10 ARALIK DÜNYA İNSAN HAKLARI GÜNÜ
AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’ne ilişkin AB adına yaptığı açıklamada, insan hakları ve demokrasi konusunun AB dış ilişkilerinin bir parçası haline getirilmesi için çalışmaların yoğunlaştırıldığını söyledi. 2012 yılında İnsan Hakları ve Demokrasi için Stratejik Çerçeve ve Eylem Planı’nın kabul edilerek, Stavros Lambrinidis’in AB’nin ilk İnsan Hakları Özel Temsilcisi olarak göreve atandığını ifade eden Ashton, AB’nin dünyanın dört bir yanındaki tüm insanların insan haklarının tümüne saygı duyulması ve bu hakların korunması konusundaki kararlı desteğini sürdürdüğüne dikkat çekti. Din veya inanç özgürlüğüne ve lezbiyen, gay, biseksüel, trans bireyler ve interseks bireylerin (LGBTI) insan haklarından yararlanabilmelerine ilişkin yeni AB Rehber İlkelerinin kabul edildiğini ifade eden AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi, idam cezasının dünya genelinde yasaklanmasına ilişkin uzun zamandır devam eden kampanyanın sürdürüldüğünü belirtti. Birçok ülkede basına ve insan hakları savunucularına yönelik artan yıldırma, şiddet ve sansür olaylarından, AB olarak endişe duyduklarını da ifade eden Ashton, AB’nin insan hakları ve demokrasi savunucularına her daim destek vermeyi sürdüreceğini sözlerine ekledi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İnsan Hakları Günü münasebetiyle yayımladığı mesajda, tüm insanların eşit haklara sahip olmasının, bir yandan bireysel özgürlük, refah ve gelişmenin, diğer yandan küresel barış ve adaletin de güvencesi olduğunu kaydetti. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin kabulünün 65’inci yılında Gül, insanların farklı ırklardan ve kültürlerden gelebileceğini, farklı değerlere sahip olabileceğine işaret etti. İnsan haklarının evrensel değerlerinin herkese eşit şekilde uygulanmasının, dünya barışının temel unsurlarından biri olduğunu ve bu doğrultuda uluslararası işbirliğinin önemini hatırlatan Cumhurbaşkanı Gül, Anayasa’da güvence altına alınan temel hak ve özgürlüklerle ilgili olarak, insan hakları alanında dünyadaki ilerlemelere paralel biçimde hayata geçirilen reformların temelinde yatan anlayışın bu olduğunu söyledi.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ise yayımladığı mesajda, yabancı düşmanlığının, din ve inanç temelli ayrımcılığın tüm toplumları endişelendiren bir tehdit haline geldiğini, dünyada en temel insan haklarından biri olan yaşam hakkına dahi saygı duyulmayan ve insanların zulüm gördüğü yerlerin bulunmasının kaygı verici olduğunu belirtti. Temel hak ve özgürlükler alanında küresel düzeyde referans belge niteliği taşıyan BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin kabul edilmesinin 65’inci yıl dönümünün kutlandığını hatırlatan Dışişleri Bakanı, Türkiye’nin, BM’nin kurucu üyesi olarak, söz konusu beyannameyi ilk imzalayan ülkeler arasında yer aldığına dikkat çekti.
Bilindiği üzere İnsan Hakları Evrensel Bildirisi (Universal Declaration of Human Rights - UDHR), 10 Aralık 1948 tarihinde, BM Genel Kurulu’nun Paris’te yapılan oturumunda kabul edilmişti. Bildiriyle birlikte yalnızca demokratik anayasalarla tanınan temel medeni ve siyasi haklar değil, ekonomik, toplumsal, kültürel haklar da genel tanımlarla belirli hale gelmiştir. Bildirinin imzalandığı 10 Aralık, Dünya İnsan Hakları Günü olarak kutlanmaktadır.