İKTİSADİ KALKINMA VAKFI
E-Bülteni
İKTİSADİ KALKINMA VAKFI
E-Bülteni

AB GÜNDEMİ: Dönemin En Önemli NATO Zirvesine Hazırlık Olarak 29-30 Haziran AB Liderler Zirvesi ve Türkiye-AB ilişkilerinin Geleceği

AB Liderler Zirvesi’nde, Çin ile ilişkiler ve göç konularının yanı sıra NATO Zirvesi’ne hazırlık olarak özellikle Ukrayna, güvenlik ve savunma konularında AB-NATO iş birliği konuları tartışıldı.
AB GÜNDEMİ: Dönemin En Önemli NATO Zirvesine Hazırlık Olarak 29-30 Haziran AB Liderler Zirvesi ve Türkiye-AB ilişkilerinin Geleceği

Dönemin En Önemli NATO Zirvesine Hazırlık Olarak 29-30 Haziran AB Liderler Zirvesi ve Türkiye-AB ilişkilerinin Geleceği 

Fransa’da Kuzey Afrika kökenli bir gencin polis tarafından öldürülmesine tepki olarak başlayan protestolar ile Wagner grubu lideri Yevgeny Prigozhin’in Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e karşı başlattığı isyanın gölgesinde, 29-30 Haziran 2023 tarihlerinde gerçekleşen ve jeopolitik stratejilerin ağırlıklı olarak tartışıldığı AB Liderler Zirvesi’nde, yoğun bir gündem ortaya çıktı. Zirve’nin ön plana çıkmasının asıl önemli nedeni, Economist dergisinin de başlık attığı gibi “son on yılların en önemli NATO zirvesi” öncesinde gerçekleşmiş olması. Nitekim NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in katılımıyla başlayan Zirve’de AB-NATO iş birliği ve Avrupa-Atlantik güvenliği üzerine görüşlerin paylaşılması bu fikri destekleyen bir gelişme olarak karşımıza çıkıyor. İki gün boyunca süren tartışmalarda başta Ukrayna olmak üzere, Çin ile ilişkiler ve göç konularında gerçekleşen tartışmalar en can alıcı konuları oluştururken Zirve kararlarının Ukrayna, Ekonomi, Güvenlik ve Savunma, Çin, Dış İlişkiler, Doğu Akdeniz olmak üzere altı ana başlık altında toplandığı görülüyor.

  • Ukrayna

Ukrayna Devlet Başkanı Zelensky’nin video konferans yöntemi ile katıldığı Zirve’de, Ukrayna’ya desteğin devamı konusu AB liderleri tarafından tartışıldı. Sürdürülebilir askerî ve mali destek başlıkları altında silah ve cephane yardımının yansıra Ukrayna’nın altyapı inşası için gerekli mali yardımı sağlamak suretiyle ülkenin dayanıklılığının artmasına her anlamda katkıda bulunma konusu, AB’nin taahhütleri arasında yer aldı. NATO Zirvesi öncesi Ukrayna’ya verilmesi planlanan güvenlik garantisi konusu da bu toplantıda tartışmaya açıldı ve bu konuda her türlü yardımın yapılmasına karar verildi. Ancak güvenlik garantisinin nasıl verileceği hususunda, AB liderleri arasında görüş ayrılıkları ortaya çıktı. Bir kesim savaş sonrasında Ukrayna’nın NATO üyeliğini savunurken diğerleri bunun gerçekçi bir seçenek olmadığını savundu. İçinde bulunulan konjonktürde güvenlik stratejisinin en önemli unsurunun savunma konusunda hazırlı olmak olduğu vurgulandı.

Ukrayna’nın NATO üyeliği ve savunma yardımları haricinde Rusya’ya yapılan 11’inci yaptırım paketi, Belarus tarafından Rusya’ya yapılan askerî yardımların kınanması, dondurulmuş olan Rus varlıkların Ukrayna’nın yeniden yapılandırılmasını finanse etmek amacıyla kullanılıp kullanılmaması, Karkova barajına yapılan saldırının kınanması da Ukrayna başlığı altında ele alınan konular arasında yer aldı.

  • Çin ile İlişkiler

Üye ülkelerin aralarındaki bölünmeye rağmen, Çin’in 2020 yılından beri ilk defa AB Konseyi kararlarına dâhil edilmesi ile birlikte ortak bir yaklaşım oluşturmak yönünde irade ortaya koyulmuş durumda. Avrupa Komisyonu Başkanı von der Leyen’in belirttiği, Çin’le ilgili olarak ayrışmacı (de-coupling) değil de Çin ile ilişkilerde risklerin azaltılmasını (de-risking) önceleyen bir yaklaşımın gerekliliği bu Zirve’de AB liderleri tarafından da kabul edildi. Bu çerçevede Çin ile ilişkilerin sürdürülmesi ancak AB çıkar ve değerleri göz önünde bulundurularak gerek ekonomik gerekse diplomatik alanda risklerin azaltılması yaklaşımının benimsenmesi üzerinde duruldu. Ticarette adil olmayan uygulamalar, demokrasi ve insan hakları ihlalleri, uluslararası ilişkiler ve düzene ilişkin sorunların çözümünün müzakere yolu ile olması gerektiği konusunda mutabakat içinde olduğu konusu görüşüldü.

  • Göç

Zirvede tartışılan ve bu konuda kesinlikle üzerinde anlaşma sağlanamayan konuların başında göç konusu geldi. Çağımızın bir gerçeği olan göç ve göçmenlik konusunda Polonya ve Macaristan’ın kuvvetli muhalefeti ile karşılaşıldı. Göçün iç boyutuna ilişkin iki önemli karara hem içerik hem de yöntem konusunda itirazlar geldi. Her ne kadar oylamada niteliksel çoğunluk yeterli olacaksa da niceliksel çoğunluk tartışması nedeniyle bu konuda da fazla bir ilerleme kaydedilemedi. İki ülkenin ortak kararlara itiraz etmeleri üzerine konuya ilişkin kararlar AB Konsey Başkanı kararları şeklinde kabul edildi. Göç konusundaki sorunların aciliyetine rağmen üye ülkeler arasındaki görüş farklılıkları konunun liderler arasında ileride de tartışılan ana konulardan biri olacağına işaret ediyor.

  • Güvenlik ve Savunma

AB Konsey Başkanı Michel, “güçlü müttefikler güçlü ittifakları oluşturur” (strong allies make strong alliances) önermesi ile güvenlik ve savunma kapsamında güçlü bir Avrupa Savunma Stratejisi çerçevesinde, AB’nin savunma kabiliyetini artırabilmesinin aynı zamanda NATO’nun da gücünü arttıracağını ifade etti. Bu doğrultuda AB savunma stratejisi oluşumu ve NATO’da üye ülkeler tarafından yapılan savunma harcamalarının artırılması gündeme geldi.

  • Ekonomi

En az konuşulan konulardan biri ekonomi olurken Avrupa Tek Pazarı temelinde AB’nin nasıl daha rekabetçi olabileceği ve yaşlanan nüfusun yarattığı problemlerin nasıl bertaraf edilebileceğinin de tartışıldığı görülüyor. Bu amaca yönelik olarak AB Tek Pazarı’nı güçlendirmeye yönelik önlemleri belirlemek amacıyla bir Komite oluşturulması ve 2024 yılı mart ayında yapılacak toplantıda Tek Pazarın geleceği, AB’nin rekabet gücü, üretkenliği ve büyümesine ilişkin bir ilerleme raporu sunması istendi.

  • Dış İlişkiler

AB-CELAC Zirvesi öncesi hazırlıklar; Tunus ile AB arasındaki kapsamlı ortaklık ve AB-Tunus Ortaklık Anlaşması kapsamında ekonomik kalkınma, yatırım, ticaret göç gibi konular üzerine siyasi diyalog ile ilişkilerin ilerletilmesi; Batı Balkanların AB üyelik perspektifine olumlu yaklaşımı, Kosova’daki şiddet içeren olaylar ve AB’nin Afrika Birliği’nin uluslararası platformlardaki varlığına verdiği destek bu başlık altında ele alınan konular arasında yer aldı.

  • Doğu Akdeniz ve Türkiye

AB Konseyi, bu başlık altında, BM çerçevesi içinde Kıbrıs sorununun kapsamlı bir şekilde çözümü için uğraşacağına dair kararlılığını yeniden dile getirdi. Bu kapsamda müzakerelerin bir an önce yeniden başlaması yönünde çağrıda bulunan AB Konseyi, meselenin çözüme ulaşmasında BM’ye aktif olarak elindeki tüm imkânları kullanarak yardım edeceğini belirtti.

Türkiye’ye ilişkin olarak aldığı Haziran 2021 ve Mart 2022 tarihli kararlara gönderme yapan AB Konseyi, Yüksek Temsilci ve Komisyondan Türkiye’deki seçimler ışığında AB-Türkiye ilişkilerinin durumuna ilişkin, AB Konseyi tarafından tanımlanan enstrüman ve seçenekleri göz önünde bulundurarak ve stratejik ve ileriye dönük bir perspektifle Türkiye üzerine bir rapor hazırlaması talebinde bulundu. Türkiye’nin AB üyeliği hedefinin yeniden gündeme geldiği bugünlerde bu raporun niteliği ve mahiyeti büyük önem taşıyor. Raporda ilişkilerin geliştirilmesine yönelik öneriler de yer alacak. Bu açıdan üyelik dışı formüller arayışı da çeşitli çevrelerde devam ediyor. Raporda imtiyazlı ortaklık, stratejik ortaklık gibi önerilere yer verilip verilmeyeceği ve bunun yanında üyelik hedefinin vurgulanıp vurgulanmayacağı Türkiye-AB ilişiklerinin geleceği açısından son derecede hassas konuları oluşturuyor.

AB Liderler Zirvesi’nin Vurguladıkları

Son dönemde en önemli NATO Zirvesi öncesine denk gelen AB Liderler Zirvesi’nin önemi, alınan kararlara bakıldığında açıkça anlaşılıyor. Rusya-Ukrayna savaşı ile değişen uluslararası güvenlik ortamının Avrupa’da ve dünyada değiştirdiği jeopolitik dengeler ve yeniden yapılandırılması elzem hâle gelen uluslararası güvenlik ve savunma stratejileri sonucunda AB-NATO iş birliğinin ve Avrupa-Atlantik savunma alanının son derece önemli bir gündem teşkil ettiği görülüyor. Bu bağlamda Ukrayna’nın merkeze konmasının da kaçınılmaz olduğu anlaşılıyor. Buna ek olarak Çin ile ilişkilerde stratejik davranmayı seçen AB’nin, Pekin ile ilişkileri tamamen koparmak yerine riski azaltmaya yönelik bir yaklaşımı benimsediği görülüyor. Avrupa’nın gündeminde en üst sıralarda yer alan göç konusunun da aciliyetine rağmen üye ülkeler arasındaki görüş ayrılıkları nedeniyle tam bir sonuca ulaşmasının zor olduğu bir kere daha gözler önüne serilmiş oluyor. Türkiye ile ilişkiler konusunda da seçim sonrası Komisyonun hazırlayacağı rapor sonrasında, ilişkilerin gelecekte nereye evrileceği ise yine bekleyip görmek gereken bir konu olarak karşımıza çıkıyor. Bu çerçevede, Türkiye’nin AB üyelik perspektifinin devamı Ukrayna Savaşı sonrasında ortaya çıkan jeopolitik önceliklerin ışığında yeniden gündeme gelirken, Cumhurbaşkanı Erdoğan da üyelik hedefine bağlılığını vurguladı. Ancak üyelik hedefinin gerçekten gündeme gelebilmesi ve ivme kazanabilmesi Türkiye’de demokrasi, haklar ve hukuk alanındaki reform sürecinin yeniden canlanması ve üye ülkelerin rızasına bağlı olmaya devam ediyor.

Şehnaz Dölen, İKV Kıdemli Uzmanı

Diğer Yazılar