Avrupa Topluluğu Adalet Divanı’nın (ATAD) 2009 Nisanındaki tavsiye kararının ardından, İngiltere İstinaf Mahkemesi, 19 Ocak 2010 günü açıkladığı kararında, 1974’ten önce kendisine ait bir arazi üzerine ev yapan İngiliz David-Linda Orams çiftine dava açan Rum Meletis Apostolides’i haklı buldu. Karara itiraz hakkı bulunmuyor ve kararın emsal teşkil edebileceği düşünülüyor. Söz konusu karar KKTC’deki pek çok emlak sahibi yabancıyı etkileyebilir.
Dava ilk olarak 2004 yılında açılmıştı. Orams çifti 2004 yılında KKTC’deki Lapta’da satın aldıkları eski Rum malı bir arazi üzerine ev inşa etmiş, arazinin sahibi Apostolides’in, İngiliz çiftin kendisine ait araziyi işgal ederek ev yaptığı gerekçesiyle Rum mahkemesine dava açması üzerine mahkeme de Orams çiftinin evi yıkarak tazminat ödemesine hükmetmişti. Apostolides, İngiltere’de de mahkemeye başvurmuş ve AB ülkeleri arasında mahkeme kararlarının karşılıklı tanınması ve uygulanmasını öngören tüzük gereği kararın İngiltere’de uygulanmasını talep etmişti.
İngiliz Yüksek Mahkemesi bu tüzük uyarınca, söz konusu mahkeme kararını duruşma yapmadan tanımış, bunun üzerine İngiliz Orams çifti temyize başvurmuş ve haklı bulunmuşlardı. 2006 Eylül’ünde bu kez de Apostolides temyize gitmiş ve İngiliz İstinaf Mahkemesi, dava AB hukukunu da ilgilendirdiği için Avrupa Toplulukları Adalet Divanı’ndan görüş istemişti. ATAD, 28 Nisan 2009 tarihinde aldığı kararda, Rum mahkemesinin Apostolides lehine aldığı kararın tüm AB ülkeleri tarafından dikkate alınması yönünde tavsiye kararı vermişti.
Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı bu tarihte verilen tavsiye kararı sonrasında söz konusu kararın müzakere sürecinde belirlenmiş parametrelere ve kurulacak yeni ortaklığın doğasına aykırı olduğunu ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin haksız şekilde elde ettiği AB üyeliğini, çözüm çabaları aleyhine nasıl suistimal ettiğinin açık bir örneği olduğunu bildirilmişti. Dışişleri Bakanlığı, İngiliz İstinaf Mahkemesi’nin, adı geçen tavsiye kararını teyit eden kararının ardından yaptığı açıklamada, kararı birçok açıdan düşündürücü bulduğunu vurgulayarak bunun iki kesimliliğe, siyasi eşitliğe dayanan ve iki Kurucu Devletin oluşturacağı yeni bir ortaklık kurulmasına yönelik kapsamlı çözüm çabaları BM çerçevesinde devam eden Kıbrıs sorununun daha da karmaşık hale gelmesine ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin çözüm hedefinden uzaklaşmasına neden olabilecek nitelikte olduğunun altını çizdi.