İKTİSADİ KALKINMA VAKFI
E-Bülteni
İKTİSADİ KALKINMA VAKFI
E-Bülteni

AB GÜNDEMİ: Çin Devlet Başkanı Xi Jinping Beş Yıl Sonra Avrupa’da

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in Avrupa ziyaretinden AB-Çin ilişkilerindeki mevcut gerilimleri azaltacak bir sonuç çıkmazken, Sırbistan ve Macaristan ile ilişkileri bir üst seviyeye çıkartacak adımlar atıldı.
AB GÜNDEMİ: Çin Devlet Başkanı Xi Jinping Beş Yıl Sonra Avrupa’da

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping Beş Yıl Sonra Avrupa’da


Beş yıl aradan sonra ilk kez Avrupa’ya gelen Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, 5-10 Mayıs 2024 tarihleri arasında Fransa, Sırbistan ve Macaristan’ı ziyaret etti. Ayrıca Xi Jinping, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile de bir araya geldi. Xi Jinping’in bu ziyareti, son yıllarda kendisine karşı daha sert önlemler alan AB ile ticari ilişkilerinin bozulmasını engelleme çabası olarak görünüyor. Bununla beraber ABD hegemonyasının gerilediği bir uluslararası sistemi arzulayan Çin, bir bakıma, Ukrayna ve ABD ile ilişkiler konusunda Avrupa içindeki bölünmelerden faydalanarak çok kutuplu bir dünya düzeninde kendisine daha fazla yer edinmeye çalışıyor. Ziyaret kapsamında yapılan görüşmeler sonrasında, AB-Çin ilişkilerindeki mevcut gerilimleri azaltacak bir sonuç çıkmazken, hâlihazırda Çin’in Avrupa içerisinde en yakın iki ortağı olan Sırbistan ve Macaristan ile ilişkileri bir üst seviyeye çıkartacak adımlar atıldı. Bununla beraber Fransa’nın, özellikle Rusya-Ukrayna savaşı konusunda Çin’den daha net bir tavır beklediği görüldü.


Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, beş yıl aradan sonra ilk kez Avrupa’yı ziyaret etti. Fransa, Sırbistan ve Macaristan’ı kapsayan resmî ziyaret, 5-10 Mayıs 2024 tarihleri arasında gerçekleşti. Xi Jinping bu ziyareti, Çin’in bahsi geçen üç ülkeyle ilişkileri açısından oldukça sembolik bir döneme denk geldi. Nitekim 2024, Çin ile Fransa arasındaki diplomatik ilişkilerin 60'ıncı, Macaristan ile olan ilişkilerin 75'inci ve Sırbistan'ın Kosova savaşı sırasında NATO'nun Belgrad'daki Çin Büyükelçiliğini bombalamasının 25’inci yıldönümünü temsil ediyor.

Ziyaretin AB ve Fransa Boyutu

Ziyaret kapsamındaki ilk durağı Fransa olan Xi Jinping, Elysee Sarayı’nda, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile bir araya geldi. Görüşme sonrasında genellikle olumlu mesajlar veren Emmanuel Macron “iyi polis”; AB sanayisini ve işçilerini korumaya yönelik sert açıklamalarda bulunan von der Leyen ise “kötü polis” olarak nitelendirildi.

Çin ile diplomatik bağlar kuran ilk Avrupa ülkesi olan Fransa’nın diplomatik öncelikleri arasında Çin’in her zaman özel bir konuma sahip olduğu görülüyor. Nitekim Fransa özelinde Çin ile ilişkiler, AB geneline kıyasla daha pozitif bir zeminde ilerliyor. Özellikle Macron'un Avrupa'nın “stratejik özerkliğinden”, bir bakıma Avrupa'nın güvenliği için ABD'nin korumasına olan bağımlılığının azaltılmasından sıklıkla bahsetmesi, çok kutuplu bir dünyanın ayak seslerinin yükseldiği bir dönemde Çin tarafından memnuniyetle karşılanıyor. Dahası Macron, Avrupa’nın Tayvan konusunda Çin ile ABD arasındaki çatışmaya sürüklenmemesi gerektiğine inanıyor.

Mevcut konjonktürde Fransa-Çin ilişkilerinde tartışılan en önemli konu, Rusya-Ukrayna savaşı olarak görünüyor. Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik saldırganlığını kınayan BM kararlarında defalarca çekimser kalan Çin, özellikle ekonomi ve ticaret konusunda Rusya ile ilişiklerini giderek artırıyor. Son dönemlerde Rusya’ya karşı daha sert bir tutum takınan Emmanuel Macron ise, Çin’in savaş konusunda tarafını daha net bir şekilde göstermesini bekliyor. Nitekim görüşme sonrası yaptığı açıklamalarda Çin-Rusya arasındaki ilişkilerin istikrara kavuşturulması için uzun yıllardır gösterilen çabalara saygı duyulduğunu ifade eden Emmanuel Macron, “Çinli yetkililerin Moskova'ya herhangi bir silah satmaktan veya yardımdan kaçınma ve malların ihracatını sıkı bir şekilde kontrol etme yönündeki taahhütlerini memnuniyetle karşılıyoruz” ifadelerini kullandı. Ancak Çinli şirketlerin Rusya'ya hâlen askerî donanımların yapımında kullanılabilecek “çift kullanımlı” ürünler sattığına dair endişeler artmaya devam ediyor.

Ziyaretin Xi Jinping-Ursula von der Leyen boyutunda ise AB-Çin ilişkilerinin ticari boyutu masaya yatırıldı. AB’nin Yeşil Mutabakat kapsamında öncülük ettiği iddialı dönüşüm sürecinin, küresel anlamda yeni bir rekabet alanı oluşturduğunu söylemek mümkün. Birçok aktör “temiz teknoloji yarışı" olarak adlandırılabilecek bu süreçte yeşil teknolojilere büyük yatırımlar yapıyor. Bu konudaki asıl rekabet AB, Çin ve ABD arasında yaşansa da, mevcut durumda temiz teknoloji ile ilgili birçok alanda Çin’in açık ara önde olduğu görülüyor. Çin’in sanayi ve teknolojideki hızlı ilerleyişi ve bu doğrultuda verdiği sübvansiyonlar, başta temiz teknoloji üretimi olmak üzere AB sanayisine büyük bir darbe vuruyor. Buna karşın son yıllarda AB, kendisini korumak için özellikle ticaret ile ilgili konularda Çin’e karşı daha iddialı adımlar atıyor. Nitekim Avrupa Komisyonu, geçtiğimiz aylarda, Çin’in devlet yardımları nedeniyle AB sanayisinin zarar gördüğü gerekçesiyle, Çin'den elektrikli otomobil, güneş panelleri ve rüzgâr türbini ithalatına yönelik anti-sübvansiyon soruşturmaları başlatmıştı. Benzer bir şekilde Komisyon, Avrupalı tıbbi cihaz tedarikçilerine Çin'de adil pazar erişimi sağlanıp sağlanmadığını belirlemek üzere bir soruşturma daha başlattı.

Görüşme sonrası Ursula von der Leyen’in yaptığı açıklamalar, özellikle ticaret ile ilgili konularda AB’nin Çin’e karşı daha fazla taviz vermemeye devam edeceğini gösterir nitelikte. Nitekim Çin’in sanayisine verdiği devlet desteğinin yol açtığı “dengesizliklerin” ucuz ürünlere yol açarak Avrupa'daki istihdamı tehdit ettiğini ve bunun “büyük bir endişe konusu” olduğunun altını çizen von der Leyen, AB'nin ucuz elektrikli otomobil, çelik ve ucuz güneş ve rüzgâr teknolojisi ithalatı nedeniyle Çin ile bir ticaret savaşı başlatmaya hazır olduğu mesajını verdi. Buna karşın Jinping, Çin'in inovasyon ve ölçek ekonomisinden kaynaklanan büyük bir karşılaştırmalı üstünlüğünün olduğunu ve bundan dolayı AB'nin herhangi bir yatıştırıcı tedbir beklememesi gerektiğini ileri sürdü.

Ziyaretin Sırbistan ve Macaristan Boyutu

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in Avrupa ziyareti kapsamındaki ikinci durağı Sırbistan, son durağı ise Macaristan oldu. Macaristan ve Sırbistan, Çin'in Asya ve Avrupa'yı kapsayan devasa Kuşak ve Yol altyapı projesinin Avrupa'daki en sıkı destekçisi konumunda iki ülke olarak karşımıza çıkıyor. Dahası iki ülke, 2014 yılında, Yunanistan'ın Çin kontrolündeki Pire limanına bağlanmak için Kuşak ve Yol projesinin bir parçası olarak, başkentleri Budapeşte ve Belgrad arasındaki demiryolunu modernize etmek üzere Pekin ile bir anlaşma imzalamıştı.

Ziyaretin Sırbistan boyutunda, Çin-Sırbistan siyasi ve ekonomik iş birliğini daha ileriye götürme amacını taşıyan 29 anlaşma imzalandı. Bununla beraber taraflar, iki ülke arasında “Paylaşılan Gelecek” adı altında yeni bir serbest ticaret anlaşmasının temmuz ayının başında uygulamaya konulacağını açıkladı. Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic, anlaşmanın Sırbistan'ın “geleceğini garanti altına alacağını” ve “önümüzdeki beş ila on yıl içinde elmadan sığır etine” kadar ülkenin Çin'e yaptığı ihracatın neredeyse %95'ine uygulanan gümrük vergilerinin kaldırılacağını söyledi. Xi Jinping ise sekiz yıl önce “Sırbistan, Çin'in Orta ve Doğu Avrupa bölgesindeki ilk kapsamlı stratejik ortağı oldu” ve “bugün Sırbistan, Çin-Sırbistan ilişkilerinin stratejik, özel ve yüksek düzeyini tam olarak yansıtan Çin ile bir kader ortaklığı kuran ilk Avrupa ülkesidir” dedi. İki lider ayrıca birbirlerinin egemenliğini ve toprak bütünlüğünü destekleyeceklerini ifade etti.

Ziyaretin Macaristan boyutunda ise, Çin-Macaristan ilişkileri, “her koşulda kapsamlı stratejik ortaklık” seviyesine yükseltildi. Liderlerin katıldığı ortak basın toplantısında Macaristan Başbakanı Viktor Orbán, “20 yıl önceki dünya ekonomisine ve ticaretine baktığımızda, bugün içinde yaşadığımız duruma hiç benzemiyor” dedi. Dünyanın değişen güç dengesinde Çin’in rolünden bahseden Viktor Orbán, “o zamanlar tek kutuplu bir dünyada yaşıyorduk, şimdi ise çok kutuplu bir dünya düzeninde yaşıyoruz ve bu yeni dünya düzeninin ana sütunlarından biri de Çin” ifadesini kullandı. Viktor Orbán ayrıca Macaristan'ın ülkeye yatırım yapan Çinli şirketler için adil koşullar sağlamaya devam edeceğini vurguladı. Xi Jinping ise Orbán ile Kuşak ve Yol Girişiminin “Macaristan'ın doğuya açılma stratejisiyle son derece uyumlu olduğu” konusunda mutabık kaldıklarını ve Çin'in Macaristan'ın AB içinde Çin-AB ilişkilerini geliştirme konusunda daha büyük bir rol oynamasını desteklediğini söyledi. Hâlihazırda Çin, Macaristan'a milyarlarca dolar yatırım yapmış durumda. Dünyanın en büyük elektrikli araç üreticilerinden biri olan Çinli şirket BYD'nin Avrupa'daki ilk elektrikli araç üretim fabrikası, bu yılın sonunda Macaristan’da açılması bekleniyor. Macaristan aynı zamanda birkaç Çin elektrikli araç akü fabrikasına ev sahipliği yapıyor ve lityum iyon akü üretiminde küresel bir üretim merkezi olmayı umut ediyor.

Sonuç ve Değerlendirme

Jeopolitik gerilimlerin hızla arttığı uluslararası arenada, Çin'in vazgeçilmez bir yatırım merkezi olarak görüldüğü küreselleşmenin parlak günlerinin artık geride kaldığı gözlemleniyor. Özellikle AB, yatırımlarını ve tedarik zincirlerini Çin’den daha yakın coğrafyalara kaydırmaya çalışıyor. Çin ise son yıllarda kendisine karşı daha sert önlemler alan AB ile ticari ilişkilerinin daha kötüye gitmesini engellemeye çalışıyor. Nitekim AB, özellikle elektrikli otomobil endüstrisine milyarlarca dolar yatırım yapan Çin’in en büyük müşterisi konumunda. Ancak Xi Jinping’in Avrupa ziyaretinin AB boyutundan, mevcut gerilimleri yatıştıracak bir sonuç çıkmadığı görülüyor. Bununla beraber bu ziyaretin, ikili ilişkilerde yeni bir yaklaşım bulmanın ilk adımı olabileceğini de belirtmek gerekiyor.

ABD hegemonyasının gerilediği bir uluslararası sistemi arzulayan Çin, bir bakıma, Ukrayna ve ABD ile ilişkiler konusunda Avrupa içindeki bölünmelerden faydalanarak çok kutuplu bir dünya düzeninde kendisine daha fazla yer edinmeye çalışıyor. Bu doğrultuda bir ölçüde Fransa ve Çin’in ortak bir çıkarının olduğu söylenebilir. Buna karşın Xi Jinping’in Sırbistan ve Macaristan üzerinden AB’yi “bölme” girişiminin ne ölçüde etkili olabileceğinin de tartışılması gerekiyor. Nitekim Sırbistan henüz AB üyesi bile değil ve üyelik yolunda AB’nin ülkenin dış politikası konusunda bir etkisinin olması bekleniyor. Macaristan’ın ise, AB’nin ticaret konusunda münhasır yetkileri olduğu için, Çin’e karşı herhangi bir Komisyon soruşturmasını engelleme gücü bulunmuyor.

Ahmet Emre Usta, İKV Uzmanı

Diğer Yazılar