KÜRESEL GÜNDEM: ABD Seçimleri ve İkinci Trump Dönemi
ABD Seçimleri ve İkinci Trump Dönemi
Cumhuriyetçilerin adayı Donald Trump ve Demokratların adayı Kamala Harris arasında geçen seçim yarışı son buldu. Bu seçimin kazananı Cumhuriyetçiler ve Trump oldu. Dünya liderleri Trump’a tebrik mesajlarını dört bir yandan iletti. İkinci Trump döneminde ABD’nin diğer aktörlerle -Türkiye ve AB- ilişkilerinin nasıl şekilleneceği merak konusu olarak ortaya çıkıyor. Hem Türkiye’nin hem de AB’nin dostluk ve iş birliği vurguları ABD ile olan ilişkileri sorunsuz bir şekilde ilerletmek istediklerini gösteriyor.
Herkes tarafından merakla beklenen ABD seçimleri 5 Kasım 2024 tarihinde yapıldı. Seçim Donald Trump’ın zaferi ile sonuçlandı. Muhafazakâr Cumhuriyetçilerin adayı olan Trump düşük vergiler, silahlanma, göçmen ve kürtaj karşıtlığı gibi politikalarıyla biliniyor. Politikaları değiştirmek ve koltuğu devralmak için Trump’ın Ocak 2025’e kadar beklemesi gerekiyor. Seçim sonuçlarıyla beraber dünya liderleri ABD’nin bu yeni döneminde neler olabileceği üzerinde tartışmalar yürütüyor.
Trump’ın Zaferi
Olaylı geçen kampanya döneminin ardından gerçekleşen ABD Başkanlık seçimi sonucunda Donald Trump önemli bir zafer elde ederek ABD’nin 47’nci Başkanı oldu. Donald Trump’ın Kamala Harris’i yenmesinde en önemli etkenlerden biri enflasyon ve yasa dışı göç üzerinden yarattığı endişe dalgasıydı. Zor bir dönemden geçen seçmen kitlesi, Trump’ı güçlü bir lider ve ekonomik açıdan da şampiyon olarak gördü.
Böylelikle Trump, eyaletlerin çoğunda Demokratların adayı Harris’in önüne geçti. Harris’e Beyaz Saray’ı kazandırabileceği düşünülen Orta Batı’daki “mavi duvar” Demokratlar için hayal kırıklığı oldu. 2004 yılından bu yana -George W. Bush’tan beri hiçbir Cumhuriyetçi tarafından başarılamayan- halk oyunu da kazanmaya çok yakın oluşu bir ilk niteliğindeydi. Trump’ın Wisconsin eyaletinde üstünlüğü elde etmesi seçimi kazanmasını garantiledi. Cumhuriyetçiler Amerikan Senatosu’nu da kontrol altına aldı ve Temsilciler Meclisi’nde de çoğunluğu koruyarak Trump’a Amerikan Kongresi’ni kontrol etme ve dünyanın en büyük ekonomisinde radikal sağcı bir gündem uygulama yetkisini verdi.
Demokratların Trump’ı yenebilecek kadar güçlü bir aday çıkaramaması, Trump’ın zaferinin ana nedenleri arasında görülüyor. Buradan halkın Harris’in Amerikan vatandaşlarının gerçek sorunlarına çözüm bulabileceğine inanmadıkları anlaşılıyor. Bir diğer nedenin ise Harris’in kırsal kesimin ve beyaz Hristiyan oylarını önemsememesi olduğu düşünülüyor. Ek olarak, Demokratların Latin kökenli ve siyahi vatandaşların oylarını koruyamamaları da nedenler arasında yer alıyor.
Harris’in Gazze-İsrail savaşına cevabı da seçmen kararlarında etkili olmuş gibi gözüküyor. İsrail’e verilen destek ve üniversite kampüslerindeki protestoların polis şiddetiyle sonuçlanması özellikle Arap-Amerikan vatandaşların oylarının Cumhuriyetçilere kaydığını düşündürüyor. Trump’ın Ukrayna-Rusya ve Gazze-İsrail çatışmalarını bitireceğini ifade etmesinin seçmenler tarafından inandırıcı bulunduğu ifade ediliyor.
Son olarak, sağlık sistemine ulaşamayan ve geçim zorlukları olan 65 yaş üstü seçmenin sandıklara gitmemesi, erkek Demokrat seçmenlerin kadın aday Harris yerine erkek aday çıkaran Cumhuriyetçilere oy vermeyi tercih etmesi ve Elon Musk’ın “X” üzerinden yürüttüğü kampanyası da seçmen davranışını etkileyen faktörler arasında yer alıyor.
Kimler Trump’ın Zaferini Kutladı?
Dünya liderleri tek tek seçimin kazananı Trump’a tebriklerini iletti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan sosyal medya üzerinden tebrik mesajı yayımladı. Mesajda Trump için “dostum” ifadesini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye-ABD ilişkilerinin güçlenmesine, Filistin meselesi ve Rusya-Ukrayna savaşı başta olmak üzere bölgesel ve küresel çapta yaşanan krizlere mesajında değindi.
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen de sosyal medya üzerinden tebriklerini iletti. Von der Leyen mesajında, AB ve ABD arasındaki tarihsel dostluğa, ortak hedeflere -özgürlük ve demokrasiye olan bağlılık, güvenlik ve fırsat sağlama-, transatlantik ortaklığa ve ticaret ilişkilerine atıfta bulundu.
Diğer liderler de tebriklerini geciktirmedi. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Macaristan Başbakanı Viktor Orbán, Trump’ın kazanmasını “ABD tarihinin en büyük geri dönüşü” olarak yansıttı. Ukrayna lideri Volodymyr Zelenskyy ise barışa işaret etti. Rusya Kremlin Sözcüsü Dimitri Peskov ise dost olmayan bir ülke olduğunu belirtse de Rusya’nın diyaloğa açık olduğunu da iletti.
Harris, 2024 ABD Başkanlık seçimlerinde resmî olarak yenildiğini açıkladı ve destekçilerine umutsuzluğa kapılmamalarını, demokrasi için mücadeleye devam etmeleri gerektiğini söyledi. Howard Üniversitesi’nde yaptığı konuşmada, örgütlenmenin, mobilize olmanın ve adalet ve özgürlük için mücadeleye devam etmenin önemini belirtti. Trump’ın zaferini kabullenirken, kampanyasının savunduğu değerlerin gerçek mücadelesinin süreceğini ifade etti. Harris, özellikle gençlere hitap ederek, bu mücadelenin zaman alabileceğini ama umutlu ve birlikte kalmanın gerekli olduğunun altını çizdi.
AB-ABD İlişkilerinin Muhtemel Geleceği
Avrupalı politika yapıcıları, Donald Trump’ın tekrar iktidara gelmesi durumunda yaşanacak olası değişikliklere hazırlanıyor, ancak Avrupa hala buna tam anlamıyla hazır değil denilebilir. Trump’ın AB’ye yönelik gümrük tarifeleri ve Rusya-Ukrayna savaşını bitirme vaadi gibi politikaları Avrupa’yı endişelendiriyor. Trump’ın enerji politikaları, fosil yakıt üretimini artırarak ABD’nin çevresel hedeflerini sekteye uğratabilir, bu da Avrupa’nın yeşil dönüşüm hedeflerini zorlaştırabilir. Ticaret ve finansal düzenlemelerde de “Önce Amerika” yaklaşımının, AB’nin çıkarlarına zarar vermesi bekleniyor. Ayrıca, Trump yönetiminin savunma, sağlık, teknoloji ve siber güvenlik politikalarında Avrupa’nın güvenliği ve iş birliği fırsatları üzerinde olumsuz etkiler yaratması olasılığı yüksek. Özellikle NATO ile ilişkilerdeki belirsizlikler, AB’nin kendi savunma kapasitesini güçlendirmeye zorlayabilir. Teknoloji ve rekabet politikalarında ise ABD’nin Avrupa ile iş birliği yerine yalnızca kendi çıkarlarını gözeten adımlar atması bekleniyor. Bu gelişmeler, Avrupa’nın ABD’ye olan bağımlılığını azaltmaya yönelik yeni stratejiler geliştirmesini tetikleyebilir.
Türkiye-ABD İlişkilerinin Muhtemel Geleceği
Trump’ın ikinci döneminde Türkiye-ABD ilişkilerinde hem fırsatlar hem de zorluklar yaşanabileceği öngörülüyor. Türkiye, Trump’ın Ukrayna, Suriye, İsrail ve İran politikalarına karşı dikkatli bir yaklaşım sergileyebilir. Özellikle Trump’ın Suriye’deki YPG desteği, Türkiye için bir gerilim kaynağı olabilir. Ayrıca, Trump’ın İran ve İsrail’e yönelik politikaları, Türkiye’nin Filistin’e verdiği destekle çelişebilir. Ekonomik alanda, Trump’ın korumacı politikaları Türkiye’yi de AB gibi zorlayabilir. Öte yandan, Ukrayna’ya verdiği destek ve NATO’ya bakışı, Türkiye’nin stratejik çıkarlarıyla çelişebilir. Genel olarak, Trump’ın liderliği, Türkiye için bazı fırsatlar sunarken, uzun vadede önemli sorunlara da yol açabilir.
Değerlendirme
Ülkelerin ikinci Trump dönemi için hazırlık içerisinde bulundukları görülüyor. Liderlerin kutlama mesajlarından da ABD ile olan ilişkilerin bozulmaması ve iş birliklerinin artması yönünde istekleri olduğu anlaşılıyor. ABD’nin yeni dönemde izleyeceği ekonomi, savunma ve güvenlik politikaları dünyadaki diğer ülkelerin kaderlerini de yüksek ihtimalle etkileyecek ve olumsuz yönde etkilemesi küresel bir kaosa sebebiyet verebilir. Bundan dolayı hem Türkiye’nin hem AB’nin ABD ile iyi ilişkiler üzerine çalışmalar yürüteceği anlaşılıyor.
Deniz Bal, İKV Uzman Yardımcısı