KÜRESEL GÜNDEM: Birleşik 15’inci BRICS Zirvesi: Genişleyen BRICS Batı Karşıtı bir Koalisyona Dönüşebilir mi?
Birleşik 15’inci BRICS Zirvesi: Genişleyen BRICS Batı Karşıtı bir Koalisyona Dönüşebilir mi?
22-24 Ağustos tarihlerinde Güney Afrika’nın Johannesbrg şehrinde gerçekleşen 15’inci BRICS Zirvesi’nde, küresel ticareti ilgilendiren önemli konu başlıkları tartışıldı. Zirvedeki en başat konu başlıkları, doların küresel hegemonyasına meydan okumak için oluşturulması planlanan ortak bir para birimi ve yeni üyelerin katılımına ilişkine oldu.
BRICS üyeleri , yeni üyelerin alınmasına yönelik mekanizmalar üzerinde anlaşmaya vardı. Tüm BRICS üyeleri, Blok’un büyümesine destek verdiklerini kamuoyuna açıklasa da bunun ne kadar hızlı olacağı konusunda liderler arasında görüş ayrılıkları vardı. Zirveye ev sahipliği yapan Güney Afrika Dışişleri Bakanı Naledi Pandor, 24 Ağustos günü yaptığı konuşmada, BRICS liderlerinin yeni üyeleri değerlendirmeye yönelik mekanizmalar üzerinde anlaştığını söyledi. Pandor, genişleme konusunda mutabakata vardıklarını belirterek, "BRICS'e üye olmak isteyen ülkeleri değerlendirmeye yönelik yönetmelik, ilkeler ve süreçlerin çerçevesi üzerinde uzlaştık." dedi. Çin Devlet Başkanı Xi Jinping de 23 Ağustos günü yaptığı açıklamada, genişlemeye dair önemli sinyaller verdi. Jinping, "Dünya yeni bir türbülans ve dönüşüm dönemine girdi. Biz BRICS ülkeleri olarak kuruluş amacımızın birlik yoluyla kendimizi güçlendirmek olduğunu her zaman aklımızda tutmalıyız." ifadelerini kullandı.
Güney Afrikalı yetkililer, 40'tan fazla ülkenin BRICS'e katılmakla ilgilendiğini ifade etti ve 22'sinin resmî olarak kabul edilmek istediğini söyledi. İran ve Arjantin’in de aralarında bulunduğu potansiyel aday ülkeler, büyük ölçüde küresel bir oyun alanını eşitleme arzusuyla motive oluyor ve özellikle Batılı ülkelerin kendilerine karşı dürüst olmadıklarını ve eşit yaklaşmadıklarını düşünüyor. Bu doğrultuda BRICS'in küresel düzeni yeniden dengeleme vaadinden etkileniyor.
İran, Venezuela ve Cezayir’in de aralarında bulunduğu çoğu Müslüman 22 ülke ise gruba katılmak için resmen başvuru yaptı. Diğer taraftan Orta Doğu'nun petrol rezervlerinin yaklaşık çeyreğine sahip olan İran, BRICS'e resmî üyelik başvurusunun karara bağlanmasını bekliyordu. İran’ın yanı sıra Rusya ve Brezilya'nın desteğini alan Suudi Arabistan, Çin'in resmî desteğini alan Arjantin, Afrika'nın en hızlı büyüyen ekonomilerinden Etiyopya, Güney Amerika ülkesi Bolivya ve Temmuz 2023’te BRICS'e üyelik başvurusu yapan Cezayir, Blok’tan üyelik yönünde olumlu cevap bekleyen diğer ülkelerdi. Ek olarak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2018'de özel davetli olarak katıldığı BRICS Zirvesi’nde Türkiye'nin de üyelikle ilgilendiğini belirtmişti. Bu doğrultuda, ilerleyen süreç içerisinde -Rusya ve Çin ile iyi ilişkilere sahip- Türkiye’nin de BRICS üyeliği için girişimde bulunması oldukça olası gözüküyor.
Güney Afrika'daki 2023 BRICS Zirvesinin son günü olan 24 Ağustos, mevcut BRICS üyeleri tarafından altı ülkenin daha Blok’a katılmaya davet edilmesiyle sona erdi. Bu doğrultuda, daha önce katılım yönünde irade gösteren ülkelerden Arjantin, Mısır, Etiyopya, İran, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'ne üyelik için davetiyeler gönderildi. Hepsi daha önce Blok’a katılma arzusunu dile getirmiş ve bunun için resmî başvurularda bulunmuştu. Bu ülkeler 1 Ocak 2024’te BRICS’e katılacak ve Blok içerisinde aktif yer edinecekler. Böylelikle BRICS’in üye sayısı 11’e yükselecek.
BRICS ortak para biriminin oluşturulması, BRICS 2023 zirvesinde tartışılan ana temalardan bir diğeri olarak öne çıktı. Zirve sırasında açıklamalarda bulunan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, üye ülkeler arasındaki ticaretin ABD dolarından ulusal para birimlerine kaydırılması konusunun detaylı bir şekilde ele alınacağını kaydetti. BRICS'in Yeni Kalkınma Bankası'nın (NDB) bu noktada büyük rol oynayacağını belirten Putin, "Ekonomik ilişkilerimizin dolarsızlaştırılmasına yönelik nesnel ve geri döndürülemez süreç ivme kazanıyor" açıklamasında bulundu. İşlemlerinin çoğunu hâlâ dolar cinsinden yapan BRICS ülkeleri, kendilerini dolardan kurtarmanın yollarını arıyor. Grubun en güçlü ekonomisi Çin’in "ortak para birimi" fikrini desteklediği biliniyor; ancak Güney Afrika bu konuda çekimser davranıyor.
Yeni BRICS Üyelerine Bakış
Arjantin: Bir tarım ekonomisi ve büyük bir küresel tedarikçi olarak öne çıkmakta. Brezilya, Paraguay ve Uruguay'ı da içeren ve diğer Latin Amerika ülkelerinin çoğuyla ek ticaret anlaşmaları bulunan Latin Amerika (MERCOSUR) ticaret bloğunun ikinci büyük üyesi. MERCOSUR’un ayrıca Hindistan ve Botswana, Eswatini, Lesotho, Namibya ve Güney Afrika'yı kapsayan Güney Afrika Gümrük Birliği ile de ticaret anlaşmaları bulunmakta. Arjantin'in başlıca ticaret ortakları Brezilya'nın yanı sıra Çin, ABD, Almanya, Şili, Paraguay, Vietnam ve Almanya.
Mısır: Petrol ve petrol ürünleri başta olmak üzere ham pamuk, pamuk ipliği ve tekstil gibi önemli ihracatın gerçekleştiği bir enerji ve tarım ülkesi. Hammaddeler, maden ve kimyasal ürünler ile sermaye malları da ihraç etmekte. Tarımsal ihracatlar arasında pirinç, soğan, sarımsak ve turunçgiller yer alıyor. Mısır, Cezayir, Bahreyn, Irak, Ürdün, Kuveyt, Lübnan, Libya, Fas, Umman, Filistin, Katar, Suudi Arabistan, Sudan, Suriye, Tunus, BAE ve Yemen'i de kapsayan Büyük Arap Serbest Ticaret Bölgesi'nin bir üyesi. Mısır ayrıca, Afrika içi ticaretin %95'ine yönelik gümrük vergilerini sıfıra indirme sürecinde olan Afrika Kıtasal Serbest Ticaret Anlaşması'nın (AfCFTA) üyesi. Afrika kıtasının da en büyük ekonomisi konumunda.
Etiyopya: Büyük Rift Vadisi tarafından bölünmüş, karayla çevrili engebeli bir ülke. Gelişen tarım ve imalat sektörüyle beslenen Afrika kıtasının altıncı büyük ekonomisi. Etiyopya'nın ana ihracat ürünleri kahve, yağlı tohumlar, sebzeler ve altın.
En hızlı büyüyen ekonomilerden biri olan Etiyopya'da aynı zamanda gelişen bir orta sınıf da var. Güneydoğu Afrika (COMESA) ve pan-Afrika (AfCFTA) ticaret anlaşmalarının bir üyesi olup, DTÖ üyeliğinin yenilenmesi de beklemekte.
İran: 1,2 trilyon varilden fazla petrol ve gaza, aynı zamanda dünyadaki en büyük hidrokarbon rezervine sahip. İran, Cezayir, Kongo, Ekvador, Ekvator Ginesi, Gabon, Irak, Kuveyt, Libya, Nijerya, Suudi Arabistan, BAE ve Venezuela'yı da kapsayan OPEC’in üyesi. Aynı zamanda Çin, Hindistan, Kazakistan, Kırgızistan, Pakistan, Rusya, Tacikistan ve Özbekistan'ın tam üye olduğu Şanghay İş birliği Örgütü'nün de tam üyesi. İran'ın ana ticaret ortakları Çin, BAE, Hindistan, Türkiye, Rusya ve Almanya. Ayrıca İran, Uluslararası Kuzey-Güney Ulaşım Koridoru (INSTC) için önemli bir geçiş ülkesi.
Suudi Arabistan: Dünya petrol rezervlerinin yaklaşık %17'sine sahip. Petrolün yanı sıra Krallığın diğer doğal kaynakları arasında doğal gaz, demir cevheri, altın ve bakır yer alıyor. Ülke, OPEC ve Arap Ticaret Bölgesi'nin de üyesi.
Suudi Arabistan aynı zamanda Bahreyn, Kuveyt, Umman, Katar ve BAE'den oluşan bölgesel, hükümetlerarası, siyasi ve ekonomik birlik olan Körfez İş Birliği Konseyi'nin (GCC) de üyesidir. Körfez İş Birliği Konseyi'nin şu anda Singapur ile bir Serbest Ticaret Anlaşması bulunmakta.
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE): Dünyanın en büyük on petrol üreticisi arasında yer alıyor. Ülkenin yaklaşık 100 milyar varillik petrol rezervinin yaklaşık %96'sı, dünya çapında 6’ncı sırada yer alan Abu Dabi'de bulunmakta. BAE, OPEC üyesi bir ülke olarak da önemli bir konumda. Aynı zamanda Bahreyn, Kuveyt, Umman, Katar ve Suudi Arabistan'dan oluşan bölgesel, hükümetlerarası, siyasi ve ekonomik birlik olan Körfez İş Birliği Konseyi'nin (GCC) de üyesi.
BAE’nin ekonomisi büyük ölçüde petrol ve doğal gaz ihracatına bağımlı (toplam ihracatın %40'ı). Diğer ihracatlar arasında inciler ve diğer değerli metaller ve taşlar (%28), makineler, ses kayıt cihazları ve parçaları (%9) ve nakliye araçları (%6) yer almakta. Elektrikli araç endüstrisi de kısmen BAE çevresinde yoğunlaşıyor. BAE’nin en büyük ticaret ortakları Suudi Arabistan, Irak, Hindistan ve İsviçre.
Sonuç ve Değerlendirme
Öncelikle belirtmek gerekir ki BRICS ülkelerinin oldukça farklı ölçekli ekonomileri ve çoğu zaman farklı dış politika hedefleri olan hükümetleri var; bu, fikir birliğine dayalı karar alma modelinin her üyeye fiilî veto hakkı verdiği bir blok için karmaşık bir faktör. Ancak yine de BRICS ülkelerinin mevcut organizasyonu geliştirmek ve güçlendirmek için kendilerince önemli sebepleri bulunuyor. Rusya’nın Ukrayna'da işlediği savaş suçları nedeniyle uluslararası tutuklama emri kapsamında aranan ve Zirveye uzaktan katılan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, BRICS ve BRICS’in olası genişlemesi üzerinden Batılı güçlere hâlâ dostları olduğunu göstermeye ve göz dağı vermeye çalışıyor. Brezilya ve Hindistan tam tersine Batı ile daha yakın ilişkiler kuruyor ve yakın ilişkilerini muhafaza etmeyi arzuluyor. Ancak alternatifleri de değerlendirmeye çalışıyor. Blok’un ağır sıkleti Çin ise Batı egemenliğine meydan okumak için çok-kutuplu bir dünya düzenini teşvik etmenin bir yolu olarak uzun süredir BRICS'in genişletilmesi çağrısında bulunuyor. Çin, özellikle çok-kutuplu dünya sisteminin oluşturulması açısından BRICS’i önemli bir fırsat olarak görüyor. Böylelikle ABD ile olan mücadelesinde elini güçlendirmeyi hedefliyor.
İktisadi açıdan büyük bir potansiyel barındıran ve hâlihazırda dünya nüfusu ve ekonomisinin önemli bir bölümünü temsil eden BRICS, diğer birçok ülkenin de ilgi odağı konumunda. Özellikle COVID-19 pandemisiyle zengin ülkelerin hayat kurtaran aşıları stoklama girişiminin körüklediği güvensizlik, gelişen ülkelerin küresel düzene karşı memnuniyetsizliğini artırdı. BRICS'e üyelikle ilgilenen ülkeler, Blok’u geleneksel Batılı güçlerin baskın olduğu küresel camiaya alternatif olarak görüyor ve üyeliğin, kalkınma finansmanı ile ticaret ve yatırımın artırılması gibi faydaların önünü açabileceğini umuyor. Johannesburg’daki Zirvede alınan kararla Suudi Arabistan, Arjantin, Birleşik Arap Emirlikleri, İran, Mısır ve Etiyopya'nın BRICS üyeliğine davet edilmesiyle birlikte, BRICS’in cazibesi artacak. Afrika, Asya ve Güney Amerika’dan önemli partnerleri bünyesine katacak olan BRICS, küresel GSYİH'nin %37'sine sahip bir Blok olarak etki alanını daha da genişletmiş olacak.
BRICS’in, doların uluslararası alandaki hegemonyasını kırmak için çabaları da özellikle Rusya ve Çin için oldukça önemli. Sözleşmeleri ve uluslararası işlemleri fiyatlandırmak için kullanılması planlanan -para birimi olarak- R5, kaynak gerektirmeyen, nispeten kolay ve gerçekleştirilebilir bir proje. Projenin hayata geçmesi hâlinde Rusya ve Çin’in uluslararası ticarette elini güçlendireceği söylenilebilir. R5 Projesi, özellikle Ukrayna işgali sonrası Batı ile her anlamda başı dertte olan ve ciddi ambargolara maruz kalan Rusya için önemli bir çıkış kapısı. Fakat bu noktada belirtmek gerekir ki ortak bir BRICS para biriminin yaratılması, Doğu’nun tüm ekonomik sıkıntılarını çözecek sihirli bir değnek olmayacak. Uzun vadeli yatırımlar için uygun koşulları sağlayacak derin mali piyasaların geliştirilmesine daha fazla önem verilmesi gerekiyor. Sermaye hesaplarının açıklığı da dâhil olmak üzere ticaret ve yatırımlar açısından daha fazla liberalizasyona da öncelik verilmesi zaruri. Ancak önemli olan ve altı çizilmesi gereken husus, diğer ülke ve bölgelerde -AB dâhil- olduğu gibi, ortak para birimi projesinin başlatılmasının, ekonomi politikasının kalitesini artıran bir disiplin mekanizması görevi görebileceğidir.
Sonuç olarak, Soğuk Savaş döneminde iktisadi açıdan sınıfta kalan Doğu, bugün içerisinden geçtiğimiz süreçte -Çin’in güçlenen varlığı ile- çok daha büyük ve ciddi bir rakip konumunda. Rusya’nın geçmişte tek başına Batı ile mücadele edememesi, Doğu’nun Soğuk Savaş’ta kesin mağlubiyeti ile sonuçlanmıştı. Fakat bugünkü konjonktürde durum oldukça farklı. Çin’in mevcut konumu ve potansiyeli ile birlikte Doğu, Soğuk Savaş döneminde sahip olmadığı iktisadi kuvveti yakalamış gibi gözüküyor. Rusya-Çin ikilisi BRICS üzerinden uluslararası sistemdeki etki kapasitesini artırmayı ve bu yolla da Batı’ya karşı ciddi bir rakip ve alternatif olmayı amaçlıyor. Bu sebeple BRICS, sadece doların küresel piyasalardaki hegemonyasını kırmak ve üyeleri arasındaki ilişkileri derinleştirmeyi amaçlayan bir yapı olarak okunmamalı. Çin’in ve Rusya’nın BRICS’e verdiği önem ve Blok’u genişletmeye yönelik tutumları, temel amacın çok daha büyük bir resme hizmet ettiğinin önemli bir göstergesi. BRICS, herhangi bir girişimden ziyade, Batı’nın uzun yıllardır göz ardı ettiği ve ikili ilişkilerinde adaletli davranmadığı gelişmekte olan ülkeleri de içerisinde barındırmaya amaçlayan yeni -özellikle iktisadi- bir cephe. Bu yönüyle BRICS, Doğu’nun tam da Soğuk Savaş döneminde yapamadığı şeyi gerçekleştirebilecek potansiyeli içerisinde barındırıyor. Bu sebeple, değişen uluslararası konjonktürde, BRICS’in varlığı ve vizyonu, gelecekte Batı için önemli bir tehdit potansiyeli taşıyor. BRICS’in genişlemesi Batı hegemonyası karşısında güvenli bir liman arayan ülkeler için bir umut kapısı olarak nitelendirilebilir. Ancak genişleme süreci BRICS’in sembolik önemini artırsa da, karar alma ve ortak hareket etme kabiliyetine zarar verebilir. BRICS’in etkinliği önündeki önemli bir engel, kendi içindeki sorunlar, özellikle en büyük oyuncuların sıklıkla çatışan çıkarları ve Batı karşısında ortak bir cephe oluşturmaktaki güçlüklerde yatıyor.
Batuhan Tezel, İKV Uzman Yardımcısı