AB GÜNEMİ: Miçotakis Liderliğindeki Yeni Demokrasi Partisi’nin Beklenmedik Zaferi
Miçotakis Liderliğindeki Yeni Demokrasi Partisi’nin Beklenmedik Zaferi
2019 yılından beri görevde olan ve merkez-sağ/muhafazakâr bir çizgi izleyen Miçotakis Hükümeti, ülkeyi içinde bulunduğu ekonomik dar boğazdan kurtarmak ve finansal iyileşmenin devamının adresi olarak kendi partisini göstererek seçmenden tekrar oy istemişti. Ülkenin yatırım yapılabilirlik derecesini, finansal kriz öncesi seviyeye çekmek gibi başarıların, yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı ile mücadele eden halk için ne denli etkili ve ikna edici olacağı şüpheliydi. COVID-19 salgını ve Ukrayna savaşı kaynaklı enerji tedariği gibi çeşitli sorunlar da negatif havaya eklemlenirken, geçtiğimiz yıl patlak veren ve birçok üst düzey yetkilinin dinlendiği “telekulak” skandalı da Miçotakis ve partisinin 2023 yılı seçimleri için pek de iyi bir konumda olmadığını düşündürüyordu. Muhalefet, hukuk devleti ilkesi ve basın özgürlüğü gibi prensiplere riayette yaşanan gerilemeyi her fırsatta dile getiriyordu. Son olarak, 28 Şubat’ta Larissa şehri yakınlarında gerçekleşen tren kazası 57 kişinin ölümüne sebep oldu. Bu kazanın ardından Yunanistan Ulaştırma Bakanı Kostas Karamanlis istifa etmiş; yapılan geniş katılımlı eylemler ve grevlerde altyapı yetersizliği ve yolsuzluklar protesto edilmişti.
Bu ortamda, mayıs ayı başına kadarki anketler, Başbakan Miçotakis’in liderlik ettiği Yeni Demokrasi Partisi için %35-36’lık bir destek; en yakın rakibi SYRIZA içinse %28-29 bandında bir oy oranı öngörüyordu. Seçim ise anketlerden farklı bir hikâye yazmış gibi görünüyor.
Sandık Ne Söyledi?
Toplamda 36 partinin yarıştığı ve barajın %3 olarak uygulandığı seçimlerde, Yeni Demokrasi Partisi, kullanılan oyların %40,8’ini; politik yelpazenin solunda konumlanan SYRIZA %20,1’ini ve sosyalist PASOK %11,7’sini alırken KKE (Komünist Parti) %7,1; milliyetçi Yunan Çözümü Partisi ise %4,5’lik oy oranına ulaştı. Bu sonuçlara göre Miçotakis liderliğindeki Yeni Demokrasi Partisi, 300 sandalyeli Yunan Parlamentosu’nda 146 sandalye kazanırken, 71 sandalyeli SYRIZA’yı, 41 sandalye ile PASOK takip ediyor. Yeni Demokrasi Partisi, elde ettiği yüksek oy oranına karşın tek başına çoğunluğu oluşturamıyor. Bu durumda hükümeti kurma görevi, Cumhurbaşkanı Katerina Sakelaropulu tarafından, aldıkların oy oranına göre sıralanmak ve en fazla oyu almış olan partiden başlanmak üzere, parlamentoya girme başarısını elde etmiş üç partinin liderine verildi.
Miçotakis, mevcut sandalye dağılımı ile bir hükümet kurmanın mümkün olmadığını ifade ederek; Çipras ise yine aynı sebeple hükümeti kurma görevini almayacağını belirterek koalisyon kapılarını kapattı. Benzer şekilde PASOK lideri Nikos Androulakis de hükümeti kurma görevini iade etti. Hükümeti kurma görevi tevdi edilen üç liderin de görevi iade etmesinin ardından ülkeyi seçimlere götürmek üzere Sayıştay Başkanı İoannis Sarmas, Cumhurbaşkanı Sakelaropulu tarafından geçici hükümetin başbakanı olarak atandı. Seçimlerin, herhangi bir anayasal sorun olmaması durumunda, 25 Haziran tarihinde yapılacağı belirtiliyor.
Değerlendirme
21 Mayıs seçimleri, 2016 ve 2019 yılında seçimlere dair yapılan birkaç önemli yasa değişikliği sebebiyle de dikkat çekiyor. Yurtdışında yaşayan Yunanistan vatandaşlarının oy kullanabilmesi için ilk kez Yunanistan dış temsilciliklerinde sandıklar kuruldu. Böylelikle yurtdışından oy kullanmak mümkün hâle geldi. Yunanistan İçişleri Bakanı’nın yaptığı açıklamaya göre 35 ülkede 18 binin üzerinde oy kullanıldı. Bunun yanında, Yunanistan seçim sisteminin önemli özelliklerinden biri olan en fazla oy alan partiye “50 sandalyeye kadar bonus” sistemi bu seçimde uygulanmamıştı. Ancak, yeni yasaya göre, bir seçimde herhangi bir parti tek başına iktidar olacak çoğunluğu sağlayamazsa ve koalisyonla hükümet kurma girişimleri de sonuçsuz kalırsa, milletvekilleri yemin ettikten hemen sonra parlamento kendini feshediyor ve yeni bir seçim gerçekleşiyor. Yapılacak olan bu yeni seçimde ise en fazla oyu almış partiye, aldığı oy oranına bağlı olarak en fazla 50 adet olmak üzere “bonus” sandalyeler verilecek. Haziran ayının sonlarına doğru yapılacağı düşünülen bu ikinci seçimde “bonus” sisteminin uygulanacak olması ve/veya yeni seçimde oylarını, tek başına çoğunluğu sağlamaya yetecek derecede artıracağına olan inancı, Miçotakis’in koalisyon kurmaktaki gönülsüzlüğü için açıklayıcı olabilir gibi görünüyor.
Seçimin tartışmaya mahal vermeksizin kazananı Yeni Demokrasi Partisi olmuşken; kaybedeninin ise Çipras liderliğindeki SYRIZA olduğunu söylemek mümkün. Seçim sonrası yapılan analizlerde, Miçotakis’in “istikrar ya da macera” arasında tercih yapacakları temelinde şekillenen anlatısını halka aktarmakta başarılı olduğu belirtilirken, ana muhalefet konumundaki Çipras’ın partisi SYRIZA’nın ise kendi tutumunu netleştirmek ve bu tutumu etkili bir şekilde anlatmakta eksik kaldığı yorumları yapılıyor. Miçotakis’in, başta Türkiye ve Yunanistan’ın diğer komşuları ile yaşadığı fikir ayrılıkları ve göçmen meselesi dâhil olmak üzere ülke sorunlarını çözmek hususunda daha yetkin bir siyasetçi olduğu fikrinin, seçmen tarafından -en azından şu an için- benimseniyor olduğu açık. Ekonomi politikaları karşılaştırıldığında da mevcut hükümetin, 2015-2019 yılları arasında görevde bulunan Çipras başbakanlığındaki SYRIZA yönetimine kıyasla halk nezdinde daha başarılı görüldüğü de bu yorumlara ekleniyor. 21 Mayıs tarihli seçimin sonuçlarına bakıldığında, SYRIZA’dan PASOK’a ve diğer nispeten az destek alan ve meclise giremeyen sol tandanslı partilere doğru bir oy kaymasının söz konusu olduğu ifade ediliyor. Meclise giremeyen partilere verilen bu oyların, yüksek destek alan partilere ve siyasal sistemin bütününe yönelik bir protesto niteliği taşıdığı da seçim sonrası yapılan değerlendirmeler arasında yer alıyor.
Seçimlerden önce yapılan anketlerde, Yeni Demokrasi Partisi ile arasında yaklaşık 7-8 puanlık bir fark öngörülmesine rağmen seçimlerdeki farkın 20 puanı bulması ve SYRIZA’nın 2019 seçimlerinde kendisine oy vermiş yaklaşık 700 bin seçmeni kaybetmesi ciddi bir şok etkisi yarattı. Bu şokun da etkisinin yadsınamayacağı mevcut durumda, Çipras’ın haziran ayında yapılacağı düşünülen seçimlere dek yeni ve etkili bir anlatı kurup seçmeni kendi tarafına çekebilme ihtimali, oy kaybının daha da artması ihtimaline nispetle daha zayıf bir seçenek olarak değerlendiriliyor. İlk seçimden sonra SYRIZA içinde parti yönetimine ve liderliğe dair herhangi bir tartışma yaşanmadığına dikkat çekilse de haziran ayında yapılması planlanan seçimden sonra parti içi tartışmaların alevlenebileceği belirtiliyor. Bunun yanında, bu seçim sonucunun siyasi yelpazenin solunda konumlanan tüm partiler için bir mağlubiyet olduğunun görülmesi gerektiği de analizlerde yer bulan bir başka önemli nüans olarak karşımıza çıkıyor.
Bu sonuçlarla, Yeni Demokrasi Partisi’nin, AP içinde yer aldığı Avrupa Halk Partisi içinde de konumunu güçlendirdiğini söylemek mümkün. Miçotakis yaptığı açıklamada AB içindeki en güçlü merkez-sağ hükümet olduklarını ifade etmişti. Haziran ayında tekrar kurulacak olan sandıklar, Miçotakis’in bu iddiasını kuvvetlendirecek bir sonuca gebe gibi gözükmekle beraber, kesin değerlendirmelerde bulunmak için ikinci seçimlerin neticesini beklemenin önemi gözden kaçırılmamalı.
Tunç İbrahim Ceylan, İKV Uzman Yardımcısı