Avrupa Siyasi Topluluğunun 4'üncü Zirvesi: Ukrayna, Düzensiz Göç ve Güvenlik
Birleşik Krallık’ın ev sahipliğini üstlendiği Avrupa Siyasi Topluluğu Zirvesi’nin dördüncüsü 18 Temmuz 2024 tarihinde Blenheim Sarayı’nda düzenlendi. Neredeyse 50 farklı ülkenin liderleri bu zirvede buluştu. Zirvenin tarihinde bir ilk gerçekleşerek NATO, Avrupa Güvenlik ve İş birliği Teşkilatı (AGİT) ve Avrupa Konseyi ilk defa zirveye katılım gösterdi. Zirvede tartışılan ana konular Ukrayna-Rusya savaşı, düzensiz göç ve güvenlik oldu. Ayrıca, zirve AB-Birleşik Krallık ilişkilerinin iyileştirilmesi için de bir adım olarak değerlendirildi.
Dördüncü Avrupa Siyasi Topluluğu Zirvesi, 18 Temmuz 2024 tarihinde, Birleşik Krallık’ın ev sahipliğinde Blenheim Sarayı’nda 50 ülke liderinin katılımıyla gerçekleşti. AB’yi ise AB Konseyi Başkanı Charles Michel temsil etti. Michel’e AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell de eşlik etti. NATO, Avrupa Güvenlik ve İş birliği Teşkilatı (AGİT) ve Avrupa Konseyinin ilk kez zirveye katılım göstermesi, Ukrayna’daki savaş ile savunma ve güvenlik alanlarının da liderlerin göz önünde bulunduracağının işareti olarak değerlendirildi.
Zirveye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yoğun programı dolayısıyla katılım göstermediği, Avrupa Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen’in ise ikinci dönem seçilmesi çalışmaları için Strasbourg’da olduğu iletildi. Bununla birlikte hatırlatmak gerekirse, Cumhurbaşkanı Erdoğan bir önceki yıl İspanya’da düzenlenen üçüncü zirveye katılım göstermedi. Azerbaycan-Ermenistan liderlerinin buluşturulması planlanan toplantıya Azerbaycan, AB Konseyi Başkanı Michel, Fransa Cumhurbaşkanı Macron ve Almanya Başbakanı Olaf Scholz'un katılımına ek olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katılmasını bir şart olarak öne sürdü. Fakat Azerbaycan’ın bu isteği kabul görmedi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan bir tepki olarak zirveye katılım sağlamadı. Geçtiğimiz yıl yaşanan bu olayın ardından tepkinin devam etmesine sebebiyet verecek bir husumet yaşanmadığı görülüyor, yapılan açıklamalarda da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katılım sebebi yoğun program olarak belirtildi. Öte yandan küresel gündemde problemlerin arttığı bu zamanlarda, Türkiye’nin zirveye katılım göstermesi uluslararası düzeyde hem iş birliklerinin devamlılığını sağlamak hem de Türkiye’nin pozisyonunu güçlendirmek adına önem taşıdığı unutulmamalı. Ek olarak, Türkiye’nin katılımı, “360 derece dış politika” anlayışını pekiştirmesini sağlayıp uluslararası diplomaside geri kalmamasını sağlaması açısından gerekli görülebilir.
Ukrayna’ya destek, enerji ve bağlantı, güvenlik, demokrasi ve göç toplantının öne çıkan konuları oldu. Zirvenin açılış konuşması yeni Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer tarafından yapıldı. Starmer konuşmasında Avrupa yaşamındaki güven bağının altını çizdi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nden Birleşik Krallık’ın ayrılmayacağını belirtti.
Avrupa Siyasi Topluluğu, ortak çıkar konularını ele almak için siyasi diyalog ve iş birliğini teşvik etmek, Avrupa kıtasının güvenliğini, istikrarını ve refahını güçlendirmek hedefleriyle ortaya çıktı. Bu siyasi koordinasyon platformu mevcut herhangi bir organizasyonu, yapıyı veya süreci değiştirmemekle beraber bu aşamada yenilerini yaratmayı da hedeflemiyor. Avrupa Siyasi Topluluğu şimdiye kadar üç kez toplandı. Ekim 2022’deki ilk toplantıda liderler, özellikle Rusya’nın Ukrayna’daki savaşı ve enerji krizi olmak üzere barış ve güvenlik konularını ele aldı. Haziran 2023’teki bir sonraki toplantıda, Avrupa’da barış ve güvenlik, enerji dayanıklılığı ve bağlantı ve hareketlilik için ortak çabaları tartıştı. Ekim 2023’te Granada’da liderler, Avrupa’nın nasıl daha dayanıklı, müreffeh ve jeostratejik hâle getirilebileceği üzerine tartıştı.
Gelecek zirvelerden biri AB Konseyi Dönem Başkanlığı’ndan dolayı çokça eleştirilen Macaristan’ın ev sahipliğinde 7 Kasım 2024’te gerçekleştirilecek. 2025 zirveleri ise Arnavutluk ve Danimarka’da yapılacak.
Ukrayna’ya Destek
Ukrayna’ya destek zirvenin ana gündem maddesi olarak ön plana çıktı. Starmer, yaptırımları delmek için kullanılan Rusya’nın sözde “gölge filosu” petrol tankerlerine karşı sert önlemler alma konusunda zirvenin taahhütte bulunduğunu söyledi. Daha sonrasında, Ukrayna Devlet Başkanı Volodymyr Zelenskiy, Batılı müttefiklerini Rusya’ya karşı özellikle askerî havaalanlarına uzun menzilli saldırılara izin vermeye tekrar çağırdı.
Macaristan’ın aşırı sağcı Başbakanı Viktor Orbán ise zirvede, “Savaş alanında barışı bulamayız, yalnızca müzakere masasında bulacağız” dedi. Ayrıca, “Amacım Avrupalı liderleri barış yanlısı bir politikaya geçmeye ikna etmek” diye ekledi. Orbán, AB’nin en Kremlin dostu başbakanı ve tartışmalı bir şekilde yakın zamanda Vladimir Putin ile görüşmek üzere Rusya’ya gitmişti.
AB-Birleşik Krallık İlişkileri
Birleşik Krallık’ın AB ile olan bağları ise bir diğer önemli gündem maddesi idi. Starmer, Birleşik Krallık’ın 2016’da Birlik’ten ayrılma kararının yıllarca süren kin ve öfkeyi tetiklemesinin ardından AB bağlarını yeniden kurmaya kararlı olduğunu belirtti. Fakat, Birleşik Krallık’ın Tek Pazar’a veya gümrük birliğine yeniden katılacağını ön görmediğini söyledi.
Birleşik Krallık ve Avrupa’nın Brexit sonrası oldukça gergin bir ilişkiye sahip oldukları açık bir şekilde görülüyordu. Ukrayna’ya yönelik kararlı Birleşik Krallık desteği ve Windsor Çerçevesi’nin imzalanması ilişkilerin düzelmesine yol açsa da yeni Birleşik Krallık Hükümeti’nin ilişkileri daha iyi bir hâle getirmek için daha fazla çabalaması gerekiyor.
Starmer’ın henüz hükümetteki ilk günleri olması nedeniyle, Avrupa Siyasi Topluluğu Zirvesi Starmer için büyük bir fırsat olarak değerlendirildi. Starmer’in zirveden, özellikle ulusal güvenlik söz konusu olduğunda, Birleşik Krallık’ın Avrupa’ya yeniden yüzünü dönmesi amacıyla faydalanacağına inanıldı. Birleşik Krallık ve Avrupa’nın Ukrayna’ya ve Avrupa’nın kalıcı iş birlikçi güvenliğine olan bağlılığını koruması adına çalışılması planlandı.
Starmer’ın ikinci önceliği de göç konusundaki odağı yeniden canlandırmak olarak görüldü. Zirveyi düzensiz göçe karşı insani, pratik ve etkili bir yaklaşımın değerlerini benimsemek için kullanmayı hedefledi. Birleşik Krallık’ın Ruanda sığınma planını çoktan iptal eden zirve, İşçi Partisi bildirgesinde taahhüt edildiği gibi Fransa ve diğer ülkelerle geri dönüşler ve aile birleşimi konusunda anlaşmalarda ilerleme kaydetmesi için bir erken fırsat daha sundu. Göç, Birleşik Krallık halkı için en önemli öncelik olduğundan, yeni Başbakan bir taşla iki kuş vurmayı umdu: göç sorununu ele almak ve Avrupa ile “yeniden bağlantı kurmak”.
Düzensiz Göç Avrupa Siyasi Topluluğu’nun Ajandasına Eklenmek İsteniyor
İtalya düzensiz göç sorununun zirvenin gündemine alınmasına destek verdi. İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, göç akınlarını yönetme zorluğunun Avrupa Siyasi Topluluğu’nun gündemine ilk kez girdiğini ve bu konuya özel bir yuvarlak masa toplantısı düzenlenlerek Blenheim Sarayı’nda Arnavut mevkidaşı Edi Rama ile eş başkanlık yapmaktan büyük mutluluk duyduğunu söyledi.
Birleşik Krallık Dışişleri, Milletler Topluluğu ve Kalkınma Ofisi (UK Foreign, Commonwealth and Development Office) tarafından önümüzdeki üç yıl içinde, insanları küçük teknelere yönelten faktörlerin ele alınması amacıyla 84 milyon sterline kadar varan bir finansman paketi uygulamaya konulacak. Finansman, Afrika ve Orta Doğu’da eğitim ve istihdam olanaklarını iyileştirmeyi amaçlayan projelerin yanı sıra, düzensiz göçün önde gelen iki nedeni olan çatışma ve iklim değişikliği gibi küresel şoklara karşı dayanıklılık oluşturmaya yardımcı olacak girişimleri destekleyecek.
Starmer ayrıca ciddi organize suçlarla mücadele etmek ve küresel istikrarsızlıktan çıkar sağlayan çeteleri durdurmak için Slovenya ve Slovakya ile yeni girişimler içerisinde olduklarını duyurdu. Slovenya ve Slovakya ile yapılan anlaşmalar kolluk kuvvetleri arasında daha fazla iş birliğini mümkün kılacak ve sınır ötesi terörizme, ciddi ve organize suçlara ve insan kaçakçılığına karşı Birleşik Krallık’ta güvenliği güçlendirmeye yardımcı olacak.
Sonuç ve Değerlendirme
Avrupa Siyasi Topluluğu Zirvesi’nde öne çıkan konular Ukrayna, düzensiz göç ve güvenlik konuları oldu. Katılımcı ülkelerin endişeleri hemen hemen aynı yönde idi. Liderler, bu konular üzerinde çalışmak üzere anlaştı. Birleşik Krallık, düzensiz göç konusunda maddi düzenlemelerle birlikte somut çalışma planlarını ortaya koydu. Bununla birlikte, Ukrayna-Rusya savaşına yönelik ülkelerin aldığı pozisyonun altı Ukrayna desteğiyle bir kez daha çizildi. Diğer liderlerden farklı olarak Orbán “barış masası” fikri üzerinde durdu. Burada Orbán’ın ayrım gösterdiği görülse de diğer konularda liderlerin fikir birliği içerisinde olduğu düşünülebilir.
AB-Birleşik Krallık ilişkileri özelinde ise yeni seçilen Birleşik Krallık Başbakanı Starmer ile yeni bir döneme girildiği görülüyor. Starmer, önceki dönemlerin aksine, AB ile olan ilişkileri yeniden canlandırmak ve güçlendirmek istiyor. Gerçekleşen bu zirve ve Birleşik Krallık’ın ev sahipliği ilişkileri iyileştirme adına büyük bir fırsat oldu. Brexit sonrası çatırdayan ikili ilişkiler gelecekte çok daha iyi bir seviyeye gelebilir.
Deniz Bal, İKV Uzman Yardımcısı