İKTİSADİ KALKINMA VAKFI
E-Bülteni
İKTİSADİ KALKINMA VAKFI
E-Bülteni
16-31 AĞUSTOS 2024

KÜRESEL GÜNDEM: Dijital Ekonominin Vergilendirilmesi: Dijital Hizmet Vergisi

Dijital Ekonominin Vergilendirilmesi: Dijital Hizmet Vergisi


Gelişen teknolojiyi ve yaygınlaşan dijital ekonomiyi takip etmek oldukça zor. Dijital platformların sayısı ve dijital hizmet sağlayıcılarının gelirleri arttıkça hem devletlerin hem de sivil toplumun dikkatini bu konuya daha fazla verdiği görülüyor. Ulusal otoriteler, ekonomik faaliyet gösteren çok uluslu teknoloji şirketlerinin bu gelirleri vergilendirmesinde sorun olduğunun farkında. Bu soruna uluslararası çözüm getirmek için çeşitli adımlar atılsa da önemli bir egemenlik alanı olan vergilendirmeye çok taraflı bir çözüm getirmek oldukça zor ve yavaş. Bundan dolayı devletler ulusal kararlar alarak kendi dijital hizmet vergilerini uygulamaya başladı. En son gelişme ise Kanada’nın 28 Haziran 2024 tarihinde, kendi dijital hizmet vergisini yürürlüğe koyması.


Hızlı bir şekilde değişim yaşayan dijitalleşmeyi takip etmek gün geçtikçe zor hâle geliyor. Bu değişime göre hareket etmek sadece bireyler için değil, devletler için de çok güç. Çünkü dijital hizmet sağlayan teknoloji şirketleri çok hızlı hareket edip, yeni koşullara kolayca adapte olabilseler de devletlerin bürokratik yapılarında manevra yapılması oldukça ağır işleyen bir süreç.

Dijital ekonominin vergilendirilmesi konusu bir süredir dünyanın gündeminde olan bir tartışma. Dijitalleşmenin artması ve dijital hizmet sağlayan platformların ortaya çıkmasının sonucu olarak dijital ürün ve hizmetlerin satışı ve bunların reklamcılık hizmetlerinin sağlanması gibi yeni gelir kaynakları ortaya çıktı. Devletler ise bu yeni gelir kaynaklarının vergilendirilmesini istiyor ve bu doğrultuda ortaya konan çözüm dijital hizmet vergisi olarak karşımıza çıkıyor.

Dijital hizmetlerin vergilendirilmesi konusunda teknoloji şirketleri düzenlemelerin uluslararası düzeyde yapılmasını istiyor. Ancak verginin önemli bir egemenlik alanı olduğunu ve devletlerin çıkarlarının çatışabileceğini belirtmek gerekiyor. Bundan dolayı ülkelerin vergilerden elde edecekleri gelir kaybını önlemek amacıyla ulusal düzeyde adımlar atarak dijital hizmetler vergisini uygulamaya koydukları görülüyor.

Dijital Hizmet Vergisine Neden İhtiyaç Duyuluyor?

Geleneksel ekonomilerde yapılan vergi düzenlemelerine göre bir şirketin ekonomik faaliyette bulunduğu ülkede vergi vermesi için fiziki bir iş yerinin bulunması gerekiyor. Gelişen dijital ekonomi ve teknolojik değişim artık çok uluslu teknoloji şirketlerinin fiziki bir iş yeri olmadan da bir ülkede faaliyet yapmasına olanak sağlıyor. Bu şirketler faaliyet gösterdikleri ülkelerde fiziki ve sabit bir iş yeri açmayarak vergi kaçakçılığı yapabildikleri için gelir kaybı yaşayan devletler ve şirketler arasında bir gerginlik olduğunu söylemek mümkün. Vergilendirme sorunu sadece sabit bir iş yeri olmamasından kaynaklanmıyor. Ekonomik faaliyetlerin sürekli şekil değiştirmesi sebebiyle ortaya çıkan farklılıkların sorunlara yol açtığını ve dijital ekonomiyi klasik vergi sistemleri ile takip etmenin zor olduğunu belirtmek gerekiyor.

Çok uluslu teknoloji şirketlerinin vergi kaçakçılığını hangi yollarla yaptığı sorusu akla ilk gelen sorulardan biri. Bu şirketler farklı ülkelerde farklı vergi düzenlemeleri olmasını fırsat bilerek, vergi sistemlerindeki boşlukları kullanıyor ve vergiyi düşük tutabiliyor. Kârlarını ekonomik faaliyetlerinin az olduğu ya da hiç olmadığı ülkelere kaydırıyorlar. Bu şirketlerin vergi cenneti olarak nitelendirilen İrlanda gibi ülkelere yöneldikleri biliniyor.

Çok uluslu teknoloji şirketlerinin yaptıkları vergi kaçakçılığından devletlerin oldukça rahatsız oldukları görülüyor. Çünkü teknoloji şirketleri bir ülkede ekonomik faaliyette bulunsa da vergi vermiyor ve bu durum devletlerin ciddi bir gelir kaybı yaşamasına neden oluyor. Bunun yanında şirketler arasındaki rekabet zarar gördüğü gibi toplumsal adalet de olumsuz şekilde etkileniyor. Verginin devletler için önemli bir egemenlik alanı olduğunun altını çizmek gerekiyor.

Hangi Ülkeler Dijital Hizmet Vergisi Düzenlemesi Getirdi?

Dijital ekonominin vergilendirilmesi uluslararası bir sorun olduğu için, yani birçok ülke bu sorunu yaşadığı için buna yönelik çok taraflı yanıt aranması gerektiği tartışmaları başlamıştı. Bu konuda ilk adım G20 ve OECD tarafından atıldı. OECD 2013 yılından beri vergilendirme sorununa çok taraflı bir yanıt aradığı çalışmalar yürütüyor. 2013 yılında OECD ve G20, BEPS (Base Erosion and Profit Shifting) Eylem Planları hazırlamaya başlayarak bu alanda önemli bir adım attı. 2015 yılında yayımlanan BEPS Eylem Planı 1, 100’den fazla ülke tarafından destekleniyor. Ancak OECD’nin vergilendirme sorununa getirmeye çalıştığı çok taraflı çözümlerin yeterince hızlı olmadığını belirtmekte yarar var.

OECD’nin çabalarını yavaş bulan AB, kendi dijital hizmetler vergisini uygulama konusunu gündeme getirmişti. Komisyon, 21 Mart 2018 tarihinde, dijital hizmetler vergisi gelirleri konusunda ortak politika oluşturmak amacıyla bir yönerge teklifi hazırladı. Yönerge teklifinde Dijital Tek Pazar’ın önemine vurgu yapılarak, modern bir vergi çerçevesinin inovasyonu olumlu etkileyeceğine değiniliyor. Bu yönerge teklifinde dört adet amaç ortaya koyuluyor. Birincisi dijital hizmetler vergisi ile Tek Pazar’ın entegrasyonunu korumak. İkinci amaç ise sürdürülebilir kamu maliyesi ve ulusal vergi matrahının aşındırılmaması. Toplumsal adaletin korunması ve AB’de faaliyet gösteren işletmeler arasında eşit rekabeti oluşturmak üçüncü amaç olarak karşımıza çıkıyor. Dördüncü amaç ise bazı dijital şirketlerin faaliyet gösterdikleri ülkelerden kaçmalarına imkân sağlayan uluslararası kurallardaki boşlukları düzenlemek ve agresif vergi planlamalarına karşı mücadele etmek. Yönerge teklifinin dördüncü maddesinde vergi mükelleflerinin kim olacağı konusundan bahsediliyor. Buna göre dijital hizmetler vergisinin dünya genelinde yıllık geliri 750 milyon avro ve Avrupa’da yıllık geliri 50 milyon avro üzeri olan dijital hizmet sağlayıcısı vergi mükelleflerine uygulanması planlanıyor. Ayrıca uygulanacak verginin %3 olacağı ifade ediliyor.

Komisyon üye ülkeler arasında oy birliği sağlanana kadar geçici bir dijital hizmet vergisi uygulanmasını önerdi. Ancak teklif İsveç, İrlanda, Danimarka ve Finlandiya olmak üzere dört ülke tarafından reddedildi. Vergilendirme konusunda üye ülkelerin farklı çıkarlarından dolayı AB’de ortak bir karar alınamaması sonucunda üye ülkelerin bu soruna ulusal yanıtlar aradığı görülüyor.

Dijital hizmet vergisinin getirildiği ülkelerden bazıları Fransa, Birleşik Krallık, İspanya, Polonya, Macaristan, Avusturya, Kanada, Malezya, Endonezya ve Türkiye olarak karşımıza çıkıyor. Temmuz 2019’da dijital hizmetler vergisini yürürlüğe koyan Fransa vergiyi %3 oranında uyguluyor. %3 oranında uygulamakta olan bir başka ülke olan İspanya ise bu uygulamayı Ocak 2021’de yürürlüğe koydu. Temmuz 2020’de vergiyi yürürlüğe koyan Polonya’da bu oran %1,5. Avusturya %5, İtalya %3, Birleşik Krallık %2, Malezya %6, Endonezya %10, Macaristan %7,5 oranında dijital hizmet vergisi uyguluyor.

Mart 2020’de dijital hizmetler vergisini yürürlüğe koyan Türkiye, bu vergiyi %7,5 oranında uyguluyor. Türkiye’de bir şirkete dijital hizmetler vergisinin uygulanması için bu şirketin dünya çapında 750 milyon avro, Türkiye’de 20 milyon TL gelir elde etmesi gerekiyor.

Kanada dijital hizmetler vergisini uygulamaya koyan son ülke olarak karşımıza çıkıyor. 28 Haziran 2024’te yürürlüğe giren verginin %3 oranında uygulanacağı ifade ediliyor. Verginin 20 milyon Kanada dolarını aşan dijital hizmet gelirlerine uygulanacağı belirtiliyor. Bu verginin uygulanması için şirketlerin dünya çapındaki gelirlerinin 750 milyon avroyu aşması gerekiyor.

Dijital Hizmet Sağlayıcıları Ne Düşünüyor?

Dijital hizmet sağlayan şirketlerin, bu vergileri fiyatlarına yansıttıkları görülüyor. Birleşik Krallık’ta dijital hizmetler vergisi uygulanmaya başlandıktan sonra Google tarafından Google Ads ve Youtube’daki reklam ücretleri %2 oranında artırıldı. Daha sonra Google bu konuyla ilgili açıklama yaparak dijital hizmet vergisinin maliyetleri artırdığını belirterek, bu tarz maliyet artışlarının genellikle müşteriler tarafından karşılandığını ifade etti. Amazon da Birleşik Krallık’ta bu vergiyi düzenleyen yasanın geçmesinin ardından uyguladığı birçok ücreti %2 oranında artıracağını duyurmuştu.

Şirketler ulusal düzenlemelerden ziyade uluslararası bir çerçevenin getirilmesini istiyor. Google’dan bir yetkili açıklama yaparak tek taraflı vergiler yerine uluslararası vergi reformuna odaklanılması gerektiğini vurguladı. Amazon’dan bir yetkili ise tutarlı ve açık vergilendirme yapılması için bu konunun küresel bir şekilde ele alınması gerektiğini, hatta OECD düzeyinde ele alınmasının iyi olacağını ifade etti. Ancak devletlerin çatışan çıkarları sebebiyle ortak bir karar alınmasının zor olduğu görülüyor.

Sonuç

Dijitalleşme ve teknolojinin gelişmesi hayatımızı birçok alanda kolaylaştırsa da bu değişimin hızına yetişmenin oldukça zor olduğunu belirtmek gerekiyor. Özellikle yoğun bürokratik ve karmaşık yapısı olan devletler bu değişime ayak uydurmaya çalışsa da teknolojik değişimler kadar hızlı düzenlemeler getiremediklerini söylemek mümkün.

Dijital ekonominin ortaya çıkmasıyla mal ve hizmetlerin dijital platformlarda alınıp satılması yaygın hâle geldi. Ek olarak bu mal ve hizmetlerin reklamları da dijital platformlar aracılığıyla yapılıyor. Müzik ve oyun gibi dijital içerikler kullanıcılara bu ortamda sunuluyor. Şirketler bu imkânları sağladıkları ülkelerde ciddi gelir elde etseler de vergi kaçakçılığına yönelmeleri devletlerin vergi geliri kaybı yaşamalarına neden oluyor.

Dijital hizmet vergisinin uygulamaya geçirilmesi aslında oldukça geç kalmış bir adım olarak değerlendirilebilir. Öncesinde çok taraflı bir vergilendirme çabası ortaya koyulsa da uluslararası düzeyde hızlı bir sonuç alınamadığını söylemek mümkün. Ülkeler de kendi çıkarlarını korumak amacıyla atılacak uluslararası adımları beklemek yerine kendileri adım atarak 2019 yılından itibaren dijital hizmet vergisini uygulamaya başladı. Özellikle Avrupa ülkelerinin bu konuda gelişme kaydettiği görülüyor. Dijital hizmet vergisi uygulamasının daha fazla yayılması bekleniyor. Ancak bu konuda atılan uluslararası adımların ne zaman sonuca varacağı sorusunun yanıtı belirsizliğini koruyor.

Hatice Fulya Topyıldız, İKV Uzman Yardımcısı