İKTİSADİ KALKINMA VAKFI
E-Bülteni
İKTİSADİ KALKINMA VAKFI
E-Bülteni

TÜRKİYE-AB GÜNDEMİ: 2023 Türkiye Raporu: Komisyondan Türkiye’ye Yönelik Eleştiriler Devam Ediyor

Avrupa Komisyonunun 2023 Türkiye Raporu’nda, Türkiye’nin AB için kilit bir ortak ve aday ülke olmaya devam ettiği belirtilse de geçtiğimiz senelere benzer şekilde Türkiye’ye yönelik eleştirilerin aynı tonda devam ettiği görülüyor.
TÜRKİYE-AB GÜNDEMİ: 2023 Türkiye Raporu: Komisyondan Türkiye’ye Yönelik Eleştiriler Devam Ediyor

2023 Türkiye Raporu: Komisyondan Türkiye’ye Yönelik Eleştiriler Devam Ediyor

Avrupa Komisyonunun Komşuluk ve Genişlemeden Sorumlu Komisyon Üyesi Olivér Várhelyi, 2023 Genişleme Politikası Tebliği ve Aday Ülke Raporları’nı, 8 Kasım 2023 tarihinde yayımladı. Aday ülkelerin AB ilerleme süreciyle fasıllara uyumdaki güncel durumunun ele alan raporlar, bu sene, bir ay gecikmeyle kasım ayında kamuoyu ile paylaşıldı.

Türkiye’nin AB üyeliği yolunda kaydettiği ilerlemeye ilişkin 141 sayfayı bulan 2023 raporunda, Türkiye’ye yönelik birçok alanda eleştirilerin - özellikle demokrasi, hukukun üstünlüğü ve temel haklar alanlarında bir dizi eleştiriyi- dile getirildiği görülürken, Türkiye’nin bazı alanlarda ilerleme -çoğunlukla sınırlı ilerleme- kaydettiği kabul ediliyor.

Her yıl olduğu gibi bu yıl da rapor, Türkiye’nin AB için kilit bir ortak ve aday ülke olmaya devam ettiğini vurguluyor. AB ile Türkiye arasında ekonomik entegrasyonun yüksek bir seviyede olduğunu ifade eden rapor, Türkiye’nin AB’nin 7’nci, AB’nin de Türkiye’nin en büyük ticaret ortağı konumunda olduğunu hatırlatıyor. Ancak, AB Konseyinin 2018 tarihli katılım müzakerelerinin durdurulması kararından bu yana Türkiye’nin, AB’den uzaklaşma yönündeki eğilimi tersine çevirmediği ve katılımla ilgili reformları sınırlı ölçüde gerçekleştirdiği belirtiliyor.

Siyasi Kriterler

Rapor, Türkiye’deki siyasi iktidarın AB’ye katılım hedefi konusunda kararlılığını sürekli olarak teyit ettiğini ve her fırsatta dile getirdiğini ifade etse de Türkiye’nin bu konuda somut adımlar atmadığı, reform gündemine dair herhangi bir olumlu ivmeyi geliştirmediğini belirtiyor. Rapor, son dönemdeki kalıplara uygun olarak, en ağır eleştirilerini siyasi kriterler alanında, özellikle demokrasi, hukukun üstünlüğü, temel haklar ve yargı bağımsızlığı konularına odaklanarak yapıyor ve bu alanlarda, diğerlerine kıyasla daha belirgin bir gerileme olduğunu vurguluyor.

Siyasi kriterler bölümündeki eleştirilerin 2018 yılında uygulamaya konulan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile yakından bağlantılı olması dikkat çekerken, rapor, bu sistemin TBMM’nin yasama ve denetim işlevlerini önemli ölçüde zayıflattığını, etkili denge ve denetleme mekanizmalarından yoksun kıldığını ifade ediyor.

Rapor ayrıca, Türkiye'nin hukukun üstünlüğü ve temel haklar alanındaki durumunu ciddi şekilde eleştiriyor ve bu başlık altındaki uyumun henüz emekleme aşamasında olduğunu belirtiyor. Türkiye'nin yargı, temel haklar, demokrasi, kamu yönetimi ve insan hakları gibi kritik alanlarda AB kriterlerini karşılamaktan önemli ölçüde uzaklaştığı vurgulanıyor. 2023 raporlama dönemi, yargının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına uymaması, yolsuzluğun devam eden varlığı, insan haklarının kötüleşen durumu ve yargı sistemindeki çözülmemiş yapısal eksikliklere dikkat çekerek endişe verici ve sürekli bir gerilemeye işaret ediyor.

Ekonomik Kriterler

Türkiye Raporu’nun Ekonomik Kriterler bölümü, diğer bölümlere kıyasla daha ılımlı bir ton kullansa da, AB standartlarına uyum konusunda ilerleme kaydedilmediğini vurguluyor. İleri düzeyde uyum sağlamış olmasına rağmen Türkiye’nin son yıllarda durakladığı ve AB ekonomik ilkelerine tam uyum yönünde kayda değer bir adım atmadığı belirtiliyor.

Rapor, Türkiye'nin ekonomi politikalarına yönelik, gevşek para politikası eğilimi, politika güvenilirliği ve şeffaflığının azalması ve fiyatların belirlenmesinde devletin doğrudan müdahalesinin devam etmesi gibi bilindik eleştirileri yineleniyor. Bu hususlar, Merkez Bankası’nın bağımsızlığına ilişkin endişelerle birlikte, Türkiye'nin sağlam ekonomi yönetimi konusundaki kararlılığına ilişkin de endişeleri ortaya koyuyor. Bu eleştirilere rağmen rapor, Türkiye ekonomisindeki -ekonomik büyüme gibi- bazı olumlu gelişmeleri de kabul ediyor.

Dış Politika

Güvenlik, savunma ve dış politika konularında geçtiğimiz yıllarda yöneltilen eleştirilerin bu sene yayımlanan raporda da sürdürüldüğü görülüyor. Genel hatları itibarıyla eleştirilere bakıldığında, Türkiye’nin AB’nin dış politika ve güvenlik politikalarına uyum oranının %10’da kalması ve dış politikada atılan adımların AB öncelikleriyle çelişmeye devam ettiği vurgusu oldukça ön plana çıkıyor.

Rusya’ya yönelik AB’nin kısıtlayıcı tedbirlerine uyum sağlamaktan kaçındığı, Ukrayna’ya yönelik Rusya’nın saldırılarını kınamaktan çekindiği ve İsrail’de sivillere saldırılar gerçekleştiren Hamas’ı terör örgütü olarak tanımlamadığı ve kınamadığı gerekçesiyle Türkiye’ye yönelik eleştirilere yer veren rapor, Türkiye’nin dış politikasının AB değerleri ve çıkarları ile çeliştiğine dikkat çekiyor.

Türkiye’nin bölgesel iş birliği ve iyi komşuluk ilişkilerine de dikkat çeken rapora bakıldığında, Doğu Akdeniz ve GKRY özelinde, raporlama döneminde herhangi bir sondaj faaliyeti gerçekleşmediği belirtiliyor ve Şubat 2023’e kadar oldukça gerilimli bir çizgide ilerleyen -ancak 6 Şubat depremleriyle birlikte yumuşayan- Yunanistan-Türkiye ilişkilerinin iyi niyetle sürdürülmesi tavsiye ediliyor. Ayrıca, Doğu Akdeniz’de istikrarlı ve güvenli bir ortamın sağlanması için AB ile Türkiye arasındaki iş birliğin gerekliliğine dikkat çekiyor.

Türkiye’nin Rapora Yönelik Tepkisi

Komisyonunun yayımladığı rapora yönelik tepkisini geciktirmeyen Dışişleri Bakanlığı, yaptığı açıklamada, 2023 yılı Türkiye Raporu’nun, Türkiye için hazırlanan 25’inci rapor olmasına rağmen, AB’nin Türkiye’ye karşı haksız ve önyargılı yaklaşımını muhafaza ettiğini vurguladı.

Dışişleri Bakanlığının yaptığı açıklamadaki en sert tepki -2022 Türkiye Raporu’na yönelik yapılan Dışişleri Bakanlığı açıklamasındaki benzer bir şekilde- raporda yer alan Türkiye’ye yönetilen en sert eleştirileri barındıran siyasi kriterler ile Yargı ve Temel Haklar faslında yoğunlaştığı görüldü. Açıklamada, “mesnetsiz iddiaları” ve “haksız eleştirileri” tümüyle reddedildiği ifade edilirken, pek çok konuda Türkiye’ye yönelik haksız iddiaların, AB’nin samimiyetsiz ve çifte standartlı bir yaklaşımının tezahürü olduğu belirtiliyor.

Diğer Ülke Raporları

Avrupa Komisyonu Türkiye dışında Arnavutluk, Bosna-Hersek, Kosova, Karadağ, Kuzey Makedonya, Sırbistan ve ilk kez Ukrayna, Moldova ve Gürcistan’ın AB’ye katılım yolunda kaydettikleri ilerlemenin ve mevcut durumlarının ayrıntılı bir değerlendirmesini yaptı. Yayımlanan 10 rapor arasında, en olumsuz geri bildirim alan ülke olarak Türkiye karşımıza çıkıyor. 2023 yılı ve önceki yılların raporları üzerinden bir yorum yapıldığında ise Türkiye’nin, AB’nin planladığı yeni genişleme dalgasının dışında kalacağı tahmin ediliyor.

Komisyonun raporları açıkladığı oturumda özellikle, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonrası başvuru yapan Ukrayna, Moldova ve Gürcistan’a odaklandığı görülürken, Gürcistan’a aday statüsünün verilmesi ve diğer iki ülkeyle de müzakerelere başlanması önerisinde bulunuldu.

Arnavutluk, Bosna-Hersek, Karadağ, Kuzey Makedonya, Sırbistan ve Kosova’nın ülke raporlarına bakıldığında ise hukukun üstünlüğü ve insan hakları özelinde eleştiriler dikkat çekiyor. Bosna-Hersek için adalet sistemi için reformlar ve herkesi kapsayan haklar, Karadağ için hukukun üstünlüğü, Makedonya için yolsuzluk ve organize suçlarla mücadele, Arnavutluk için kişilerin mülkiyet hakları, yolsuzluk ve organize suçla mücadele gibi konularda yeni reformlar yapılması tavsiye ediliyor.

Özellikle Sırbistan ve Kosova özelinde yapılan yorumlara bakıldığında, iki ülke arasında süre gelen potansiyel gerginliklerin, AB üyelik süreçleri için önemli bir engel olduğu ifade ediliyor. Ayrıca, Sırbistan’ın, yargı ve medyanın bağımsızlığı ve Sırbistan’ın Rusya ile olan ilişkisi nedeniyle de eleştirildiği görülüyor.

Sema Nur Yeniyıldız, İKV Uzman Yardımcısı

Diğer Yazılar