İKTİSADİ KALKINMA VAKFI
E-Bülteni
İKTİSADİ KALKINMA VAKFI
E-Bülteni

AB GÜNDEMİ: AB, Kritik Teknolojiler için Ekonomik Güvenliğini Güçlendirmek İstiyor

Avrupa Komisyonu ve AB üyesi ülkeler, Avrupa’nın ekonomik güvenliğini güçlendirmek için kritik teknoloji alanlarında risk değerlendirmesi yapmaya hazırlanıyor.
AB GÜNDEMİ: AB, Kritik Teknolojiler için Ekonomik Güvenliğini Güçlendirmek İstiyor

AB, Kritik Teknolojiler için Ekonomik Güvenliğini Güçlendirmek İstiyor 

Avrupa Komisyonu, 3 Ekim 2023 tarihinde, AB’nin ekonomik güvenliği için stratejik öneme sahip olan kritik teknoloji alanlarına ilişkin yeni bir Tavsiye Kararı kabul etti. Karar, kritik teknolojilerin ihracat ve ithalatının, üye ülkelerin ve bir bütün olarak AB’nin ekonomik güvenliği için bir tehlike oluşturup oluşturmadığını belirleme amacını taşıyor ve bir risk değerlendirmesinin hazırlanmasını belirtiyor. Kararın, Haziran 2023’te yayımlanan ve stratejik bağımlılıklardan kopmayı amaçlayan “Ekonomik Güvenlik Stratejisi”nin bir parçası olarak oluşturulduğu biliniyor. 27 üye ülke ve özel sektörlerle yakın ve yoğun istişareleri gerektirecek olan değerlendirmelerin ardından yüksek riskli teknolojilerin nihai listesinin 2024 baharında sunulması bekleniyor.

Çin ile artan teknolojik rekabetin ele alınmasına yönelik bir adım olarak da görülen karar, “yetkinleştiren ve dönüştürücü niteliğe sahip” dört temel alana -yarı iletkenler (çip), yapay zekâ, kuantum teknolojisi ve biyoteknoloji- odaklanarak bir risk değerlendirilmesi yapılmasını öngörüyor.

Karar, risk olarak değerlendirilen kritik teknolojilerin ithalat ve ihracatına yönelik yasaklara ve yatırım taraması da dâhil olmak üzere potansiyel ticaret kısıtlamalarına kapıyı açabilecek bir adım olarak yorumlanıyor. Ayrıca kararın, Brüksel’in ulusal güvenlik konularına müdahale edilmesini istemeyen bazı üye ülkelerin muhalefetiyle de karşılaşması bekleniyor.

Kritik Teknolojilerin AB için Önemi

Yarı iletkenler, bilgisayar ve akıllı telefonlardan otomobil ve tıbbi ekipmanlara kadar hemen hemen tüm elektronik cihazların önemli bir parçası. Ayrıca, geleceğin teknolojilerinin -5G ve otomasyon- geliştirilmesi için oldukça gerekli. Sağlık ve finans sektörüne, üretimden ulaşıma kadar birçok endüstri ve sektörü hızlı bir şekilde dönüştüren yapay zekâ teknolojisi de geleceğin en önemli kritik teknolojisi olarak tanımlanıyor. Bilgi işlem, kriptografi ve malzeme bilimi dâhil olmak üzere birçok alanda devrim yaratma potansiyeline sahip ve henüz gelişiminin ilk aşamalarında olan kuantum teknolojisinin de küresel ekonomi üzerinde büyük bir etki yaratması bekleniyor. Biyoteknoloji ise tarım, tıp ve enerji sektörleri başta olmak üzere çeşitli sektörlerde yeni ürünler ve süreçler geliştirmek için yeni yeni kullanılmaya başladı. Özellikle iklim değişikliği ve salgın hastalıklar gibi küresel sorunlara çözüm üretmek için de kullanılan biyoteknoloji, oldukça kritik ve stratejik bir alan olarak ön plana çıkıyor. Bu teknolojilerde başarılı olan ülkelerin, vatandaşlarının refahını artırma potansiyeline, ekonomik olarak büyümeye ve artan rekabet gücüne, yüksek bir askerî kapasiteye ve nihayetinde de güçlü bir duruşa sahip olma olasılığı oldukça yüksek. Bu durum da küresel sahnede daha fazla etki sağlamaya ve standartlar belirlemeye yol açmakta.

ABD, bu kritik teknolojilere yapılan toplam yatırım açısından Çin ile başa baş yarışıyor. Ancak yayımlanan bir rapora göre Çin’in, 44 kritik teknoloji kategorisinin 37’sinde şimdiden ABD’nin önüne geçtiği belirtiliyor. Bariz bilinen bir gerçek ise ABD ve Çin’in, AB’ye göre önemli bir üstünlüğe sahip olduğu tespitinde yatıyor. Ayrıca, AB’nin kritik teknolojiler için yaptığı araştırma ve geliştirme çabalarına bakıldığında, ABD ve Çin'den daha parçalı bir yapıya sahip olduğu görülüyor.

Kritik Teknolojilerde Çin Korkusu

COVID-19 salgını ve Ukrayna’daki savaşın ardından, tedarik zincirlerinde ve kritik ham maddeler konusunda kırılganlıklarını acı bir şekilde deneyimleyen AB, günümüz konjonktüründe ekonomik güvenliğine giderek önem veriyor. Bunun için de başta Çin olmak üzere üçüncü ülkelere olan stratejik bağımlılıklarından kurtulmak istiyor. Çin’in her geçen gün artan teknolojik kabiliyetlerinden ve bu kabiliyetleri jeopolitik çıkarları için kullanma potansiyelinden de ciddi şekilde endişe duyuyor: Çünkü bu kritik teknolojiler, ekonomilere katkı yaparken ayrıca askerî yetenekleri de güçlendirdiği için askerî bir silah olarak da kabul ediliyor. Ayrıca, Çin’in bazı kritik teknolojileri gözetleme faaliyetleri için kullandığı iddiası da AB tarafından temel hak ve özgürlükleri baltalanma ihtimali bir diğer endişe kaynağı olarak görülüyor. Dahası, Çin ve ABD’nin rakip ekonomik bloklar olarak ortaya çıkmasıyla küresel ekonominin giderek daha parçalı hâle gelmesi de bir diğer faktör olarak karşımıza çıkıyor. Kilit teknolojik sektörlerde artan gerilim ve rekabet karşısında da AB, kendi pozisyonunu yaratmak istiyor.

Karar, AB'nin ekonomik güvenlik yaklaşımında önemli bir değişimi temsil ediyor. Geçmişte AB serbest ticareti ve küreselleşmeyi desteklemeye odaklanmıştı. Ancak AB artık kritik teknolojilerdeki stratejik çıkarlarını korumak için adımlar atması gerektiğini kabul ediyor.

AB, Kritik Teknolojilerdeki Bağımlılıklardan Kurtulabilir mi?

AB, kritik teknolojilerde Çin ile rekabetinde zorlu bir mücadele ile karşı karşıya görünüyor. Sadece kritik teknoloji alanlarında değil, kendisini güçlendirecek bir dizi stratejik alanda Ar-Ge faaliyetlerine önemli büyüklükte yatırımlar yapan ve bir dizi projeyi hayata geçiren Çin, küresel bir lider olarak her geçen gün öne çıkıyor.

AB’nin, kritik teknolojiler alanında Çin ile mücadelesinde başarılı olabilmesi için ekonomik güvenlik ve teknolojik inovasyonu destekleme çabalarını koordine etme konusunda daha iyi bir performans sergilemesi gerekiyor. Bu alanlarda, üye ülkeler arasında hâlâ çok fazla bir bölünmüşlük ve uçurum söz konusu olduğundan, ciddi zorluklar Birliği bekliyor.

AB tarafından ekonomik güvenliğin nasıl tanımlandığı ve nasıl ölçüldüğü tartışmalı bir konu iken Birlik’in ilk önce ekonomik güvenlik konusunda ortak bir yaklaşım geliştirmesi gerekiyor. Ortak bir yaklaşımın ardından AB’nin kendisiyle benzer çizgide yürüyen müttefikler bulması da bir diğer önemli unsur olarak ön plana çıkıyor.

Nihayetinde AB’nin kritik teknolojilere ilişkin risk değerlendirmesi, ekonomi ve teknoloji güvenliğine ilişkin kapsamlı bir stratejinin geliştirilmesine yönelik stratejik bir adım olarak görülüyor. Ancak, AB’nin kritik teknolojilerdeki bağımlılıklardan kurtulması ve rakipleri ile rekabet edebilecek bir güce ulaşmasında, yukarıda özetlenen güçlükleri ele alması ve daha fazlasını yapması gerekiyor.

Sema Nur Yeniyıldız, İKV Uzman Yardımcısı

Diğer Yazılar