Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un öncülüğünde 17 Şubat 2025 tarihinde Paris’te gayriresmî bir toplantı düzenlendi. Birleşik Krallık, Almanya, Polonya, İtalya, Danimarka'dan liderler ile NATO Genel Sekreteri Mark Rutte ve Avrupa Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen’in de katıldığı toplantıda, savaş sonrası barışın devamlılığı için Zelenskyy’nin talep ettiği barış gücü konuşlandırılması ele alındı ancak uzlaşma sağlanamadı.
Ukrayna’ya Barış Gücü Konuşlandırılması Tartışması
Münih Güvenlik Konferansı’nda yalnızca Rusya-ABD arasında Avrupa’yı dışlayan bir müzakere süreci başlayabileceğine yönelik sözlü ipuçlarının verilmesinin ardından Avrupalı liderler 17 Şubat tarihinde Paris’te acil gayriresmî güvenlik zirvesi düzenledi.
Zirvede liderlerin öne çıkan değerlendirmeleri şu şekilde oldu:
• Birleşik Krallık Başbakanı Starmer, ABD’nin güvenlik garantisi vermesi hâlinde Ukrayna’ya asker göndermeye hazır olduklarını belirtti.
• Danimarka Başbakanı Frederiksen yeni fikirlere açık olduğunu ancak Avrupalı askerlerin sahaya inmesi hâlindeABD’nin onları destekleyip desteklemeyeceği gibi soruların cevaplanması gerektiğini ifade etti.
• Almanya Başbakanı Scholz ise barış gücü tartışmalarının savaş sürerken erken ve uygunsuz olduğunu kaydetti ve Ukrayna’ya ‘dikte edilmiş’ bir barış görüşmesinin dayatılmaması gerekliliğini hatırlattı.
• İtalyan Başbakan Meloni toplantıya bir saat geç geldi, toplantıdaki tekliflere katılmadı ve sonrasında toplantıyı ‘Trump-karşıtlığına’ hizmet etmekle suçladı.
• Komisyon Başkanı Von der Leyen ve Konsey Başkanı Costa ortak bir açıklama yayımlayarak toprak bütünlüğüne saygı ve güvenlik garantisi verilmesi gerekliliği vurgusu yaptı.
• NATO Genel Sekreteri Rutte savunma harcamalarının arttırılması gerekliliğini bir kez daha hatırlattı.
• Polonya zirve boyunca olumlu bir tutum takınırken Polonya Dışişleri Bakanı zirve sonrasında Ukrayna’ya hiçbir koşulda askeri birlik gönderilmeyeceğini belirtti.
• Fransız Cumhurbaşkanı Macron’un ise barış gücü konusunda olumlu düşündüğü biliniyor.
Toplantıda Avrupa’da birlik beraberlik olgusunun yitirilmemesi gerektiği yinelenmesine karşın Avrupalı liderler ortak bir paydada buluşmakta zorlandılar. Toplantıya yalnızca bazı ülke liderlerinin dâhil edilmesi Birlik içinde dışlanma eleştirilerine yol açtı. Bu doğrultuda Yunan muhalefet lideri, Syriza partisinden Socratis Famellos Yunanistan’ın dışlandığını savunurken, Slovenya Cumhurbaşkanı Nataša Pirc Musar ise zirvenin tüm AB üyelerinin eşit muamele görmediklerinin kanıtı olduğu yorumunda bulundu. Buna karşılık Fransa Cumhurbaşkanı Macron ikinci bir toplantı yapılacağını ve ilk toplantıya çağırılmayan ülkelerin davet edileceğini belirtti.
ABD-Suudi Arabistan-Rusya Görüşmesi
Avrupalı liderlerin toplantısından bir gün sonra, ABD ve Rusya Dışişleri Bakanları Suudi Arabistan’da bir görüşme gerçekleştirdi. ABD adına Bakan Marc Rubio, Avrupa’nın dışlandığı iddialarını reddederek 18 Şubat’taki toplantının yalnızca bir başlangıç olduğunu ve AB’nin daha sonra dâhil edileceğini kaydetti. Rusya Dışişleri Bakanı, savaşın temel sebebinin Ukrayna’nın NATO’ya katılma isteği olduğunu belirterek NATO veya AB bayrağı altında Ukrayna’ya asker konuşlandırılmasının kesinlikle kabul edilemez olduğunu vurguladı.
Değerlendirme
Avrupalı liderler zirve sonucunda ortak kararlar alamadı ve Ukrayna’da savaş sonrası ateşkesin devamlılığının sağlanması amacıyla barış gücü birliklerinin konuşlandırılması ihtimalinde de uzlaşamadı. Bununla birlikte, toplantı ortak bir paydada buluşmayı hedeflerken, bazı ülke liderlerinin dışarıda bırakılması AB içinde hiyerarşik ilişkiler bulunduğu tartışmalarını körükledi.
Savaşın doğrudan tarafı olan Ukrayna’nın Suudi Arabistan’daki görüşmeler dışında bırakılması, Ukrayna’nın egemenliğinin yalnızca Rusya değil, ABD tarafından da yeterince gözetilmediği yorumlarına yol açtı. Aynı şekilde, savaş sürecinde ekonomik, siyasi ve askerî açıdan önemli roller üstlenen Avrupa ülkelerinin de görüşmelere davet edilmemesi, uluslararası sistemde normatif gücü temsil eden AB’nin gelecekteki etkinliğe yönelik soru işaretleri yaratabilir.
Günümüz uluslararası ilişkilerinde karşılıklı saygı, iş birliği, karşılıklı taahhütler ve diplomatik teamüllerden ziyade güç dengelerinin belirleyici olduğu, büyük güçlerin çıkar temelli stratejik hamleleriyle şekillenen bir süreç yaşanıyor. Bu bağlamda, uluslararası aktörlerin, stratejik sürpriz hamlelere ve dışarıda bırakılma risklerine karşı daha temkinli hareket etmeleri gerekiyor.
Melike Sönmez, İKV Uzman Yardımcısı