Küresel Kaynama Çağı Başladı: Orman Yangınları ve Avrupa’daki Rekor Sıcaklıklar
Geçtiğimiz aylarda özellikle Akdeniz’in gündeminde olan orman yangınları, tüm dünyanın küresel ısınma hakkında alarma geçmesine sebep oldu. Orman yangınlarının yanı sıra son dönemde iklim normallerinin dışında yağmur ve hatta kar yağması da yetkilileri bu konuda daha etkili adımların atılması için harekete geçirdi.
Haziran ve temmuz ayında İsveç, Norveç, Macaristan ve Hırvatistan sel felaketiyle; Slovenya şiddetli yağmurlarla, Avusturya hem sel hem şiddetli yağmurla; İspanya, İsviçre, Yunanistan, Türkiye, Fransa, GKRY, İtalya ve Portekiz ise yangın felaketiyle baş başa kalmış durumda ve bu doğal afetlerin çoğu hâlen devam etmekte. Bu felaketler sadece Avrupa’da değil, Kuzey Amerika, Asya ve Afrika’da da görülmekte.
Avrupa Komisyonunun İnsani Yardım ve Kriz Yönetiminden Sorumlu Üyesi Janez Lenarcic, yaptığı açıklamada, “Avrupa’da felaket durumu alarm veriyor” ifadesini kullandı ve AB’nin durumu yakından gözlemleyip yardım planları yaptığının altını çizdi.
“Küresel Kaynama Çağına Girdik”
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, New York’taki BM merkezinde düzenlediği basın toplantısında, “İklim değişikliği artık burada ve korkutucu. Bu sadece başlangıç. Küresel ısınma çağı sona erdi, küresel kaynama çağına girdik." şeklinde bir açıklamada bulundu ve “Muson yağmurlarının sürüklediği çocuklar, alevlerden kaçan aileler. Yanıcı sıcaklıkta mahvolan işçiler. Kuzey Amerika, Asya, Afrika ve Avrupa'nın büyük bölgeleri için acımasız bir yaz. Tüm dünya için bir felaket." ifadesiyle durumun geldiği noktaya dikkat çekti.
Guterres, G20 üyesi ülkelerin artık ulusal emisyon azaltma hedeflerinin bir gereklilik olduğunu dile getirdi ve OECD ülkeleri için elektrik üretiminde kömür kullanımı sona erdirmelerini istedi. 2030 yılına kadar inandırıcı planlara ihtiyaç duyulduğunu söyleyen Guterres, fosil yakıt şirketlerinin yeşil aklama (greenwashing) ile göz boyama taktiklerinin artık sona ermesi gerektiğini vurguladı. Çevre konusunda yeşil olduklarını iddia eden büyük şirketlerin göz boyama taktiklerini tanımlamak için kullanılan yeşil aklama ve küresel kaynama terimleri, genelde de iklim değişikliği konusunda güçlü konuşmalar yapan Guterres’in sıcaklık artışını sınırlamak ve iklim değişikliğinin zararlı sonuçlarından kaçınmak için dünyaya acil önlem çağrısında bulunurken kullandığı önemli iki terim oldu.
Guterres aynı zamanda, "Liderler önderlik etmeli, artık mazeret yok, diğerlerinin önce hareket etmesini beklemek yok. Bunun için daha fazla zaman yok." açıklamasında bulunarak hâlâ acil iklim eylem planlarıyla küresel sıcaklık artışını 1,5°C derece ile sınırlamak ve iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinden kaçınmak amacıyla bir araya gelme fırsatının mevcut olduğunu ifade etti.
Giderek Artan Sıcaklar ve Orman Yangınları
Bilim insanları da temmuz ayının dünyanın en sıcak ayı olduğunu açıkladı. Son 20 bin yılın en sıcak ayı olabileceğini düşünen bilim adamları, 1940’lara kadar uzanan kayıtlarla karşılaştırıldığında bu oranın olağanüstü seviyede olduğunu söyledi. 40°C’nin üzerine çıkan sıcaklar orman yangınlarının çıkmasına ve yayılmasına sebep oldu. Yunanistan’ın başkenti Atina’da yer alan Akropolis, sıcaklığın 48.8°C’ye çıkmasının ardından bir süreliğine ziyarete kapatıldı. Avrupa’nın güneyi yangınlarla mücadele ederken, Almanya’da dolu ve kar, Polonya ve Slovakya arasındaki Tatra dağlarında ise kar yağdı. Yangınlardan dolayı birçok popüler turizm bölgelerinde oteller boşaltıldı ve bu bölgelere olan uçuşlar iptal edildi. Yetkililer, önümüzdeki günlerde yeni rekor sıcaklıklara ulaşılabileceği yönünde açıklamalar yaptı.
Yunanistan, Atina’nın batısıyla birlikte, Rodos, Girit, Eğriboz ve Korfu adalarında çıkan yangınlarla savaşıyor. Yüzlerce evin zarar gördüğü bu bölgelerde toplu tahliyeler yapıldı. Adanın %20’sinin yangının etkisi altında olduğu Rodos’ta aralarında turistlerin de bulunduğu yaklaşık 20 bin kişi tahliye edildi. Korfu adasında ise 2 bin 500 kişiye sığınak sağlandı. Türkiye de dâhil olmak üzere Bulgaristan, GKRY, Fransa, Malta, Polonya, İtalya, Romanya, Slovakya ve Sırbistan, bu yangınlarla mücadele için yardımda bulundu. Toplamda AB’den 490 itfaiyeci ve yedi uçak yangınlarla mücadele etmesi için gönderildi.
İtalya ise Sicilya adasında başta Palermo olmak üzere, Catania, Trapani, Syracuse ve Messina’da orman yangınları sebebiyle büyük bir darbe almış durumda. Palermo’daki havalimanı yangın sebebiyle bir süre kapatıldı. Bu bölgelerde hava kalitesinin zararlı seviyelere gelmesi, elektrik ve su kesintileri yaşanması sebebiyle tahliyeler başladı. Anakaradaki Calabria bölgesinde de çıkan ve Crotone ve Catanzaro bölgelerine yayılan orman yangınları sebebiyle, bölgedeki birçok yol trafiğe kapatıldı. Puglia’da yangınların şiddetlenmesi sebebiyle 2 binden fazla turist tahliye edildi.
Hırvatistan’da ise Dubrovnik’in güneyinde yangın çıktı. Kuvvetli rüzgarlar ve yükselen sıcaklıklar yangının hızla yayılmasına sebep oldu. İspanya’da Gran Canaria adasında çıkan yangın sebebiyle yüzlerce kişi kaçmak zorunda kaldı ve üç yol trafiğe kapatıldı. Anakarası ve adanın plaj ve sahil beldelerinde henüz yayılmamış olan yangını önlemek için çalışmalar ve hazırlıklar devam etmekte. Portekiz’de çıkan yangınlar ise büyük bir felakete yol açtı. 800 itfaiyecinin müdahale ettiği yangında 6 bin 700 hektar alan zarar gördü. 41°C’ye çıkan sıcaklık sebebiyle ülkenin kuzey bölgesinde kırmızı alarm verildi. Sıcakların artmasıyla GKRY’de de yangın çıktı. Bu bölgedeki yangına müdahale etmek için Yunanistan, Lübnan ve Ürdün’den yardım geldi. GKRY Tarım ve İklim Bakanı Petros Xenophontos, “Yangınlar burada, iklim değişikliği gerçeği var ve ne yazık ki ortadan kalkmayacak” şeklinde açıklamada bulundu. Yapılan resmî açıklamalara göre GKRY’nin sekiz buçuk kilometre karelik alanı yanmış bulunuyor.
Sınırlar Yeniden Çiziliyor
Guterres’in de bahsettiği küresel kaynama sebebiyle eriyen buzullar, sınırların yeniden belirlenmesi ve çizilmesi ihtiyacını doğurdu. Avrupa’nın Alpler bölgesindeki sınırlar çoğunlukla dağlar baz alınarak çizilmişti. Ancak iklim değişikliği sebebiyle bu sınırların değişmesi gündemde. İtalya ve İsviçre sınırında bulunan Matterhorn dağındaki buzulların iklim değişikliğinden dolayı erimesiyle birlikte sınırların tekrar çizilmesi gündeme geldi. Buzullar her ne kadar çoğunlukla İtalya tarafında erimiş olsa da konsolidasyon çalışmalarını, bölgede ticari yatırımları daha çok yapmış olan İsviçre yapacak. Şu an için taslak aşamasında olan çalışmaların ne zaman kesinleşeceği henüz belli değil.
İsviçre Federal Topografya Ofisi, "İklim değişikliği ve İsviçre’deki buzullarının hızla erimesi nedeniyle gelecekte benzer vakaların daha fazla yaşanacağını söyleyebiliriz." şeklinde açıklamada bulundu. İsviçre bölümündeki görüntü şimdilik iyiyken, İtalya tarafında uzun yılların ardından artık karların eridiği ve kayaların ortaya çıktığı belirtildi. İsviçre Buzul Gözlem Ağı’nın (GLAMOS) başkanı Matthias Huss yaptığı açıklamada, “An itibariyle İsviçre’de 1400 buzul bulunmakta. Bunların büyük bir çoğunluğu küçük ve küçük buzullar ilk kaybolacaklar arasında yer alıyor” şeklinde açıklamada bulundu ve ekledi, “Sadece son 30-40 yılda yaklaşık 1000 buzul eridi, çoğunun ismi bile yoktu ama bugün çok önemli olarak addedilen buzulları kaybediyoruz.”
18 Haziran’da İsviçre’de yapılan referandumda halk %59 oyla 2050’ye kadar karbon nötr ülke olma kararı aldı. Karar AB ile hâlihazırda alınmış olan kararla birlikte ilerleyip iklim değişikliğine açılan savaşta önemli bir rol oynayacak. Bilim insanlarının yaptığı açıklamaya göre, en kötü senaryoda Alpler’deki Mont Blanc’da yer alan buzulların 2100 yılında tamamen eriyeceği öngörülüyor.
Sonuç olarak, dünya çapında yaşanan orman yangınları, rekor sıcaklıklar ve aşırı hava olayları, iklim değişikliğinin etkilerini açıkça gösteriyor. Küresel sıcaklık artışı, yaşanan felaketleri daha sık ve şiddetli hâle getirerek insanların hayatını ve doğal ekosistemleri tehdit ediyor. Bilim insanlarının uyarıları ve uluslararası liderlerin çağrıları, iklim eyleminin artık bir zorunluluk olduğunu vurguluyor. İklim değişikliğinin etkilerini sınırlamak ve gelecek nesillerin yaşanabilir bir dünyaya sahip olmasını sağlamak için ulusal ve küresel düzeyde alınacak önlemler büyük önem taşıyor. Toplumların, hükümetlerin ve iş dünyasının bir araya gelerek sürdürülebilir enerji kaynaklarına geçiş, emisyon azaltımı ve çevre koruma çabalarını hızlandırması gerekiyor. Aksi takdirde, yaşanan felaketlerin sıklaşması ve şiddetlenmesi kaçınılmaz olabilir.
Bared Çil, İKV Uzman Yardımcısı