AB GÜNDEMİ:AB’nin Gazze’ye Yönelik Yaklaşımında Son Gelişmeler: İsrailli Bakanlara Yaptırım Çağrısı
AB’nin Gazze’ye Yönelik Yaklaşımında Son Gelişmeler: İsrailli Bakanlara Yaptırım Çağrısı
AB, 7 Ekim 2023’te yeniden şiddetlenen İsrail-Filistin gerginliği karşısında ortak bir tutum sergileyemedi. Özellikle savaşın ilk günlerinde objektif ve dengeli bir politika ortaya koyma tutumundan uzaklaşarak İsrail yanlısı söylemlerde bulunan AB üst düzey yetkilileri, son dönemde insan hakları ve uluslararası hukuka saygı çerçevesinde çözüm arayışına geçti. AB tarafından, bölgedeki çatışmaların iki devletli çözüm mekanizmasıyla son bulacağı ve çözüleceği söylemleri arttı. Konuya ilişkin son ve önemli bir gelişme olarak, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, Gazze’ye insani yardımların kesilmesi çağrısı yapan İsrail’deki iki bakan için yaptırım çağrısında bulundu. Bu konunun, 29 Ağustos’taki Brüksel’de düzenlenecek olan AB dışişleri bakanlarının toplanacağı gayri resmî toplantıda konuşulacağı düşünülüyor.
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, Gazze’ye insani yardımların kesilmesi çağrısı yapan İsrail’deki iki bakan için yaptırım çağrısında bulundu. Brüksel’de düzenlenen günlük basın toplantısında bu iki bakanın aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ve Maliye Bakanı Bezalel Smotrich olduğu ifade edildi. İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Ben-Gvir, Hamas’la ateşkes ve esir takası anlaşması yapmak yerine Gazze topraklarını işgal ederek göçü teşvik etmek gerektiğini savunmuştu. Ben-Gvir, Gazze’nin işgaliyle insanları gönüllü göçe teşvik ederek tam bir zafer elde edileceğini de sözlerine ekledi.
Bu gelişmelerin ardından Borrell, İsrail’e yönelik yaptırım uygulamanın AB’nin gündeminde yer alması gerektiğine değindi. Uzun süre boyunca AB içerisinde anlaşmazlıkların devam ettiği İsrail’e yaptırım konusunda ortak bir mutabakata varıldı. Borrell, haftalar süren anlaşmazlıkların ardından AB’nin, İsrail’e yaptırım konusunda siyasi bir anlaşmaya vardığını açıkladı. İsrail’e yaptırım konusunda uzun bir süre anlaşmaya varılamamasının en büyük sebebi, Almanya, Çekya ve Avusturya başta olmak üzere birtakım AB üye ülkesinin bu karara engel olması olmuştu. Öte yandan, Gazze’de yaşanan insanlık dışı olaylar ve Filistinlilere yönelik bitmeyen şiddet, AB’nin de acil bir şekilde yaptırım uygulaması gerekliliğini ortaya çıkardı. Buna ek olarak, ABD, Birleşik Krallık ve Fransa’nın da aşırılık yanlısı yerleşimcilere yaptırım uygulaması, konuyu daha da derin hâle getirdiği için AB de bu konuda sessiz kalmak istemedi. Batı Şeria’da bulunan yerleşimler uluslararası hukuka aykırı bulunurken, iki devletli çözüm çerçevesinde kalıcı bir barışa ulaşılmasının önünde de büyük bir engel olarak görülüyor.
Yüksek Temsilci Borrell, AB’nin yaptırımlarının şiddet eylemlerinden sorumlu olduğu tespit edilen kişilere yapılacağını ifade etti. Bu yaptırımlar; seyahat yasağı ve AB’de sahip olunan varlıkların dondurulması olarak öne çıkıyor. AB, kendi terör listesinde yer alan Hamas’ı finansal olarak desteklediğinden şüphe duyulan tüm kişi ve kurumları hedef alan özel bir yaptırım rejimi de oluşturmuştu. Borrell ayrıca, 2000 yılından bu yana yürürlükte olan AB-İsrail Ortaklık Anlaşması’nın gelecekteki durumuna ilişkin bir “siyasi yönelim tartışması” önereceği açıklamasında da bulundu.
Bugüne Kadar Neler Oldu?
7 Ekim 2023 tarihinde Hamas’ın İsrail’e saldırmasıyla Orta Doğu topraklarında yeniden alevlenen çatışmalar bugüne kadar 40 binin üzerinde can kaybına yol açtı ve açmaya devam ediyor. AB’nin bölgedeki karmaşaya yönelik tutumuna bakıldığında ise başlangıçta çizdiği resimden daha farklı bir konuma geldiği görülüyor. Özellikle savaşın ilk günlerinde AB, bölgede savaş hukukuna ve uluslararası hukuka aykırı durumlar yaşanırken beklenen tepkiyi veremedi. 7 Ekim’e kadar bölgede yaşanan çatışma durumları karşısında daha dengeli bir şekilde hareket etmeye gayret gösteren AB, bu çatışmalar karşısında objektif kalamadı. Özellikle Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen gibi AB’nin üst düzey isimlerinin İsrail yanlısı tutumları ve İsrail’in kendisini savunma hakkının olduğunu ifade etmesi, benimsenmeye çalışılan denge politikasını zedeledi. Öte yandan, AB üye ülkeleri arasında da İsrail-Filistin konusunda bütüncül bir tutum ve ortak bir karara varılması mümkün olmadı.
Ancak özellikle son birkaç ay içerisinde Borrell’in yaptığı açıklamalar AB’nin Gazze’de yaşanan insanlık suçunun karşısında durduğunu net bir şekilde gösteriyor. Borrell, savaşın ilk zamanlarında da İsrail’in kendisini savunma hakkının olduğunu ancak bunu uluslararası hukuk çerçevesinde yapması gerektiğini ifade ediyordu. Hatta Borrell, Gazze’de yaşananlarla Ukrayna’da yaşananları kıyaslamış, iki savaşta yaşananların da uluslararası hukukun ihlali konusunda aynı noktada olduğunu belirterek, çifte standart uygulanmaması gerektiğini dile getirmişti. Uluslararası toplumun İsrail-Filistin çatışmasına çözüm bulmak konusundaki başarısızlığına vurgu yapan Borrell, ABD’ye de İsrail’e silah sağlaması açısından eleştirilerde bulunmuştu.
Borrell’in bu tutumu, kendisinin de mensubu olduğu ABD’nin baskılarına karşı bir duruş sergilemekte başarılı bir karneye sahip olan İspanya Sosyalist İşçi Partisi’nin yaklaşımı ile paralellik gösteriyor. İsrail-Filistin çatışması ve Gazze’de yaşananlar konusunda İspanya Sosyalist İşçi Partisi de Avrupalı değerler arasında yer alan insan hakları ve uluslararası hukuka saygı konusunu savunmaktan geri durmamıştı. Aynı partinin üyesi olan İspanya Başbakanı Pedro Sanchez’in İsrail saldırganlığına karşı çıkan ve ateşkes talep eden Avrupalı liderlerin başında gelmesi, İspanya Sosyalist İşçi Partisi’nin insan hakları ve uluslararası hukuka saygı hususunda genel çerçevede tutarlı bir yaklaşıma sahip olduğunu gösteriyor. Öte yandan AB içerisinde her ülke ve isim Borrell’in fikirleriyle örtüşmüyor. AB içerisinde hâlen çatışmaya ve çatışmanın çözümüne ilişkin farklı görüşler mevcut ancak, özellikle savaşın ilk zamanları düşünüldüğünde AB’nin söylemlerinin daha çok insan hakları ve uluslararası hukuka saygı konumuna evrilmiş olduğu görülüyor.
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’in, 29 Ağustos’ta Brüksel’de düzenlenecek olan AB dışişleri bakanlarını bir araya getirecek gayri resmî toplantıda, Gazze’ye insani yardımların kesilmesi çağrısı yapan İsrailli bakanlar hakkında yaptırım uygulanmasını gündeme getireceği belirtiliyor. Söz konusu toplantıya Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın da davetli olması Filistin ve Gazze konusunda Türkiye ve AB arasında istişare ve eşgüdüm sağlanması açısından da önem taşıyor.
Nagehan Nur Uysal, İKV Uzmanı