AB Genişleme Süreci: Gürcistan’da Tartışmalı Seçimler ve “2028 Yılı Sonuna Dek AB Sürecini Askıya Alma” Kararı
Rusya-Ukrayna savaşının yaratmış olduğu yeni jeopolitik konjonktürde AB, genişleme politikasını tozlu raflardan indirdi ve yeniden bir dış politika aracı olarak kullanmaya başladı. Daha önceden AB üyelikleri gündemde olmayan Moldova ve Ukrayna’ya ek olarak Gürcistan’ın da bu süreçte resmen AB üyelik başvurusu yaptığına ve “AB aday ülkesi” ilan edildiğine tanıklık edildi. Mevcut durumda, AB üyeliği yolunda ilerlemek açısından önemli bir fırsat penceresi önünde belirmiş olan Gürcistan’ın iyimser başlayan AB yolculuğu ise 2024 yılı içerisinde önemli gerilemelere sahne oldu. Bu duruma son örnek ise Gürcistan Başbakanı Irakli Kobahidze’nin 2028 yılı sonuna kadar AB üyelik sürecinin ve AB mali desteğinin ülke gündeminde olmayacağını açıklaması ile ortaya çıktı.
14 Aralık 2023 tarihinde Gürcistan, 3 Mart 2022 tarihinde yapmış olduğu üyelik başvurusuna istinaden, AB Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’nde AB aday ülkesi ilan edilmişti. O günden bugüne kadar geçen sürede Gürcistan’ın AB yolculuğuna dair tahminler ve beklentilerde bir U dönüşü gerçekleşti. AB üyeliği yolculuğuna, aday ülke ilan edilmesinden sonra daha güçlü bir ivmeyle devam edeceği tahmin edilen Gürcistan, şu anki durumda üyelik sürecinin fiilen donduğu bir noktaya gelmiş durumda. Bu noktaya gelinmesine ise 2024 yılının bahar aylarında ülkede gündem olan ve “Yabancı ajan yasası” olarak bilinen düzenlemenin kabul edilmesi ve 26 Ekim 2024 tarihinde gerçekleşen seçimler ve sonrasında yaşanan süreç sebep oldu.
Üyelik Sürecinin Fiilen Donmasına Giden Süreç
2023 yılının Kasım ayında Avrupa Komisyonu tarafından yayımlanan AB Genişleme Paketi, ilk kez Gürcistan’ı da ele almıştı ve bir “Gürcistan Ülke Raporu” yayımlanmıştı. Bu raporlarda, tüm eksikliklerine rağmen Gürcistan’ın AB’ye olan ilgisi ve reform çabaları takdir ediliyor ve ülkenin AB sürecinin destekleneceği ifade ediliyordu. Ancak bu olumlu süreç Gürcistan hükümetinin önceki sene geçirmeyi planladığı ancak yaşanan protesto gösterileri sebebiyle gündemden çıkardığı bir yasa tasarısının yeniden gündeme gelmesiyle olumsuz anlamda değişmeye başladı. Yasa tasarısında, mali kaynaklarının %20’sinden fazlasını Gürcistan dışından temin eden tüm kuruluşların başvuru yaparak kendilerini kayıt altına aldırmaları öngörüldü. “Yabancı ajan yasası” olarak anılan bu yasaya göre ilgili düzenlemeye uymayanlara ise ciddi para cezaları verilmesi istendi. Gürcistan hükümeti ise yapılan eleştirileri ilgili yasayla şeffaflığın hedeflendiğini belirterek reddetmişti. Yasa tasarısı ülkede geniş katılımlı protesto gösterilerine sebep oldu ve AB başta olmak üzere Batı ülkelerinden tepki çekti. Bu süreçte, Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen Gürcistan’ın bir yol ayrımında olduğunu söyledi. Buna rağmen hükümet, Mayıs 2024’te onaylamaktan geri durmadı. 27 Haziran 2024 tarihli AB Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi Kararları, ilgili düzenlemenin yasalaşmasını AB adaylığından bir “geri adım” olarak yorumlamış; mevcut durumun Gürcistan’ın AB üyelik sürecinin fiilen durması anlamına geldiğini ifade ederek Gürcistan hükümetini bu durumu düzeltmeye davet etmişti.
Ülkenin AB ile ilişkileri hâlihazırda zordayken, 26 Ekim 2024 tarihinde gerçekleşen seçimler ve devamındaki süreç de AB ile ilişkiler konusundaki olumsuz gidişata daha da hız vermiş gibi görünüyor. Seçimlerde, Gürcü Rüyası – Demokratik Gürcistan (Georgian Dream – Democratic Georgia) Partisi, oyların yaklaşık %54’ünü alarak parlamento çoğunluğunu elde etti. Ancak seçimlere hile karıştırıldığına dair iddialarla halk sokağa çıkarak protesto gösterileri yapmaya başladı. Seçimleri izleyen uzmanlara göre yüksek oranda kutuplaşmış siyasi ortam ve eşit olmayan mali kaynaklar nedeniyle seçimlerde tüm siyasi aktörler için adil bir yarış ortamı sağlanamadı.. Mevcut iddialar karşısında Gürcistan Cumhurbaşkanı Salome Zourabichvili de seçim sonuçlarını tanımadığını ve seçimlerin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvuracağını açıkladı.
Ülkede siyasi gerilimi artıran ve AB ile ilişkileri bir başka sınamaya tabi tutan son gelişme ise 28 Kasım’da Başbakan Irakli Kobahidze’nin, Gürcistan’ın AB ile üyelik müzakerelerine 2028 yılı sonuna kadar başlamayacağını ve bu meselenin belirtilen tarihe dek gündemde yer almayacağını açıklaması oldu. Başbakan ayrıca, AB’den gelecek finansal yardımların da kabul edilmeyeceğini belirterek ülkenin 2030 yılında AB üyeliğine hazır olacağını ve bu tarihte üye olarak AB’de yer almak istediğini ifade etti.
Bu açıklamalar ise ülkedeki AB yanlısı kamuoyunun büyük tepkisini çekti. Açıklamanın yapıldığını günün akşamında birçok kişi başkent Tiflis’teki parlamento binası önünde toplandı ve kararı protesto etti. 28 Kasım’dan itibaren her akşam devam eden ve 400’den fazla kişinin gözaltına alındığı gösterilerde protestocular, seçimlerin yenilenmesini ve ülkenin AB adaylık sürecinin olağan şekilde devam ettirilmesini talep ediyor.
AB’nin Yaşananlara Tepkisi
AB, haziran ayındaki zirve toplantısında Gürcistan’da yaşanmakta olan süreci “demokratik gerileme” olarak nitelendirerek, mevcut gidişatın Gürcistan hükümeti tarafından tersine çevrilmemesi durumunda, ülkenin AB adaylığı sürecinin fiilen durmuş olarak kalacağını açıklamış ve hükümeti gereken adımları atmaya çağırmıştı. 26 Ekim tarihli seçimlerinardından sürecin güvenirliğine ilişkin öne sürülen iddialar karşısında AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell bir açıklama yayımlayıp, seçimleri takip eden kuruluş raporlarına atıf yaparak hükümetin usulsüzlükleri soruşturması gerektiğini belirtmiş ve bunun seçim süreçlerine güvenin yeniden inşasında önemli bir adım olduğunu vurgulamıştı. Seçimleri izleyen AP Heyeti Başkanı Antonio López-Istúriz White seçim gününü “nefret ve gözdağı iklimi” olarak yorumlarken AP, 28 Kasım tarihinde kabul ettiği bir kararla Gürcistan seçimlerin, uluslararası denetleme süreçlerinin işlediği bir ortamda, yenilenmesi çağrısı yaptı. İlgili karar, hükümetin uyguladığı politikaların Avrupa-Atlantik bütünleşme süreciyle bağdaşmadığını ifade ederek Gürcistan Başbakanı Kobahidze ve yüksek düzeyli bürokratlara yaptırım uygulanmasını istedi.
Gürcistan hükümetinin, ülkenin AB adaylık süreci kapsamında atılacak adımları ve AB mali desteğini 2028’e kadar askıya alma kararı da AB yetkililerince eleştirilen bir gelişme oldu. 1 Aralık 2024 tarihinde göreve başlayan AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas ve Avrupa Komisyonunun Komşuluk ve Genişlemeden Sorumlu Üyesi Marta Kos tarafından yapılan ortak açıklamada, Gürcistan hükümetinin vermiş olduğu bu kararın önceki hükümetlerin ve Gürcistan halkının büyük kesiminin taşıdığı Avrupa hayalinden bir kopuş anlamına geldiğinin altı çizildi. Bu gidişat sebebiyle üyelik sürecinin fiilen askıya alındığı ve AB mali desteğinin durdurulduğu belirtilerek AB’nin ülkedeki demokratik gerileme eğiliminden ciddi endişe duyduğu dile getirildi.
Sonuç
Tıpkı Moldova ve Ukrayna gibi, Gürcistan’ın da AB adaylığını elle tutulur bir olguya dönüştüren olay Şubat 2022’de başlayan Rusya-Ukrayna savaşı olmuştu. Bu savaşla birlikte AB, belki de en etkili dış politika araçlarından bir tanesi olan genişlemeyi yeniden ciddi bir şekilde gündemine alıp kullanmaya başladı. Daha öncesinde AB üyeliği çok konuşulmayan bu ülkelerin AB adayı olarak ilan edilmesi ve Moldova ve Ukrayna ile Haziran 2024 gerçekleştirilen ilk Hükümetlerarası Konferanslar ile müzakerelerin ilk adımı olan tarama sürecine başlanması, üyelik yolunda atılan ciddi adımlar olarak değerlendirilmeli. Gürcistan, AB üyeliği için oldukça verimli bir jeopolitik fırsat penceresiyle karşı karşıya. Bu pencereden de resmen adaylık başvurusu yaparak ve aday ülke ilan edilerek bir noktaya kadar faydalandı.
Gürcistan hükümetinin adaylık sürecinde daha fazla ilerleme imkânı bulunuyor. Ancak özellikle “yabancı ajan yasası” olarak anılan yasal düzenlemenin kabulü, uluslararası gözlemciler tarafından uygun demokratik şartlar altında gerçekleşmediği belirtilen seçimler ve son olarak da Başbakan tarafından ülkenin AB sürecinin 2028 yılı sonuna dek gündemden çıkarıldığının açıklanması, ülkenin önünde fırsat penceresinden tam manasıyla yararlanmasının önünde bir engel teşkil ediyor. AB, ülkedeki demokratik gerilemeye vurgu yapıyor ve Gürcistan hükümeti tarafından atılacak adımlarla bu gidişatın tersine çevrilmesi çağrısı yapıyor. Bu durum ve mevcut jeopolitik konjonktürde, özellikle yakın ve orta vadede hükümetin izleyeceği politikalar ve AB ile ilişkilerdeki tutumun, ülkenin uzun vadede AB ve Batı ittifakı içindeki yerini tayin etmede oldukça önemli bir etkisi olacağı iddia edilebilir.
Tunç İbrahim Ceylan, İKV Uzman Yardımcısı