İKTİSADİ KALKINMA VAKFI
E-Bülteni
İKTİSADİ KALKINMA VAKFI
E-Bülteni
1-15 MAYIS 2023

AB GÜNDEMİ: AB, Katar Skandalı’nın Ardından Yolsuzlukla Mücadele Konusunda Güçleniyor

AB, Katar Skandalı’nın Ardından Yolsuzlukla Mücadele Konusunda Güçleniyor

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in daha önce altını çizerek ifade ettiği gibi AB, yolsuzlukla mücadele etmek için kararlı adımlar atıyor. AB’nin her zaman dikkate aldığı bir konu olsa da geçen yıl aralık ayında yaşanan Katar Skandalı’nın ardından, yolsuzlukla mücadele meselesine verilen önem oldukça arttı. Bu kapsamda, yeni kurallar önerilerek yolsuzluğa karşı çözüm odaklı önlemler alınması için bir adım daha atıldı. Yolsuzlukla mücadelede, ortak hareket etmek ve AB’nin şeffaflık ilkesine zarar vermemek tartışmada ön plana çıkan konular oldu.

Katar Skandalı’nın Arka Planı

AP üyesi ve aynı zamanda AP Başkan Yardımcısı olan Eva Kaili, 9 Aralık 2022’de, hakkında çıkan yolsuzluk iddiaları sebebiyle göz altına alınmıştı. Kaili’nin, maddi çıkar elde etmek için Katar lehine AB kurumlarında lobicilik faaliyetleri gerçekleştirmesi nedeniyle görevine son verilmişti. Yaşanan skandalın ardından AB’de yolsuzluk konusunda sıkı önlemler alma yoluna gidildi.

Kaili’nin yaptığı lobicilik faaliyetleri hatırlanacak olursa, AB için Katar’ı “iyi bir komşu ve ortak” olarak tanımladı ve AB’nin Katar özelinde çifte standart yaptığına dair de iddialarda bulundu. Örneğin, AB Üye Devletlerinin Katar’dan LNG (sıvılaştırılmış doğal gaz) almalarına karşın, işçilerin sömürülmesi gibi hususlar dolayısıyla Dünya Kupası’nın boykot edilmesine yönelik çağrıda bulunması, Kaili’nin çifte standart olarak gördüğü durumlar arasında yer aldı.

AB’nin altını çizerek vurguladığı ve önemsediği bütünlük, şeffaflık ve tutarlılık ilkelerine karşı büyük bir kriz yaratan Katar Skandalı sonrasında Komisyon, yolsuzlukla mücadele konusunda pek çok öneri sundu.

Yolsuzlukla Mücadelede Yeni Kurallar

Geçen yıl gerçekleşen ve AP Üyesi ve AP Başkan Yardımcısı Eva Kaili’nin ismiyle özdeşleşen yolsuzluk skandalının arkasında Katar bulunuyordu. Bu yolsuzluk skandalı, her ikisi de S&D Partisi’ne mensup olan Kaili ve Belçikalı AP Üyesi Marc Tarabella dâhil olmak üzere birçok parlamentere karşı suçlamalarda bulunulmasına yol açtı. Özellikle, Kaili’nin Katar lehine yaptığı lobi faaliyetleri de süreç içerisinde dikkat çekmişti. Ardından, ortaya çıkan skandal sonrasında Komisyon, birçok konuda sıkı bir denetim mekanizması geliştirme sürecine girdi. Bu denetimler, yüksek standartlı ceza hukuku araçlarının kapasitesini geliştirilmeyi, mevcut AB yolsuzlukla mücadele çerçevesini güncellemeyi, hem kamu hem de özel sektör için hükümleri tek bir yasal eylemde bir araya getirmeyi ve yolsuzluk suçlarının kapsamını ilgili tüm suçları kapsayacak şekilde genişletmeyi amaçlıyor. AB bu kapsamda, özel-kamu sektöründeki yolsuzluğu ilk kez tek bir yasa çerçevesinde birleştirerek, sektörlere eşit muamele edilmesi için zemin hazırlıyor.

Yolsuzlukla mücadele kapsamında güçlendirilmiş önlemlerin yanı sıra, yolsuzluk eylemlerini doğrudan hedef alan Ortak Dış ve Güvenlik Politikası yaptırım rejimi kurulması da önerildi. Ayrıca, yolsuzluğa karşı bir AB ağı oluşturularak AB genelindeki yolsuzlukların önlenmesi için uygulama ve pratik geliştirilmesi öngörülüyor. Bu ağın en önemli görevi, AB’de yolsuzluk riskinin yüksek olduğu alanları haritalandırarak Komisyonu desteklemesi olacak. Bu ağın faaliyetlerinde ise AB eylemlerinin etkisini ve tutarlılığını en üst düzeye çıkarmak için AP ve AB Konseyi ile iş birliği içerisinde geliştirilen bir AB yolsuzlukla mücadele stratejisi benimsenecek.

Ayrıca, yolsuzlukla mücadele kapsamında Komisyonun önerdiği bu teklifte yasal çerçeveyi oluşturan en önemli maddeler;

-yolsuzluğun önlenmesi ve dürüstlük kültürünün oluşturulması,

-tüm yolsuzluk suçları ve yaptırımları için tek bir yasal işlem uygulanması,

-yolsuzluğun etkin bir şekilde soruşturulmasının ve kovuşturulmasının sağlanması.

Elbette ki, yolsuzlukla mücadele kapsamında Komisyonun oluşturduğu bu kuralların diğer AB kurumlarında da görüşülüp onaylanması gerekiyor. İlerleyen süreçte, önerilen bu direktifin, AB yasası hâline gelmeden önce AP ve AB Konseyinde müzakere edilmesi ve kabul edilmesi gerekecek. Bununla birlikte, yolsuzluğu hedef alan Ortak Dış ve Güvenlik Politikası yaptırımlarının önerilen yeni çerçevesinin de AB Konseyi tarafından tartışılması ve kabul edilmesi gerekiyor.

AB tarafından verilen bu mücadelenin aksine, yolsuzlukla ilgili Eurostat tarafından yayınlanan verilere bakıldığında, AB'deki bireylerin %70'i yolsuzluğun yaygın olduğunu ve yalnızca %30'u hükümetlerin bu yolsuzluklarla mücadele ettiğini düşünüyor. Ayrıca, vatandaşların %48'i de davaların düzgün bir şekilde soruşturulmayacağı için yolsuzluğu bildirmenin bir anlamı olmadığına inanıyor.

Değerlendirme

Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen, Eylül 2022 tarihinde gerçekleştirdiği Birliğin Durumu (State of the Union) konuşmasında yolsuzluğa karşı hep birlikte harekete geçilmesi gerektiğinin önemini vurgulamıştı. Yolsuzluk; demokrasiye, bireylere ve ekonomiye zarar veren, kamu hizmetlerinin güvenilirliğini zayıflatan, organize işlenen suçlar için kolaylaştırıcılık sunan bir kavram olarak tanımlandı. Yolsuzluğun önlenmesi ve en önemlisi AB değerlerinin korunması için Komisyonun sunmuş olduğu önlemlerin dikkate alınması oldukça önemli.

AB’de yolsuzluğun önüne geçilmesi için daha sağlam bir zemin oluşturmak ve yolsuzluğa karşı daha etkili bir şekilde mücadele etmek için AB hukukunun standartlarının da yükseltilmesi önem arz ediyor. Yolsuzlukla mücadele, AB’nin temel değerleri olan şeffaflık, hesap verebilirlik, adalet ve hukukun üstünlüğüne dayanan bir öncelik alanı olarak yer almaya devam ediyor. Dolayısıyla, Komisyonun yolsuzlukla mücadele kapsamında sunmuş olduğu öneriler AB’nin temel değer ve prensiplerini muhafaza eden bir kalkan görevi görüyor.

Nagehan Nur Uysal, İKV Uzman Yardımcısı