AB GÜNDEMİ: 2024 AB Genişleme Paketi: Temkinli Ama Emin Adımlar
2024 AB Genişleme Paketi: Temkinli Ama Emin Adımlar
Avrupa Komisyonu tarafından hazırlanan AB Genişlemesine İlişkin Tebliğ ve Ülke Raporları, 30 Ekim 2024 tarihinde kamuoyuyla paylaşıldı. AB’nin genişleme gündeminde yer alan 10 ülkenin AB’ye üyelik süreçlerinde katettikleri mesafeyi, başarılarını ve eksikliklerini ortaya koyan bu belgelerden genişlemenin geleceğini okumak mümkün. Moldova ve Ukrayna ile ilk fasıl kümesinin müzakereye açılması için tarama sürecinin bitmesinin beklendiğini ifade eden raporların, genişleme gündemindeki 10 ülkeye de verdiği ortak tavsiyenin, hukukun üstünlüğü ve temel haklar gibi konularda iyileştirmeler sağlanması olması dikkat çekici.
AB Genişlemesine İlişkin Tebliğ ve hâlihazırda aday ve potansiyel aday ülkelerin AB’ye katılım süreçlerinde katedilen mesafeyi ele alan Ülke Raporlarından müteşekkil AB Genişleme Paketi, 30 Ekim 2024 tarihinde duyuruldu. AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve Avrupa Komisyonunun Komşuluk ve Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olivér Várhelyi tarafından kamuoyuyla paylaşılan tebliğ ve raporlar, Avrupa Komisyonu tarafından hazırlanıyor. Genişleme gündeminin Brüksel’de nasıl değerlendirildiğinin açık bir şekilde izlenebildiği bu belgelerden yola çıkılarak genişlemenin geleceğine dair de yorumlar yapmak mümkün.
Genişlemenin Bugünü
AB’nin genişleme politikasını stratejik bir dış politika aracı olarak kullanmaya -yeniden- başlaması 2022 yılında başlayan Rusya-Ukrayna savaşıyla mümkün olabilmişti. O günden bugüne gelinceye değin Ukrayna, Moldova ve Gürcistan’ın adaylık başvurusu yaptığı; bu ülkelerin başvurularının değerlendirilip adaylık statüsüne kavuştukları; benzer şekilde Bosna-Hersek’in de adaylık statüsü aldığı görüldü. Bunlar, genişlemede son 10 yılda yaşanan ilerlemenin sınırlılığı göz önünde bulundurulduğunda gerçekten önemli adımlardı.
Mevcut genişleme gündeminde Moldova ve Ukrayna’nın önceliklendirildiği görülüyor. Bu ülkelerin tarama süreçleri, Haziran 2024’te bu iki ülkeyle gerçekleştirilen ilk Hükümetlerarası Konferanslar ile resmen başlatıldı. Normalde iki seneyi bulan tarama sürecinin Moldova ve Ukrayna için daha hızlı bir şekilde tamamlanması ve katılım müzakerelerinin, fasılların açılmasıyla resmen başlatılması amaçlanıyor.
Batı Balkanlar’da ise Arnavutluk ve Kuzey Makedonya’nın tarama süreçlerinde sona gelinmişti. Bu iki ülkenin bir arada götürülen katılım süreçleri, Kuzey Makedonya’nın önüne konulan siyasi vetolar sebebiyle birbirinden ayrıldı. Bunun ardından, 15 Ekim 2024 tarihinde Arnavutluk’la “esaslar kümesi” (Fundamentals cluster) müzakerelere açıldı ve ülke AB üyelik müzakerelerine resmen başladı.
Genişleme Paketi Neler Söylüyor?
Genişleme gündeminde yer alan her ülkeye AB Genişleme Paketi’nde yer veriliyor. Bu ülkeler şunlar: Türkiye, Arnavutluk, Bosna-Hersek, Karadağ, Kosova (potansiyel aday), Kuzey Makedonya, Sırbistan, Gürcistan, Moldova ve Ukrayna. Her ülkenin süreçteki temel başarılarını ve eksikliklerini sıralayan raporlarda, bahsi geçen ülkelerden hangisinin bir sonraki genişlemenin başlıca adayı olduğu sorusunun ise net bir şekilde cevaplanmaması dikkat çekici.
AB Genişlemesine İlişkin Tebliğ, Türkiye’nin AB’ye aday ülke statüsünü teyit ediyor ve ülkenin AB için kilit önemde bir ortak olduğunu belirtiyor. Ülke ile 2005 yılında ilk fasılların açılmasıyla başlayan üyelik müzakerelerinin, 2018 yılındaki AB Konseyi kararından beri durmuş olduğu; ülkenin özellikle temel haklar, hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı gibi alanlardaki durumunun, AB için endişe kaynağı olmayı sürdürdüğü tebliğde ifade ediliyor. Bu konularda istişarenin, Türkiye-AB ilişkilerinin ayrılmaz bir parçası olduğu dile getiriliyor. Türkiye ile ilişkilerin, Nisan 2024 AB Zirvesi Kararları doğrultusunda aşamalı bir şekilde yeniden yakınlaşma (gradual re-engagement) ilkesince ele alındığının; bu doğrultuda, her iki tarafın ortak çıkarına hizmet eden ve iş birliği gerektiren alanlarda yapıcı diyaloğun sürdürüldüğünün altı çiziliyor.
Karadağ, ilk fasılları açarak müzakerelere resmen başladığı 2013 yılından itibaren AB yolunda önemli bir mesafe katetti. Mevcut durumda, Batı Balkan ülkeleri arasında AB ile üyelik müzakerelerinde “en iyi seviyedeki ülke” olarak Karadağ gösteriliyor. Bu yorum, 2024 AB Genişlemesine İlişkin Tebliğ ile de destekleniyor. Tebliğ, Karadağ’ın 23’üncü (Yargı ve Temel Haklar) ve 24’üncü (Adalet, Özgürlük ve Güvenlik) fasıllarda ara kriterleri (interim benchmarks) karşıladığını ifade ediyor. Karadağ’ın bu ara kriterleri karşıladığı, 26 Haziran 2024 tarihinde Brüksel’de düzenlenen Katılım Konferansı’nın 16’ncı toplantısında ifade edilmişti. Bu ara kriterleri karşılamak, üyelik müzakerelerinde oldukça önemli bir yere sahip zira bu kararla birlikte Karadağ, gerekli kriterleri sağladığı diğer fasılları artık geçici olarak kapatmaya başlayabilecek. Ülkenin, bu olumlu gelişmeye rağmen hukukun üstünlüğü ve yargı alanlarında iyileştirmelere hâlâ ihtiyaç duyduğu da tebliğin es geçilmemesi gereken önemli bir ifadesi.
Sırbistan, Karadağ’dan iki sene sonra, 32’nci faslın (Mali kontrol) ve 35’inci faslın (Diğer Konular – Madde 1: Sırbistan ve Kosova arasındaki ilişkilerin normalleşmesi) açılmasıyla müzakerelere resmen başlamıştı. Bu yılki tebliğ, Sırbistan’ı müzakerelerde daha da ilerlemek için teşvik ediyor. Sırbistan’ın üçüncü kümeyi (Rekabetçilik ve kapsayıcı büyüme) müzakerelere açmak için yeterli kriterleri karşıladığının Avrupa Komisyonu tarafından onaylandığı ifade edilirken ülke gelecek yıl AB’ye katılım sürecini ivmelendirecek reformlar yapmaya davet ediliyor. Diğer tüm ülkeler gibi Sırbistan da hukukun üstünlüğü konusuna odaklanmaya çağrılıyor. Sivil toplumun ve basının özgürce çalışabileceği bir ortam yaratılmasının da üzerinde duruluyor.
Arnavutluk, son yıllarda AB’ye üyelik sürecinde en büyük atılımı yapan ülkelerden bir tanesi konumunda. Ülkede gerçekleştirilen reformlar ve AB Dış ve Güvenlik Politikası’na (ODGP) uyumdaki müspet durum, Avrupa Komisyonu tarafından memnuniyetle karşılanıyor. Bu doğrultuda 15 Ekim 2024 tarihinde Arnavutluk ile AB arasında, İkinci Hükümetlerarası Konferans düzenlendi ve “esaslar kümesi”nin müzakerelerine resmen başlandı. Tüm bu olumlu gelişmelerle birlikte tebliğ hukukun üstünlüğü, kanunların uygulanması, örgütlü suçlarla ve yolsuzlukla mücadele, basın özgürlüğü, mülkiyet hakları ve azınlık haklarına ilişkin konularda Arnavutluk’u AB mevzuatına uygun düzenlemeleri ve reformları yapmaya çağırıyor.
Kuzey Makedonya’nın AB’ye üyelik yolculuğu, ülkede AB üyeliğine duyulan heyecanı baltalayacak şekilde, karmaşık bir hâle gelmiş durumda. Ülke 2004 yılında AB üyeliğine başvurmuştu ve 2005 yılında aday ülke statüsü almıştı. Bununla birlikte ülkedeki yasal mevzuatın AB düzenlemelerine uyumunu inceleyecek tarama süreci ancak Temmuz 2022’de başlayabildi. Herhangi bir fasıl ise açılamadı ve geçici olarak kapatılamadı. Yunanistan’ın ve Bulgaristan’ın, ülkenin AB’ye katılım sürecinde ilerleyişini oldukça yavaşlatan vetoları, sürecin bu denli uzamasının yegâne sebebi olarak değerlendiriliyor. 2024 AB Genişlemesine İlişkin Tebliğ, altı ana fasıl kümesi için tarama sürecinin Aralık 2023’te tamamlandığı belirtiliyor. Kuzey Makedonya ise ülkenin AB kurallarına ve standartlarına uyumunu artıracak -özellikle yargı, örgütlü suçlarla ve yolsuzlukla mücadele gibi alanlarda- reformları devam ettirmeye çağrılıyor. Ülkede adalet sistemine duyulan güvenin artırılması gerektiği tebliğde vurgulanan bir diğer önemli öneri.
Bosna-Hersek, Rusya-Ukrayna savaşının başlaması sonrasında adaylık statüsü alan ülkelerden bir tanesi. Ülkenin AB ile entegrasyon süreci, AB ve Batı ittifakına dair ülke yönetiminde fazlaca çeşitlilik gösteren görüşler sebebiyle gecikmeli olarak ilerliyor. Yine de 2024 AB Genişlemesine İlişkin Tebliğ, Bosna-Hersek’in göç yönetimi ve AB ODGP’ye uyum gibi konularda attığı adımları memnuniyetle karşılıyor ve adli konulara, kara para aklamaya ve çıkar çatışmalarına yönelik geçirilen yasalardan duyulan memnuniyeti dile getiriyor. Bosna-Hersek ile üyelik müzakerelerine başlanmasına Mart 2024’teki AB Zirvesi’nde karar verilmişti. Buna istinaden tebliğde, Avrupa Komisyonunun Bosna-Hersek’in müzakere çerçeve belgesini hazırladığı ifade ediliyor. Belgenin, Ekim 2022’de Bosna-Hersek’e sunulan Komisyon tavsiyelerine uygun adımların atılmasının ardından AB Konseyince kabul edilmesi bekleniyor.
Kosova, AB üyeliği için gerekli başvuruyu Aralık 2022’de yapmıştı. Ülkenin kuzeyinde yaşayan Sırp toplumuyla yaşanan sıkıntılar, Kosova ve Sırbistan ilişkilerin normalleşmesi hususunda bir türlü beklenen ilerlemenin sağlanamaması ülkenin önündeki başlıca sorunlar olarak duruyor. Tebliğ, bu gibi sorunların dışında hukukun üstünlüğü, kamu yönetimi ve ifade özgürlüğü gibi alanlarda ülkenin katetmesi gereken mesafeye vurgu yapıyor. Kosova’nın geçtiğimiz bir senede ülkedeki iş ortamını iyileştirdiği ve örgütlü suçlarla mücadelede ilerlemeler kaydettiği belirtiliyor. Kosova’nın AB üyeliğine ilişkin Komisyon Görüşü’nün ise AB Konseyince talep edilmesi hâlinde hazırlanabileceğinin altı çiziliyor.
Batı Balkan ülkelerine kıyasla AB üyeliği yolcukları nispeten daha sonra başlayan üç Doğu Ortaklığı ülkesine de Genişleme Paketi’nde yer veriliyor. Bu ülkelerden Ukrayna ile geçtiğimiz haziran ayında ilk Hükümetlerarası Konferans yapılmış ve ülkenin tarama süreci başlatılmıştı. 2024 AB Genişlemesine İlişkin Tebliğ, gerçekleştirilen bu toplantının Ukrayna’nın AB üyeliği hedefi ve kararlılığıyla yaptığı reformların AB tarafından kabulü anlamına gelen önemli bir gelişme olduğunu ifade ediyor. Hâlihazırda sürdürülmekte olan tarama sürecinin sorunsuz bir şekilde ilerlediğinin üstünde durulurken, Ukrayna’nın gerekli kriterleri karşılamasına bağlı olarak, Avrupa Komisyonunun ülke ile ilk fasıl kümesini açarak müzakerelere başlamayı umduğu açıkça ifade ediliyor. Bu adımın gerçekleşeceği tarih olarak ise 2025 zikrediliyor.
Moldova, 2022 yılında Ukrayna’dan hemen sonra AB’ye üyelik başvurusunda bulunmuştu. Ülkede geçtiğimiz haftalarda gerçekleştirilen AB referandumunda halka, ülkenin AB’ye katılımını mümkün kılacak anayasa değişikliklerinin yapılmasını onaylayıp onaylamadıkları sorulmuştu. Az bir farkla da olsa “evet”in galip çıktığı oylamanın ardından da ülkenin AB yanlısı mevcut Cumhurbaşkanı Maia Sandu, ikinci turu gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonucunda yeniden Cumhurbaşkanlığına seçilmişti. Bu gelişmeler ışığında ülkenin AB yolculuğunun sürmesi bekleniyor. AB Genişleme Paketi, tıpkı Ukrayna gibi, Moldova’yla yapılan ilk Hükümetlerarası Konferans’ın önemine değinirken, Moldova’yla yürütülen tarama sürecinin sorunsuz bir şekilde ilerlediğini ifade ediyor. Tebliğ, Moldova’nın AB’ye katılım yolunda yaptığı reformların “devamlı Rus müdahalesi ve Rusya-Ukrayna savaşı kaynaklı olumsuzluklara rağmen” sürdürüldüğünün de altını çiziyor. Moldova’nın gerekli koşulları sağlaması durumunda Komisyonun, 2025 yılında mümkün olan en yakın vakitte üyelik müzakerelerine başlamayı umduğunu da dile getiriyor.
Gürcistan’ın AB’ye üyelik yolculuğu ise bir süre boyunca gayet ümitvar bir şekilde devam etmişti. Rüzgârın tersine dönmesi ise ülkede çokça tartışılan ve protesto gösterilerine sebebiyet veren “yabancı ajan yasası”nın kabulü ile başlamıştı. Yasanın kabul edildiği Mayıs 2024 tarihinden itibaren Gürcistan’a ilişkin yorum yapan her AB dokümanı, ülkenin “AB değerlerinden uzaklaştığını” ifade ederek Gürcistan hükümetini yoğun şekilde eleştirdi. 2024 AB Genişlemesine İlişkin Tebliğ de benzer bir tonda kaleme alınmış gibi gözüküyor. Ülkenin, AB’ye katılım sürecinin fiilen durmuş vaziyette olduğu tebliğde ifade ediliyor. Ülkede 26 Ekim 2024 tarihinde gerçekleştirilen seçimler de eleştirilerden payını alıyor. AGİT’in Demokratik Kurumlar ve İnsan Hakları Ofisi tarafından yönetilen Uluslararası Seçim İzleme Misyonu’nun ön bulgularının seçimlerde birçok eksikliğe işaret ettiği vurgulanırken, ülkenin seçim sistemini reforme etmesine duyulan ihtiyaç tekraren ifade ediliyor.
Değerlendirme
AB’nin genişlemeyi, bir dış politika aracı olarak düşünmeye başlayarak etkin şekilde -yeniden- kullanmaya başlaması ancak Rusya-Ukrayna savaşının patlak vermesinin ardından gerçekleşebildi. Genişleme, AB’nin küresel olarak daha etkin ve iddialı bir güç olarak var olabilmesinin yanı sıra AB’nin kendi kurumları için tartışılagelen reformları uygulaması için bir baskı unsuru olarak da görev görüyor. Böylelikle Birliği daha diri ve dirençli tutmakta fayda sağladığı söylenebilir. Yine de özellikle son 10-15 yıllık süreçte genişlemenin, tüm faydaları bir kenara bırakılarak ikincilleştirildiğine tanıklık edildi. Buna sebep olarak ise 2004 Genişlemesi sonrası yaşanan “genişleme yorgunluğu” ve “hazmetme kapasitesi” temelli argümanlar gösterildi. Ancak mevcut uluslararası konjonktür, AB’nin küresel güç olma hedefleri ve güvenlik kaygıları genişleme politikasının tozlu raflardan indirilmesini sağladı.
Bir sonraki genişleme için aday ülke yetkilileri, AB kurumları ve akademisyenler farklı farklı tarihlerden bahsediyorlar. Bunlardan en öne çıkanı 2030. Yine de şunu unutmamak gerekiyor: Genişleme, birbirine bağlı olmakla birlikte her biri içsel olarak farklı dinamiklerle yön bulan birçok değişkene bağlı ilerleyen bir süreç. Örneğin Rusya-Ukrayna savaşı öncesinde Moldova ve Ukrayna’nın AB’ye üyelikleri -en azından yakın gelecekte- ciddi bir ihtimal olarak görülmezken, savaşın başlamasının ardından dönüşen uluslararası siyaset, güvenlik kaygıları ve tüm bunların AB üye ülkelerinin iç siyasetlerine yansımasıyla birlikte bugün, Moldova ve Ukrayna’nın üyelikleri atılan ve atılması planlanan gayet somut adımlarla elle tutulur gözle görülür bir ihtimal olarak değerlendiriliyor.
Katılım müzakereleri, yalnızca Moldova ve Ukrayna için değil; Türkiye de dâhil olmak üzere tüm aday ve potansiyel aday ülkeler için uzun bir süreç. Bu sürecin, Genişleme Paketi’nde adı geçen tüm ülkeler için uzayıp kısalabileceği unutulmamalı. Batı Balkan ülkeleri önemli aşamalar kaydetti ve bir sonraki genişlemenin bir “Batı Balkanlar Genişlemesi” olmasına kesin gözüyle bakılıyor. Türkiye, AB’nin en önemli güvenlik ve ticari ortaklarından biri ve bir aday ülke olarak AB genişlemesinin bir parçası olma potansiyelini hâlâ sürdürüyor. AB Genişlemesine İlişkin Tebliğ’de ve 2024 Türkiye Raporu’nda belirtilen tavsiyelere uygun adımlar atarak üyelik perspektifini daha net bir şekilde ortaya koyan bir Türkiye, genişlemeye daha stratejik yaklaşan bir AB ve önyargılardan azade yürütülen bir katılım süreci, Türkiye’nin AB üyeliğini mümkün kılabilir.
Tunç İbrahim Ceylan, İKV Uzman Yardımcısı