AB-Türkiye Karma Parlamento Komisyonu (KPK) 27-28 Haziran 2013 tarihleri arasında Brüksel’de yapıldı. Avrupa Parlamentosu’nda gerçekleşen yılın ikinci KPK toplantısının gündem maddeleri Türkiye’deki Gezi Parkı eylemleri ve 22’nci fasıldı. Avrupa Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Štefan Füle ve AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış toplantıya katılmadığı gözlemlendi.
Karşılıklı sert demeçlerin dile getirildiği toplantının ilk gününde, KPK Eşbaşkanı Hélène Flautre, açılış konuşmasında ağırlıklı olarak, zorlu bir dönemde yapılan toplantı için Avrupalı parlamenterlerin yorumlarını dikkate aldıklarını kaydetti. Türkiye’de medya özgürlüğüne dikkat çeken Flautre, konuşmasında “medyanın demokratik yaşamın temel unsurlarından biri olduğu” sözlerine yer verdi. Avrupa Parlamentosu’nun 16 Haziran tarihinde kabul ettiği Türkiye’deki Gezi Parkı ve akabinde gelişen olaylara yönelik 16 Haziran’da kabul ettiği karar metni için Türkiye’den gelen eleştirilere yanıt olarak, hükümetin sert bir dille eleştirilmesinin nedeninin bazı kesimler tarafından manipüle edilerek yapılmadığı, bu konuda önemli olanın, demokratik eylemlere yapılan sert tedbirlerin AB ilkelerine ters düşmesi olduğu yanıtını verdi.
Komisyon Eşbaşkanı Afif Demirkıran büyükelçilere, AB Karma Parlamentosu Komisyonu üyelerine hitaben yaptığı konuşmasında, açılması kabul edilen 22’nci faslın açılması kararından duyduğu memnuniyeti dile getirerek, Türkiye tarafından reformların devam edeceğini ve müzakere sürecinin artık politize edilmiş yapısının teknik süreç olarak değerlendirilmesini rica etti. AB’nin Türkiye’nin üyeliğinin sonuçlandırılmasını öngören “ahde vefa” ilkesini hatırlattı. Ticari ilişkiler göz önüne alındığında Türkiye’nin AB için, AB’nin de Türkiye için önemli ticaret hacmi yarattığını belirten Demirkıran, AB üyeliğinin her iki tarafın lehine olacağını açıkladı. Vize sorunu konusunda ise, Türk vatandaşlarının maruz kaldığı vize uygulamasının “ne hukuki, ne adil ne de rasyonel” bir gerekçesi olduğunu kaydetti. Demirkıran, Gezi Parkı olaylarına ilişkin olarak, batılı basını eleştirdi. AB nezdindeki Türkiye temsilcisi Büyükelçi Selim Yenel ise, 17, 23 ve 24’üncü fasıllarında gündeme gelmesini talep etti.
Avrupalı Parlamenterlerin sert söylemlerine tanıklık edilen oturumda, Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Ria Oomen-Ruijten, demokrasinin her zaman farklı istekleri barındırabileceğine işaret etti ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün açıklamalarından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Kıbrıslı Rum Sol Grup’tan Takis Hajigeorgiou, AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış’ın toplantıda olmamasını sert bir dille eleştirdi. Alman CDU Hıristiyan Demokrat Grubu Renate Sommer, bloke edilen başlıkların hepsinin açılmayacağı ve Türkiye’den AB’ye Gezi Parkı ile yöneltilenlerin kabul edilemez olduğunu ve Türkiye’nin Parlamento üyelerine özür borcu olduğunu dile getirdi. Alman Yeşiller Grubu’ndan Franziska Keller, Gezi Parkı ile ilgili polisin uyguladığı şiddetinin nasıl sorgulanacağının önemli olduğunu ve bu olayların Türkiye’de sivil toplum ne kadar canlı ve çok önemli olduğunu gösterdiğini belirtti. Sosyalist Grup’tan Eleni Koppa Gezi Parkı’nda yaşananların daha fazla özgürlük ve demokrasi istemekle ilgili olduğunu ve özellikle AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış’ın Parlamento üyelerine karşı tutumunun kabul edilemez olduğunu vurguladı. Liberal Grup’tan Andrew Duff ise Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın otoriter lider olmayı tercih etmeyeceğini ve gerekenleri yapacağını dile getirdi.
Toplantının ikinci gününde Suriye konusu görüşüldü. Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu Üyesi Muaz El-Hatib, Suriye’deki krizi anlatan bir konuşma gerçekleştirerek, Türkiye’nin Suriyeli vatandaşlara sağladığı yardımlara değindi. İkinci gün genel olarak, Türkiye’den gelen bu yardımların toplantıya katılan Suriyeli temsilciler tarafından olumlu karşılanmasıyla ve müzakere sürecine olumlu yansıması öngörülen 22’nci faslın açılması kararına ilişkin Türkiye temsilcilerinin verdiği olumlu mesajlarla tamamlandı.