Geçtiğimiz hafta AB’nin ve Türkiye’nin gündemine oturan en önemli konu Avrupa Komisyonu’nun aday ve potansiyel aday ülkeleri için 12 Ekim’de açıkladığı 2011 İlerleme Raporları oldu. Bu bağlamda, Türkiye’nin yanı sıra diğer aday (Hırvatistan, Makedonya, İzlanda, Karadağ) ve Balkanlar’daki potansiyel aday ülkelere (Sırbistan, Bosna-Hersek, Kosova, Arnavutluk) ilişkin de Komisyon görüşünü açıkladı. Aynı zamanda, AB’nin yıllık Genişleme Stratejisi de yayımlandı. Avrupa Komisyonu’nun ülke görüşlerine bakacak olursak;
Türkiye ile aynı tarihte, 3 Ekim 2005’te müzakerelere başlayan Hırvatistan’a ilişkin Avrupa Komisyonu İlerleme Raporu’nda, Haziran 2011’de ülkenin müzakerelerdeki tüm kapanış kriterlerini karşıladığından övgü ile bahsederken müzakereleri tamamladığını belirtti. Raporda, Hırvatistan’ın siyasi kriterleri karşılamayı sürdürdüğü belirtilirken demokrasi ve hukukun üstünlüğünün güçlendiği, insan hakları ve azınlıkların korunması alanında gelişmelerin sürdüğü ve ülkenin Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICTY) ile işbirliğini sürdürdüğü ifade ediliyor. Ekonomik alana ilişkin raporda, 2010 yılında başlayan durgunluğun sürdüğü ancak Hırvatistan’ın işleyen bir piyasa ekonomisine sahip olduğu belirtiliyor. Hem İlerleme Raporu’nda hem de Genişleme Stratejisi’nde, Hırvatistan’ın müzakere sürecindeki başarısının diğer aday ülkeler için de örnek olması temenni ediliyor. Komisyon, Hırvatistan’ın Temmuz 2013 itibariyle üyelik statüsü kazanmasını öneriyor.
Daha müzakerelere başlayamamş olan bir diğer aday ülke olan Makedonya’nın İlerleme Raporu’na bakacak olursak; Rapor, Makedonya’ya ilişkin siyasi kriterlerin çeşitli engeller var olsa da karşılandığını, uyum reformlarının sürdüğünü belirtiyor. Basın ve ifade özgürlüğü, idari ve yargı reformu ile yolsuzlukla mücadele konusunda daha fazla reforma ihtiyaç olduğunun altı çiziliyor. Kültürel haklar ve azınlıklar konusunda, dil öğrenimi ve etnik azınlıkların hakları konusunda ilerleme kaydedildiği ifade ediliyor. Yine Makedonya’nın da Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICTY) ile işbirliğini sürdürdüğü belirtiliyor. Yunanistan ile süren “isim sorunu”nun çözümü için diyaloğun sürdüğü vurgulanırken komşularla iyi ilişkilerin sürdürülmesi konusuna dikkat çekiliyor. Ekonomik alanda, İMF’den alınan yardımın ülke ekonomisine katkı sağladığı belirtiliyor.
Bir diğer aday ülke olan İzlanda’ya ilişkin, İlerleme Raporu’nda ülkenin işleyen bir demokrasi olduğunun ve yargı sisteminin yüksek standartlarından övgü ile bahsediliyor. Aynı şekilde, temel insan haklarının korunması alanında da hayli yüksek standartlara sahip olduğu belirtiliyor. Ekonomik alanda ülkenin yavaş bir şekilde finansal krizin etkilerinden çıkmaya başladığı ve makroekonomik anlamda hala sorunlu olduğu ifade ediliyor. Bunun yanında raporda, müzakere sürecinde mali hizmetler, tarım ve kırsal kalkınma, çevre, balıkçılık, sermayenin serbest dolaşımı, gıda güvenliği, veterinerlik ve bitki sağlığı politikası ile vergilendirme ve gümrükler alanlarında zorluklar yaşanacağı ifade ediliyor.
Yeni aday ülkelerden Karadağ’a ilişkin Avrupa Komisyonu, raporunda siyasi kriterlerin karşılandığından, parlamentonun, seçim sisteminin güçlendiğinden, kamu sektörünün depolitize edilmesinden, yargının bağımsızlığının ve basın özgürlüğünün güçlenmesinden övgü ile bahsediyor. Demokrasi ve hukukun üstünlüğünün Anayasa ile güçlendiği belirtilirken aynı zamanda yolsuzlukla mücadele çalışmalarının sürdüğü de vurgulanıyor. Karadağ’ın da Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICTY) ile işbirliğini sürdürdüğü belirtiliyor. Ekonomi alanında, bankacılık sektörünü iyileştiren Karadağ’ın ekonomik büyüme ile konsolidasyonu sağlarken denge gözetmesi gerektiği ifade ediliyor. Ülkenin ekonomisinin halen kırılgan olduğunun belirtildiği raporda, Karadağ ile müzakerelerin başlayabileceği önerisinde bulunuluyor.
AB’nin potansiyel üyelerinden Sırbistan’a ilişkin ilerleme raporuna bakıldığında Komisyon, Sırbistan’a adaylık statüsünün verilmesini önerdi. Ancak, Komisyon müzakere sürecinin başlayabilmesinin Kosova’nın statüsünün normalleşmesine bağlı olduğunu belirtti. Bunun yanında rapor, Sırbistan’ın savaş suçlusu Ratko Mladiç ve Goran Haciç’i Lahey’deki Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne sevk etmesinden memnuniyetle bahsediyor. Sırbistan’ın siyasi kriterleri karşılamaya yakınlaştığını belirten rapor, yargı alanında reformlara ihtiyaç olduğunu vurguluyor. Ekonomi alanında, Sırbistan’ın işleyen bir piyasa ekonomisine sahip olmak için önemli adımlar attığı ifade edilirken çok sayıda yapısal düzenlemenin halen beklediği belirtiliyor.
Avrupa Komisyonu, Bosna-Hersek’e ilişkin raporunda ülkenin AB’ye adaylık statüsü için başvurmayan tek Güneydoğu Avrupa ülkesi olduğunu belirtirken 3 Ekim 2010’da yapılan seçimler sonrasında ülkede hala merkezi bir hükümetin kurulamamasını eleştiriyor. Ülkenin reform sürecinin, merkezi hükümet eksikliği nedeniyle de yavaşladığı ve 2011 yılı boyunca “çok sınırlı” olduğu belirtiliyor. 2011 yılındaki kazanımlardan biri olarak ülke vatandaşlarından biyometrik pasaporta sahip olanların 3 aya kadar Schengen Alanı’nda vizesiz seyahat hakkına sahip olduğu dile getiriliyor. Anayasa’nın insan haklarına uyumlu ve ülkede yaşayan her etnik grubun haklarını koruyacak şekilde düzenlenmesi gerektiği ifade ediliyor. Hem siyasi kriterler hem de ekonomik kriterler anlamında ülkenin çok az ilerleme kaydettiği vurgulanıyor.
Halen statüsü bazı AB üye ülkeleri tarafından tanınmayan Kosova’ya ilişkin Avrupa Komisyonu İlerleme Raporu’nda, 2010’da yeni seçilen Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın AB’ye uyum sürecini destekledikleri belirtilirken genel seçimlerin birçok teknik sorunla gerçekleştiği ifade ediliyor. Genel seçim sürecinin birçok reformu yavaşlattığına değinilirken kamu idaresi ve yargının hala çok zayıf olduğunun altı çiziliyor. 9 eylül 2010’da kabul edilen BM kararı gereğince Sırbistan ve Kosova arasında diyaloğun başladığı, bu bağlamda, malların ve kişilerin serbest dolaşımı, nüfus ve kadastro konularında anlaşmalara varıldığı ifade ediliyor. Bu bağlamda, iki ülkenin iyi niyetle anlaşmaları yürürlüğe sokması gerektiği belirtiliyor. Siyasi kriterleri karşılamada ülkenin daha çok yolunun olduğu belirtilirken ekonomi alanında da ülkenin hala çok kırılgan bir ekonomiye sahip olduğu ve işleyen bir piyasa ekonomisi kurmada hiç ilerleme olmadığı vurgulanıyor.
Arnavutluk’a ilişkin Avrupa Komisyonu, 2009 genel seçimlerinden beri süren partiler arası sorunların ve parlamento krizinin ülkede devam ettiği ve bu durumun ülkeyi bir çıkmaza doğru sürüklediği ifade ediliyor. Buna rağmen, hükümetin AB uyum sürecine ilişkin bazı çalışmalar yürüttüğü belirtiliyor. Bu bağlamda, bir Eylem Planı’nın kabul edildiği belirtilirken siyasi kriterlerin karşılanmasında sınırlı ilerleme kaydedildiği ifade ediliyor. 2010 Komisyon Görüşü’nün ana maddelerinden biri olan yargı alanında reform konusunda da sınırlı ilerleme kaydedildiği dile getiriliyor. Ekonomi alanında, küresel ekonomik kriz sonrasında Arnavutluk ekonomisinin büyümeye devam ettiği ve belirli bir istikrar sağladığı belirtilirken siyasi istikrarsızlığın uygulanması gereken yapısal reformları yavaşlattığı ifade ediliyor. İşleyen bir piyasa ekonomisine sahip olmak için ülkenin bazı ilerlemeler kaydettiği de belirtiliyor.