15–16 Şubat’ta Brüksel'de toplanan AB ekonomi ve maliye bakanları Yunanistan’ın, yönetiminin bütçe açığını bu yıl yüzde 8,7’ye (4 puanlık düşüşle) indirme yönünde aldığı önlemler için bir aylık süre tanıdı. Yunanistan'ın aldığı önlemlerin inandırıcı olduğuna değinen bakanlar, bütçe gerçekleşmelerine göre 15–16 Mart’ta yapılacak olan toplantıya kadar bu sürecin yeniden değerlendirilmesini ve hedeflenen rakamlara ulaşılamadığı takdirde, Avrupa Komisyonu'nun da önerisiyle bu ülkeden ek önlemler istemeyi
istemeyi kararlaştırdı. Ancak bu önlemlerin neler olacağı konusunda henüz bir şey söylemenin erken olduğunu belirttiler. Ayrıca Konsey, Yunanistan’dan maaşlar, emeklilik, sağlık ve kamu politikası alanlarında yapılması gereken yapısal reformlar konusunda da öneri ve hatırlatmalarda bulundu.
Ayrıca Komisyon, Amerikan bankalarının ülkenin borcunu gizlemeleri konusunda incelemenin de başlatılmasının gerekli olduğunu belirtti. Avrupa Komisyonu'nun ekonomiden sorumlu üyesi Olli Rehn, katılım öncesinde Yunanistan'ın, Goldman Sachs ile anlaşarak ekonomik durumunu AB'den saklamasıyla ilgili olarak, Yunan otoritelerinden de hafta sonuna kadar olan son gelişmelerle ilgili durumun açıklığa kavuşturulmasını istedi. Buna ek olarak, diğer ülkelerin de gerçek borç miktarlarını saklamak amacıyla Yunanistan’ınkine benzer ve karışık finans sistemi kullanıp kullanmadıkları sorusu hala akıllarda, ancak Komisyon şu ana kadar bu yönde göstergelerin ellerine geçmediğini, böyle bir şey olması halinde aynı şekilde bilgi elde etmek üzere durumun araştırılacağını belirtti.
Komisyona göre Avrupa’daki bankaların yaşadığı sıkıntılar daha çok, karşılıklı finansal ilişki içinde olmalarından ve bankaların büyüklüklerinden kaynaklanıyor. Bu nedenle, AB Ekonomi ve Maliye Bakanları Konseyi Başkanı Elena Salgado, Amerikan başkanı Obama’nın kredi kurumlarının yapısal özellikleriyle ilgili sunduğu önerinin, finansal istikrar ve Avrupa vatandaşlarının çıkarlarının korunması ve doğacak olan avantaj ve dezavantajlarını değerlendirilmesi çerçevesinde, Avrupa düzeyinde ve uluslararası düzeyde detaylı bir analizinin yapılması gerektiğini söyledi.
Fransa, İngiltere ve İsveç de Amerikan yönteminin Avrupa’ya uygulanamayacağı çünkü Avrupa banka modelinin, en azından Batı Avrupa’nınkinin, genel sistemden farklı olduğu görüşünü savunurken, Fransa sorunun sebebinin banka büyüklüğündense banka taahhütlerinin kalitesinden kaynaklandığını öne sürdü. İsveç de Obama’nın sunduğu önerinin, yatırım bankalarının başka ülkelere gitmesi riskini doğurabileceğini savundu. Avrupa Bankacılık Federasyonu da yapılması gerekenin öncelikle likidite ve risk yönetimi ve yönetim problemleriyle ilgili olduğunun altını çizdi. Hollanda “batmak için fazla büyük” ikileminin çözümü için koordineli hareket edilmesi önerisinde bulundu.
AB İstikrar ve Büyüme Paktı Ekonomik ve Mali Komitesine göre de, Başkan Obama’nın kredi kurumlarını vergilendirme niyeti, gelecek temmuz itibariyle sekiz Avrupa bankasını etkileyecek. Avrupa çapında sözü geçen diğer bir uygulama da kriz durumunda sistemin istikrarını sağlamak adına, banka yükümlülüklerinin vergilendirilmesiyle ulusal fonlar geliştirilmesini öngörüyor. İngiltere de bu konuda uluslararası bir anlaşmaya varılmasının öneminin altını çiziyor.
Bunun yanında, toplantıda, Letonya, Macaristan ve Polonya’nın daha önceki konsey önerilerine riayet ettikleri belirtilirken, yeni bir uygulamaya gidilmesinin şu aşamada gerekli olmadığı dile getirildi. Konsey, Litvanya, Malta ve Romanya’nın da aynı yönde hareket ettiğini belirtti. Bu ülkeler için, tahmin edilenden daha kötü bir ekonomiyle yüzleşecekleri düşüncesiyle 12 aylık bir uzatma süresi verildi, böylece son tarihler Malta için 2011, Litvanya ve Romanya için 2012 sonu olarak belirlendi.