AP’NİN 2013 YILI TÜRKİYE İLERLEME RAPORU’NA İLİŞKİN İLKE KARAR TASLAĞI AFET’TE GÖRÜŞÜLDÜ
Avrupa Parlamentosu (AP) Türkiye Raportörü Hollandalı Hıristiyan Demokrat Parlamenter Ria Oomen-Ruijten’in hazırladığı ilke karar taslağı 9 Aralık 2013 tarihinde, AP Dış İlişkiler Komitesi’nin (AFET) Strazburg’daki oturumunda ele alındı. İlke karar taslağına ilişkin değişiklik önergelerinin 27 Ocak 2014 tarihinde görüşülmesi ve ilke karar taslağının Şubat ayının ikinci yarısında gerçekleşecek AP Genel Kurulu’nda kabul edilmesi öngörülüyor.
İlke karar taslağında, Türkiye’nin AB için önemli bir stratejik ortak olmaya devam ettiği ve son bir yıl içerisinde Türkiye’de önemli reformlar gerçekleştirildiği belirtilirken, daha fazla reforma ve siyasi yelpazede ve toplumsal düzeyde daha fazla diyaloğa ihtiyaç duyulduğu ifade edildi.
İlke karar taslağında, Türkiye ile AB arasında süren katılım müzakerelerinin dönüştürücü güce sahip olduğu ve Türkiye’de reformlar için bir referans noktası olmaya devam ettiği not edilerek, tarafların bağlılığına dayalı güvenilir bir müzakere sürecinin önemine dikkat çekildi. Türkiye’nin katılım müzakerelerinde Bölgesel Politika ve Yapısal Araçların Koordinasyonu faslının (22’nci fasıl) açılması memnuniyetle karşılandı.
Türkiye ile AB arasında Geri Kabul Anlaşması ve Vize Kolaylığına yönelik Yol Haritası üzerinde anlaşmaya varılmasının önemine dikkat çekilen ilke karar taslağında, Türkiye’ye Geri Kabul Anlaşması’nı imzalaması ve uygulaması; Komisyon’a ise buna paralel olarak Türkiye ile vize kolaylığına yönelik adımlar atması çağrısında bulunuldu.
Kopenhag Kriterlerine Uyum konusunda, TBMM’nin Türkiye’deki siyasi hayatta farklı siyasi görüşler arasında bir çerçeve oluşturmak ve konsensüsü sağlamak bakımından oynaması gereken hayati role dikkat çekilerek, siyasi kutuplaşmadan ve iktidar ile muhalefetin kilit reformlara ilişkin uzlaşmaya hazır olmamalarından endişe duyulduğu ifade edildi. Ayrıca, tüm siyasi aktörlere devlet kurumları için çoğulcu bir vizyon oluşturmak ve devletin ve toplumun modernleşmesini ve demokratikleşmesini teşvik etmek üzere birlikte çalışmaları çağrısında bulunuldu. Siyasi çoğunluğa, kilit reformların mütalaa sürecinde siyasi azınlığın görüşlerini de göz önünde bulundurması çağırısında bulunuldu.
İlke karar taslağında, 2010 yılı Anayasa Değişikliği Paketi’nin başta kişisel verilerin korunması, askeri yargı ve cinsiyet eşitliğine ilişkin hükümleri olmak üzere ivedilikle uygulanmaya konulmasına ihtiyaç duyulduğu vurgulandı.
Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun 60 maddede uzlaşmaya varmasından övgüyle bahsedilen ilke karar taslağında, Komisyon’un üyelerine Türkiye’deki reform sürecinin temel koşullarından biri olan yeni Anayasa hazırlanması konusundaki çalışmalarını sürdürmeleri çağrısında bulunuldu. Bu kapsamda, kuvvetler ayrılığı ve vatandaşlığın kapsayıcı bir şekilde tanımlanması konusunda anlaşmanın sağlanmasının önemi vurgulandı ve bu konuda Venedik Komisyonu ile işbirliği yapılmasının Türkiye’ye yarar sağlayacağı belirtildi. Buna ek olarak Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) üyelerinin seçilmesi ve HSYK’nın yapısının Venedik Komisyonu kriterlerine uyumlu hale getirilmesi gerektiğinin altı çizildi.
İlke karar taslağında, 30 Eylül 2013 tarihinde açıklanan Demokratikleşme Paketi memnuniyetle karşılanırken, hükümete Demokratikleşme Paketi ile öngörülen önlemlerin uygulanması konusundaki yasalar oluşturulurken muhalefete ve ilgili sivil toplum kuruluşlarına danışması çağrısında bulunuldu. Ayrıca hükümete, yüzde 10’luk seçim barajının indirilmesi ve Türk toplumunun tüm kesimlerinin dahil edilmesi başta olmak üzere seçim sistemi reformu konusundaki çabalarını artırması ve azınlıklar ile LGBTI bireyler de dahil olmak üzere nefret suçları yasalarının tüm kesimlere yeterli korumayı sağladığını teyit etmesi çağrısında bulunuldu.
Gezi Parkı olaylarının da ele alındığı ilke karar taslağında, söz konusu olayların Türkiye’de bir yanda dinamik bir sivil toplumun varlığını diğer yanda ise temel değerlerin artırılması konusunda hayati reformlara duyulan ihtiyacı gösterdiği belirtildi. Bu bağlamda, sivil toplumun karar alma sürecine yapısal bir şekilde dahil edilmesinin önemine dikkat çekildi. Gezi Parkı olayları bağlamında, polis tarafından orantısız güç kullanımı ve bazı göstericilerin şiddet eylemlerinden derin üzüntü duyulduğu ifade edildi. Olaylara ilişkin İçişleri Bakanlığı ve Kamu Denetçiliği tarafından soruşturmalar başlatılması memnuniyetle karşılanırken, endişelerin bir an önce giderilmesinin beklendiği kaydedildi. İlke karar taslağında, Gezi Parkı olaylarının toplanma özgürlüğünün garanti altına alınması için kapsamlı reformlara duyulan ihtiyacı ortaya koyduğu ifade edildi. Buna ek olarak, Gezi Parkı olaylarının Türkiye’deki medya kuruluşları tarafından sınırlı şekilde yayınlanmasından endişe duyulduğu ifade edildi. Bu bağlamda, ifade özgürlüğü ve medyada çoğulculuğun Avrupa değerlerinin kalbinde yer aldığı ve bağımsız bir basının demokratik bir topum için kritik öneme sahip olduğu kaydedildi.
Türk toplumunun Ergenekon davasının oldukça geniş kapsamına ve duruşmadaki eksikliklere ilişkin endişelerinin not edildiği ilke karar taslağında, KCK davasının Türkiye’deki demokratik kurumların ve yargının düzgün, bağımsız, tarafsız ve şeffaf işleyişinin ve temel haklara saygıya duyulan koşulsuz bağlılığı göstermesi gerektiği belirtildi.
İlke karar taslağında, Üçüncü Yargı Reformu Paketi’nin uygulanmasının çok sayıda tutuklunun salıverilmesine imkan sağladığı not edilirken, Türkiye yargısını AB standartlarına ve değerlerine daha da yakınlaştıran bir adım olan Dördüncü Yargı Reformu Paketi memnuniyetle karşılandı.
HSYK’nin çok sayıda yargıç ve savcının insan hakları alanında eğitim görmesini ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihadı konusunda daha derin operasyonel bilgiye sahip olmalarını amaçlayan girişimleri memnuniyetle karşılandı. İlke karar taslağında, hükümet AİHM içtihadına uygun bir İnsan Hakları Eylem Planı kabul etmeye davet edilirken, hükümete temel hakların korunması ve ilerletilmesi konusunda iddialı yargı reformları kabul etmeyi sürdürmesi ve bu kapsamda Terörle Mücadele Kanunu’nu öncelikli olarak reforme etmesi çağırısında bulunuldu.
İlke karar taslağında, Komisyon’un Yargı ve Temel Hakları ile Adalet, Özgürlük ve Güvenlik fasıllarına öncelik veren yeni yaklaşımına verilen destek yinelenirken, Türkiye’nin bu konuları ele alan 23 ve 24’üncü fasılları açabilmesi için yerine getirmesi gereken açılış kriterlerinin Türkiye’ye sunulmasının için bir yol haritası görevi göreceği ve reform sürecine hız vereceği ifade edildi. Konsey’e söz konusu iki fasılın açılması için çabalarını artırması çağrısında bulunuldu.
İlke karar taslağında, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından Mor Gabriel Manastırı’nın arazilerinin geri verilmesi kararı memnuniyetle karşılandı. Düşünce, inanç ve din özgürlüğü konusundaki reformların sürdürülmesinin önemine dikkat çekildi. Alevi azınlığın haklarının genişletilmesi konusunda ilerlemenin oldukça yavaş olduğu not edilirken, Heybeliada’daki Ruhban Okulu’nun açılması için gerekli adımların atılmasının önemine dikkat çekildi.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın kadına karşı şiddetin önlenmesi yolunda bir veritabanı oluşturma hazırlıklarına destek verilen ilke kararda, mevcut yasal çerçevenin ek önlemlerle desteklenmesi çağrısında bulunuldu.
Çözüm süreci konusunun da yer bulduğu ilke karar taslağında hükümet, ilgili paydaşlarla istişare temelinde, Kürt kesimin sosyal, kültürel ve ekonomik haklarının artırılması için gerekli reformları gerçekleştirmeye davet edildi. Muhalefete, süreci desteklemesi çağrısında bulunuldu.
İlke karar taslağında, iyi komşuluk ilişkileri konusunda, Yunanistan ile ikili ilişkilerin geliştirilmesi konusunda atılan adımlar not edilirken, TBMM tarafından Yunanistan’a karşı ilan edilen savaş nedeni (casus belli) kararının geri çekilmemesinin üzüntüyle karşılandığı belirtildi.
Türkiye’ye Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’ni (UNCLOS) gecikmeksizin imzalaması ve onaylaması çağrısında bulunulurken, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) sözde münhasır ekonomik bölgesinin meşru olduğu ifade edildi.
İlke karar taslağında Kıbrıs meselesi konusunda, Türkiye’den adil, kapsamlı ve gerçekçi bir çözüme yönelik BM Genel Sekreteri arabuluculuğunda sürdürülen müzakerelere aktif bir şekilde destek vermesi istendi. Türkiye’nin Kayıp Kişiler Komisyonu’nun Kuzey Kıbrıs’taki çitlerle çevrili askeri bölgeye erişim sağlamasından memnuniyet duyulduğu ifade edildi. Türkiye, Komisyon’un gerekli arşiv ve bölgelere erişim sağlaması için teşvik edildi.
Türkiye’ye GKRY’nin NATO üyeliği konusundaki vetosunu, GKRY’ye ise Türkiye’nin AB Savunma Ajansı (EDA) üyeliği konusundaki vetosunu kaldırması çağrısında bulunuldu.
Türkiye ve Ermenistan’a ikili ilişkilerin normalleştirilmesi sürecinin ilgili protokollerin önkoşul olmaksızın onaylanması ve sınırların açılması yoluyla ilerletilmesi çağrısında bulunuldu.
AB-Türkiye işbirliğinin ilerletilmesi konusunda, ilke karar taslağında, Türkiye’nin Katma Protokol’ün ayrımcılık yapmaksızın uygulanması konusunda gerekenleri yapmamasının müzakere sürecinde önemli etkileri olduğu kaydedildi.
Türkiye’nin AB’nin altıncı en önemli ticaret ortağı, Türkiye’nin ticaretinde yüzde 38, doğrudan yabancı yatırımlarında ise yüzde 71 paya sahip olan AB’nin Türkiye’nin en önemli ticaret ortağı olduğu not edildi. Türkiye-AB Gümrük Birliği’nin Komisyon tarafından gözden geçirilmesi süreci memnuniyetle karşılandı.
Türkiye’nin enerji merkezi olarak oynadığı stratejik rol göz önünde bulundurularak, Enerji faslının (15’inci fasıl) açılmasına öncelik verilmesi gerektiği ifade edildi.
Türkiye’nin Suriye’den gelen mültecilere insani yardım sağlamak konusunda gösterdiği bağlılığın memnuniyetle karşılandığı ilke karar taslağında, çok sayıda yabancı savaşçının Suriye topraklarına Türkiye yoluyla erişim sağladığı ifade edildi ve Türkiye’ye sınır kontrollerini artırması ve silahların ve savaşçıların girişini engellemesi çağrısında bulunuldu. Türkiye ve AB’nin Suriye’deki krize siyasi bir çözüm bulmak için ortak bir stratejik vizyon oluşturma yolunda çalışmaları gerektiği ifade edildi.