İKTİSADİ KALKINMA VAKFI
E-Bülteni
İKTİSADİ KALKINMA VAKFI
E-Bülteni

AB GÜNDEMİ: Ticaret Aktörü olarak AB: Çeyrek Asırlık Müzakereler Sonrasında AB-Mercosur Anlaşması’nda Uzlaşı

AB ve Mercosur arasında yaklaşık 25 yıldır devam eden müzakere süreci, 6 Aralık 2024 tarihinde Uruguay’da gerçekleşen Mercosur Zirvesi’nde varılan uzlaşıyla olumlu sonuçlandı.
AB GÜNDEMİ: Ticaret Aktörü olarak AB: Çeyrek Asırlık Müzakereler Sonrasında AB-Mercosur Anlaşması’nda Uzlaşı

Ticaret Aktörü olarak AB: Çeyrek Asırlık Müzakereler Sonrasında AB-Mercosur Anlaşması’nda Uzlaşı


6 Aralık 2024 tarihinde, Uruguay’ın başkenti Montevideo’da gerçekleşen Mercosur Zirvesi’nde varılan siyasi uzlaşıyla, yaklaşık çeyrek asırdır devam eden AB-Mercosur Serbest Ticaret Anlaşması müzakereleri sonuçlandırılmış oldu. Müzakerelerin sürdüğü dönemde AB gündemini çokça meşgul eden ve özellikle çiftçilerin tepkisini çeken anlaşmayla yaklaşık 750 milyon nüfuslu bir serbest ticaret alanı tesis edilecek. Bununla birlikte anlaşmanın AB kamuoyuna vadettiklerine ilişkin soru işaretlerinin, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in olumlu açıklamalarına rağmen, tamamen giderildiğini söylemek mümkün değil. Çiftçiler, yapılan anlaşmanın kendilerini, Mercosur çiftçileriyle kazanılması zor bir rekabete sokacağını söyleyerek anlaşmaya karşı çıkmıştı. Fransa, Polonya, Avusturya ve İrlanda gibi ülkelerin çekincelerini ifade ettiği anlaşmanın onay sürecinin de farklı senaryolara gebe olması muhtemel. Dolayısıyla anlaşmanın geleceği, varılan siyasi uzlaşıya rağmen hâlâ net değil.


Güney Ortak Pazarı (Mercado Común del Sur - Mercosur), Arjantin, Brezilya, Paraguay ve Uruguay arasında 1991 yılında imzalanan Asunción Antlaşması’yla kuruldu ve bir ortak pazar kurulması yolunda atılmış önemli bir adım olmuştu. Zaman içinde taraflar arasındaki ticari engellerin ve gümrük vergilerinin kaldırılarak tam bir serbest ticaret alanı yaratılması hedefiyle imzalanan anlaşmayla malların, kişilerin ve sermayenin serbest dolaşımı öngörülmüştü. Mevcut durumda 2024 yılında Bolivya’nın da tam üye olduğu; Venezuela’nın üyeliğinin 2016’dan beri askıya alınmış durumda bulunduğu Mercosur, yaklaşık 300 milyon kişilik bir nüfusa sahip bir gümrük birliği olarak işliyor.

Atlantik’in iki yakasındaki AB ile Mercosur arasında bir serbest ticaret anlaşması (STA) yapılması fikri 1990’lu yıllardan beri her iki tarafın da gündemini meşgul ediyor. 2000 yılında başlayan görüşmeler uzun yıllar sürüncemede kaldı. 2019 yılında varılan uzlaşıya rağmen onaylanamayan anlaşmanın yürürlüğe girmesi de mümkün olmamıştı. Her iki tarafta da farklı endişelerle karşı çıkılan AB-Mercosur STA’sının nihayete erdirilmesi için 2023 yılından itibaren karşılıklı çabalar yoğunlaştırıldı. Eylül 2024’teki BM Genel Kurulu ve Kasım 2024’teki G20 Brezilya Liderler Zirvesi esnasında Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inácio Lula da Silva görüşmüş ve ilgili anlaşmayı yakın bir tarihte sonuçlandırma niyetlerini paylaşmışlardı. Son olarak 6 Aralık 2024 tarihinde Uruguay’ın başkenti Montevideo’da gerçekleşen Mercosur Zirvesi’nde taraflar uzlaşmaya vardı. Anlaşmanın yürürlüğe girmesi için bir onay sürecinden geçmesi gerekiyor. Ancak AB kamuoyunda ilgili anlaşmaya yönelik çekincelerin sürdüğü ve bu çekincelerin siyasi iradeyi zayıflattığı bir durumda anlaşmanın onaylanması, sürüncemede kalması veya tamamen rafa kaldırılması da ihtimaller dâhilinde görülüyor.

Atlantik’in İki Yakasında Ticaret Ortaklığı Arayışları

450 milyon nüfuslu AB Tek Pazarı ile Atlantik’in diğer yakasındaki komşuları arasındaki ticari bağları kuvvetlendirmek için son yıllarda pek çok girişimde bulunulmuştu. Bunlardan en fazla ses getireni -mevcut durumda atıl durumda olsa da- Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) adıyla anılan AB-ABD Ticaret Anlaşması olmuştu. 2013 yılının temmuz ayında Vaşington’da başlayan müzakereler, 2016 yılı bitimindeki 15’inci tur görüşmeler sonrası sonuçsuz kalmıştı. 15 Nisan 2019’da ise AB Konseyi, TTİP müzakerelerinin “modası geçmiş ve artık anlamsız” olduğunu ifade etmişti. TTİP müzakereleri sürerken de hem AB hem de ABD kamuoyundan farklı sesler yükselmiş; müzakerelere karşı protesto gösterileri düzenlenmişti. AB’de düzenlenen protesto gösterileri, bu gibi bir anlaşmayla işçi haklarında, gıda güvenliğinde, büyük şirketlerin faaliyetlerinin düzenlenmesinde, halk sağlığında ve iklim eyleminde ortaya çıkması muhtemel boşlukları öne çıkarmaya çalışmıştı.

AB-Mercosur STA’sı da etkisi oldukça büyük olabilecek dev bir potansiyele sahip. Bu potansiyel yalnızca anlaşmanın ekonomik getirileri açısından ele alınmamalı. Zira Mercosur ülkelerinin son dönemde uluslararası siyasetteki etkilerinin de arttığına tanıklık ediliyor. Güney Amerika, geniş toprakları ve yüksek nüfusuyla dünya ekonomisinde yükselen bir değer olarak görülüyor. Özellikle Brezilya hem Güney Amerika hem de Küresel Güney’in en önemli ekonomik ve siyasi aktörlerinden bir tanesi. Brezilya, artan nüfusu ve güçlenen ekonomisi ile BRICS ve G20 gibi küresel ekonomik girişimlerde rol oynuyor. Arjantin, Paraguay ve Uruguay da hızla gelişmekte olan ekonomiler olarak son dönemde uluslararası toplantılarda daha fazla öne çıkıyorlar. Böyle bir bağlamda, özellikle Yeşil Mutabakat hedeflerini de gözeten muhtemel bir AB-Mercosur STA’sının AB’nin küresel norm koyucu olma ve küresel siyasette daha belirleyici ve etkin bir aktör olarak yer alma hedefleri için de önemli bir kilometre taşı olacağını söylemek yanlış olmaz. Mercosur için de AB ile imzalanacak bir STA kritik bir öneme sahip. Mısır, Hindistan ve İsrail gibi ülkelerle imzalanan STA’lara karşın Mercosur’ün henüz AB, ABD ve Çin gibi aktörlerle benzeri bir anlaşma akdedemediği görülüyor. AB ile yapılacak bir STA ise mevcut küresel ekonomik ve ticari rekabet ortamında, ABD ve Çin gibi diğer aktörlerin de Güney Amerika’ya olan -ticaret ve yatırım ortaklıkları bağlamındaki- ilgisini bir üst seviyeye taşımalarına sebebiyet verebilir. Bu da şüphesiz Mercosur’ün küresel etki alanının genişlemesine katkı sunabilecek önemli bir gelişme olarak değerlendirilebilir.

450 milyon nüfuslu AB Tek Pazarı ile 300 milyona yakın nüfuslu Mercosur arasında imzalanacak bir ticaret anlaşması, dünyanın en büyük STA’larından biri olmaya aday. 2000 yılından beri devam eden müzakereler, bu amacı gerçekleştirmek için sürdürüldü ve 2019 yılında bir anlaşmaya varıldı. Gümrük vergileri, menşe kuralları, teknik ticaret engelleri, sağlık ve bitki sağlığı önemleri, hizmetler, kamu alımları, fikrî mülkiyet, sürdürülebilir kalkınma ve KOBİ’lere ilişkin maddeleri içeren bir anlaşma üzerinde siyasi uzlaşı sağlandı. Ancak anlaşmanın onaylanması ve yürürlüğe girmesi mümkün olmadı. Bunun sebepleri arasında AB çiftçilerinin böyle bir anlaşmanın kendilerini oldukça zorlayacak bir ticari rekabete sokacağını düşünmeleri ve bu endişelerin ulusal siyasette yankı bulması önemli bir yere sahipti. Ayrıca, Güney Amerika’da da AB ile bir STA’nın yerel sanayi üretimini olumsuz etkileyeceğine yönelik bir fikir hâkimdi. Ayrıca bir türlü neticelenemeyen ve muhtemel sonuçları “şüpheli” olarak görülen AB-Mercosur STA’sındansa Güney Amerika ülkeleri, BRICS ve USAN (The Union of South American Nations) gibi “Güney-Güney iş birliği” mekanizmalarını öncelemişlerdi. Kısacası iki tarafın da niyete rağmen net bir irade ortaya koyamadığı bu görüşmeler oldukça uzamış ve sonuçlanamamıştı. 2024 yılının başında sonuçlandırılması beklenen süreç ise devam etmekte olan çiftçi protestoları ve Fransa’nın itirazlarıyla yine nihayete erdirilememişti.

6 Aralık tarihinde Montevideo’da varılan anlaşmayla, yaklaşık çeyrek asırlık müzakereler sonuçlandırıldı. Komisyon Başkanı von der Leyen anlaşmanın karşılıklı bir kazan-kazan ilişkisine dayandığını, AB çiftçilerinin endişelerini dikkate aldığını, AB’nin gıda ve sağlık standartlarının devam ettiğini ve Mercosur ülkelerinden AB’ye ihracat yapacakların bu kurallara sıkı şekilde uymasının gerektiğini ifade etti. Ayrıca anlaşmayla AB ihracatçılarının yaklaşık 4 milyar avroluk bir gümrük vergisi yükünden kurtulacağının altını çizdi. Anlaşmanın tedarik zincirlerinin çeşitlendirilmesi, yeni iş fırsatlarının yaratılması, bürokratik yükün azaltılması ve yeşil geçiş için gerekli ham maddelerin temininin kolaylaşması gibi hususlarda faydalı olarak Avrupa’nın rekabet gücüne ve ekonomik güvenliğine katkı sunacağı da Brüksel’in öne çıkardığı beklenen olumlu çıktılar oldu. Paris Anlaşması kapsamındaki yükümlülüklerin, ormansızlaşmaya karşı önlemlerin, sürdürülebilirliğin ise AB-Mercosur STA’sının bir parçası olduğu AB tarafından öne çıkarılarak anlaşmanın AB kamuoyu tarafından kabulü hedeflendi.

AB’deki İtirazın Sebebi Neydi?

2023 yılının son aylarında başlayıp 2024’ün ise özellikle ilk çeyreğinde etkili olan protestolarda çiftçiler, her ülkede farklı olmakla birlikte bazı ortak talepler ortaya koymuşlardı. Örneğin Almanya’daki protestolarda, hükümetin tarımda kullanılan dizel yakıta uygulanan sübvansiyonları sona erdirmesi; Fransa’da ise enflasyonla mücadelede hükümetin çiftçileri yalnız bıraktığı fikri ön plandaydı. Bununla birlikte, o dönemki çiftçi protestoları için ortak bazı rahatsızlık noktalarından da bahsedilebilir.

2019 yılında Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın ilan edilmesinden sonra yapılan düzenlemelerin çiftçilerce aşırı bulunması ve bu düzenlemelerin tüm sorumluluğunun kendi sırtlarına yüklendiğini düşünmeleri hemen hemen tüm AB çiftçileri için ortak bir rahatsızlık kaynağıydı. Daha ziyade Polonya ve Çekya gibi Orta ve Doğu Avrupa ülkelerindeki bir diğer ortak endişe ise Ukrayna’dan yapılan tarım ürünleri ithalatında gümrük vergilerinin ve kotaların kaldırılmasıydı. AB genelindeki çiftçilerin son ortak rahatsızlığı ise muhtemel bir AB-Mercosur STA’sı idi. Çiftçiler, protesto gösterileri boyunca bu gibi bir anlaşmanın gerçekleşmesi hâlinde kazanılması imkânsıza yakın bir ticari rekabetin içine çekileceklerini ifade ederek bu STA’ya karşı çıktılar.

Geçtiğimiz aylarda anlaşmanın imzalanması için çalışmaların yeniden hızlandığı görülüyor. 2024 Birleşmiş Millet Genel Kurulu marjında Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Brezilya Başkanı Luiz Inácio Lula da Silva ile bir görüşme gerçekleştirmişti ve bazı pürüzlerin giderildiği ifade edilmişti. Benzer şekilde, 18-19 Kasım 2024 tarihlerinde Brezilya’nın Rio de Janeiro şehrinde gerçekleşen G20 Zirvesi’nde de ikili bir araya geldi ve ilgili anlaşmanın görüşüldüğü ifade edildi. 5-6 Aralık 2024 tarihlerinde gerçekleşecek Mercosur Zirvesi’nde ise konunun yeniden ele alınacağı ve belki de imzaların atılabileceği ifade ediliyor.

Bununla birlikte AB genelinde çiftçiler de STA’ya karşı yeniden harekete geçti. Fransa’nın farklı bölgelerinde kasım ayı boyunca çiftçi protestoları yaşandı. Çiftçiler “seferberlik” ilan ederek traktörleriyle yollara çıktılar, tahıl ithalatının gerçekleştirildiği bir limana giden yolları lastiklerle kapatıp ateşler yaktılar. Çiftçi ve tarım endüstrisi çalışanları sendikaları, ilgili anlaşmaya “yeterince karşı çıkmayan” Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’u eleştirdiler ve çiftçiler için makul bir gelir çağrısı yaptılar. Ulusal Birlik Partisi Başkan Yardımcısı Sebastien Chenu da Macron’un anlaşmaya karşı yaptığı açıklamaları “yanıltıcı” olarak nitelendirdi. AB içinde bloke edici azınlık (blocking minority) kurulamamasındaki başarısızlığı sebebiyle Macron’u suçlayan Chenu, çiftçilerle dayanışma içinde olduklarını ve şiddet içermeyen protestoların sürmesi gerektiğini vurguladı.

AB genelinde çiftçiler, kendilerine kıyasla çevre ve iklim esaslı daha az düzenlemeye tabi olan Güney Amerikalı çiftçilerle girecekleri rekabetin kendileri için felaket anlamına geleceğini düşünüyorlar. Tahıllar, soya, hayvansal ürünler, et gibi birçok üründe AB çiftçilerinin maliyetlerinin altında bir maliyetle üretim yapan Mercosur çiftçilerinin AB tarımına büyük bir darbe vuracağını öne sürerek bu anlaşmanın yapılmaması çağrısında bulunuyorlar.

Değerlendirme

2023 yılında AB, Mercosur ülkelerine 55,7 milyar avroluk ihracat yaparken bu ülkelerden 53,7 milyar avroluk ithalat gerçekleştirdi. Mal ticareti baz alındığında AB, Çin’in ardından Mercosur’ün ikinci en büyük ticari ortağı olurken; Mercosur ise AB’nin en büyük 10’uncu mal ticareti partneri. Olası bir STA’nın 750 milyona varan nüfusu kapsayacağı ve kolaylaşacak ticaret olanaklarıyla AB-Güney Amerika arasındaki ticaret hacmini artırması bekleniyor. Ek olarak AB tarafından anlaşmaya eklenmesi muhtemel çevre ve iklim hassasiyetli maddeler, iklim eyleminde -özellikle Amazon Ormanları dikkate alındığında- önemli bir olumlu etki yaratabilir.

6 Aralık 2024 tarihinde varılan uzlaşı, çeyrek asırlık müzakere sürecinin sonu anlamına geliyor. Onaylanıp yürürlüğe girmesi durumunda bu denli büyük bir anlaşmanın AB’nin küresel bir aktör olma çabalarını da destekleyebileceği söylenebilir. Güney Amerika’da ciddi bir etkisi olan Çin’in, bu gibi bir STA ile dengelenmesi, AB’nin jeopolitik hedeflerine ulaşmasında da önemli bir adım olacak. Ayrıca Trump’ın ikinci dönemi için ABD Başkanı seçilmesinin Brüksel’de yarattığı belirsizlik ve kaygı hissi de bu anlaşmayla bir nebze giderilebilir. Zira, böylesine büyük bir anlaşmanın daha ileri seviyeli siyasi ve ticari ortaklıkları mümkün kılması oldukça muhtemel görünüyor.

AB’nin bu anlaşmayı klasik bir STA olarak ele alması ve imzalaması durumunda anlaşma, AP’de ve 27 üye ülke parlamentolarında onaylanmak durumunda kalacak. Böyle bir durumda anlaşmanın onaylanarak yürürlüğe girmesi, özellikle Fransa, Avusturya, İrlanda ve Polonya gibi anlaşmaya karşı ülkeler tarafından engellenebilir. Bu nedenle Avrupa Komisyonunun anlaşmayı farklı sütunlar olarak ele almayı tasarladığı iddia ediliyor. Ticari sütunun, siyasi ve iş birliği sütunlarından ayrı olarak ele alınması hâlinde onay süreci AB Konseyi ve AP tarafından yürütülecek. Bu durumda ise oybirliği değil oy çokluğu yeterli olacak. Diğer sütunlar ise 27 üye ülkenin parlamentolarında onaylanmalarının ardından AB onay sürecine girecek.

Ancak böyle büyük bir anlaşmanın çiftçiler ve tarım endüstrisi gibi paydaşların göz ardı edilerek yapılmasının ne denli doğru olduğu hâlâ tartışılması gereken bir konu olarak masada bekliyor. Her ne kadar yapılan anlaşmada AB çiftçilerinin çıkarlarının korunduğu ifade edilse de AB kamuoyunun bir kısmı ilgili STA’ya karşı olumsuz tavrını sürdürüyor. Komisyonun geçtiğimiz şubat ayından beri çiftçilere yönelik sunduğu bürokratik kolaylaştırma adımlarından kazanılan destek ve meşruiyetin, bu anlaşmayla birlikte büyük oranda yitebileceği ve yeni bir protesto gösterisi dalgasına sebebiyet verilebileceği görmezden gelinmemeli. Bunun yanında anlaşmanın iklim eylemi, işçi hakları ve insan hakları açısından Güney Amerika’ya -ve tüm dünyaya- etkisinin gerçekçi bir değerlendirmeye tabi tutulması, uzun vadeli sonuçları tahmin etmek açısından oldukça büyük önem taşıyor.

Tunç İbrahim Ceylan, İKV Uzman Yardımcısı

Diğer Yazılar