Fransa Cumhurbaşkanı Macron Almanya’da: Fransa-Almanya Ortak Deklarasyonu
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Fransa eski Cumhurbaşkanı Jacques Chirac’tan 24 yıl sonra Almanya’ya Cumhurbaşkanlığı düzeyinde ziyaret gerçekleştiren ilk Fransız lider oldu. AP seçimleri öncesi bir dönemde ve Normandiya Çıkarması yıldönümünde gerçekleştirilen bu ziyaret sırasında iki ülke liderleri tarafından AB bütünleşmesine sürekli atıf yapılarak AB birlik ve bütünlüğünün önemi vurgulandı. Bu ziyaretin sonunda Macron’a dünya ve Avrupa barışına katkı sunan kişilere verilen Uluslararası Vestfalya Barış Ödül takdim edildi ve Scholz ile Macron AB birlik ve bütünlüğü mesajları içeren bir Ortak Deklarasyon yayımladı.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, 26 Mayıs 2024 tarihinde Almanya’yı ziyaret ederek, 24 yıl sonra Almanya’ya ilk kez ziyaret gerçekleştiren Fransız Devlet Başkanı oldu. Cumhurbaşkanı Macron, Alman Şansölye Olaf Scholz ile görüşmek için Almanya’ya sık sık resmi ziyaretler gerçekleştirse ve Almanya ile AB konusunda sürekli iletişim hâlinde olsa bile, kendi mevkidaşı Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier ile görüşmek üzere yapılan bu ziyaret bir ilkti. 26 Mayıs’ta başlayan üç günlük seyahat, İkinci Dünya Savaşı sırasında Almanya’nın Fransa’yı işgalinin başlangıcı yıldönümünde gerçekleşti. Bu ziyaret çerçevesinde yayımlanan ortak deklarasyonda Yeşil Mutabakat, Tek Pazar, rekabetçilik, yatırımlar, enerji, teknoloji, beşerî sermayenin geliştirilmesi, güvenlik ve savunma gibi farklı temalar çevresinde AB çatısı altında iş birliklerini geliştirmeye yönelik ifadeler yer aldı.
Görüş Ayrılıklarının Kesişiminde “Avrupa için Kilit Öneme Sahip” Ziyaretin Zamanlaması
Fransa tarafından Almanya’ya ilk devlet protokollü ziyaretin ilki 2000’de Başkan Jacques Chirac tarafından Şansölye Gerhard Schroeder’e yapılmıştı. Bu ziyaretin kritik önemi, Birlik’in ilk yıllarından beri yaşanılan sorunlara ek olarak AB içindeki karar alma mekanizmasında Almanya’nın gücünün artmasından Fransa’nın duyduğu rahatsızlık ile iyice gerilen Franko-Germen ilişkilerinin rahatlatılması motivasyonu geliyordu. Yıllar sonra Macron, bir zamanlar aynı motivasyonla Almanya’yı ziyaret eden Chirac’ın izinden giderek 26 Mayıs’ta Steinmeier ile görüştü.
AP seçimleri öncesi gerçekleştirdiği ziyaret için Macron, "Bu resmi ziyaret, Avrupa için kilit öneme sahip bir anda gerçekleşiyor" dedi. Macron’un bu ifadesinin dayanağını tarihsel süreçteki kırılgan Almanya-Fransa ilişkileri çerçevesinde aramak mümkün olduğu gibi, bu ifadeyi kullanmasının diğer motivasyonu da Avrupa’nın bölgesel çatışmaların ve küresel krizlerin arttığı bir dönemde karar alıcı konumda olması ile ilişkilendirebilir. Aslında bu Macron’un AB içi diyaloğun arttırılması gerektiğine ilişkin son zamanlardaki ilk ve tek söylemi değil. Macron, Nisan 2024’te “Avrupa’mız ölümlüdür” çıkışıyla Pro-Avrupacı söylemi benimsemiş bir siyasetçi olarak AB içi birlik ve dayanışmanın artması gerektiği, AB’nin geleceğinin yalnızca üye devletlerinin seçimleriyle şekilleneceğini aksi takdirde ölmeye mahkûm olduğunu ifade etmişti. Benzer şekilde, Mart 2024’te, Ukrayna’ya ordu gönderilmesi lehine düşündüğünü belirttikten sonra Olaf Scholz’un aynı fikirde olmadığını ifade etmesi üzerine Polonya Başbakanı Donald Tusk ile üçlü görüşme gerçekleştirmeyi teklif etmiş, görüşme sonunda da Ukrayna’ya ordu gönderme konusunda net bir fikrinin bulunmadığını belirtmişti. Medyada Scholz ile sıklıkla farklı kişiliklere sahip olduklarına dikkat çekilmesi üzerine Macron, Scholz ile Ukrayna konusunda olan farklıklarının siyasi görüş bağlamında değil, stil bağlamında olduğunu söylemişti. Steinmeier ile görüşmek üzere Almanya’ya gerçekleştirdiği ziyaretin, son zamanlarda AB içi benimsediği görüşün bir yansıması olduğu anlaşılıyor.
Söz konusu ziyaretin zamanlamasının bir başka boyutu da tarihsel süreçteki Almanya-Fransa ilişkileri. Macron’un Steinmeier ile görüşmesi 6 Haziran 1944 tarihli Normandiya Çıkarması anma etkinliklerinin hemen öncesi gerçekleşti. Macron’un son zamanlarda benimsediği birlik ve bütünlük vurgusu göz önüne alınırsa, ziyaret için bu tarihi seçmesinin bir tesadüf olmadığı anlaşılıyor. Bu zamanlama ile Macron, AB’nin kuruluşuna ilham veren savaş travmalarını hatırlattı ve AB’nin birliğinin ve bütünlüğünün korunmasının önemine somut bir vurgu yapmış oldu.
Geçmişi Anarak Geleceğe Hazırlanmak
Macron Almanya ziyareti boyunca Avrupa bütünleşmesi için öneme sahip olmuş yerleri tercih ederek rotasını başkent Berlin, doğuda Dresden ve batıda Münster şeklinde oluşturdu. Ziyaretin ilk durağı Doğu ve Batı Almanya’yı birbirinden ayıran Berlin’deki simge mekân Brandenburg Kapısı oldu. Macron, Berlin Belediye Başkanı Kai Wenger ile Avrupa birlik ve bütünlüğü için sembolik önemi olan mekân boyunca yürüdü. Sonraki durak bir zamanlar İkinci Dünya Savaşı sırasında ve doğu ile batı Almanya birleşmesinde birçok drama tanıklık eden Dresden oldu. Burada İkinci Dünya Savaşı sırasında bombalamaya maruz kalarak yıkıldıktan sonra aslına uygun şekilde yeniden yapılan Frauenkirche kilisesinin önünde çoğunluğunu Polonya, Çekya, Fransa ve Almanya’nın Saksonya eyaletinden gelen gençlerin oluşturduğu bir grup gence coşkulu bir konuşma yaptı. Aşırı sağın oldukça yükselişe geçtiği günlerde gerçekleştirdiği ziyaretin bu durağında devamlı olarak Fransızca ve Almanca arasında geçiş yaparak konuşmasına devam eden Macron, Avrupa’nın bir yol ayrımında olduğunu, harekete geçilmezse barışın, refahın ve demokrasinin tehlike altında olacağını belirtti. Ayrıca, bağımsız bir Avrupa güvenlik ve savunma politikasına ihtiyaç duyulduğunu ifade etti. Fransa Cumhurbaşkanı Macron, üç günlük Almanya ziyaretinin sonunda Vestfalya Barış Antlaşması’nın imzalandığı ve İkinci Dünya Savaşı sırasında müttefik güçlerce bombalamaya maruz kalarak stratejik bir konuma sahip olmuş olan Münster’e geldi. Macron burada, dünya ve Avrupa barışına katkı sunan kimselere verilen Uluslararası Vestfalya Barış Ödülü’nü aldı ve devamında başta Almanya Şansölyesi Olaf Scholz olmak üzere çok sayıda üst düzey yetkiliyle bir araya geldi.
Ortak Deklarasyondaki Birlik ve Beraberlik Vurgusu
Ziyaret sonunda bir araya gelen Alman Şansölye Scholz ile Macron ortak bir deklarasyona imza attı. Liderler bu deklarasyonda Avrupa’nın son beş yıldır pandemi ve Ukrayna-Rusya savaşı ya da jeopolitik değişimlerin artışı gibi olaylar başta olmak üzere bir dönüm noktası yaşamakta olduğunu ifade etti. Macron’un daha önce ifade ettiği Avrupa’nın ölümlü oluşu söylemini tekrarlayan ikili, Avrupalı yaşam tarzını ve Avrupa’nın dünyadaki rolünün gerçekleşmesine yardımcı olan temellerin sonsuza dek var olmayabileceğini ve kıymetinin bilinerek sahip çıkılması gerektiğini belirtti. Deklarasyonda AB birlik ve bütünlüğünün korunmasının önemi ile bu çerçevede yapılması gerekenler sıralandı. Bu doğrultuda yeşil mutabakat ile dijital dönüşüm, inovasyon, güncel teknolojik gelişmelerin yakından takip edilmesi, tek pazarın çağa ve ihtiyaçlara göre güncellenmesi, işletmeler için raporlama zorunlulukları gibi bürokratik yüklerin azaltılması, rekabetçi ve sürdürülebilir ticaret politikası, karbondan arındırılmış enerji sistemleri, ortak yatırım faaliyetleri, AB bütçesinin geleceğe uyumlu hâle getirilmesi gibi hedeflere değinildi.
Ortak Deklarasyon metninde ifade edilen konuların çoğunlukla çevresel ve finansal temalar etrafında şekillendiği gözlemleniyor. AB’nin anılan endişelerin çözümüne yönelik aldığı önlemlerin takdir edildiği belirtilirken, bu önlemlerle yetinilmeyerek ortaklaşa mücadeleye devam edilmesi gerektiği her paragrafta yineleniyor.
Söz konusu metinde yer alan hedeflerden bazıları;
Deklarasyon metninin sonunda gelecek dönemde söz konusu hedefler ışığında çalışılmasının amaçlandığı ifade edilerek AB üye devletleri için “AB’nin ortak gelecek olduğu” yineleniyor.
Sonuç ve Değerlendirme
AP seçimleri öncesi, Normandiya Anmaları yıldönümünde gerçekleştirilen, 24 yıl sonra bir ilk olma niteliğini taşıyan bu ziyaretin birçok mesaj taşıdığı çok açık. Ziyaret yalnızca zamanlama boyutuyla değil, ziyaret edilen şehirler ve mekanlar boyutuyla da dikkat çekiyor. Ziyaret edilen mekanların İkinci Dünya Savaşı ve Avrupa bütünleşmesi bakımından simgesel öneme sahip olması, iletilmek istenen mesajın somutlaştırılması bakımından oldukça önemli. Sonuç olarak söz konusu ziyaret, Avrupa’nın birlik ve bütünlüğüne ihtiyaç duyulduğu düşünülen bir zamanda gerçekleşti.
Melike Sönmez, İKV Uzman Yardımcısı