’ye destek vermesi ve bunun karşılığında bir limanın GKRY bandıralı gemilere açılması önerisi üzerinde durulması gereken bir konu. Hatırlanacağı üzere, Türkiye tarafı buna benzer bir öneriyi daha önceki yıllarda gündeme getirmişti. Yukarıda belirtilen analist Fiona Mullen’ın “eğer AB akıllı olursa, bu teklif üzerinde çalışır çünkü [bu öneri ] tıkanıklığı açabilir” yorumu oldukça önemli. Gerçekten de geçmişte kaçırılan fırsatlardan ders çıkarılarak, AB’nin de proaktif olarak kolaylaştırıcı olacağı bir süreç adada çözümü tahmin ettiğimizden çok daha  yakın bir vadede olasılıklar dahiline yerleştirebilir.

Çekya’da Popülist Adayı Yenen Pavel Seçimlerden Galip Çıktı

Avrupa’da yaşanan bir diğer seçim ise 27-28 Ocak 2023 tarihlerinde Çekya’da gerçekleşti. Çekya’da gerçekleşen başkanlık seçimlerindeki en güçlü iki isim; ANO Genel Başkanı Andrej Babis ve eski Genelkurmay Başkanı Petr Pavel oldu. Oyların %57’sini alan Pavel’e karşı Babis, %43 oranında oy aldı. Çekya’da da GKRY gibi ilk turda herhangi bir adayın %50 oy oranını aşamamış olması seçimlerin ikinci tura kalmasına neden olmuştu. İlk turda Babis ve Pavel’in dışında kalan ilk üç aday ise Pavel’i destekleyeceğini açıklamış ve Pavel bu şekilde seçimlerden galip ayrılmıştı.

Pavel, Çekya’nın AB ve NATO üyesi bir ülke olmasının güçlü bir destekçisi. Öyle ki yeni Başkan Pavel, Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen tarafından da tebrik aldı. Komisyon Başkanı von der Leyen, Avrupa değerlerine olan güçlü bağlılığı dolayısıyla Pavel’e memnuniyetini bildirdi. Pavel, cumhurbaşkanlığı görevini resmen 9 Mart 2023’te devralacak. Siyasi çizgisinde liberal demokrasiye olan bağlılığı ile tanınan Pavel, Çek Cumhuriyetinin ilk Cumhurbaşkanı olan ve Sovyet hegemonyasına ve komünist rejime karşı çıkan ünlü oyun yazarı Vaclav Havel’in ruhunu yansıtıyor.

Tartışmalı Bir Federalleşme Yolculuğu: İtalya’da Yerel Seçimler

12-13 Şubat 2023 tarihinde İtalya’da yerel seçimler gerçekleşti. İtalya’nın en kalabalık iki bölgesi olan başkent Roma’nın merkezinde yer alan Lazio ve finansal başkent olarak kabul edilen Milano’ya ev sahipliği yapan Lombardiya’da merkez sağ ittifaklarının adayları yerel seçimleri kazandı. Bu iki bölge İtalya’nın toplam nüfusunun dörtte birinden biraz daha fazla. Ayrıca, İtalya’nın toplam GSYİH’sinin de üçte birini oluşturuyor. Bu seçim sonuçları Başbakan Giorgia Meloni iktidarındaki merkez sağ koalisyonunu güçlendirici bir etki yaratacak gibi görünüyor. Nitekim Meloni de seçimlerin sonuçlarıyla ilgili “merkez sağın birliğini ve hükümet çalışmalarını güçlendiren bir sonuç” ifadesinde bulundu. İtalya’da Başbakan Meloni’yle ulusal bir zafer kazanan merkez sağın, yerel seçimlerde de başarılı olduğu görüldü.

İtalya’daki seçimlerin öncesinde bir federalizm tartışması başladı. İtalya’da aşırı sağcı bir parti olan Lig Partisi’nden Bölgesel İşler ve Özerklikler Bakanı Roberto Calderoli tarafından “farklılaştırılmış özerklik” adı altında bir yasa tasarısı hazırlandı. Bu yasa tasarısı, İtalya’nın farklı bölgelerine farklı başlıklarda otonomi talep edebilme hakkı getiriyor. Bu durum da “ülke bölünüyor mu?” tartışmasını gündeme getirdi. Tartışmalar 12-13 Şubat tarihlerinde gerçekleşen seçimlerle ilişkilendirilerek, Başbakan Meloni’nin, bölgesel seçimler uğruna İtalya’nın birlik ve bütünlüğüne zarar verdiği konusunda eleştiriliyor. Ülkenin güney bölgeleri ve işçi sendikaları da muhalefet gibi bu yasa tasarısının bölgelerde bölünmeler yaratacağını ve yoksul-zengin ayrımında bir uçurum oluşturacağını iddia ediyor.

Öte yandan, Veneto gibi bölgelerde ise bu sürecin federalizme giden bir yolculuk olduğu ancak, zengin bölgeleri ayrıştırma veya İtalya’yı ikiye bölme amacı taşımanın aksine hep birlikte büyüme gayesi içerisinde olunduğu ifade ediliyor. Yapılacak olan yerel seçimler öncesinde “bir seçim yatırımı” gibi sunulan bu yasa tasarısı ilerleyen zamanlarda İtalya’da merkez sağın ülkenin birliğini tehlikeye atması tartışmalarıyla devam edecek gibi görünüyor. Şu anda görünen o ki, İtalya’da bölgesel seçimleri ezici bir çoğunlukla kazanan Lombardiya (%41,6) ve Lazio (37,1), Başbakan Meloni ve hükümetin elini güçlendirdi.

Berlin’de Sosyal Demokrat İktidarı Dönemi Sona Eriyor

Eylül 2021’de yapılan Almanya eyalet seçimleri süreci iyi bir şekilde yönetilememişti. Yerel seçimlerde uzun kuyruklar ve seçmenlerin yanlış oy pusulası alması gibi usulsüzlükler ortaya çıkmıştı. 12 Şubat 2023 tarihinde yeniden yapılan seçimlerde Almanya’nın başkenti ve Avrupa’nın en önemli şehirlerinden biri olan Berlin’de 22 yıllık Sosyal Demokrat iktidarı sona eriyor ve Hristiyan Demokratlar iktidara geliyor.

Seçim sonuçlarına göre Hristiyan Demokratlar birinciyken, Sosyal Demokratlar ikinci, Yeşiller ise üçüncü parti oldu. 2021 sonuçlarında; %21,4 oyla Sosyal Demokratlar birinci, %18,9 ile Yeşiller ikinci ve Yeşiller’e çok yakın bir oy oranı olan %18 ile de Hristiyan Demokratlar üçüncü sırada yer almıştı. Eyaletlerde uzun yıllar sonra değişen iktidarın, Sosyal Demokrat Parti’den olan Almanya Şansölyesi Olaf Scholz’un yönetimini nasıl etkileyeceği yine Avrupa’da yükselen sağ çerçevesinde ayrı bir tartışma konusu olmayı sürdürüyor.

Değerlendirme

2023 yılının başlarında GKRY ve Çekya’da gerçekleşen iktidar değişimleri, İtalya yerel seçimlerinde ve Almanya eyalet seçimlerindeki sonuçlar Avrupa’da merkez sağın yükselişinin devam ettiğini gösteriyor. İtalya’da Mussolini döneminin ardından aşırı sağcı olarak ilk kez iktidara gelen Meloni sonrasında yerel seçimlerde de aşırı sağın güçlenmesi bu yükselişin de belirli sınırlar içinde devam ettiğini gösteriyor. Genel bir oran vermek gerekirse, son beş yıl içerisinde en az 30 milyon Avrupalının aşırı sağ partilerin lehine oy kullandığı belirtiliyor.  

GKRY seçimleri sonrasında yeni cumhurbaşkanı olarak seçilen Hristodulidis’in adanın yeniden birleşmesine yönelik müzakerelerin yeniden başlamasına verdiği destek adanın geleceği için bir umut doğuruyor. Öte yandan, GKRY’nin tavizsiz tutumunun merkez sağ ve muhafazakar oyları da alan Hristodulidis döneminde de devam edeceği öngörülebilir. Ancak Hristodulidis’in tutumunun yine de önemli bir şans olduğu ve bu şansın BM ve AB’nin de desteği ile kullanılması gerektiğininin altını çizelim.

Nagehan Nur Uysal, İKV Uzman Yardımcısı