İKTİSADİ KALKINMA VAKFI
E-Bülteni
İKTİSADİ KALKINMA VAKFI
E-Bülteni
16-31 TEMMUZ 2023

AB GÜNDEMİ: İspanya Seçimlerinde Kim Kazandı; Kim Kaybetti?

İspanya Seçimlerinde Kim Kazandı; Kim Kaybetti?

23 Temmuz 2023 günü sandık başına giden İspanya’da, seçim sonuçları her şeyden önce net bir galibiyet yerine bir belirsizliğe işaret ediyor. İspanya Başbakanı Pedro Sánchez’in partisi olan İspanyol Sosyalist İşçi Partisi (PSOE), seçimlerden birinci parti olarak çıkmayı başaramadı ancak merkez-sağda konumlanan Halk Partisi de (PP) en yüksek oyu almasına rağmen hükümeti kurmaya yetecek sandalyeye ulaşamadı.

Geçtiğimiz mayıs ayında gerçekleşen bölgesel ve yerel seçimlerde partisinin kan kaybettiğini gören Başbakan Sánchez, parlamentoyu feshederek erken seçimlere gitme kararı almıştı. Normal şartlarda bu yılın sonunda yapılması planlanan genel seçimlerin erken seçime dönüştürülmesi, Başbakan Sánchez’in, sağ partilerin yükseliş trendini fark ederek attığı stratejik bir adım olarak değerlendirildi. Seçim sonuçlarına bakıldığında ise sandıktan çıkan sonucun hiçbir tarafa kesin bir zafer ilan etme şansı vermediği görülüyor. Bir koalisyon hükümeti kurma seçeneğinin ciddi olarak masada olduğunu açıkladığı milliyetçi-muhafazakâr sağ Vox Partisi’nin sandalye sayısı eklendiği takdirde dâhi Merkez-sağ Halk Partisi, bir hükümet kurmak için yeterli çoğunluğu sağlayamıyor. Bununla birlikte, Başbakan Sánchez’in ise mevcut gerilemeyi en azından sınırlı tutmuş olduğunu söylemek mümkün. Birçok sol partiyi bünyesine katarak bir koalisyon kuran sol SUMAR Hareketi ve Bask ve Katalonya bölgelerinden gelecek destekle birlikte Başbakan Sánchez koltuğunu koruyabilecekmiş gibi gözükse de İspanyol siyasetinin -ülkede ivme kazanan sağ dikkate alındığında orta ve uzak vadesine ilişkin bir tahminde bulunmak bir kenara- yakın geleceğini kestirmek bile yeterince zor bir uğraş olarak beliriyor.

Seçime Gidilen Ortam

İspanya’daki seçimlere giden süreçte, gündemi belirleyen iki ana meseleden bahsedilebilir. Bunlardan ilki, pek tabii, iç siyasetin nasıl şekilleneceğini gösterecek olan 23 Temmuz seçimleriydi. Bu seçimler, COVID-19 pandemisi ve sonrasında yaşanan ekonomik sıkıntılar ve toparlanma çabalarının ardından İspanya halkının sandığı gittiği ilk seçimler olarak önem arz ediyordu. Ayrıca, bu seçimlerin Başbakan Sánchez’in ülkedeki diğer sol ve bölgeselci güçlerle kurduğu ittifak ve daha Keynesçi ekonomi politikaları gibi bileşenlerden oluşan politikalar paketine dair bir referandum olduğu da analizlerde yer bulmaktaydı. 28 Mayıs tarihinde gerçekleşen yerel ve bölgesel seçimlerde Başbakan Sánchez’in partisi olan PSOE hatırı sayılır bir düşüş yaşadı. Aynı seçimler, merkez-sağ Halk Partisi’nin oylarını dikkate değer ölçüde artırması ve Elche, Toledo ve Valladoid gibi şehirlerde yerel hükümetleri kurarken milliyetçi-muhafazakâr sağ parti Vox ile koalisyonlar kurmasıyla sonuçlandı. Mevcut durumda, Başbakan Sanchez, hem partisinin daha fazla kan kaybetmeden seçimlere girebilmesi adına hem de bir güven oylaması olarak erken seçim kararı aldığını, seçimlerden bir gün sonra ilan etti.

İspanya, erken seçimlere gittiği bu süreçte aynı zamanda AB Konseyi Dönem Başkanlığı görevini de üstlenmeye hazırlanıyordu. Avrupa’yı yeniden sanayileştirmek, yeşil dönüşümü gerçekleştirmek, sosyal ve ekonomik adaleti teşvik etmek ve AB Üye Devletleri arasındaki birlik ve uyumu tahkim etmek temelinde dört adet dönem başkanlığı önceliği açıklayan İspanya’da olası bir iktidar değişikliğinin, ülkenin dönem başkanlığı başarısına nasıl bir etkisi olacağı merak edilen bir konuydu. Brüksel’den Madrid’e gerçekleşecek AP ziyareti ve İspanya Başbakanı’nın Strazburg’da yapacağı dönem başkanlığı konuşması gibi kimi önemli toplantıların ertelenmesi de olumsuzluk rüzgârlarını kuvvetlendirmişti. Başta Sánchez olmak üzere İspanyol yetkililerin, dönem başkanlığının gidişatının ve başarısının seçim gündeminden etkilenmeyeceğine yönelik açıklamalarına, merkez-sağ Halk Partisi’nin lideri Alberto Núñez Feijóo’nun AB’nin İspanya için bir öncelik olduğunu teyit etmesi de eklenmişti. Ancak yine de siyasi yelpazenin farklı noktalarında konumlanan bu iki siyasi partinin hem ulusal dış politikada hem de AB içi siyasette farklı tutumlar almasının gayet muhtemel olması sebebiyle belirsizlikler ve endişeler oldukları yerde durmaya devam etmişti.

23 Temmuz Seçimleri

Böyle bir ortamda gidilen 23 Temmuz seçimlerinin sonuçlarına bakıldığında ise her iki tarafın da mevcut oy dağılımıyla net bir galibiyet ilan edemediği görülüyor. Aşırı sıcaklara rağmen %70’e yaklaşan bir katılım oranıyla gerçekleşen İspanya genel seçimlerinde, Başbakan Sánchez’in partisinin, seçimlerden önce yapılan anketlerde 30 civarında sandalye kaybetmesi beklenirken bu gerçekleşmedi. İspanyol Sosyalist İşçi Partisi, oyların %31,7’sini alarak 122 sandalyeyle seçimi tamamladı. PSOE’nin beklentilerin aksine sandalye sayısını iki adet daha arttırmasıyla birlikte sol koalisyon toplamda 153 sandalyeye ulaşmış oldu. Halk Partisi’nin %33,1 oyla birlikte 136 sandalye kazandığı seçimlerde, sağ koalisyonun diğer partisi Vox ise 2019’da gösterdiği performansın epey gerisinde kalarak 33 sandalye elde etmiş oldu.

Çoğunluğu sağlamak için 176 sandalyenin gerektiği İspanya Parlamentosu’nda, mevcut oy dağılımıyla ne sağ koalisyon ne de sol koalisyon istediğini elde edebildi.

Halk Partisi’nin lideri Alberto Núñez Feijóo, en çok oyu almış parti olarak hükümeti kurma görevinin artık ellerinde olduğunu söyledi. Ancak bahsedildiği üzere, koalisyon kurulması kuvvetle muhtemel olan Vox’un sandalyeleri eklense dâhi oluşacak bu sağ koalisyon parlamentoda çoğunluğu sağlamayı başaramıyor. Gerçekleşmesi ihtimali üzerinde durulan senaryo ise Başbakan Sánchez’in partisi PSOE’nin, SUMAR Hareketi’ne ek olarak Katalonya ve Bask bölgelerinden partilerin de desteğini alarak başbakanlık görevine dört yıl daha devam etmesi. Ancak bu senaryo da İspanyol siyasetinin yakın geleceğine dair net bir perspektif çizmekten uzak görünüyor zira Sánchez’in göreve devam etmesi adına desteğini isteyeceği Katalan bölgesi partilerinden Junts’un Belçika’da yaşayan eski başkanı Carles Puigdemont, seçimlerden önce partisinin iki adayı da desteklemeyeceğini dile getirmişti. Eğer Başbakan Sánchez Junts gibi partileri ikna etmekte başarısız olursa ülkenin tekrar bir seçime gitmesi olasılığı hayli yüksek olarak değerlendiriliyor.

Sonuç: Kazananlar ve Kaybedenler

Seçim akşamında hem Sánchez hem de Núñez Feijóo parti binalarına gelerek kutlamalar yapan destekçilerine teşekkür etti. Sánchez “Gerici blok kaybetti” derken; Núñez Feijóo ise seçimi kazandıklarını ve en çok oy alan parti olduklarını vurguladı. Ancak öyle görünüyor ki her iki taraf da mevcut durumda tam olarak istediğini elde edebilmiş değil.

Sánchez’in partisi PSOE, seçim anketlerinde öngörüldüğü kadar oy kaybetmediği ve hatta sandalye sayısını birkaç adet de olsa artırdığı için seçimi bir yenilgi olarak görmeyi pek de uygun bulmuyor. Seçim öncesinde, son hafta kararsızları kendisine çekmek ya da bir sürpriz yapmak dışında şans verilmeyen sol koalisyon, elde edilen sonuçlarla yaşanması muhtemel bir yıkımın kıyısından dönmüş gibi gözüküyor. Enflasyonun düşürülmesi, yüksek büyüme oranı, daha adil vergilendirme, kürtaj, hayvan hakları, ötenazi, kadın hakları ve eşcinsel haklarına ilişkin icraatlarını ve politikalarını vurgulayarak seçmenden yeniden oy isteyen Sánchez’in başbakan olarak geleceği ise bahsedildiği üzere hem sol koalisyonu kendi etrafında tutabilmesinden hem de Bask ve Katalan bölgelerin partilerinden gelecek desteğe bağlı. Seçim arifesinde Katalan ve Bask bölgelerinden sol koalisyona gelecek oyların, koalisyonun kaderinde belirleyici olacağı ifade ediliyordu. Seçim sonuçlarına bakıldığında ise ilgili bölgelerde sosyalist partilerin, ayrılıkçı ve bölgeselci partilerden daha fazla oy aldığı görülüyor. Bu seçimler bağlamında seçmenlerin ideolojik saiklerle değil de karşı çıktıkları görüşün güç kazanmasını engellemek temelinde bir tercih yaptığı şeklindeki değerlendirmeler -en azından bu noktada- isabetli gibi görünüyor.

Ancak şu da bir gerçek ki 2019 seçimlerinde en yakın rakibi Halk Partisi’ne %7’den daha büyük bir fark atarak en yüksek oyu alan parti olmuşken, Temmuz 2023 seçimlerinde oylarını artırmasına rağmen PSOE, birinci parti olma ünvanını kaybetti. Bu açıdan bakıldığında bir başarısızlıktan söz etmek çok da yanlış olmayabilir. Halk Partisi tarafında ise 2019 seçimlerine göre partinin oylarında yaşanan artış ve birinci parti olarak Temmuz 2023 seçimlerinin tamamlanması nedeniyle bir galibiyet havası hâkim. Bununla birlikte anketlerde tahmin edilenden daha az oranda oy alınarak PSOE karşısında parlamentoda çoğunluğu sağlamak adına yeterli sandalyeye ulaşılamamış olması da Halk Partisi ve sağ koalisyon adına elde edilen başarının sınırlı olduğunu gösteriyor. Ek olarak, iki ay gibi kısa bir süre önce gerçekleşen yerel ve bölgesel seçimlerde yakalanan yüksek ivmenin devam ettirilememesi de 13 yıllık Galiçya Bölgesel Hükümeti Başkanlığı’nın ardından ulusal siyasete atılan Alberto Núñez Feijóo’nun, partisiyle beraber sebepleri üzerine kafa yorması ve yüzleşmesi gereken bir mesele olarak masada duruyor. Hem sağ hem de sol koalisyon adına hem kazançlar hem de kayıplardan bahsedilebilecek Temmuz 2023 genel seçimlerinden sonra İspanya’da siyasetin nasıl şekilleneceği ise önümüzdeki günlerde gerçekleşecek koalisyon görüşmeleriyle berraklaşacak.

Tunç İbrahim Ceylan, İKV Uzman Yardımcısı