Geçtiğimiz hafta Türkiye ve Avrupa Birliği (AB) gündeminde Avrupa Parlamentosu (AP) Türkiye Raportörü Hollandalı Parlamenter Ria Oomen-Ruijten tarafından hazırlanan Türkiye Raporu’nun AP Genel Kurulu’nda kabul edilmesi, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin İstanbul ziyareti ve Türkiye sınır kapılarında yabancı ülke vatandaşlarına yönelik yeni bir uygulama olan elektronik vize (e-Vize) uygulamasının başlatılması yer aldı. AB gündeminde ise AB Daimi Temsilciler Komitesi’nin (COREPER) Bankacılık sektörünün tek denetim mekanizması için AP ile anlaşmaya varması ve Sırbistan-Kosova hattında yapılan müzakerelerde anlaşma sağlanması önemli gelişmeler arasında yer aldı.
Bu haftanın en önemli gündem maddelerinden biri olarak, Hollandalı Hıristiyan Demokrat parlamenter Ria Oomen-Ruijten tarafından kaleme alınan 2012 Türkiye İlerleme Raporu’na İlişkin AP İlke Karar taslağı, 18 Nisan 2013 tarihinde AP Genel Kurulu’nda yapılan oylama ile kabul edildi. 75 “hayır” oyuna karşı, 451 evet oyu alan Rapor, AP Dış İlişkiler Komitesi’nde (AFET) iki kez görüşüldükten ve AP üyeleri tarafından verilen 415 değişiklik önergesinin görüşülmesinden sonra Genel Kurul’a sunulmuştu. Çözüm sürecine destek veren fakat yargı sistemini eleştiren AP ilke kararı AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış tarafından Avrupa Parlamentosu’nun geçtiğimiz yıl yayınladığı ilke kararın kıyasla daha olumlu olarak değerlendirildi.
Raporda genel anlamda çözüm süreci ve 3’üncü Yargı Paketi’ne getirilen olumlu yorumları takiben, Türkiye’deki yargı reformlarının içeriğinin daha iyi tanımlanması, Kopenhag siyasi kriterlerinin tam olarak karşılanması yanında basın ve ifade özgürlüğündeki eksikliklere getirilen eleştiriler dikkat çekti. Yargı ve temel haklar ile adalet ve içişleri alanlarındaki başlıkların katılım müzakerelerinin başlangıç safhasında açılması ve en son kapatılması yönündeki yeni yaklaşım memnuniyetle karşılanırken; bu süreçte belirlenen başlıkların açılması ve kapanması ile ilgili kriterlerin (benchmark) reform sürecine hız vereceği, dolayısıyla Konsey’e bu alanları kapsayan 23 ve 24’üncü başlıkların açılması için çabalarını güçlendirmesi çağrısında bulunuldu. AP’de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni (KKTC) temsilen iki gözlemcinin bulunmasına yönelik getirilen değişiklik önerisinin kabul edilmemesi üzerine konunun Başkanlık Divanı’na götürüleceği belirtildi. Raporda ayrıca, Türkiye ile yürütülen AB müzakere sürecinin canlı tutulması gerektiğinin altı bir kez daha çizildi.
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin Türkiye ziyareti diğer bir önemli gelişmeydi. 20 ve 21 Nisan 2013 tarihlerinde İstanbul’da gerçekleştirilen “Suriye Halkının Dostları Grubu Dışişleri Bakanları Toplantısı’na” katılan Kerry, Suriye’deki mevcut durum ve bölgesel politika konuları üzerine Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile temaslarda bulundu. Bakan Kerry yaptığı açıklamada Suriye muhalefetini oluşturan Suriye Ulusal Koalisyonu’na açık destek verilerek katliamların durdurulması yönünde siyasi irade üzerinde durdu. 21 Nisan tarihinde İstanbul’a düzenlediği gezisi sonrasında Dışişleri Bakanı Davutoğlu ile Orta Doğu barış süreci, Filistinli gruplar arası iç uzlaşma süreci, Türkiye-İsrail ilişkileri, İran'ın nükleer programı ve Kıbrıs sorunu gündemli ortak bir basın açıklaması düzenlendi. Davutoğlu, Suriye Halkının Dostları Grubu Toplantısı’nın sonuçlarının ABD Dışişleri Bakanı ile değerlendirildiğini ifade etti.
Kerry ise ABD Başkanı Barack Obama'nın "Esad sonrası birleşik ve demokratik bir Suriye'den" yana olduğunu; bu amaçla ABD ve Türkiye'nin, Suriye'de barışçıl bir geçiş dönemine yönelik işbirliğini sürdüreceğini" belirtti. Türkiye-İsrail ilişkilerinde, Mavi Marmara olayı ile ilgili tazminat meselesinin Mayıs ortasında Erdoğan'ın Washington'a yapacağı ziyarette ele alınacak konular arasında olduğunu söyledi. İstanbul'daki temaslarını Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile sürdüren Kerry, görüşmenin ardından Türkiye ziyaretine ilişkin bir basın toplantısı daha düzenleyerek, “barış sürecini başlatmak isteyen ABD’nin tarafların dışarıdan müdahale olmadan görüşmesi taraftarı olduğunu” ve bu nedenle Başbakan Tayyip Erdoğan'ın “Gazze ziyaretinin ertelenmesi gerektiğini düşündüklerini” ifade etti.
Öte yandan, Kerry, ABD ve AB arasında başlayacak olan serbest ticaret anlaşması müzakereleri çerçevesinde AB üyesi olmamasına rağmen Türkiye ile serbest ticaret görüşmeleri gerçekleştirmek istediklerini söyledi.
Türkiye’de sınır kapılarında yabancılara yönelik uygulanan “bondrol” türü vizenin 17 Nisan 2013 tarihinden itibaren “e-Vize” olarak uygulanmaya başlanmasıyla da Türkiye’ye seyahat etmek isteyen yabancı ülke vatandaşlarının, sınır kapıları yerine internet bağlantısı olan herhangi bir yerden elektronik vizelerini alabilecekleri açıklandı. Uygulamalar sadece turistik ve ticari amaçlı seyahatler için geçerli olacağı, iş ve eğitim gibi diğer amaçlarla yapılacak seyahatler için gerekli vize başvurularının ise ilgili Büyükelçilikler ve Konsolosluklar aracılığıyla yapılacağı aktarıldı.
AB gündeminde uzun süre yerini alan ve AB’nin arabuluculuğu ile 19 Nisan 2013 tarihinde neticeye varılan Belgrad ve Priştine hattındaki anlaşma AB gündeminde geniş yer buldu. AB’nin arabuluculuğu ile Kosova Başbakanı Hashim Thaçi ve Sırbistan Başbakanı Ivica Dacic arasında Kuzey Kosova’ya ilişkin anlaşma ile Thaçi ve Dacic tarafından AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton tarafından önerilen 15 maddelik protokol parafe edildi. Anlaşmaya göre; Sırp nüfusun yoğun olduğu Kuzey Mitrovica, Leposavic, Zvecan ve Zubin Potok bölgelerinde Sırpların pek çok konuda genişletilmiş yetkileri olacak. Sırplar yerel güvenlik güçlerinin başına getirilmek üzere kendi adaylarını gösterebilecek; ancak atamalar Priştine’den yapılacak. Bölgede etnik kompozisyonunu yansıtacak şekilde seçilmiş polisler görev alacak. Bölgedeki yargı organları ise Priştine otoritesinde olacak. Protokol’ün hem iki ülkenin ilişkileri bakımında hem de AB ile bütünleşme süreci açısından bir dönüm noktası niteliği taşıdığı ifade ediliyor. Nitekim Belgrad ile katılım müzakerelerine başlanması; Priştine ile ise İstikrar ve Ortaklık Anlaşması imzalanması müzakerelerinin başlaması öngörülüyor.
AB gündemindeki diğer bir gelişme, Bankacılık sektörünün tek denetim altına alınması için uzlaşmaya varılması oldu. Geçen ay 19 Mart’ta anlaşmaya varılan ve iki tüzük içeren tek denetim mekanizmasının birinci tüzüğü, Avrupa Merkez Bankası’na verilen denetim yetkilerine ilişkin iken, diğer tüzük, Avrupa Bankacılık Kurumu’nun kurulmasına ilişkin 1093/2010 no’lu tüzükte değişiklik öngörüyor. Diğer taraftan anlaşmaya varılan mekanizma Avrupa Merkez Bankası (AMB) ve üye ülkelerde denetim kurumları tarafından oluşturulacak. Para politikası ve ihtiyati denetim arasında menfaat çatışmasının önlenmesi amacıyla AMB’nin parasal görevleri denetim görevlerinden ayrı tutulacak. Bu amaçla AMB bünyesinde bir denetim kurulu oluşturulacak. Avro Alanı dışında Tek Denetim Mekanizması’na katılan ülkeler de denetim komitesinde tam ve eşit oy hakkına sahip olacaklar. AMB’nın Tek Denetim Mekanizması çerçevesinde denetim görevlerini 1 Mart 2014 veya ilgili kanunun yürürlüğe girmesinden 12 ay sonra üstlenmesi öngörülüyor.
Tüm okuyucularımıza iyi bir hafta diliyoruz.