![]() |
![]() |
AB GÜNDEMİ: Avrupa Komisyonunun 2023 Genişleme Strateji Paketi Yayınlandı: Genişleme Süreci Hızlanıyor
Avrupa Komisyonunun 2023 Genişleme Strateji Paketi Yayınlandı: Genişleme Süreci Hızlanıyor
“AB Genişlemesine İlişkin Tebliğ” şeklinde Türkçeye tercüme edilebilecek “Communication on EU Enlargement Policy” raporları, Avrupa Komisyonu tarafından her yıl genellikle ekim veya kasım aylarında yayımlanıyor. Komisyonun, AB genişleme gündeminde yer alan ülkelerin AB’ye adaylık, AB ile yürüttükleri katılım müzakereleri gibi süreçlerinin detaylıca ele alındığı bu raporlar vasıtasıyla her ülkenin, AB müktesebatı ve genel manasıyla AB politikalarına uyumunun Brüksel’den nasıl göründüğüne dair etraflıca bir fikir edinmek mümkün.
-Yeniden- Genişleme
Özellikle geçtiğimiz yıl şubat ayında başlayan Rusya-Ukrayna savaşının hemen ardından önce Ukrayna’nın, ardından da Moldova’nın AB’ye üyelik başvurusu ile genişleme, AB gündeminde uzun bir aradan sonra ilk kez bu kadar ciddi bir şekilde tartışılmaya başlanmıştı. AB’nin 2004-2007 genişlemelerinin ardından yeni üyeler kabul etmekten ziyade Birlik içinde derinleşmeye odaklandığı görüldü. Bu genişleme sonrasında 15 üyeden 27 üyeli bir topluluğa dönüşen AB, kurumların etkin bir şekilde işlemeye devam edebilmesine ve yeni üyelerle birlikte derinleşmeye çabalıyor; Fransa ve Hollanda’da halkoylaması sonucu reddedilen AB Anayasası Antlaşması’nın yerine Lizbon Antlaşması’nı koyuyor ve 2008 Finansal Krizi ile mücadele ediyordu. 2010’lu yıllar ise düzensiz göç gündemine ek olarak dijital ve yeşil dönüşümün gerçekleştirilmesine yönelik çalışmalarla AB için oldukça yoğun geçmişti. 2013’te Hırvatistan’ın üyeliğinin gerçekleşmesi dışında AB’nin genişleme konusunda iddialı bir hamlede bulunduğu söylenemez.
Bu sene eylül ayında yapmış olduğu Birliğin Durumu konuşmasında Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, AB genişlemesini “tarihin çağrısı” olarak ele almış ve genişlemeden “Birlik’i tamamlamak” olarak bahsetmişti. Görünen o ki gelinen süreçte, son iki senede genişlemeye ilişkin pozitif anlamda dönüşen retorik, bu konuda bir politika vizyonuna işaret ediyor. AB Zirvesi Başkanı Charles Michel’in 2030 yılının, yeni genişleme için hedef olması gerektiğine ilişkin açıklamaları ve genişleme bağlamında AB’nin ihtiyaç duyduğu reformları tartışan Fransız-Alman Raporu ile birlikte düşünüldüğünde, AB’nin yeni bir genişleme gündemi olduğundan rahatlıkla bahsedilebilir. Bu doğrultuda, 2023 AB Genişlemesine İlişkin Tebliğ, genişleme gündemindeki en güncel gelişmeleri ve AB’nin genişleme karşısındaki tutumunu izlemek için çokça veri sunuyor.
Rapor Ne Söylüyor?
AB üyeliği sürecinin liyakate dayalı olduğunu ve öyle kalmaya devam edeceğini vurgulayarak başlayan raporun geçmiş yıllara nazaran ilk farkı, 2022 yılının haziran ayında adaylıkları onaylanan Moldova ve Ukrayna’yı da içermesi. Raporda Komisyon, her iki ülkenin de sürdürmekte oldukları reform çabalarına ve şimdiye dek katetmiş oldukları mesafeye istinaden katılım müzakerelerine başlanmasını tavsiye etti. Buna ek olarak Avrupa Komisyonu, her iki ülke için de, belirli bazı önlemleri hayata geçirmelerinin ardından, müzakere çerçevelerinin belirlenmesi tavsiyesinde bulundu ve bu ülkelerin gerekli önlemlere yönelik attıkları adımlardaki mevcut duruma dair raporun Mart 2024 tarihi itibariyle sunulacağını ifade etti. Ukrayna’nın sürmekte olan savaşa rağmen reformları ciddi bir şekilde ele aldığı (oligarkların etkisinin kırılması, Anayasa Mahkemesi üyelerinin şeffaf bir şekilde seçilmesi gibi) belirtildi. Moldova’nın da kamu yönetiminden örgütlü suçlarla mücadeleye dek farklı alanlarda sürdürdüğü reform programına değinilerek, sivil toplumun karar alma mekanizmalarına katılımında ve insan haklarının korunmasında ülkedeki iyileşmelere vurgu yapıldı.
Komisyon, Gürcistan’ın, daha önceki rapor ve kararlarda belirlenen adımlara ilişkin sağladığı ilerlemeyi (cinsiyet eşitliği, kadına karşı şiddetle mücadele, yargı reformu, insan haklarının korunmasına yönelik bir stratejinin ve buna yönelik bir eylem planının kabul edilmesi vb.), ülkenin “aday ülke” olarak ilan edilmesi tavsiyesinde bulundu.
Bosna-Hersek, Aralık 2022’de düzenlenen AB Zirvesi’nde aday ülke ilan edilmişti. Bu raporda ise, ülkedeki koalisyon ortaklarının AB entegrasyonuna verdiği öneme binaen süreçte sağlanan ilerlemenin (adaylık statüsü alınması gibi) yanında, ülkede şahit olunan ayrılık yanlısı eylemlerin, ülkenin birliği, egemenliği, toprak bütünlüğü, anayasal düzeni ve uluslararası kişiliğine ek olarak AB’ye üyelik sürecini olumsuz yönde etkilediğinin altı çizildi. Komisyon raporda, ülke raporunda detaylıca açıklanan 14 kriter için ciddi adımların atılmasının ardından ülkeyle katılım müzakerelerine başlanmasını tavsiye etti.
Karadağ ile ilgili olarak, ülkedeki kutuplaşmanın ve siyasi istikrarsızlığın, AB ile uyumlaşmaya yönelik reformlarda gözle görülür bir yavaşlamaya sebebiyet verdiği ifade edildi. Ülkenin AB Ortak Dış ve Güvenlik Politikası’na (ODGP) tam uyumunun devam ettiği belirtildi. Müzakerelerde ilerlemenin, 23’üncü ve 24’üncü fasıllarda (hukukun üstünlüğü) ortaya konan kıstasların (interim benchmarks) karşılanmasına bağlı olduğu belirtildi.
Sırbistan’ın 2022 yılında yapmış olduğu anayasa değişikliği ile yargı bağımsızlığı alanındaki durumunu güçlendirdiği ifade edildi. Yeni kabul edilen medya yasasının da önemli ilerlemeler sağladığına değinildi. Bununla birlikte, Sırbistan’ın AB müktesebatı ve standartlarıyla tam uyumu için hâlâ ek düzenlemelere ihtiyaç duyduğu ve AB ODGP ile uyum için çabalarını artırması gerektiği -özellikle Rusya’ya yönelik AB yaptırımları ve açıklamaları hususunda- dile getirildi. Kosova ile normalleşme konusunda da gereken adımların atılmasına özen gösterilmesi raporda yer buldu.
Kuzey Makedonya’ya bakıldığında, ülkenin AB ODGP ile tam uyumunun sürdüğünden ve adalet, özgürlük ve güvenlik alanında bazı ilerlemeler sağlandığından söz edilse de ülkenin yargı, yolsuzlukla mücadele, örgütlü suçlarla mücadele, kamu yönetimi, kamu maliyesi ve kamu alımları gibi alanlar başta olmak üzere AB standartları ile uyumunu kuvvetlendirmesi maksadıyla reform süreçlerini etkin bir şekilde yürütmesi gerektiği ifade edildi. AB müktesebatı tarama sürecinin (screening process) sorunsuz bir şekilde ilerlediği ve Komisyonun, “esaslar” bölümünde (Fundamentals cluster) yer alan fasılların bu yılın sonu itibariyle müzakerelere açılması fikrinde olduğu belirtildi.
Arnavutluk’un da “esaslar” bölümüne (Fundamentals cluster) yönelik reformlarda ilerleme gösterdiğine; AB ODGP ile tam uyumunun, ülkenin AB ile bütünleşme niyetinin açık bir göstergesi olduğuna değinilmekle beraber rapor, özellikle ifade özgürlüğü, azınlık hakları ve mülkiyet hakları ve hukukun üstünlüğüne ilişkin ek çabalara duyulan ihtiyaca işaret etti. Kuzey Makedonya’da olduğu gibi tarama sürecinin sıkıntısız devam ettiği ve Komisyonun yıl sonu itibariyle “esaslar” bölümüne dâhil olan fasıllar için müzakerelere başlanabileceği fikrinde olduğu belirtildi.
Kosova’nın da AB ODGP ile uyumunun sürdüğü ve bilhassa seçim sisteminin reforme edilmesi gibi önemli adımların atıldığı dile getirildi. Ancak, özellikle yargı reformuna yönelik eylem planı dâhil olmak üzere ek çabalar gerektiği de raporda yer aldı. Sırbistan’la normalleşme sürecinin olumlu bir şekilde ilerlemesinin ve her iki ülkenin yükümlülüklerini yerine getirmelerinin AB süreçlerine de pozitif etki yapacağı vurgulandı.
Yeni Genişlemede Türkiye’nin Yeri
Son yıllarda Türkiye’ye dair raporlarda ve açıklamalarda sıkça tekrarlanan bir ifade olan Türkiye’nin AB için “hem kilit bir ortak hem de aday bir ülke” olması bu raporda da yer aldı. Bununla birlikte, müzakerelerin 2018 yılından beri askıya alınmış bir durumda olduğu; ülkenin AB’ye katılım sürecine yönelik reformlarında sınırlı bir ilerleme sağladığı; AB’den uzaklaşma trendinin sürdüğü iddia edildi. Ek olarak, terörle mücadele, ekonomi, enerji, gıda güvenliği, göç ve taşımacılık gibi ortak çıkar alanlarında Türkiye ile iş birliğinin AB için öneminin devam ettiğinin altı çizildi. Türkiye’nin, AB ODGP ile uyumunu artırması ve AB yaptırımlarının delinmesinin tespiti ve önüne geçilmesi için iş birliğine yönelik adımlar atması gerektiğine işaret edildi. Ayrıca, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi ve Komisyon Başkan Yardımcısı Josep Borrell’in “ilişkilere yönelik stratejik ve ileriye dönük bir bakışla” hazırlayacağı raporu sunacağı da hatırlatıldı.
2 Kasım’da Almanya Dışişleri Bakanlığı tarafından dışişleri bakanları düzeyinde düzenlenen “AB Genişlemesi ve Reformu” toplantısında söz alan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türkiye’nin AB üyeliğine ilişkin politikasında bir değişiklikten bahsedilemeyeceğini; AB’nin mevcut koşullar altında genişleme politikasının güvenilirliğini artırmasının ve genişlemeye jeopolitik bir perspektiften bakmasının gerektiğini ifade etti. Aday ülkelerle yürütülen müzakerelerin, kimi ülkelerin çıkarları için bloke edilmemesinin ve müzakere süreçlerinin sonuçlanmaktan uzak süreçlere dönüşmemesinin de önemini vurgulayan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, genişleme tartışmalarının yeniden gündemde yer bulmasının önemli olduğunu söyledi.
Mevcut durumda AB, hem yeşil ve dijital dönüşüm süreçleriyle meşgul hem de 30+ üyeli bir Birlik’in etkin bir şekilde işlemeye devam edebilmesi için yapabileceği reformları düşünüyor. Türkiye ile ilişkilere yönelik tekrar edilen ifadeler ise değişmişe benzemiyor. Türkiye tarafı ise defalarca vurguladığı gibi AB’nin küresel bir oyuncu olabilmesi için üyeliğinin ne denli önemli olduğunun altını çiziyor. Ancak iki tarafın da atması gereken adımlar olduğu rahatlıkla söylenebilir. Türkiye-AB Gümrük Birliği’nin güncellenmesi ve vize serbestisi sürecinin olumlu bir şekilde nihayete erdirilmesi ise iki tarafın ortak adımlar atıp başarabilecekleri temel iş birliği alanları olarak masada durmakta. Josep Borrell’in sunacağı rapor, ilişkilerin geleceğine ilişkin Brüksel’de konuşulanları görüp değerlendirmek için oldukça önemli bir belge olacak. Bununla birlikte, -AB üyeliğinin varılacak en yüksek düzeyli ortaklık olduğu düşünüldüğünde- Türkiye’nin AB üyeliği dışındaki opsiyonların, ilişkilerin bugününe ve geleceğine dair önerebileceklerinin epey kısıtlı olacağını iddia etmek pek de yanlış olmayacak.
Tunç İbrahim Ceylan, İKV Uzman Yardımcısı