AB’nin Hukuk Devletini Koruma Önceliği: 2024 Hukukun Üstünlüğü Raporu
AB’nin üye ülkelerde ve Birlik genelinde hukukun üstünlüğü alanında karşılaşılan zorlukları tespit etmek, gerekli önlemleri almak, ortak standartlar ortaya koymak ve geliştirmek amacıyla yayımladığı raporların beşincisi olan 2024 yılı raporu yayımlandı. 2024 yılı Hukukun Üstünlüğü raporu genel olarak üye ülkelerin ulusal adalet sistemleri, yolsuzlukla mücadele, medya özgürlüğü ve kurumsal denge ve denetimler alanlarında ilerlemeler kaydettiğini ifade etse de bazı üye ülkelerde spesifik alanlarda endişelerin devam ettiğini vurguluyor.
“Birlik insan onuruna saygı, özgürlük, demokrasi, eşitlik, hukukun üstünlüğü ve azınlıklara mensup kişilerin hakları dâhil olmak üzere insan haklarına saygı değerleri üzerine kuruludur. Bu değerler çoğulculuk, ayrımcılık olmaması, hoşgörü, adalet, dayanışma ve kadın erkek eşitliğinin hüküm sürdüğü bir toplumda, Üye Devletler için ortaktır” (Lizbon Antlaşması Madde 2).
Hukukun üstünlüğü, demokrasi ve temel haklar, AB’nin temel değerleri arasında en başta yer alıyor. Dünya genelinde son yıllarda yaşanan zorluklar nedeniyle bu değerlerin korunması giderek zorlaşıyor ve demokrasilerin dayanıklılığı aşınmaya uğruyor. Popülizm ve otoriterliğin yükselişi demokrasi ve hukukun üstünlüğü açısından önemli bir tehdit oluşturuyor. AB’ye üye olmak için aday ülkelerin yerine getirmesi gereken Kopenhag Kriterleri arasında da önemli yer tutan hukukun üstünlüğü, Türkiye gibi AB üyesi olmayı hedefleyen ülkelerin karşılaması gereken koşulların başında geliyor. Ancak son dönemdeki olumsuz bazı gelişmeler AB’nin hâlihazırda üyesi olan ülkelerde dahi hukukun üstünlüğü ilkesinden geriye gidişler olabileceğini ve hukukun üstünlüğünü korumanın aslında her gün devam eden, bitmek bilmeyen bir mücadele olduğunu gösterdi. AB bu zorluklar karşısında daha aktif bir yaklaşım benimsemek, bu değerleri korumak ve geliştirmek adına 2020 yılından bu yana tüm üye devletler ve Birlik nezdinde hukukun üstünlüğüne dair dört alanda sistematik ve objektif bir değerlendirmeyi hukukun üstünlüğü raporları aracılığıyla ortaya koyuyor. Beş yıldır yayımlanan bu raporlar sayesinde AB, son yıllarda hem üye ülkeler hem de Birlik düzeyinde, hukukun üstünlüğü alanında yaşanan mevcut zorlukları tespit etme, önlem alma ve aynı zamanda ortaya çıkabilecek yeni zorluklar karşısında da hazırlıklı olma kapasitesini geliştirmeye devam ediyor. 2024 yılı raporu 27 üye ülke bölümü ile beraber ilk defa dört genişleme ülkesi olan Arnavutluk, Karadağ, Kuzey Makedonya ve Sırbistan’daki gelişmeleri de kapsıyor. 2022 raporunda ortaya konulan bir uygulama olan ülkeler için özel öneriler bölümü ise beşinci yıl raporunda da yer alıyor. Ancak genişleme ülkeleri için öneriler yıllık genişleme paketi bağlamında değerlendirildiği için bu ülkeler özelinde ayrıca öneriler bölümü yer almıyor. Rapor 2023 yılında yapılan öneriler konusunda da üye ülkelerde kaydedilen ilerlemeleri detaylı bir şekilde analiz ediyor. Komisyon 2024 yılı değerlendirmesinde, 2023 yılında yayımlanan önerilerin üçte ikisinin (%68) kısmen veya tamamen ele alındığını belirtiyor.
2024 Yılı Raporundaki Tespitler
Rapor, ülkeleri ulusal adalet sistemleri, yolsuzlukla mücadele, medya özgürlüğü ve çoğulculuğu ve son olarak kurumsal denge ve denetimler alanları olmak üzere dört temel alanda değerlendiriyor.
Adalet sistemleri alanının incelenmesinde yargı bağımsızlığı ile yargıç ve hakimlerin atamalarından, savcılığın bağımsızlığına, adalete erişimden yargılama prosedürlerine kadar birçok konu ele alınıyor. 2024 yılında yargı reformları alanında birçok ülkenin 2023 yılı önerilerini dikkate alarak ilerleme kaydettiği ifade ediliyor. Komisyon, yüksek mahkemelerdeki atamalar da dâhil olmak üzere, Yargı Konseylerinin bağımsızlığını ve etkinliğini veya savcılık hizmetlerinin özerkliğini güçlendirmek için Lüksemburg, Bulgaristan, Estonya, Macaristan, Danimarka ve Çek Cumhuriyeti gibi ülkelerde yasama düzeyinde önemli reformlar gerçekleştiğini belirtiyor. Ayrıca adaletin verimliliği ve etkinliğini iyileştirmek ve erişimi kolaylaştırmak için Fransa, İsveç ve Finlandiya gibi ülkelerde birçok önlem alındığının altını çiziyor. Yine de Slovakya başta olmak üzere Malta, Hırvatistan, Yunanistan, İtalya ve İspanya gibi ülkelerde yargı bağımsızlığı ile ilgili sistemsel bazı endişelerin devam ettiği ve belirli gerilemeler yaşandığı da kaydediliyor. Ek olarak bazı ülkelerde hâkim ve savcıların ücretleri konusunun endişe verdiğini ve bu nedenle nitelikli personellerin istihdam edilmesi konusunda zorluklara yol açtığı ifade ediliyor. GKRY, Portekiz ve Romanya gibi ülkelerde yargı sisteminin farklı alanlarında işe alım konusunda zorluklar yaşandığı da kaydediliyor. Macaristan’da, yüksek enflasyon nedeniyle hakimlerin ve mahkeme personelinin ücretlendirmelerinin kötüleştiği ifade edilirken, genişleme ülkeleri Sırbistan ve Kuzey Makedonya’da da benzer sorunlar mevcut. 2024 yılı raporu yargı ve adalet sistemleri alanında üye ülkelere hem alt derece hem de üst düzey mahkemelerdeki yargı atama prosedürlerinde güvencelerin sağlanması, savcılık hizmetinin özerkliği veya yargı için yeterli kaynak sağlama ihtiyaçları alanlarındaki zorluklar için adımlar atılmasını da öneriyor. Genişleme ülkelerinde ise anayasal düzeyde reformların yapıldığı ancak hâlen yargı organlarının bağımsızlığı ve atamalar konusunda daha fazla çalışma yapılması gerekliliği ortaya konuluyor.
Yolsuzlukla mücadele alanında, kurumların kapasitelerinin ve yasal çerçevenin güçlendirilmesi başta olmak üzere, soruşturmaların önündeki engellerin kaldırılması, lobi faaliyetlerinin düzenlenmesi, organize suçlara imkân tanınması gibi birçok detaylı inceleme yer alıyor. Komisyon üye ülkelerin hemen hemen hepsinde, kapsamları farklı olmakla birlikte, ulusal yolsuzlukla mücadele stratejilerinin benimsendiğini belirtiyor. Geçen yıldan bu yana, kolluk kuvvetlerinin, kovuşturma makamlarının ve yargının kapasitesini geliştirmek için kaynakları artırarak, yolsuzlukla daha iyi mücadele etmek için birçok ülkenin kurumsal yapılarını iyileştirdikleri ifade ediliyor. Ancak aynı zamanda, lobicilik, çıkar çatışmaları ve mal beyanı kurallarının düzenlenmesi gibi önleyici çerçeveleri güçlendirmek ve yolsuzluk vakalarının etkili bir şekilde soruşturulmasını ve kovuşturulmasını sağlamak için daha fazla eyleme ihtiyaç duyulduğu kaydediliyor. Slovakya ve İtalya’daki bazı reform ve yasa değişikliklerinin yolsuzlukla mücadele konusunda endişelere yol açtığı kaydediliyor. Yine Slovakya, İrlanda ve genişleme ülkelerinden Karadağ ve Sırbistan’da yolsuzluk soruşturmalarında savcılık servisleri için yeterli kaynak ve uzmanlık düzeyinde eksiklikler ve endişeler olduğu vurgulanıyor. Yolsuzluk soruşturmalarında iletişim ve birimler arasındaki koordinasyonun önemini vurgulayan Komisyon, GKRY ve Macaristan’da ilgili denetim kurumlarının kamu otoriteriyle aralarında bu alanlarda çeşitli zorluklar yaşandığını belirtiyor. Ancak genel olarak katılımcı üye ülkelerin ulusal makamları ile Avrupa Kamu Savcılığı Ofisi (The European Public Prosecutor’s Office-EPPO) arasındaki iş birliğinin genel olarak iyi olduğu bildiriliyor. Genişleme ülkelerinde ise yasal ve kurumsal düzenlemelerin iyileştirildiği ancak yolsuzluk vakalarının soruşturulması ve kovuşturulmasının daha da güçlendirilmesi gerektiği ifade ediliyor.
Medya bağımsızlığı ve çoğulculuğu alanında gazetecilere güvenli çalışma alanının sağlanması, medyanın siyasi baskılardan korunması, medya sahipliğinde şeffaflığın sağlanması ve bilgiye erişimin kısıtlanmaması gibi konular inceleniyor. Komisyonun, Avrupa Medya Özgürlüğü Yasası (European Media Freedom Act-EMFA) başta olmak üzere başlatmış olduğu girişimler sayesinde birçok üye ülkenin gazetecilerin güvenliğini sağlamak ve çalışma ortamlarını iyileştirmek için somut adımlar attığı ifade ediyor. Ayrıca, AB Dijital Hizmetler Yasası’nın (Digital Services Act-DSA) yürürlüğe girmesi ve yeni çevrim içi mülkiyet kayıtlarının kurulması veya genişletilmesi nedeniyle, çeşitli ulusal medya düzenleyicilerinin görev ve yetkilerinin genişlediği de kaydediliyor. Ancak, kamu hizmeti medya yayıncılarının bağımsız yönetimi veya mali istikrarı, medya sahipliğinin şeffaflığı, kamu belgelerine erişim hakkı ve devlet reklamlarının şeffaf ve adil dağıtımı konusunda birçok üye ülkede endişelerin devam ettiği ifade ediliyor. Medya düzenleyicilerinin bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusunda Macaristan, Slovenya, Hırvatistan, Bulgaristan ve Polonya’da endişelerin sürdüğü ifade ediliyor. Medya sahipliğinin şeffaflığıyla ilgili zorlukların Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Fransa, Hollanda ve GKRY’de devam ettiği belirtiliyor. İtalya’da kamu hizmeti medyasının yönetişim ve finansmanı ile ilgili zorlukların da devam ettiği kaydedilirken, yine İtalya ve Slovakya’da hakaret ve iftira ile ilgili düzenlemelerin durduğu noktası vurgulanıyor. Komisyon, gazetecilerin güvenliği de dâhil olmak üzere tüm bu alanlarda bir kez daha çeşitli önerilerde bulunuyor. Genişleme ülkelerinde ise özellikle medya sahipliğinin şeffaflığı, düzenleyicilerin veya kamu hizmeti medyasının bağımsızlığı ve gazetecilerin güvenliği konusunda zorluklara işaret ediliyor ve bu zorlukların bazılarını ele almak için reformlar yapıldığı da ifade ediliyor.
Kurumsal denge ve denetleme alanında ise Komisyon, sivil toplumdan uluslararası organizasyonlara ve yasa yapım süreçlerinden anayasal reformlara kadar detaylı değerlendirmelerde bulunuyor. Komisyon bir önceki raporda da belirttiği yasama süreçlerinin kalitesini iyileştirme ve paydaşları sürece dâhil etme konusunda üye ülkelerde yeni adımlar atılmaya devam edildiğini ifade ediyor. Bazı üye ülkelerin Ulusal İnsan Hakları kurumlarının, Ombudsmanların ve diğer bağımsız otoritelerin statüsünü ve kaynaklarını güçlendirdiğini ifade eden Komisyon, sivil toplumu güçlendirme girişimleri için de birçok adım atıldığını belirtiyor. Ancak bazı üye ülkelerde ise yasa yapım sürecindeki nitelikte ve paydaşlarla istişarelerde, sivil toplum ve hak savunucularının faaliyetlerinde kısıtlamalar ve saldırılar gibi zorlukların devam ettiğine işaret ediliyor. Bu önceki rapordaki gibi endişe verici bir durum olarak belirtiliyor. Bulgaristan, Macaristan, Fransa, Estonya ve İtalya gibi ülkelerde yasama süreçleri hakkında endişelerin mevcut olduğu kaydediliyor. Slovakya, Finlandiya, Malta ve Romanya gibi ülkelerde paydaşların yasa yapım süreçlerine dâhil edilmesi konusunda yeni girişimler gerektiği belirtiliyor. Macaristan ve Slovenya’daki Anaysa Mahkemelerinin uygulamaları üzerine tartışmaların ettiği bildiriliyor. Sırbistan’da ise Anayasa Mahkemesinde hâlâ bazı üyeliklerin boş olduğu vurgulanıyor. Birçok ülkede Ulusal İnsan Hakları Kurumları (National human rights institutions-NHRIs) kurma konusunda yeni adımlar atılırken, İtalya ve Malta’da bu alanda ilerleme kaydedilmediği ifade ediliyor. AİHM ve yerel mahkeme kararlarının uygulanması açısından ise Belçika’da ciddi endişeler olduğunu vurgulayan Komisyon, Romanya’nın da hâlâ devam eden yapısal sorunlar nedeniyle Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin (The Committee of Ministers of the Council of Europe) denetimi altında olduğunu ifade ediyor. Genişleme ülkelerinde ise Ombudsman kurumları ve diğer bağımsız organların önerilerinin takibi ve yasa ve mevzuat yapımının kalitesi ve paydaş istişareleri konusunda da zorlukların devam ettiği vurgulanıyor.
Hukukun Üstünlüğü Raporlarının Önemi
2019’da Ursula von der Leyen’in hukukun üstünlüğü alanını siyasi gündemin en üst sırasına koyması ve bu anlamda Birlik düzeyinde gelecek beş yıl içinde gelişme kaydedeceğini ifade etmesiyle başlatılan girişimler sayesinde AB’nin bu alanda oldukça ilerleme kaydettiğini söylemek mümkün. Ek olarak 2024 yılında yapılan bir Eurobarometre anketine göre AB vatandaşlarının önemli çoğunluğu ülkelerinde hukukun üstünlüğünün sağlanmasında AB’nin önemli rolü olduğunu ifade ediyor. Hukukun üstünlüğü raporları bu alanda AB’nin adeta anahtar aracı oldu ve somut adımlar atılması ve önlemler alınması konusunda AB’yi oldukça ileri taşıdı. Yalnızca üye ülkelerdeki ulusal girişimlerle değil, Birlik düzeyinde de Komisyon yeni adımlar atılması için birçok girişim başlattı. Üye ülkelere gelişimlerini desteklemek için çeşitli desteklerde bulunan Komisyon, genişleme ülkelerine de bu alanda standartlarını yükseltmek ve üyelik yolunda süreçlerini kolaylaştırmak amacıyla rapora hazır olduklarında dâhil edilebileceklerini duyurdu. AB son yıllarda özellikle sığınma ve iltica alanında aldığı kararlar ile eleştirilse de bazı Birlik ülkelerinde yaşanan demokratik gerilemeler, COVID-19 salgınının ve son olarak Rusya-Ukrayna savaşının getirdiği zorluklar karşısında, Birlik’in hukukun üstünlüğü alanını korumak ve geliştirmek adına oldukça ilerleme kaydettiği görülüyor. Popülizm ve aşırı sağın dünyada yükselme trendine rağmen, demokrasilerin dayanıklılığını artırmak adına hukukun üstünlüğü raporları bütün zorluklara rağmen bu alanlarda somut adımlar atılabileceğine dair iyi bir örnek teşkil ediyor.
Hatice Zeynep Şen, İKV Uzman Yardımcısı