Suriye’de Tarihin Akışı Hızlandı: 24 Yıllık Beşar Esad Döneminin Sonu
61 yıllık Baas Rejimi, 24 Yıllık Esad Yönetimi, 13 yılı aşkın süren iç savaş, Muhaliflerin Şam’ı ele geçirmesiyle son buldu. Bundan 14 yıl önce Tunus’ta başlayan Arap Baharı, Orta Doğu’da birçok ülkeyi iç savaşa sürüklemiş ve Suriye’ye de sıçramıştı. Suriye’de bir grup öğrencinin Dera’da bir duvara “Ey doktor, şimdi sıra sende” yazması, Suriye halkının direniş simgesi olmuştu. Suriye’de halkın taleplerine Esad hükümetinden gelen sert yanıtla ülkede 13 yılı aşkın süredir devam eden iç savaş, 8 Aralık 2024 sabahı muhaliflerin Şam’ın kontrolünü ele alması ve Beşar Esad’ın ülkeyi terk ederek, Rusya’ya sığınması ile “şimdilik” sonuçlanmış görünüyor.
27 Kasım 2024’te Heyet Tahrir eş-Şam’ın (HTŞ) öncülük ettiği silahlı muhalif gruplar Batı kırsalından rejim güçlerine karşı “Saldırganlığı Caydırma” adı verilen geniş bir operasyon başlattı. Kısa süre içinde üstünlüğü elde eden gruplar önce Halep ve İdlib’in tamamı sonrasında Hama, Humus’u ele geçirdi ve son olarak ülkenin başkenti Şam’ı kontrol altına aldıklarını duyurdu. 8 Aralık 2024’te HTŞ ve ona bağlı muhalif gruplar Suriye devlet televizyonunda Şam’ın kurtarıldığını, Esad’ın 24 yıllık rejiminin devrildiğini ve cezaevlerindeki mahkumların serbest bırakıldıklarını açıkladı. Açıklamaların ardından ülkenin çeşitli kentlerinde halk sokağa dökülerek Beşar Esad’in babası Hafız Esad’in heykellerini yıktı. Kutlamalar devam ederken binlerce muhalifin işkence ve kötü muameleye maruz kaldığı iddia edilen Saydnaya Hapishanesi’nin kapılarının açıldığı bildirildi ve görüntüler medyaya yayıldı. Eski rejimin Başbakanı Muhammed el Celali, Suriye halkı tarafından seçilecek herhangi bir liderle iş birliği yapmaya hazır olduklarını belirtirken, geçiş döneminin yönetimi için HTŞ lideri Ebu Muhammed Colani ile de temas halinde olduklarını belirtti. Celali’nin, Suriye halkının liderlerini seçebilmesi için özgür seçimler yapılması gerektiğine vurgu yapması dikkat çekerken, HTŞ lideri Colani de Şam’daki askeri güçlere, kamu kurumlarına yaklaşmamaları için uyarıda bulundu ve bu kurumların “resmen devredilene dek eski başbakanın kontrolü altında kalacağını” duyurdu. Muhaliflerin açıklamaları sonrasında Esad’ın nerede olduğu merak ediliyordu. Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, gazetecilere yaptığı açıklamada Esad’ın Rusya’da olduğunu ve sığınma kararını Putin’in aldığını doğruladı. Esad’ın nerede olduğunu belirtmeyen Peskov, Putin’in Esad ile görüşme planlamadıklarını da ifade etti. Rusya tarafından, Kremlin temsilcilerinin, Suriye’de yönetimi ele alan silahlı muhaliflerle temas halinde olduğu da ifade edildi. Suriye’de halen yaklaşık 7500 Rus askerinin Tartus ve Lazkiye’deki üslerinde olduğu bildiriliyor.
Suriye’de 15 Mart 2011’de başlayan halk ayaklanmaları kısa süre içerisinde iç savaşa dönüşmüş, rejim Rusya ve İran başta olmak üzere aldığı destek ile uzun yıllar ayakta kalabilmişti. Rejimin hızla düşmesinin başlıca nedenleri olarak Rusya’nın Ukrayna’daki savaş nedeniyle yeterli desteği verememesi ve 7 Ekim saldırılarından sonra İsrail’in Gazze’ye başlattığı operasyonlar ve Lübnan’a kadar uzanan çatışmaların, İran’ı zayıflatması olarak belirtiliyor. İsrail’in, Lübnan’daki ateşkesi bozacağına yönelik sinyalleri, İran’ı bu bölgede kalmaya zorluyordu. İsrail’in İranlı kuvvetlere yönelik hava saldırıları ve Hizbullah’ın lider kadrosunda yaşanan büyük kayıplar da buradaki desteği önemli ölçüde azaltmış durumdaydı. Rusya, İran ve Hizbullah’tan yeterli destek gelmeyeceğinin ordu tarafından anlaşılmasıyla beraber ordunun savaşma motivasyonunun da azaldığı belirtildi. Şam merkezine çıkan yollarda, atılmış silahlar, askeri teçhizat ve üniformalar görüldüğü de aktarıldı.
Muhalifler Suriye’de yeni bir döneme girildiğini ve “yeni bir Suriye” kurma mücadelesi aşamasına geçtiklerini ifade ettiler. HTŞ lideri Ebu Muhammed Colani, Şam’ın ele geçirilmesinden sonra Emevî Camii’nde kıldığı namazın ardından yaptığı konuşmada, Suriye’de zafer elde ettiklerini ve 20 yıldır bu anı beklediğini ifade etti. Savaşın bittiğini söyleyen Colani, Suriye için “kurtuldu ve temizlendi” ifadelerini kullandı.
Dünyadan Gelen Tepkiler
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Zalim Esed’in baskı, zulüm ve katliamlarla yıllardır ayakta tutmaya çalıştığı azınlık rejimi, 8 Aralık Pazar günü Şam’ın kurtuluşuyla artık çökmüştür. Suriye’nin ve Suriye halkının önünde, müreffeh ve mutlu geleceğe giden bir kapı açılmıştır. Türkiye, siyasi, diplomatik, ekonomik, askerî tüm kapasitesiyle bu tarihî mücadelesinde Suriye halkının hep yanında olacaktır. Hep söylediğimiz gibi; Suriye, tüm inanç grupları ve etnik kesimleriyle Suriyelilerindir” ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin Suriye’nin bugünkü seviyesine gelmesi konusunda çok büyük fedakârlıklarda bulunduğunu ve çok büyük gayretler gösterdiğini belirterek, Suriye’nin toprak bütünlüğüne yönelik, “Bu saatten sonra, Suriye’nin bir kez daha bölünmesine izin veremeyiz. Ülke topraklarının yeniden bir çatışma alanı hâline gelmesine asla rıza gösteremeyiz. Kardeş Suriye halkının evlerine geri dönüşünü engellemeye yönelik hiçbir adımı, hiçbir kışkırtmayı kabul edemeyiz. Suriye halkının özgürlüğüne, yeni Suriye yönetiminin istikrarına, kadim Suriye topraklarının bütünlüğüne yönelik her saldırı, karşısında Suriye halkıyla birlikte bizi de bulacaktır” açıklamasında bulundu.
Dış İşleri Bakanı Hakan Fidan, “Bu sabah itibarıyla Suriye halkı, ülkelerinin geleceğini kendilerinin belirleyeceği yeni bir güne başladı. Türkiye, bundan sonra da Suriye’nin yaralarının sarılması, birliğinin, bütünlüğünün ve güvenliğinin sağlanması için ne yapılması gerekiyorsa sorumluluk üstlenmeye hazır. Bölge ülkeleriyle ve uluslararası aktörlerle bu konuda çalışmalarımızı önümüzdeki günlerde daha da yoğunlaştıracağız. Bu sayede, evlerini terk etmek zorunda kalan milyonlarca Suriyeli kendi topraklarına dönebilecektir” açıklamasında bulundu. Bakan Fidan, bölgeyi daha fazla istikrarsızlığa götürmemek adına bölge ve bölge dışındaki aktörlere dikkatli ve sakin hareket etme çağrısında bulundu. Suriye’nin toprak bütünlüğü ve refahının korunması gerektiğini belirten Bakan Fidan, “Bu geçiş döneminde çok dikkatli olmalıyız, farklı gruplarla iletişim hâlindeyiz. Terör örgütlerinin, özellikle DEAŞ ve PKK’nın bu durumdan bir avantaj sağlamaması için elimizden geleni yapıyoruz. Türkiye, terörizmle mücadele konusunda tüm adımları atacaktır” ifadelerini kullandı.
Suriye’nin Birleşmiş Milletler Daimî Temsilcisi Koussay Aldahhak, Suriyelilerin dört gözle özgür, eşit, hukukun üstünlüğü ve demokrasinin olduğu bir devlet kurmayı beklediğini söyledi. Aldahhak, BM’de Suriye devlet kurumlarının bir parçası olarak Suriye halkının çıkarlarını savunmaya devam edeceklerini dile getirirken, “Biz karar verici değiliz, talimatları takip ediyoruz. Suriye’nin dış politikasını çizen liderlikten aldığımız talimatları takip ediyoruz ve şimdi yeni hükümeti bekliyoruz” açıklamasında bulundu.
Birleşmiş Milletler Suriye Özel Temsilcisi Geir O. Pedersen ise öncelikli olarak Suriye’de geçiş düzenlemelerine odaklanılması gerektiğini belirtti. “Suriye’de yenilenme ihtimalini kucaklamanın tam zamanı” diyen Pedersen, Suriye’de istikrarlı ve kapsayıcı geçiş düzenlemelerinin ivedilikle hayata geçirilmesi için yol haritasının çizilmesi gerektiğini belirtti. Pedersen ayrıca İsrail’e, Suriye’ye yönelik bombardımanları ve askeri hareketlerini derhal durdurması çağrısında da bulundu.
NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, barışçı şekilde yönetimin el değiştirmesini ve daha çoğulcu bir siyasi sürecin hayata geçirilmesini umduğunu söyledi. Rutte, Suriye’nin yeni liderlerinin “hukukun üstünlüğünü savunması, sivilleri koruması ve dini azınlıklara saygı göstermesi gerektiğini” ekledi. ABD Başkanı Joe Biden, sürecin Suriyelilerin ülkelerini yeniden inşa etmeleri için “tarihi bir fırsat” sunduğunu ifade ederken, Esad’ın yaptıklarının “hesabını vermesi” gerektiğini ve mevcut grupların söylemlerini yakından takip ettiklerini bildirdi. Biden, Beyaz Saray’ın süreci yakından takip ettiği bildirilirken, ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan’ın, Suriye’de istikrarlı, kapsayıcı ve demokratik gelecek isteyen herkesle çalışmaya hazır olduğunu ifade etti. Ocak ayında ABD Başkanlığını devralacak Donald Trump ise sosyal medya hesabından “ABD’nin bu meseleyle işi yok. Bu bizim savaşımız değil. Bırakın ne oluyorsa olsun. Müdahil olmayın” açıklamasında bulundu.
Rusya Dışişleri Bakanlığı, “Suriye’deki dramatik olayları büyük endişeyle” takip ettiklerini açıklarken, yine Rusya tarafından Esad’ın iktidarın barışçıl bir şekilde devredilmesi talimatını vererek ülkeyi terk ettiği ancak Rusya’nın bu müzakerelere katılmadığı da ifade etti.
Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas tarafından AB adına yapılan açıklamada, Suriye’de rejiminin çöküşü “tarihi bir dönüm noktası” diye nitelendirildi ve AB’nin Suriye halkıyla dayanışma içinde olduğu bildirildi. Süreci, “10 yılı aşkın bir süredir çatışma, baskı ve insani acılara katlanan Suriye halkı için tarihi bir an” olarak nitelendiren açıklamada, adaletin tesisi, kurumların yeniden inşası ve barışçıl geçişin sağlanması ihtiyacına işaret edilerek, Suriye’nin toprak bütünlüğü, bağımsızlığı ve egemenliğinin korunmasının ve her türlü aşırıcılığın reddedilmesinin önemi vurgulandı. Komisyon Başkanı von der Leyen yaptığı ilk açıklamada, Suriye’nin toprak bütünlüğünün kritik önemde olduğunu, bu amaçla Ürdün Kralı II. Abdullah ile bir telefon görüşmesi yaptığını ve bölgedeki diğer liderlerle de konuşacağını duyurdu. Kendileri için Suriye’nin toprak bütünlüğü ve azınlıkların korunmasının kritik öneme sahip olduğunu vurgulayan von der Leyen, “Değişken durum göz önüne alındığında yakın temas halinde kalacağız. Bugün ve önümüzdeki günlerde diğer bölge liderleriyle görüşeceğim” ifadelerini kullandı. Komisyon Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Sözcüsü Anouar El Anouni, AB’nin henüz HTŞ ile iletişime geçmediğini, bunun için sözlerini ve eylemlerini değerlendireceğini söyledi. İngiltere başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesi ise rejimin devrilmesini memnuniyetle karşıladı ve ülkenin toprak bütünlüğünün korunarak yeniden inşasına yönelik destek açıklamaları ve barış ve istikrar çağrıları yaptı.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu da rejimin devrilmesinden memnuniyet duyduğunu belirtti. Gelişmeyi Orta Doğu için “tarihi bir gün” olarak nitelendiren Netanyahu, “olası tehditlere karşı önlem alma” sözü verdi.
Suriye ile diplomatik ilişkileri yeniden canlandırmaya hazır olduğunu söyleyen Ukrayna Dışişleri Bakanı Andriy Sybiha, “Esad düştü. Putin’e güvenen tüm diktatörlerin başına gelen budur. O her zaman kendisine güvenenlere ihanet eder” ifadelerini kullandı.
Çin Dışişleri Bakanlığı, Suriye’de istikrarın hızla geri döneceği yönünde umutlu olduklarını dile getirdi. Irak, Mısır, Ürdün ve Yemen’den de Suriye halkına destek açıklamaları ve istikrar ve güvenlik çağrıları geldi. Yemen Başkanlık Konseyi (The Presidential Leadership Council-PLC) Başkanı Raşad El Alimi ise İran’a, “Yemen'den ellerini çekmesi, egemenliğine ve kimliğine saygı duyması ve halkının kendi devletlerini inşa etmesine olanak tanıması” çağrısında bulundu.
Değerlendirme
Suriye’de rejimin devir süreci başladı ancak şu anda neler olabileceği birçok taraf için belirsiz. Öyle ki HTŞ, başta ABD, Kanada, İngiltere, AB ve Türkiye olmak üzere birçok ülke tarafından “terör örgütü” olarak tanınıyor. HTŞ’nin hangi aktörler tarafından muhatap alınacağı konusu dahi tartışmalı görünüyor. Siviller açısından bakıldığında ise bazı kentlere geri dönüşler olsa da eski rejime yakın olanlar ya da olma şüphesi bulunanlar da şehirleri terk etmeye başladı. 2010 yılında Tunus’ta “ekmek, onur ve özgürlük” sloganıyla başlayan “Arap Baharı”, Kuzey Afrika ve Orta Doğu’da birçok ülkede “darbe, karşı devrim, iç savaş ve dış müdahaleler” ile sonuçlanarak kışa dönmüştü. Suriye’de ise iç savaş 14’üncü yılına girerken rejimin devrilmesi ile sonuçlandı. Suriye’de barış içinde bir rejim devrinin gerçekleşip gerçekleşmeyeceği bile henüz merak konusu. Çünkü HTŞ içerisinde bile, ona bağlı muhalif gruplara ek olarak, Suriye Millî Ordusu’nun (SMO) içinden HTŞ ile ittifak içinde olan gruplar da oldukça çeşitli. Öte yandan Halep’in doğusu Tel Rıfat’ta bulunan ve ikinci cephe olduğu ifade edilen bölgede ana aktörün SMO olduğu belirtiliyor. Son olarak ülkenin kuzeydoğusunda YPG terör örgütünün omurgasını oluşturan Suriye Demokratik Güçleri (SDG) bulunuyor. SMO da SDG’ye karşı Tel Rıfat’ta hedef aldığı bölgelere “Özgürlük Şafağı” adı verilen operasyonu başlatarak kontrolü ele geçirdiklerini açıkladı. Suriye’de her açıdan yeni dönem başladı ancak 2003’ten bu yana Irak ile başlayan ve Arap Baharı ile devam eden süreçte tarihin tekerrür etmemesi için rejimin nasıl devredileceği, yeni yönetimde kimlerin bulunacağı, azınlık haklarına yönelik tutum ve bunların yeni yönetimdeki denge unsurları, sivil halka temel hizmetlerin sağlanması ve bunların devamlılığı başta olmak üzere birçok mesele bulunuyor. HTŞ söylemlerini yumuşatmış görünse de geçmişi El Kaide’ye dayanıyor. İlk ismi El Nusra Cephesi olan bu yapı, El Kaide’nin Suriye kolu olarak Ebu Muhammed Colani tarafından kurulmuştu. Ebu Muhammed Colani, 2016 yılında El Kaide ile ilişkilerini sonlandırarak 2017 yılında HTŞ’yi kurduğunu ilan etmişti. Geçiş yönetimi için Suriye’nin eski başbakanı Muhammed el-Celali, HTŞ lideri Colani ve HTŞ’nin Geçiş Hükümeti Başbakanı olarak seçtiği Muhammed el-Beşir 9 Aralık’ta Şam'da bir araya geldi. Taraflardan geçiş sürecine dair iş birliği mesajları gelse de hem devirin nasıl gerçekleşeceği hem de dünyanın kimi muhatap alacağı da hâlen belirsiz.
BM verilerine göre Suriye iç savaşında 2011-2021 arasında geçen 10 yıllık süreçte 350.200’den fazla kişinin öldüğü belirtilirken, bazı uluslararası STK’lar, ölü sayısının 580.000’e yakın olduğunu ifade ediyor. Bazı yerel uzman kuruluşlara göre ise bu sayı 600.000’in üzerinde. Uzun bir süredir Rejim güçlerinin gerek muhalifleri gerekse geri gönderilen çok sayıda mülteciyi tutuklayıp işkenceye maruz bıraktığı da belirtiliyor. İç savaş sürecinde yaklaşık 13 milyon Suriyeli yerinden edildi. Gelinen noktada, 14 yılda yaklaşık 6,7 milyon vatandaşını sığınmacı olmaya zorlayan rejimin lideri Beşar Esad, bugün Rusya’da sığınmacı oldu. Suriye’nin geleceği halen belirsiz olsa da Suriye halkı çok uzun zamandır beklediği “Bahar”ı görmeyi arzuluyor.
Hatice Zeynep Şen, İKV Uzman Yardımcısı